"İnanmak istediklerime inandım"

Güncelleme Tarihi:

İnanmak istediklerime inandım
Oluşturulma Tarihi: Nisan 11, 2008 15:32

Modelliğiyle, tasarımcılığıyla, evliliğiyle çok konuşuldu. Ama o hep susmayı seçti.

Haberin Devamı

EMEL ACAR'IN FOTOĞRAFLARI

Kendine eşi, işi ve çocuklarından oluşan bir dünya kurmuş ve orada çok mutlu. Üçüncü çocukta anneliği daha iyi tadacağını söylüyor ve eşi Erdal Acar’la ilgili samimi açıklamalarda bulunuyor.

İş adamı Erdal Acar’ın eşi, eski Türkiye güzellerinden Emel Acar, geçtiğimiz yıl doğumgünü olan 13 Eylül’de ilk haute couture defilesiyle moda dünyasına adım atmıştı. Şimdi de yeni bir defile hazırlığında. Biz de Emel Acar ile hem moda serüvenini hem de Erdal Acar ile olan 13 yıllık evliliğini konuştuk.

HELLO!: Moda serüveniniz herkes gibi bebeklerinizi giydirdiğiniz dönemlere mi dayanıyor?
Emel Acar: Ben kendimi bildim bileli, yani genç kızlığımdan beri tasarımlar yapardım. Karşımdaki insanlara önerilerde bulunurdum. Giyinmeyi de çok seviyorum. Bir ruhum var. Niçin bunları başkalarıyla paylaşmayayım dedim. Zaten bu, senelerden beri düşündüğüm bir şey. Çocuklar büyüdü, derken bir anda karar verdim. Acarkent’te zaten bir hazır giyim mağazam vardı. Sonra küçük bir atölye ile tasarladığım elbiseleri hayata geçirdim
HELLO!: Bu arada eleştirilere de hedef oldunuz.
E. Acar: Eleştiri her zaman güzeldir. Başarılıysanız eleştirilirsiniz. Başarılı olmazsanız hiç kimse görmez ve sizi eleştirmez. Bu, benim  işime daha çok bağlanmamı sağladı. Tabii ki okullu olmak da çok önemli, ama bir vizyonunuz, bir ruhunuz ve bir yaratıcılığınız mutlaka olmalı. Moda göreceli bir kavramdır. 10 kişiye kumaşı verirsiniz, herkes farklı bir model çıkarır. Ancak giyebileceğiniz model azdır. Herhalde ilk defilemde bu kadar başarı beklemediler benden. Ayrıca organizasyona da çok bütçeler ayrılmadı. Sadece çok gösterişli yaptık. Tabii ki bu da bir beceri. Ben yaptığım işi seviyorum, benimsiyorum ve doğru olduğuna inanarak yapıyorum. O yüzden kendi çizgimde gidiyorum. Kimsenin işi beni ilgilendirmiyor. Ama tabii ki başarılı olan insanı her zaman ayakta alkışlıyorum. Modacı modayı yaratan demek. Ben ise tasarımcıyım.
HELLO!: Hayatı nasıl algılayıp, yaşıyorsunuz?
E. Acar: Dünü çok fazla irdelemeden her zaman yarına koşarım. Çünkü sizi değişik ve mucizevi şeyler bekliyor. Bu mucize olacak şeyleri düşündüğüm zaman da bana çok heyecan veriyor. Yarın neler olacağını çok merak ediyorum. Benim felsefem; çok fazla üzülmemek, hayatı sevgiyle, barışla ve pozitif enerjiyle güzel yaşamak. Yarın ne olacağımız belli değil ki! Doğru, düzgün, yalan ve kıskançlık olmadan yaşamak çok güzel. Aslında ben bu şekilde bir dünya kurdum kendime ve bu dünyadan da çok fazla dışarı çıkmıyoruz.
HELLO!: 20 yaşında evlendiniz. 22 yaşında anne oldunuz. Evlilik kararı için çok genç değil miydiniz?
E. Acar: Tabii ki bu aşk evliliği! Çoçuklarımız da aşk evliliğinden dünyaya geldi. Biz kızımla birlikte büyüdük. Nasıl geçtiğini hatırlamıyorum. Oğlumu 26 yaşında dünyaya getirdim. Onda biraz daha anneliği tattım. Şimdi üçüncü olursa tam anneliği tadarım.
HELLO!: Nasıl bir annesiniz?
E. Acar: Ben aslında çocuklarımla haşır neşir olan bir anne değilim. 24 saat beraber olmuyorum. Kaliteli zaman geçirmeye özen gösteriyorum. İki saat beraber olursun ama 24 saate bedeldir. Tatlı-sert annelerdenim. Çünkü yaramaz ve şımarık çocuğu sevmiyorum. Onlara hep aynı sistemi göstermiyorum. Çocuklarımı yardım ettiğimiz bölgelere götürüyorum ki, oradaki koşulları görsünler. Çünkü her şey Acarkent veya İstanbul çevresinde dönmüyor. Her istediklerini almıyorum, markaya yöneltmiyorum. Her şey dozunda ve iyi.
HELLO!: Eşiniz nasıl bir baba?
E. Acar: Erdal yumuşak ve sevecen bir babadır. Asla bağırmaz; çok sakindir. Çocuklar Erdal’ın tepesine çıkarlar. Sesini çıkarmaz. Ben daha otoriterim, ama çocuklar bana daha çok düşkünler.

HELLO!: Eşiniz de, siz de Başak burcundansınız. Zıt yönleriniz?
E. Acar: Biz aynı şeylerden zevk alıyoruz, aynı şeylerden nefret ediyoruz. Aslında biz birbirimize çok benziyoruz. Birbirimizi çok güldürürüz. İkimiz yalnız kaldığımızda çok güzel vakit geçirebiliyoruz. Film seyrediyoruz, oyun oynuyoruz, arkadaşlarımız geliyor, seyahat etmeyi seviyoruz, aynı mekanlardan ve restorantlardan zevk alıyoruz. Pek zorlanmıyoruz.

HELLO!: Ortak hobileriniz?
E. Acar: Dört sene lisanslı at bindim. Sonra panik atak olunca atı bıraktım. Tenis oynadım, su kayağı, wakeboard, snowboard, kar kayağı yaptım. Bir senedir pilates yapıyorum. Hayatım çoğu zaman sporla geçiyor.  Dans etmeyi çok seviyorum; özellikle Latin danslarını. Vücudum çok yatkın. Değişikliği ve hareketi çok severim. Saçımı, kıyafetimi sık sık değiştiririm.
HELLO!: Evliliğinizi nasıl ayakta tutuyorsunuz?
E. Acar: Bir kere ilişkide sadakat ve dürüstlük çok önemli. Seneler geçtikçe ve çocuklarımız büyüdükçe biz birbirimize daha çok bağlandık.
HELLO!: Ya yazılıp çizilenler?
E. Acar: Tabii ki yazılıp, çizilenler beni de etkiledi ama her şeyden önce eşime inandım. Doğrusu biz bu sayfaları kapattık. Bu konularla ilgili fazla cevap da vermek istemedim.  Çünkü benim çocuklarım var. Yuva yıkmak çok basit ama o yuvayı yapmak ve yürütmek çok zordur. Kalbimi dinledim. Sevgimin bedelini, karşılığını aldım. Çünkü eşime ve çocuklarıma emek verdim. Eşime ve inanmak istediklerime inandım. Ama asla aptal bir kadın değilim. Tabii ki zor dönemler de oldu. Herkesin hatası olabilir. Doğrusu biz sevgimizle ayaktayız. Kimse bizi yıkamadı, yıkamayacak da. Bunlar geldi ve geçti. Allah hiç kimsenin evliliğini bozmasın.
HELLO!: Eşiniz ile birbirinizi nasıl etkiliyorsunuz?
E. Acar: Biz birbirimizi her yönden geliştirdik. 13 senede birbirimizin eksiklerini tamamladık, tamamlıyoruz da. İkimiz de olgunlaştık, daha da olgunlaşacağız. Erdal 40, ben 33 yaşına geldim. Her şeyden önce olgunlaşıyorsunuz. Herkes zaten yaptığı yanlışları görebiliyor. Biz birbirimizi seviyoruz. Bir kere çok kıskançken daha çok güveniyorsunuz, farklı bir yönden bakmayı öğreniyorsunuz. Nereye kadar ve niçin kıskanacağım ki? Seven bir insansa zaten benim yanımda kalır. Sevmiyorsa da çeker gider. Sevmeyen bir insanı ben niçin seveyim. Her zaman ileriye bakıyorum. Eşimden, hayatımdan ve işimden gayet memnunum. Çocuklarımız büyüyor. Sevgi olmadığı zaman bir ilişkiyi götürmek zordur, ama sevgi ve güven olduğu zaman hayat boyunca gider. Eşime çok güveniyorum. Çünkü o çok dürüst bir insan. Ne soruyorsam dürüst bir şekilde evap veriyor.

Haberin Devamı

İnanmak istediklerime inandım

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!