Cahit AKYOL
Oluşturulma Tarihi: Nisan 14, 2007 00:00
1958’de Denizli’nin yüksek rakımlı Güney İlçesi’nde, bir aile şaraphanesi olarak kurulan Pamukkale Şarapları, son yıllarda büyük bir atağa kalktı. 1993’e kadar ürettiği şarabı ağırlıklı olarak Ege ve Akdeniz’deki turistik tesislerde satan firma, şimdi milyonlarca litrelik üretim hacmine sahip.
15 yıl önce köylülere ücretsiz dağıtılan fidelerden, kaliteli üzümler üretiliyor, bunlar şaraba dönüşüyor. Türkiye’nin ilk Şiraz bağları da bu çabanın sonucunda, 1999’da Güney’de kuruldu. İlk yerli Şiraz’ı üreten Pamukkale, 16 farklı şarap çeşidiyle Fransa ve Almanya’ya açıldı.
Güney İlçesi, Denizli’nin kuzeyinde, deniz seviyesinden 850 metre yükseklikte bir plato. Çevresi, Ege’nin şarapçılık merkezi. Köyleriyle birlikte nüfusu 16 bin olan ilçede, 5 bin kişi bağcılıkla geçiniyor.
Bölgenin toprağında çakıl, kil, kireç taşı yoğun. Kara iklimi nedeniyle geceyle gündüz arasındaki sıcaklık farkı yüksek. Doğası, şaraplık üzüm yetiştirmek için ideal. Üzümler yavaş yavaş olgunlaşıyor, bozulmadan mükemmel lezzete ulaşıyor.
Türkiye’de kaliteli şaraba ilginin artmasıyla birlikte, son yıllarda ilçedeki şarapçılık yatırımları yoğunlaştı. Önde gelen şarap firmalarından Kavaklıdere ve Doluca, Güney’den bağlar satın aldı. Pamukkale Şarapları ise zaten Güney’in en eski üreticilerinden. İklimin, toprağın gerçek potansiyelini fark eden firma, son 10-15 yıldır iyi üzüm yetiştirmeye, kaliteli şarap üretmeye yöneldi, markalaşma yolunda önemli adımlar attı. Pamukkale Şarapları sahibi ve aynı zamanda Şarap Üreticileri Derneği Başkanı Yasin Tokat (60) bu yükselişin hikayesini dinledik.
Tokat, Güney’in verimli topraklarında 1950’lere kadar yaygın olarak bağcılık yapıldığını, şıranın pekmeze dönüştürülüp pazarlarda satıldığını söylüyor. Zamanla pekmezin yerini şarap almış: "1958’de hep birlikte şarapçılığa yöneldiler. İstanbul’a fıçılarla şarap gönderilirdi. Bu sayede ilçe halkı yeniden gelire kavuştu."
Tokat ailesi Koparan Köyü’nden. Babası Molla İbrahim yörenin eğitim görmüş imamlarındanmış. "1962’de ağabeyim şaraphane kurmaya karar verdi. Ama babamın izni gerekiyordu.
Atatürk ve İsmet İnönü hayranı olan babam, ağabeyime şöyle dedi: ’Aldığım din eğitimi gereği şarapçılık yapmana taraftar değilim. Karşı da değildim. Şarap üretmeyi, satmayı dinimiz kabul etmez ama bu bir ticaret. Şarap üretin ama kendiniz kullanmayın.’ Koşullu onayı alan ağabeyim şaraphaneyi açtı."
İLÇEYE TERSİNE GÖÇ Fevzi Tokat, yılda 100 bin litre kapasite ile şarapçılığa başladı. Aile şirketi Pamukkale Şarapçılık’ı kurdu. Firmanın ortakları beş kardeş. Şirketin yönetimini 1972’de, üniversiteden mezun olan Yasin Tokat üstlendi. Bornova Ziraat Fakültesi Gıda ve Fermantasyon Teknolojisi Bölümü’nü bitiren Yasin Tokat, o tarihten bugüne şarap dünyasındaki gelişmeleri yakından izliyor, firma politikalarını buna göre belirliyor. Eşi Ülkü Hanım da okul arkadaşı.
Yasin Tokat uzun yıllar her fırsatta yurtdışındaki bağları, şaraphaneleri gezdiğini anlatıyor. "Ama bize iyi şarap yapımını öğreten, yılların tecrübesinden çıkardığımız sonuçlardır" diyor.
Pamukkale Şarapçılık’ın aile şirketinden iddialı bir markaya dönüşme süreci 15 yıl önce başladı. "Bölge toprağını, iklimini uzmanlara incelettik. Koşullara en uygun şaraplık üzüm türlerini belirledik. Yurtdışından fide getirttik. Türkiye’deki araştırma enstitülerinden aşı kalemleri aldık. Bunları köylüye ücretsiz dağıttık. Asmaları uzmanlara sürekli kontrol ettirdik. Köylüye tel verdik. Nihayet arzu ettiğimiz kaliteli üzümler üretilmeye başlandı."
Pamukkale Şarapçılık’ın öngördüğü koşullarda üzüm üretimini sürdüren, sözleşme imzalayan köylülerin sayısı 460’ı bulmuş. Bağbozumunda üç bin dönümlük bağlardan toplanan üzümler, kurulan ulaşım ağı sayesinde, dalından koptuktan yarım saat sonra şaraphane kapısına ulaşıyor. Bekletmeden sıkılıp tanklara alınıyor. "Köylü üzümden para kazanınca Güney’i terk edip şehirlere göçenler geri gelmeye başladı. Sadece köylüler değil emekli memurlar, bürokratlar, profesörler arazi alarak bağcılık yapmaya başladı" diyor Yasin Tokat.
Emin adımlarla büyüyen Pamukkale Şarapçılık, zamanla sektördeki 72 şirketin arasında kendine yer edindi. 3.5 milyon litrelik üretimiyle Türkiye pazarının yüzde 10’una sahip oldu.
TÜRKİYE’NİN İLK ŞİRAZ’I Yasin Tokat’a göre Güney ilçesi California’daki Napa Vadisi, Fransa’daki Bordeaux bölgesiyle rekabet edecek iklim koşullarına sahip. Bölgede Cabernet Sauvignon, Merlot, Bordo Merlot türü üzümler başarıyla yetiştiriliyor. 1999’da Türkiye’nin ilk Şiraz bağlarını kurmak üzere harekete geçmesinin ardında da bu başarı yatıyor. "Bağlardan ilk yerli Şiraz’ı ürettik. Chardonnay, Kalecik Karası gibi kaliteli üzüm çeşitlerini de diktik. Bunlardan da şaraplar yaptık. Yerli ve yabancı kökenli üzümlerden Trio adını verdiğimiz beyaz ve kırmızı üçlü kupajlar harmanladık."
Güney’deki şarap fabrikasına bir de özel mahzen yaptırmış Yasin Tokat. "Yurtdışındaki mahzenleri gezdikten sonra karar verdim yaptırmaya" diyor. "500 bin YTL harcadım. Yıllandırma işlemi için Almanya’dan 160, Fransa’dan 105 meşe fıçı ithal ettim. Bu fıçılarda Chardonnay, Şiraz ve Kalecik Karası şaraplarını kontrollü şekilde dinlendiriyoruz."
Mahzen, şaraphaneyi gezmek isteyen ziyaretçilere de açık. Özel bir ışıklandırma sistemiyle dekore edilmiş. Mahzende tadım bölümü bulunuyor. Tokat’ın hayali, yeni aldığı 200 dönümlük bağda Fransız usulü bir şato kurmak. Birkaç yıl içinde şaraplarında Fransız kalitesine ulaşıp, bu bağlardaki şatosunda ziyaretçilere ikram etmek.