Sibel ARNA
Oluşturulma Tarihi: Kasım 27, 2010 00:00
25-28 Kasım arasında, Yeşilköy İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen Bijuteri Moda Ve Aksesuarları Fuarı’nın en dikkat çekici markası kesinlikle ‘Osmanlı Takı by Celali’ydi. Cemil İpekçi ile ortak bir koleksiyon hazırlayan markanın yaratıcısı Celali Orakçı’nın hikayesi hayrete düşürecek cinsten. 17 yaşından Adana’dan İstanbul’a geldiğinde ilkokul mezunu bir çiftçiydi. Şimdi 25 ülkeye ihraç ettiği Türkiye’nin en başarılı bijuteri markalarından birinin sahibi. Üstelik tasarımları kendisi yapıyor
Celali Orakçı (40) Adana’da çok çocuklu bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Annesi de babası da çiftçiydi. İlkokulu zar zor bitirdi. Sonraki yıllarda ailesinin diğer fertleri gibi çiftçilik yaptı. “İstanbul’a gidip çalışacağım” dediğinde yıl 1987, Celali henüz 17 yaşındaydı.
Tesadüf, Erenköy’de takı imalatı yapan bir yere işçi olarak girdi. Üç yıl çalıştıktan sonra üç arkadaşıyla birlikte ayrılıp kendi bijuteri takı imalathanelerini kurdular.
Ama ne yazık ki 92’deki Körfez Savaşı sırasında iflas bayrağını çektiler: “Bir yıl ara verdim. Piyasa tekrar hareketlenince tek başıma ufak bir atölye kurdum. 1999’a kadar boncuklu takı yapıp sattım. 1999’da piyasada eski Osmanlı takılarına benzeyen takıların, etnik çizgilerin eksikliğini fark ettim. Zamak üstüne gümüş kaplama yaparak, gümüşe yakın bir renk tutturdum. Kullandığım metal çok sağlıklı. Eskitme de yapıyoruz. Çok beğeniliyor” diye anlatıyor Orakçı.
MARKA GENÇLEŞİYOR
Celali Orakçı ürettiği ilk Osmanlı takılarını semt pazarlarında satmış. Salı pazarı, Yeşilköy pazarı ve Ulus pazarı dolaşmış. Bakmış turistlerin çok ilgisini çekiyor, pazarda olmasına rağmen gelip onu buluyorlar, toptancılara mal vermeye başlamış. 2003 yılındaysa markasını kurup, koleksiyon mantığıyla çalışmaya başlayıp, ihracata girişmiş: “İlk ihracatı İtalya’ya yaptık. Büyük ilgi gördü. Amerika, İspanya ve Fransa da arkasında geldi. Bugün 25 ülkeye ihracatımız var. 2008’de bijuteri ihracatında Türkiye ikincisi olduk. Bu yıl da kesin ilk beşe gireriz.”
Celali Bey hayatındaki en büyük şansının aklına Osmanlı’yı modernize etmek fikrinin gelmesi olduğunu söylüyor. Takı üretiminiyse hayatının işi olarak tanımlıyor: “Parçaları birleştirmekten her zaman keyif aldım. Bir metal gördüğümde hemen gözümde bitmiş hali canlanır. Hangi aşamalardan geçeceğini ezbere bilirim,
yaparım. İnsanların yaptığım takıları takmasıysa en büyük ödül benim için.”
SET HALİNDE ALIYORLAR Osmanlı takı by Celali koleksiyonundaki takıların yüzde sekseni set halinde. Bir modelin küpesi, kolyesi, yüzüğü, bilekliği hatta kemeri bile oluyor. Kadınlar set halinde alıyor ancak set halinde takmıyormuş. En çok satan modellerse tuğralılar ve eski para desenliler.
Celali Bey’in daha düne kadar bir tasarım ekibi yoktu. Her şeyi kendisi çiziyordu. İki ay kadar önce bir ekip kurdu ama hala son onayı o veriyor. Bugünlerde kafayı markayı gençleştirmeye takmış. “Biz 30 yaş üstüne hitap ediyorduk. Ama yakında 15-30 yaş için daha hafif bir koleksiyon çıkaracağız” diyor.
Bir diğer yenilikse Cemil İpekçi işbirliği. İpekçi sayesinde ilk kez sarı metal kullanıyor ve renkle tanışıyorlar. İğne oyalarıyla süslü bu 22 parçalık koleksiyon da yakında piyasaya çıkıyor.
3500 PARÇA ÜRÜN Markanın Eminönü, Taksim, Talimhane ve Adana’da birer mağazası var. Yakında Kazakistan’da da bir tane açılıyor. Celali Orakçı Ortaasya’ya oradan açılacaklarını söylüyor. Bir mağazada ortalama 3500 parça ürün sergileniyor. Mağazalarda fiyatları 10 liradan başlayıp 80 liraya kadar ürün bulunuyor.