Ä°lkbahara doÄŸa açısından tehlikelerle girdik

Güncelleme Tarihi:

İlkbahara doğa açısından tehlikelerle girdik
OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 15, 2004 00:00

385 bitki ortalama 4.5 gün erken çiçek açtı. 500’den fazla kuÅŸ, bitki, amfibi gibi daha onlarca organizma, sıcaklıkların artması nedeniyle üreme ve göç etme zamanlarını deÄŸiÅŸtirdi, nüfus dağılımlarında farklılıklar var.Science dergisinde yayımlanan bir yazıda bitki ve hayvanların yaÅŸam ÅŸekillerinin deÄŸiÅŸtiÄŸini gösteren bilgiler, doÄŸa için yeni bir alarm çanı niteliÄŸindeydi ve büyük yankı yarattı.Çevre bilimci ve biyologlar Alastair ve Richard Fitter, 40 yıl kadar önceki yüzlerce bitki türünün çiçek açma zamanı, onlarca kuÅŸun ilkbahardaki geliÅŸ tarihi ve kelebeklerin yaz sonunda ayrılmaları gibi birçok önemli olaydaki bugünkü büyük deÄŸiÅŸiklikleri açıklamışlardı.Tüm 10 yıl, geçmiÅŸ 40 yılla karşılaÅŸtırıldığında, 385 bitkinin ortalama 4.5 gün erken çiçek açtığı görüldü. Aynı olay, daha küçük bir alt küme olarak 60 bitki türündeyse ortalama 2 hafta erken gerçekleÅŸiyordu ve bu sadece 10 yıl için büyük bir deÄŸiÅŸimdi. Richard Fitter, ‘İklim çok ciddi bir ÅŸekilde deÄŸiÅŸiyor’ diyor. Bu arada iklim uzmanları da, dünyanın inanılmaz bir hızla ısındığını açıklıyorlardı. Gezegenimizin yakın yüzey sıcaklığı son 100 yılda 0.6 santigrat derece yükseldiÄŸi ve 1990’ların en sıcak on yıl olduÄŸu açıklanmıştı. BaÅŸka çalışmalarsa, 500’den fazla kuÅŸ, bitki, amfibi gibi daha onlarca organizmanın, sıcaklıkların artması nedeniyle üreme ve göç etme zamanlarını deÄŸiÅŸtirdiklerini, nüfus dağılımlarında farklılıklar olduÄŸunu ortaya koydu. Fitter, sıcaklık artışının, besin zincirleri arasındaki baÄŸları ve bazı yaratıkların kendi habitatlarında yaÅŸayabilme yeteneklerini zayıflattığını öne sürüyor ve küresel ısınmanın bir türü 15 yıl içinde, belirli bir alandan tamamen sileceÄŸini kaydediyor.Besin zincirinde ilk tehlikeHollanda’da Ekoloji Enstitüsü’nden Marcel E. Visser ve ekibi, küresel ısınmanın besin zincirine yönelik giderek büyüyen etkilerini inceleyen az sayıdaki araÅŸtırmacılardan biri. Enstitüde hayvan popülasyonu biyolojisi biriminin başında bulunan Visser, ABD’ye özgü bir cins baÅŸtankaranın (Pakus), De Hoge Veluwe Ulusal Parkı’nda nisan ve mayıs aylarındaki yıllık birleÅŸme ritüellerini inceliyor. AraÅŸtırmacılar, yaklaşık 400 tahta yuvada yaÅŸayan her bir çiftin saÄŸlığını ve hareketlerini kaydediyor. Her bir yuva, kuluçka dönemleri dışında her hafta incelenip günlük taramalar yapılıyor. Visser’ın buldukları, sanılandan çok daha kötü. BaÅŸtankaralar, geçen yıl, 1985’tekiyle aynı dönemde yumurtlamışlardı. Ancak 16 Nisan ve 15 Mayıs’ı kapsayan bu dönem içinde, bölgedeki ilkbahar sıcaklıkları 2 derece yükselmiÅŸti. Hayvanların zamana dayalı hareketleri deÄŸiÅŸmese de yavrularını besledikleri solucan kurdununki deÄŸiÅŸmiÅŸti. Özellikle birçok kuÅŸun yumurtladığı dönemde bu solucanlara çok ihtiyaçları vardı, ancak besin kaynağı azmıştı. Yalnızca erken doÄŸan yavrular solucan yiyebiliyordu. Besin zincirinde eÅŸ zamanı kaybedenlerin, yalnızca kuÅŸlar ve güveler deÄŸil, güve ve onun besini olan meÅŸe yaprakları da var. Güve yavrusu, hayatta kalabilmek için meÅŸe yapraklarının tam açmaya baÅŸladığı dönemde yumurtadan çıkmak zorundadır. EÄŸer böcek, bundan 2 hafta sonra çıkarsa yapraklar yenilmez tanenle dolar ve böcek de açlıktan ölür. Visser, Ulusal Park’taki meÅŸe tomurcuklarının, son 20 yıla kıyasla normalden 10 gün önce patladığını saptadı. Güve yavrularıysa, 15 gün önce yumurtadan çıkıyorlardı; böylece yapraklardaki 5 günü fazlasıyla karşılayabildi. Çakışma-Ters çakışmaTırtıllar ve kuÅŸların düzenlerindeki farklılıklar, baÅŸtankara sayılarında henüz doÄŸrudan bir etki yaratmadı. Öte yandan Visser, ‘zamanın herÅŸey olduÄŸu’ bir sistemde, besin zincirindeki baÄŸların kopmasının mutlaka belirli sonuçları olacağına inanıyor. ‘Popülasyonun azalması, yalnızca bir an meselesi oldu’.AraÅŸtırmanın en kaygı veren yanı, yalnızca baÅŸtankaraların deÄŸil daha birçok türün tehlike altında olması. ‘BaÅŸka besin zincirlerine baktığımızda aynı olayları göreceÄŸimizden eminim’ diyen araÅŸtırmacı, türlerin iklim deÄŸiÅŸiklikleri zaaflarının tüm ekosistemler için geçerli olduÄŸunun altını çiziyor. 1960’ların ünlü deniz biyologlarından David Cushing’in ilginç bulguları vardı. Ringa balığı stoklarının yıldan yıla deÄŸiÅŸimlerini inceleyen Cushing, bunun için ringa larvalarının besini olan fitoplanktonu ele aldı. Bilim adamı, larvaların yumurtadan çıkmasının, fitoplanktonun açmasıyla aynı zamana denk geldiÄŸinde, büyüyebilen larva sayısının çok fazla olduÄŸunu saptadı. Buna, ‘çakışma’, farklı dönemlere rastlamasına da ‘ters çakışma’ dendi. Ä°ÅŸte bu çakışma-ters çakışma kuramı, birçok araÅŸtırmacı tarafından sıcaklık artışının etkilerini açıklamakta kullanılıyor. Sözgelimi çakışma, baÅŸtankara ve solucan kurdu olayında av ile avcı arasındaki, güve yavrusu ve meÅŸe olayındaysa bitki ve hayvan arasındaki zamana dayalı iliÅŸkiyi tanımlar. 10 yılda artışSonuç olarak çakışma-ters çakışma mantığı, bitkilerle hayvanların fiziksel çevreleriyle uyumlarında da görülebilir. ÖrneÄŸin bir araÅŸtırma, yazın yüksek bölgelere göç eden Colorado’daki Amerikan ardıçkuÅŸlarının, habitatlarına daha erken vardıklarını ve çiftleÅŸmek için kışın yaÄŸan karın erimesini daha fazla beklediklerini ortaya koydu. Çakışma çoÄŸunlukla eÅŸ zaman gerektirdiÄŸinden, iklim deÄŸiÅŸiklerinin ters çakışmaya neden olduÄŸunu söylemek zor olmasa gerek. Bazı türler, ortalama sıcaklıklardan etkilenirken diÄŸerleri yalnızca soÄŸuk havaya tepki verirler. Sözgelimi baÅŸtankaralar, meÅŸeler ve güveler, sıcaklığa farklı tepkiler verir. BaÅŸtankara yumurtalarının kırılma zamanı, ilk yumurtlamanın gerçekleÅŸtiÄŸi bir ay öncesinden belirlenir. Visser, kuÅŸların ilkbaharın baÅŸlarında yumurtladıklarını saptadı.Güve yumurtalarının çıkma zamanı iki faktörün bileÅŸkesine baÄŸlıdır: ilkbahar başı ile kışın yaÅŸanan don günlerine ve kış sonu ile ilkbahar başındaki sıcaklıklara. De Hoge Valuwe’de, kış ve ilkbahar başındaki sıcaklıklarda son 10 yılda artış oldu, ancak don günleri aynı kaldı.MeÅŸelerse tomurcuklarını patlatma zamanlarını, ilkbahar sonu sıcaklıklarına baÄŸlı olarak düzenlerler. Bu sıcaklıklar 1980’den beri 2 derece yükseldi. Bu organizmalar yaÅŸam döngülerini, binlerce yıldır süregelen evrimde bu ipuçlarını kullanarak eÅŸ zamanlı hale getirebilmiÅŸlerdir. Ancak küresel ısınma tüm bu ipuçlarını bozdu.Göçmen kuÅŸların ipuçlarıUzun mesafeler aÅŸan göçmen kuÅŸlarsa baÅŸka zorluklarla karşı karşıyalar. Canlılar, bir habitattan diÄŸerine geçerken, içinde bulundukları ortamın ipuçlarını takip ederler. Göçmen kuÅŸlar, yazın çiftleÅŸme mekanlarına gitmek için kış habitatlarından kesin bir tarihte ayrılmak zorundadırlar. Ancak soÄŸuyan topraklardaki ipuçları, çiftleÅŸme alanlarıyla eÅŸ zamanlı olarak deÄŸiÅŸmeyebilir, çünkü bu alanların birbirlerinden uzaklıkları binlerce kilometredir. Bunun bir nedeni, iklimdeki deÄŸiÅŸikliklerin tüm dünyada eÅŸit ÅŸekilde gerçekleÅŸmemesidir. ÖrneÄŸin tropik yerler, ılıman iklime sahip bölgelerden daha çok ısınmaz. El Nino ve diÄŸer iklim olayları ise ortamı çok daha karmaşıklaÅŸtırır. Dahası, tropik yerlerdeki sıcaklık, ılık bölgelerdekiyle çok uyumlu olmadığından birçok kuÅŸ, tropik kış alanlarından ayrılmak için iklim ipuçlarını kullanmıyor, bunun yerin gün uzunluklarına göre seyahat ediyorlar. Küresel ısınmanın tabii ki gün uzunluÄŸu üzerinde bir etkisi yoktur, ancak yine de bu kuÅŸlar, ılıman çiftleÅŸme bölgelerine zamansız bir ÅŸekilde varabiliyorlar.Küresel ısınmaya iliÅŸkin pek çok uyarı var, ancak iklim deÄŸiÅŸiklerinin bitki veya hayvan popülasyonu üzerinde ters çakışmaya neden olduÄŸu durumlar çok azdır. Montana Ãœniversitesi'nde ekolog olan William Fraser’e göreyse, küresel ısınma, Antarktika Yarımadası’nda yaÅŸayan Adélie penguenlerinin soylarının tükenmesine neden oluyor. Fraser, ABD’nin Antarktika’da kurduÄŸu Palmer AraÅŸtırma Merkezi yakınlarındaki adalarda yuva kuran Adélie penguenlerinin sayısının, son 30 yılda yüzde 70 azaldığı ÅŸeklinde çarpıcı bir bulgu elde etti. Antarktika Yarımadası, dünyanın diÄŸer yerlerine kıyasla çok daha büyük bir ısınma yaşıyor. Son 50 yılda, yarımadanın bu bölgesindeki kış sıcaklıkları tam 6 derece yükseldi. Tam tersi bir etki olaraksa bu ısıma kar yağışlarını arttırdı. Bunun bir nedeni, deniz üzerindeki buzun, ısının artışıyla incelmesi ve gökyüzüne daha fazla nemin gitmesine izin vermesidir. Bu nem de kar olarak geri döner. HerÅŸey kötüye gidiyorPenguenler, ekim ayında bu adalara çiftleÅŸmek için geldiklerinde, kuluçka için düz alanlar ararlar. EÄŸer kar zamanında erimemiÅŸ olursa, bunların tepesine otururlar. Ancak kar eninde sonunda eridiÄŸinde, bu yuvalardaki yumurtalar da suyun içine gömülürler ve saÄŸlıklı yavrular yerine cılk yumurtalar elde edilir. Gerçekte kar yağışı yıldan yıla deÄŸiÅŸebilir, ancak zaman içinde giderek artan kar yağışı topluluklara yeni üyelerin eklenmesinin önünü kesti. Fraser, 15 yıl içinde adadaki Adélie penguenlerinin soylarının tükenmesinden endiÅŸe ediyor. Belirli kuÅŸlar ve böcekler de dahil birçok tür, sürülerini kuzeye veya daha daÄŸlık bölgelerin daha yüksek alanlarına taşıyarak küresel ısınmaya adapte olmaya çalışıyorlar. Scientific American 1/2004’te yayımlanan yazıya göre, aÄŸaçlarsa geride kalanlar arasında. Stanford Ãœniversitesi'nde biyolog olan Terry L. Root ise, bu farklı tepkilerin, varolan ekosistemlerin parçalanmasına, deÄŸiÅŸen ve daha zayıf olanlarınsa oldukları yerde kalmasına neden olduÄŸuna dikkat çekiyor. Alastair Fitter, bir tek ÅŸey kesin diyor: ‘DoÄŸa, iklimde olanları büyük bir dikkatle izliyor ve ne yazık ki herÅŸey kötüye gidiyor.’Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!