Sema DENKER
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 26, 2004 00:44
Ünlü şovmen Mehmet Ali Erbil, iki kızıyla geçirdiği bir gününü Kelebek’le paylaştı. Sezin ve Yasmin’le birlikte çocukluğunun geçtiği Yeniköy’de dolaşan Erbil, kızlarıyla her şeyi konuştu. İşte Erbil ailesinin hiçbir yerde göremeyeceğiniz çok özel fotoğrafları ve samimi, içten açıklamaları.
- Mehmet Ali, istersen neden Yeniköy’deyiz onu bir anlatalım.
M.A. Erbil- Ben Yeniköy’de doğup, büyüdüm. Biraz önce de sizleri doğduğum eve götürdüm. Rahmetli babam da orada dünyaya gelmiş. Dedem, babam ve ben, hepimiz o evde büyümüşüz. Beni babaannem büyüttü. Müthiş bir çocukluk geçirdim. Sonuç olarak uzun zamandır çocuklarıma bu evi göstermek istiyordum. Kısmet işte. Bu isteğimi sizinle birlikte gerçekleştirdim.
Sezin Erbil- Babamın doğup büyüdüğü evi görmek, çocukluğunun geçtiği yerlerde dolaşmak beni çok duygulandırdı.
Yasmin Erbil: Babam çok güzel bir evde büyümüş. Ben çok sevdim evi.
- Kızlarınla o kadar güzel anlaşıyorsun ki...
M.A.E- Çok güzel anlaşıyoruz. Çok sıcak bir ilişkimiz var. Az kavga ediyoruz. Birbirimizi kıskanmıyoruz. Birbirimizin eşyalarını giymiyoruz. Asla birbirimiz arkasından konuşmuyoruz. Dedikodu yapmıyoruz. Değil mi? (M.Ali bu arada Yasmin’i gösteriyor)
- Kim dedikodu yapıyor?
M.A.E- Var mı yapan aramızda. Aaaa Yasmin asla yapmaz. Direkt olarak herkesin yüzüne söyler.
Y.E- Dedikodu yapıyorum ama iyi dedikodu yapıyorum. ‘Ben babamı çok seviyorum, çok iyi kalplidir, çok arkadaş canlısıdır’ diye arkasından konuşuyorum. Yoksa, ‘Benim babam çok kötüdür’ demiyorum.
M.A.E- Peki ablanın nesini örnek alıyorsun? Ben biliyorum, telefonlarını.
Y.E- Hayır telefonlarını örnek almıyorum. Alışverişini örnek alıyorum.
(Gülüşmeler)
- Eyvah! Çok mu alışveriş yapıyorsun Sezin?
S.E- Yok canım. Öyle çok alışveriş yapmam.
Y.E- Alışverişe çıktı mı Mayadrom’u bitiriyor.
(Gülüşmeler)
M.A.E- Mayadrom’u bitiriyor, oradan Akmerkez’i süpürüyor. (Gülüşmeler)
S.E- Bir dakika, bir dakika. Araya girmek istiyorum. Yasmin’le daha çok yazın bir arada olduğumuz için, yaz alışverişine çıktığım zaman doğal olarak o da benim yanımda oluyor. Yoksa, öyle alışveriş delisi falan değilim.
-Yasmin kardeş ister misin?
Y.E- Hayır! Ben kardeş falan istemem.
M.A.E- Ama ablan seni istememezlik yapmadı ki.
Y.E- Eğer benim yaşımda olsaydı o da istemezdi. Ama ablam 13 yaşındayken ben doğmuşum. O büyüktü. Onun için aramızda hiç tartışma olmadı. Ben büyüyünce de kardeş istemiyorum ama...
- İnanmıyorum sana. Neden?
S.E- Benim çocuğumun da olmasını istemiyor ki.
M.A.E- Kendi de çocuk istemiyor zaten. Öyle değil mi Yasmin?
Y.E- Çocuk da istemiyorum, evlenmek de istemiyorum.
M.A.E- Neden evlenmek istemiyorsun?
Y.E- Evleneceksin, sonra boşanacaksın. Mahkemeye gideceksin, kavga edeceksin, uğraşacaksın.
M.A.E- Canım her evlenen boşanmıyor ki. Siz de babanızın bu tarafını örnek almayın.
Y.E- Ama nasıl olsa senden bana geçmiştir.
M.A.E- Yavrum ama sen kızsın. Çapkın olmazsın ki. Aman zaten çapkınlığım da geçmesin sana. Yasmin, baban çapkın değil, değil mi kızım?
Y.E- Çapkın değil.
M.A.E- Tabii değilim. Hele ortalıktakilerin yanında baban zemzem suyuyla yıkanmış gibi kalır yavrum.
S.E- Benim babam çapkındır. Ama her erkek kadar. Ancak hayatında birisi varken asla kimseye yan gözle bakmaz. Her kız çocuğu babası gibi bir erkek ister ya, biraz ben de öyleyim. Ama tutturamamışım. Babam gibisini bulamam. Çünkü onun gibi iyi niyetli, temiz kalpli birisinin kaldığını düşünmüyorum. Bu dünyanın içindeki insanlar yaramaz.
- Peki Sezin, baban senin özel hayatına karışır mı?
S.E- Yok, asla bir şeyime karışmaz. Zaten babam benim her şeyimi bilir. Otururuz, karşılıklı konuşuruz, karar veririz. Konuşmamız sırasında ‘Onu yapma, bunu yapma’ demez.
- En özeline kadar her şeyini babanla paylaşır mısın?
S.E- Zaten o da bana her şeyini anlatır... Ben de ona her şeyimi olmasa da anlatırım (Gülüşmeler). Aramızda bir sınır vardır ama ne yaptığımı mutlaka bilir. Zaten benim bir şeyime karışmaz. Ben çok olgun bir çocuk olduğum için ortaokul yıllarından itibaren babamla, iki arkadaş gibi olduk. Hiç kimsenin bilmediği şeyleri ilk olarak bana söyler. Mesela evleneceğini de bir tek bana söylemişti.
- M. Ali, Sezin’in özel hayatına karşı nasıl bir tutum sergiliyorsun?
M.A.E- Yanlış yapmaması için uyarım oluyor. Ama sonunda o 22 yaşında bir genç kız. Tabii ki özel bir hayatı olacak. Ancak ailesine, kendine leke getirmeyecek şekilde yaşaması gerekiyor. Uyarım da bu konuda oluyor. Zaten Sezin de bugüne kadar böyle bir yanlış içinde olmadı.
- Peki Sezin’in Alişan’la ilişkisini istemediğin doğru değil mi?
M.A.E- İtiraz etmedim. Sadece uyardım. Ben doğal olarak bu dünyanın içinden olan birisiyle birlikte olmasını istemedim. Çünkü zorluklarını ben çok iyi biliyorum. Her ne kadar uyarsan da sonuçta bu kendi yaşamı. Kendi duyguları çok önemli. Ama bizim çevremizde ilişkiler çok zor. Hem mesleki açıdan hem de sosyal açıdan çok zor. Bunu bildiğim için onu uyardım.
- Alişan’a bir ara ambargo koyduğun, programlarına çıkarmadığın da yazıldı.
M.A.E- Yok canım. Asla öyle şeyler yapmadım. Sezin de bunu çok iyi bilir. Kimse çocuğunun üzülmesini, kırılmasını istemez.
S.E- Babam kimsenin ekmeğiyle oynamaz, yapmaz böyle bir şey. O sadece beni uyardı o kadar.
- Bu ayrılık seni çok mu etkiledi. Çok keyifsiz görünüyorsun Sezin?
S.E- Yok, ben gayet iyiyim. Bu konuyla ilgili konuşmaya bile değmez. Sadece tek bir şey söyleyeyim, üçüncü bir kişi yüzünden biz ayrılmadık. Her medeni insan gibi ilişkimizi bitirdik. Bu kadar basit. Bir daha da olmayacak. Aslında en sanatçı gibi yaşamayanı seçtim ama olmadı mı olmuyor işte.
- Yani babanın dediği çıktı mı?
S.E- Onun bu camiadan olmasıyla, sanatçı olmasıyla falan alakası yok. Bu karakter meselesidir.
- Alişan’la ilişkini bitirdiğini babana söylediğin zaman tepkisi nasıl oldu?
M.A.E- Çok üzüldüm!!! (Gülüşmeler)
S.E- Tek bir şey söyledi ve kararıma saygı duyduğunu belirtti.
M.A.E- ‘Aman ben sana söylemiştim’ gibi bir tavır takınmadım. Birlikte olmak gibi ayrılmak da çok doğal bir şey. Ayrıldılar diye de sevinmedim. Benim öyle intikam duygularım yoktur. Her şeyden önemlisi, çocuğumun mutluluğu... Keşke mutlu olsalardı, anlaşsalardı, ayrılmasalardı. Böyle de düşünebilirim yani.
- Alişan’la dost kalmayı başardınız mı?
S.E- Hayır. Çünkü aramızda medeni olmayanlar var. Demek ki sevgileri bitmeyince dost kalamıyorlar, öyle düşünüyorlar. Ama arada konuşuyoruz. Bir haberle ilgili falan konuşuyoruz, o kadar.
M.A.E- Gelelim Yasmin’in hayatına. Kim bu Alican, Yasmin?
- Ne oluyor Alişan, Alican. Ali’ler sarmış etrafınızı?
Y.E- Alican hakkında yorum yok. Bu benim özelim. Ben özellerimi hiç kimseye söylemem, ancak aileme söylerim. Lütfen bu konuda bir açıklama yapmamı beklemeyin.
M.A.E- Yasmin benim şimdiki sevgilimin adı ne?
Y.E- Tuğba.
- Seviyor musun Tuğba’yı?
Y.E- Seviyorum. Bana hediye bile gönderdi.
S.E- 1,5 yıldır Tuğba ile birlikte. Çok kaliteli bir kız. Babamı çok güzel taşıyor, işi var. Yeniden evlenmesini ister miyim, babamın bileceği iş. Gerçi üç kez denemiş, olmamış ama yine de kendi bileceği bir konu tabii ki. Mutsuz olmam ama sonunda kendi mutsuz olunca ben de üzülüyorum.
- Tuğba ile evlenecek misin?
M.A.E- Öyle bir şey konuşmadık. Böyle çok mutluyuz. Zaten o da evlilik meraklısı bir kız değil.
- Babanın kendinden küçüklerle beraber olması seni rahatsız ediyor mu Sezin?
S.E- Tuğba yine 26 yaşında. O biraz daha büyük. Babam çok hareketli. Kendi yaşıtlarıyla çıksa, o kadın yorgunluktan evde yatar uyur. Bir şey yapamaz. Yani babamın enerjisine yetişemez. Dolayısıyla küçük yaştakiler babamın hareketliliğine yetişebiliyor.
Tek idealim bir yuva kurmaktı ama olmadı
- Sezin, senin gençlik yıllarında dünyaya geldi. Dolayısıyla Yasmin’le babalık duygusunu daha yoğun bir şekilde yaşamışsındır.
M.A.E- Evet. Ben çok genç baba oldum. O zamanlar baba olmanın ne demek olduğunun farkında değildim. İnsanın dünyaya bir parçasının gelmesi çok güzel bir duyguydu. Ne kadar genç de olsan bu duyguyu algılıyorsun. Aradan zaman geçtikten sonra, çocuğumun, baba olmanın sorumluluklarının farkına vardım. Yasmin, benim tam olgun dönemime geldi. Dolayısıyla hayata ve çocuklarıma daha farklı bakmaya başladım. Evlat sahibi olmak başka bir şey.
- Kesinlikle...
M.A.E- Benim annem ve babam ayrı olduğu için hep bir yuvanın hayalini kurardım. Tek idealim buydu. Bir yuva kuracağım ve hiç onlardan ayrılmayacağım derdim. Ne yazık ki insanın bazen idealleri gerçekleşmiyor. Hayat şartları bazen farklı gelişiyor. Ama çocuk bambaşka bir şey. İki çocuğumun olması beni bu hayatta en mutlu eden şey.
KIZLARIMLA ARKADAŞ GİBİYİM
Ben her iki çocuğuma karşı da iyi bir baba olduğuma inanıyorum. Elimden geldiğince ilgili bir baba olmaya çalışıyorum. En azından onlara sevgimi gösteriyorum. Her şeyden önce onlarla arkadaş gibiyim. Ve Sezin’le çok iyi anlaşıyorum. Allah herkese böyle bir evlat nasip etsin. Çok aklı başında, terbiyeli bir çocuk. Bu kadar hareketli bir yaşamın içinde olmasına rağmen asla kendini bozmadı ve uzak durdu. Eğitimini hiçbir şekilde aksatmadı. Gerçekten çok iyi bir eğitim aldı. Bizleri bu konuda utandırmadı. Başarılı bir öğrenci olarak kardeşine iyi bir örnek oldu. Onun her şeyini bilirim. Saklısı, gizlisi yoktur. Aynı şekilde ben de onunla her şeyimi paylaşırım.
ALİŞAN’LA EVLENECEKTİK
Uzun bir ilişki yaşadım ve bitti. Alişan’la iki ay önce yollarımızı ayırdık. Ama bana çok yeniymiş gibi geliyor. Tabii bir alışkanlık vardı. Ama unutamadım diye bir şey yok. Çok rahatım, iyiyim. Hayatım devam ediyor. Ben böyle bir şeyi, yani ayrılığı istemeseydim, olmazdı zaten. Her yerde depresyonda olduğum yazılıyor. Depresyonda olacak durumda değilim. Benim şu an yaşadığım sadece çok büyük bir hayal kırıklığı. İki yıl yoğun bir şekilde bir şeyler yaşadıktan sonra bu şekilde biteceğini hiç düşünmemiştim. Ben evleneceğimi düşündüğüm için hayal kırıklığı yaşıyorum. Çünkü Alişan’a çok inanmıştım. Ama babamın bu konuda söyledikleri doğru çıktı. Gerçi o da benimle evlenmek istiyordu. Olmadı işte... Hiçbir problemimiz yoktu. Sadece çok kavga ediyorduk. Bu kavgaların sonucunda da ayrılmaya karar verdik. Bu saatten sonra bir daha bir araya gelmemiz, barışmamız gibi bir şey de söz konusu olamaz. Çünkü artık ailem de istemez, ben de istemiyorum...