Hakan Gence
Oluşturulma Tarihi: Nisan 09, 2011 00:00
Cansel Elçin (37), Kırık Kanatlar ve Hatırla Sevgili’yle tanındı. Kendi çektiği ilk filmiyse ‘Kampüste Çıplak Ayaklar’dı. Şimdi ‘Gönülçelen’de Tuba Büyüküstün’le başrolü paylaşıyor. Türkiye’de yapılan her ankette en yakışıklı oyuncular arasına giriyor. Giyim tarzı ve farklı duruşuyla kadınları etkiliyor. Peki Cansel Elçin özelinde nasıl bir adam? İşte kendini anlatıyor
AYDA AKSEL 100 BÖLÜMDÜR ANNEMGönülçelen’in müzik dünyasını anlatması ve Roman mahallesiyle köşk hayatındaki yaşanan duyguların aynı olduğunu göstermesi beni etkiliyor. Ajitasyon yapmıyoruz. Gönülçelen’de annemi canlandıran Ayda Aksel, Hatırla Sevgili’de de annemi oynuyordu. Geçen gün anne-oğul olarak 100 bölümü kutladık. Bana hayata dair çok şey öğretti. Çok sevdiğim bir oyuncu arkadaşım.
ÇOCUKLUĞUM
Üç oyuncağım vardıTam bir gurbetçi ailesinde büyüdüm. Babam Tire’de terzi, annem ev kadınıydı. Benden yedi yaş büyük bir abim vardı. Çok güzel bir çocukluk geçirdim. Evimiz istasyondaydı. Kovboy filmlerindeki gibi buharlı tren günde bir defa gelirdi ve İzmir’den gelişi büyük olaydı. Üç oyuncağım vardı. Biri mobilet tekerleği, misketlerim ve yamalı futbol topum. Hava hep sıcak olduğu için sokakta ayakkabı bile giymeden oynamak çok zevkliydi. Ağaçlara tırmanarak vakit geçirmek mutluluk vericiydi. Bayram günleri beyaz çoraplarımız ve bayramlık ayakkabılarımızla, ütülenmiş kıyafetler giydiğimizi hatırlıyorum.
FRANSA
Babam Alain Delon’a takım dikti
1980’li yıllarda Türkiye’de ekonomik sıkıntılar yaşanıyordu. Babamın takım elbise dikmeye yeteneği vardı. Fransa’da büyük bir terziyle çalıştı. Alain Delon’a bile takım dikti. Sonra Türkiye’ye dönüp ben dokuz yaşındayken hepimizi Fransa’ya götürdü. İlk zamanlar tek isteğim Türkiye’ye geri dönmek ve arkadaşlarımı görmekti. Yeni kültür benim için çok şaşırtıcıydı. Okullarda bizdeki üniformalar giyilmiyordu. Herkes kot pantolonlarlaydı. Çizgi
film kahramanlarının olduğu çok güzel çantalar alınıyordu. Ayrıca oradaki çocukların bir sürü oyuncakları vardı. Okuldaki ilk günümü hâlâ hatırlarım. Öğretmen sınıfa girdiği zaman ayağa tek ben kalkmıştım. Fransızca bilmediğim için arkadaş edinmekte zorlandım. Ortaokula kadar çok konuşmadım hatta asosyaldim. Akşamları evde hep dil çalışıyordum. İki senede dili çözdüm.
İLK AŞK
Okul koridorunda öpüp kaçtımTire’de sadece çocuksu bakışmalar olurdu. Ama ilk aşkımı dokuz yaşında Fransa’da yaşadım. Hoca sınıfta ‘Axelle’ (Aksel diye okunuyor) dedi. Bana sesleniyor sandım. Meğer o isimde bir kız varmış. Kız, isim benzerliğimizle dikkatimi çekti. Bir gün koridorda bir arkadaşım Aksel’in yanında “Sen bu kıza âşıksın!” dedi. Kıpkırmızı oldum. Kız güldü ve yürüdü. Bende dayanamadım, arkasından koşup öptüm ve kaçtım.
YÖNETMENLİK
Gişe beklentim olmadıKısa metrajlı filmler denemiştim. Sonra bir roman okudum ve oradaki Şiva karakterinin hikâyesini çok ilginç buldum. Uzun metrajlı filmim ‘Kampüste Çıplak Ayaklar’ı böylece çektim. Filmimi seviyorum. Gişe beklentim yoktu ama 20 bin kişi izledi. 45 bin kişi izlese daha çok sevinirdim. Fakat DVD satışları gayet iyi gidiyor. Bazı insanların farklı tutkuları var. Benim hayalim film yapmak. Bundan sonra da yönetmenlik yapmaya devam edeceğim.
OYUNCULUK
Kendimi geliştirmek için çok çalıştımAltı ay bilim ve ekonomi üzerine okudum. Bu sırada aileme maddi destek sağlamak için de çalışıyordum. Türkiye’den tekstil üzerine mallar geliyor, ben de büyük marketlere, toptancılara onları pazarlıyordum. Zamanla işlerim ilerledi. İyi kazanıyordum ama sektörden canım sıkıldı. Kendimi geliştirmek için tiyatroyla ilgilenmeye başladım. Bir kursa yazıldım, iyi hocalarla çalışarak tiyatro macerasına girdim. Eğitimlerim üç sene sürdü. Sonra Fransa’da bir oyunda oynarken Ferzan Özpetek izlemeye geldi. Harem Suare filminin kamera arkasında çalışmamı istedi. Onun sayesinde, bir film nasıl yapılır inceliklerini öğrendim. Ardından reklam filmleri geldi. Tomris Giritlioğlu’yla tanışmamla diziler başladı.
KADINLAR
Karşımdaki doğal halimi beğenmeliKadınları zengin varlıklar olarak görüyorum. Akıllı ve zekiler. Onlarla bir filmi izledikten sonra sohbet edebiliyorum. Bir erkeğin yanında her zaman onu sevecek ve düşüncelerini paylaşacak bir kadın olması lazım. İlk görüşte aşka inanmıyorum. İlişkilerim hep yol alarak, adım adım, paylaşarak oldu. Ayrıca karşımdakinin benim doğal halimi beğenmesi gerektiğine de inanıyorum. Kadınlarla yolculuğa çıkmayı da çok seviyorum. Çünkü insanları yolculuk sırasında çok iyi tanıyorsun.
MODA
Karl Lagerfeld’in dünyasına girdimOyunculuk yıllarımda kiramı ödeyebilmek için çeşitli meslekler yapmıştım. Bunlardan biri de Chanel’de çalışmaktı. Defile zamanı lojistik görevindeydim. Bir anda Karl Lagerfeld ve John Galliano’nun dünyasına girdim. Bu yüzden modayı da hep önemsedim. Zaten bir oyuncu ve yönetmenin moda tarihini bilmesi gerektiğine inanıyorum. Kadife ceketleri severim. Şık ve duru görünüyor. Son günlerde siyahlardan vazgeçip biraz kahverengi tonlara yönelmeye çalışıyorum. Gömleği saygılı olmam gerektiği yerlerde giyiyorum. Polo yaka tişörtler hem gömleği andırması hem de spor olmasıyla ilgimi çekiyor. Eskimiş gibi duran spor ayakkabıları da seviyorum. Tabii bir oyuncu olarak her şeyi giyerim ama özel hayatımda slip mayo giymem.
OLAYLARA NAİF YAKLAŞIYORUMDünyada gittikçe çoğalıyoruz. İnsanlarla anlaşmak çok zorlaşıyor. Bu yüzden her şeye naif yaklaşıyoruz. Hayatımı kasmadan yaşıyorum. Ufak tefek şeylere takılmamaya çalışıyorum. Elde ettiğimiz maddi şeylerden vazgeçebiliyorum.
Kullandığı parfüm: Issey Miyake ve Guerlain Vetiver.
Vazgeçemediği aksesuvar: Erkeklerin kadınlar gibi çok aksesuvarı yok. Saatleri seviyorum.
Hangi takımı tutuyor: Galatasaray.
En sevdiği futbolcu: Arda Turan.
Teknoloji merakı: PC’den Mac’e geçtim hayatım kurtuldu.