Güncelleme Tarihi:
TAN SAĞTÜRK VE EŞİ ALONA ATABERK
*Bu aşkın başlangıç öyküsünü sizden dinleyebilir miyiz?
- Tan Sağtürk: Birkaç yıl önce sahnelenen “Romantika” müzikali sırasında tanıştık. O da oyunda rol alıyordu. O dönem ikimizin de farklı farklı hayatları vardı ama çok iyi arkadaş olmuştuk. Sonra müzikal bitti, herkes kendi yoluna devam etti.
*“Farklı farklı hayatlarımız vardı” derken?
- Alona Sağtürk: Ben Türkiye’ye, bir Türk’le evlenerek geldim. Yani o dönem evliydim ve Tan’ın da başka bir sevgilisi vardı.
- Tan Sağtürk: Müzikalden sonra Alona boşanmış, memleketine dönmüş. Ben de o dönem özgür kalmıştım. Aradan çok uzun zaman geçti. Yeşim adında ortak bir arkadaşımız vardı, bir gün onu aradım ve “Alona şimdi ne yapıyor?” diye sordum. Alona’nın Rusya’ya döndüğünü söyledi. İçimden Alona’yı aramak geldi. Böyle platonik bir aşk başladı bende. Yeşim’den Alona’nın telefonunu aldım.
*Bu platonik aşk, bence o müzikal döneminde başlamış. Niye Ayşe, Fatma değil de Alona’yı aramak aklınıza gelsin yoksa, öyle değil mi?
- Tan Sağtürk: Yok, öyle bakmamak gerek. Ben özgür kalınca şöyle geriye bir dönüp baktım, Alona’nın ne yaptığını merak ettim. Çünkü Alona duruşu çok özel bir kızdı. Bana göre Türkiye’deki en güzel kadın.
*Yalnız ve özgür kalınca -ki o dönem Bergüzar Korel’den ayrılmıştınız- aklınıza Alona geldi ve onu aramak istediniz yani...
- Tan Sağtürk: Evet. Ve Yeşim vasıtasıyla ona ulaşmaya karar verdim.
- Alona Sağtürk Bir gün Yeşim beni aradı ve “Tan numaranı istedi, seni arayacakmış, verebilir miyim?” diye sordu. Ben önce şaşırdım, sonrasında da numaramı vermesini söyledim.
- Tan Sağtürk: Yeşim’e Alona’yı aramak istediğimi söylediğimde, “Çok iyi yaparsın, siz birbirinize çok yakışırsınız” dedi. Bu konuşma da beni çok cesaretlendirdi ve hemen aradım. Yılbaşına yakın bir zamandı. Ona “2009’a birlikte girelim mi?” diye sordum. Bir şeyler söylemesine fırsat vermeden hemen bir program sundum.
*Nasıl bir program?
- Tan Sağtürk: Ben Amsterdam’ı çok seviyorum. “Amsterdam’a gidelim, biraz dolaşalım. ıstersen ben Moskova’ya gelirim” dedim. “Düşünmem gerek” dedi. “Peki” deyip telefonu kapattım. Aramasını bekledim ama aramadı. Ben de bir kez daha aradım, o zaman “Tamam” dedi.
ARAMIZDA MÜTHİŞ BİR ELEKTRİK VAR
*Neden aramadınız Tan’ı?
- Alona Sağtürk: Durup dururken araması beni çok şaşırtmıştı çünkü.. Ama bir o kadar da hoşuma gitmişti. Ben de onu çok beğeniyordum. Çok yakışıklı çünkü, beğenmemek mümkün değil! Farklı bir enerjisi var... ıkinci arayışında İstanbul’a gelmeyi kabul ettim. Çünkü ne olacağını bilmiyordum ve denemek, görmek istedim.
- Tan Sağtürk: Onu havaalanında görür görmez de doğru bir karar verdiğimi anladım. Müthiş bir elektrik oldu aramızda. Neyse, bir arada yılbaşını geçirdik. Ondan sonra da şuna karar verdik: Bizim çocuğumuz olmalı.
*Ve planınızı hemen hayata geçirdiniz. Ada Ariana yakında aileye katılacak.
- Tan Sağtürk: Ada da sanıyorum çok mutlu ve yaratıcı bir çocuk olacak.
*Peki, siz Tan’ı havaalanında görünce neler hissettiniz?
- Alona Sağtürk Her şeye hazırlıklıydım. Eğer bir şey hissetmeseydim, hemen Rusya’ya dönebilirdim. Gelirken uçakta çok düşündüm, “Acaba beni ne bekliyor” diye. Ama görür görmez, onunla aynı şeyleri hissettim. O benim için kusursuz erkekti.
- Tan Sağtürk: Biz gerçekten ilk görüşte aşk yaşadık.
ARTIK ONSUZ NEFES ALAMAM
*Alona’ya bakmaya doyamıyor gibisiniz. Maşallah...
- Tan Sağtürk: Doyamıyorum, doğru. Yüzüne baktıkça şükrediyorum. Her sabah uyandığında yüzünde güller açıyor. Ona artık anne yüzü de geldi. Bu bebek hepimizi olgunlaştıracak, yaşama isteği oluşturacak. Ama benim için ilk önce annesi geliyor, sonra çocuğum.
- Alona Sağtürk: Tan da benim için çok kıymetli. O benim her şeyim, onsuz asla yaşayamam. Neredeyse onunla nefes alıyorum.
NİKAHTAN ÖNCE BURASI EV DEĞİLMİŞ
*Siz 40 yaşında-sınız, Alona 27, değil mi?
- Tan Sağtürk: Evet. Ben böyle bir eşe sahip olduğum için çok şanslıyım.
- Alona Sağtürk: Ben de çok şanslıyım aşkım.
- Tan Sağtürk: Alona’nın kültürlü bir ailesi var. Alona, mesleğimle ilgili fikirler sunuyor, ayrıca çok ortak noktamız var. Ayrıca çok güzel yemek yapıyor. Dört dörtlük bir kadın... Benim büyük bir evim var. O ev meğer bugüne kadar hiç ev gibi değilmiş. Alona gelince, o ev “ev” gibi oldu.