İlk defa dişiliğim bu kadar ön planda

Güncelleme Tarihi:

İlk defa dişiliğim bu kadar ön planda
Oluşturulma Tarihi: Eylül 08, 2012 00:00

Bu sezon Kanal D’nin en iddialı işlerinden ‘Kayıp Şehir’ izleyicileri İstanbul’un karanlık tarafıyla yüzleştirecek. Başrol oyuncusu Gökçe Bahadır bıçkın ama seksi Aysel karakteriyle farklı bir yüzünü göstermeye hazırlanıyor.

Haberin Devamı

- Bir yıldır ekranlardan uzaksınız. ‘Kayıp Şehir’ dizisinde sizi çeken ne oldu?
- Oyunculukta yeni işinize kağıt üzerinde bir şeyleri okuyarak karar veriyorsunuz. Bir sürü senaryo geliyor. Okuduğun şeyin seni heyecanlandırıp kalbini hızlı çarptırması gerekiyor. Bu projede de Aysel karakteri ve hikâye çok heyecan vericiydi. Benden ve şimdiye kadar canlandırdığım bütün  karakterlerden çok farklı bir kadın. Aynı zamanda bilmediğim bir dünyaya ait ve çok özel biri. Küçük yaşlardan itibaren hayatın sillesini yemiş; buna rağmen içi temiz kalmış; güçlü, ayakları yere sağlam basan, özgür ruhlu… Delikanlı, harbi ama gerektiğinde de vicdanlı yani çok renkli.
- Siz hiç hayatın sillesini yediniz mi?
- Tabii hepimiz belli sınavlardan geçiyoruz ama hayatın sillesini yemedim. Aysel gibi bir hayatım da olmadı.
- Sizin hayatınız nasıldı?
- Ailemin tek çocuğuyum. Babam otomobil işiyle uğraşıyor, annemin lokantası var. İstanbul’da doğdum ve ailemle yaşamaya devam ediyorum. Mütevazı ve keyifli, çocukluk-gençlik yıllarım oldu.

Haberin Devamı

FISTIK GİBİSİN DİYORLAR

- Dizinin bizi en şaşırtacak yanı ne?
- İstanbul’da madalyonun diğer tarafına, çok da gitmeye cesaret edemediğimiz, arka sokaklardaki karanlık hayatlara tanık olmamızı sağlıyor.
- Peki Sezen Aksu’nun sözleriyle sorayım o zaman: “Arka sokaklarda neler oluyor?”
- İstanbul çok enteresan bir şehir. Bir sokak düşünün; içinde lüks arabalar var, herkes çok şık kıyafetlerle dolaşıyor sonra bir arka sokağa geçiyorsunuz orada bambaşka hayatlar görüyorsunuz. Biz Tophane’de dekor ve plato kullanmadan tamamen gerçek sokaklarda çekim yapıyoruz. Set aralarında sokakta yaşananları gözlemliyorum. Çocuklar sokaklarda oynuyor, kadınlar akşam olduğu zaman çekirdeklerini çitliyor, aniden kavgalar kopabiliyor. Her şey hayat gibi ve çok gerçek.
- O arka sokaklarda gözlemlediğiniz insanların size tepkisi nasıl?
- Küçük çocuklar “Vayy ne güzelmişsin”, “Ay fıstık gibisin” falan diyorlar. Zaten pek çok çocuk arkadaşım oldu.

DOĞAMDA KÜFÜR YOK

- Aysel sinirlenince lafını sakınmıyor. Hatta küfür ediyor. Siz de küfür eder misiniz?
- Yok canım, küfür benim doğamda yok, hiç etmem, hatta bilmem bile. Rolüm için önce evde küfür etmeye başladım! Arkadaşlarıma “Ne tip küfürler var”, “Nasıl ediyorsunuz” diye sordum!
- Peki Aysel’in bitirim hareketlerine nasıl çalıştınız?
- Özel bir şey yapmadım, içimden geldi!
- Ya alışırsanız, rol bitince de öyle davranırsanız?
- Yok canım, eğer öyle olsa oyunculuk hastalıklı bir şey olurdu. Kostümleri üzerimden çıkardığım an yeniden ‘Gökçe’ oluyorum.

Haberin Devamı

‘YAPRAK DÖKÜMÜ’ DÖNÜM NOKTAM OLDU

Konservatuvarı bitirdikten sonra çalışmaya başladım. Önce ‘Hayat Bilgisi’ dizisinde oynadım. O iş sayesinde çocuklar beni çok sevdi. Ardından sunuculuk ve radyo programcılığı geldi. Ama tiyatroya başladıktan sonra asıl işimin oyunculuk olduğuna karar verdim. ‘Yaprak Dökümü’ kariyerimde dönüm noktası oldu.

JENNIFER LOPEZ BENZETMESİNİ BEN DE BEKLEMİYORDUM

- Dizinin fragmanı yayınlandığından beri sizin gittikçe daha seksi bir kadına dönüştüğünüz konuşuluyor...
- Özel olarak yaptığım bir şey yok. Biz kadınlar zaman geçtikçe kendimizi daha iyi tanıyıp keşfetmeye başlıyoruz. Beslenmeme dikkat ediyorum, düzenli spor yapıyorum. Yogayı hayatımdan hiç çıkarmıyorum. Fırsat buldukça yürüyorum.
- Bir de kalçalarınız Jennifer Lopez’inkilere benzetiliyor. Daha önce bunu söyleyen olmuş muydu?
- Hay Allahım! Evet, böyle bir şey oldu. Bu söylenenleri ben de beklemiyordum.
- Sadede geleyim: Estetik falan yok yani...
- Her şeyim tamamen bana ait, benim fiziğim.  Bundan önceki işlerimde daha özgüvensiz bir kadındım ve fiziğim geri plandaydı. Şimdi kıyafetler yeni karakterime göre seçiliyor.
- Yürüyüşünüz de farklılaşmış. O bile daha seksi...
- ‘Yaprak Dökümü’ dizisindeki Leyla, özgüvensiz, dişiliği, güzelliği ön planda olmayan, içine dönük bir kadındı. O karakteri canlandırırken omuzlarımı düşürüyordum. Kendimi olabildiğince bastırdım. Aysel karakteriyse tam tersi. Dişiliği ön planda… Bu yüzden omuzlarım dik ve kendime güvenli yürüyorum. İlk defa dişiliğimin bu kadar öne çıktığı bir karakteri oynuyorum.
- Özelinizde seksapeli olan biri misiniz?
- Seksi olmak için çaba sarf eden biri değilim. Psikolojime göre giyinirim.
- Saçlarınız biraz Serpil Çakmaklı, biraz da Ahu Tuğba’yı andırıyor sanki…
- Bu saç modeline kendim karar verdim. Yaprak Dökümü’ndeki ‘Leyla’ karakteriyle özdeşleştiğim için ön hazırlık aşamasında farklı bir stil üzerinde durduk. Böyle bir imaj tasarladım. Görenler “Aa Gökçe mi o?” diyor. Bu da çok hoşuma gidiyor.

Haberin Devamı

ÇOCUĞUMU BÜYÜTEBİLECEĞİM BİRİNE İNANIRSAM YENİDEN EVLENİRİM

- Şimdi hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?
- Hayatımın gerçekten en güzel dönemindeyim. Kendimi en iyi tanıdığım ve keşfettiğim zamandayım. Hayata bakış açım bile değişti. Nelerden keyif ve tat aldığımı en iyi şekilde biliyorum. Ömür geçip gidiyor. Her anın tadını doya doya çıkarmak lazım.
- Özel hayatınızla ilgili sessiz kalıyorsunuz. Nedir bunun sırrı?
- Özel hayatımı konuşmayı seven biri değilim!
- En azından hayatınızda biri var mı?
- Aysel karakteri var!
- Bir erkek var mı onu merak ediyorum…
- Gerçekten en büyük heyecanım bu karakter. Gece gündüz bu karakteri düşünüyorum çünkü uzun zamandır beklediğim bir işti ve en iyi şekilde başarmak istiyorum.
- Aşka kapılarınız kapalı mı?
- Kaşınıyorsun Hakan! Bu işin hesabı kitabı yok. Kapıyı ne zaman çalacağı da belli olmaz.
- Yeniden bir evlilik olur mu?
- Çocuk sahibi olmak istediğim zaman,  çocuğumu birlikte büyütebileceğime inandığım bir adam olursa neden olmasın...
- Aşk mı mantık mı bu?
- Aşık olmadığım biriyle de evlenemem ama çocuğumu birlikte büyütmek istediğim biri olması lazım.
- Kaç çocuk istiyorsunuz?
- 10 tane! Şaka tabii sakın böyle başlık atma. Hiç düşünmedim ama çocukları gerçekten çok seviyorum.

SON 10 YILI

Haberin Devamı

- 2002: ‘Sinyal’ programında sunuculuk
- 2003-2005: ‘Hayat Bilgisi’nde Törpü Yeliz karakteri
- 2004: Televizyon filmi ‘Yol Palas Cinayeti’nde oynadı
- 2006-2010: Yaprak Dökümü’nde Leyla Tekin karakteri
- 2011: Ali Sunal ile evlendi
- 2011: ‘Dedemin İnsanları’da Nurdan karakteri
- 2012: Ali Sunal’dan ayrıldı
- 2012: ‘Kayıp Şehir’ dizisinde Aysel ile başrol.

Sinema tadında bir dizi oluyor

/images/100/0x0/55ea745cf018fbb8f88106e0

TUĞRUL ERYILMAZ (Kayıp Şehir ekibinden / Gazeteci)

- Bu proje nasıl doğdu?
- Bir buçuk sene önce Tomris Giritlioğlu’nun kafasında bir iş vardı. 2000’li yılların İstanbul’u üzerine bir şeyler yapmak istedi. Uzun süre beyin fırtınası yaptık, kitaplar okuduk, filmler izledik. Yıldırım Türker başkanlığında Murat Uyurkulak, Seray Şahiner, Hakan Bıçakcı ve Leyla Olça’dan oluşan senaryo ekibi bir yılı aşkın süre hikâye üzerinde çalıştı.  Ben de ekip içinde bazen Yıldırım Türker’in bazen Tomris Giritlioğlu’nun yanında oluyorum.
- Bu iş için haftada kaç gün çalışıyorsunuz?
- Her gün çalışılıyor, fikirler geliştiriliyor. Yıldırım Türker ile toplantılar yapılıyor. Ben perşembe ve pazar dışında günlerimi bu ekiple geçiriyorum.
- Bu ekip hiç ön plana çıkmıyor. Bu gizemi bilerek mi yaratıyorsunuz?
- Yok, bu isimler işleriyle ön plana çıkmak istiyor, hepsi bu.
- Bir araya geldiğinizde sürekli sanat mı konuşursunuz?
- Çalışmaya başlanınca herkes işine bakar. Ama şunu söyleyebilirim; tartışması kadar eğlencesi de bol bir ekip.
- Ekip içinde dağılım nasıl?
- Murat Uyurkulak en sakin olanımız. Ben biraz huysuz ihtiyarım. Yıldırım Türker senaryo yazma işine başlayınca yerinde duramaz, sürekli dolaşır. Tomris Giritlioğlu’nun saatleri pek birbirine uymuyor çünkü esas onun eli taşın altında.
- İstanbul’u anlatan çok dizi çekiliyor. Bu dizinin diğerlerinden farkı ne?
- Çıkış noktamız şu oldu: Her dizi seyircisinin hoşuna gidecek şeyi, sinema tadında verebilir miyiz? Ekranda seyretseniz dahi o tadı alacaksınız. Diyaloglar çok farklı, kendine ait dili olan bir dizi. İçinde aşk var ama onun dili bile farklı. Eminim bu izleyiciye de yansıyacak. Dizilerde hep siyah ve beyaz karakterler olur. Burada grileri de es geçmedik. Aynı zamanda İstanbul’a gelen bir aile ve o ailede üç kuşak var. Ama klasik göç öyküsü izlemeyeceksiniz. İstanbul’un kendisi kaybolmuş zaten. İstanbul’u kim kurtaracak ki İstanbul onları kurtarsın durumu var. Ayrıca müzikleri Demir Demirkan yapıyor. Sezen Aksu bu iş için özel bir şarkı besteledi. Yıldırım Türker bu besteye bir söz yazdı. Zaten bunlar sizi farklılığa götürüyor. Bu işin çok izleneceğini düşünüyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!