OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 09, 2005 00:00
Sürpriz bir kararla nikah masasına oturduklarından beri onları sadece işlerinin başında yalnızken ya da bir davette el ele gördük. Artık eskisi kadar medyada yer almak istemiyorlardı. Gülben Ergen ile Mustafa Erdoğan, Emirgan Abdullah Efendi Sitesi’ndeki evlerinin kapılarını ilk kez açtılar.Bir buçuk yıl önce Ergen’in mesajıyla başlayan, beş ay önce nikah masasındaki ‘Evet’le ilişkilerini resmileştiren ikilinin evinde, çocuk yapma fikri şu sıralar sohbetlerinin ana konusu. Hatta Mustafa Erdoğan ‘Bu yıl olur, olur’ diyecek kadar da kararlı. Her şey Rumeli Hisarı konserinizdeki şov için Mustafa Erdoğan’dan yardım istemenizle başladı galiba? G.E: Türkiye’de kaliteli, doğru düzgün yapılan dans denilince akla ilk Mustafa Erdoğan gelir. Dolayısıyla şovum için aklıma gelen tek isim de Mustafa Hoca oldu. Ve bir gün Taşkın Sabah’la birlikte randevu alıp onun yanına gittik... Yani her şey bu kadar kolay oldu?G.E: Öyle pat diye kapıyı çalıp gidemedik tabii. BKM’deki Necati Akpınar’ı ve Yılmaz Erdoğan’ı aradık. Randevu almak için tam bir ay bekledik. Çünkü o sırada yurtdışında programları vardı. Kendisine, ‘Sizin sahne vizyonunuzla konserimde bir şeyler yapmak istiyorum. Dans etmek, enstrüman çalmak istiyorum’ diyerek söze girdim. Oturduğu yerden kalktı ve perdeyi açtı. Aşağıda 150 kişiden oluşan öğrencilerini göstererek, ‘Bu arkadaşlar en az 8-10 saat çalışıyor. Onlar gibi çalışabilir misin?’ dedi. Şaşırdım! ‘Benim konserlerim, çalışmalarım var. İki saat çalışsam olmaz mı?’ dedim. Ve kendisinden şöyle bir cevap aldım: ‘Bize gelen ilk kişi siz değilsiniz. Biz Shakira’dan da teklif almıştık. Ama özel ders vermiyoruz.’ Ondan sonra da bir yıl hiç ses seda çıkmadı. Tabii reddedilen Gülben Ergen asla pes etmedi...G.E: Hiç pes eder miyim? Bir yıl sonra Gülben Ergen aynı kapıyı tekrar çaldı. Ama bu kez bir enstrüman çalmak istediğimi söyledim. Bu kez kabul etti. Sevinçten havalara uçtum. Sonra da hocalara teslim etti beni... Tabii bu arada o hiçbir şekilde bana karışmıyor. Sadece bir köşede insanın dikkatini çekebilecek bir güzellikte, ciddiyette duruyor. Çok karizmatik, farklı bir güzelliği var. Ama orada öyle duruyor işte.. Tabii bende hafif bir gevşeklik durumu var. Gülben Ergen olmanın getirdiği bir rahatlık bu. Ama onun toplantı yaparken kapıda bir duruşu, bakışı vardır ki, o sahne asla gözümün önünden gitmez... Belli ki Gülben Ergen sizden etkilenmiş. Sizin durumunuz nedir?Mustafa Erdoğan: Vallahi ben hiç oralı değildim. G.E: Doğru! (Gülüşmeler)M.E: Ona tamamen bir öğrenci, bizden bir şey talep eden biri gözüyle baktım. Bu arada tabii ki etkilenmemek mümkün değil. Çünkü ilk defa bu kadar yakın mesafeden birbirimizle karşılaşıyorduk. Dolayısıyla çok sempatik ve saygılı tavrı inanılmaz etkileyiciydi.İyi de karşınızda bütün erkeklerin hayran olduğu bir kadın var?M.E: Dediğim gibi hiç o gözle bakmadım...Mustafa Bey’i beğeniyorsunuz. Peki ‘Bu adam niye derslerime girmiyor?’ dediğiniz oldu mu?G.E: Benim çalıştığım aralarda kapıyı açıp kontrol ediyordu, hepsi bu. Tabii o geldiği zaman benim kaşınmalarım falan başlıyordu. Yani bir heyecan durumu vardı.M.E: Ayrıca derslere benim girmemi de istemiyordu.G.E: Evet, istemiyordum. Çünkü herkes işini çok iyi yapıyordu ve ben acemiydim. Bu acemiliğimi görsün istemiyordum. Peki nasıl başladı bu ilişki, siz mi gidip ‘Ben seni beğeniyorum’ dediniz?G.E: (Mustafa Erdoğan’a dönerek) Yalnız bu müthiş bir itiraf olacak...M.E: Biliyorum. Ben de ilk defa dinleyeceğim. (Gülüşmeler)G.E: Benim aralarda lüzumlu, lüzumsuz mesajlarım başladı. Mesela, ‘Şu saatte şuraya gelebilir miyiz hocam?’ gibi mesajlardı bunlar. Ama karşılığında hep, ‘Peki, tamam. Ben Emre Hoca’yla konuşurum’ gibi kısa cevaplar aldım. O sırada benim bir TV kanalında programım vardı. Son programdı ve Anadolu Ateşi’ni ağırladım. Kulisimden çıkıp, ‘Hoşgeldiniz, bir şeye ihtiyacınız var mı’ dedim. İlk o programda hafif bir bakışma oldu. Bakışıyorduk değil mi?M.E: Evet bakışıyorduk...G.E: Yani her şey çok yavaş ilerledi. M.E: Ama benim gündemime girmiştin yani. (Gülüşmeler)G.E: Hakikaten bizim ilişkimizin başlaması çok ağır ama çok da keyifli oldu...Anlaşıldı ilk adımı Gülben Ergen atmış.G.E: Mustafa Bey sen bir adım attın mı?M.E: Programdan sonra bir şeyler oldu. Sen mesaj yazmıştın, ben de sana cevap vermiştim...G.E: Yalnız bu arada çok ilginç bir şey oldu. Benim Mine diye bir arkadaşımın Heybeliada’da düğünü vardı. Ben de nikah şahidi olmuştum. Nikahtan sonra motorla Bostancı’ya dönüyoruz. Yıldızlar, yakamoz. Biraz da nikahın etkisiyle duygusallaşıp, kendisine bir mesaj gönderdim. İlk defa iş ve ders saatinin dışında bir mesaj gönderiyordum... Hadi mesajda ne yazdım, hatırla bakalım?M.E: (Mustafa Erdoğan uzun uzun düşünür) Bir dostun nikahından?...G.E: Ben devam edeyim... Şöyle yazmıştım: ‘Bir dostumun nikah şahitliğini yaptım. Çok güzel bir hava, yakamoz. Bütün bu güzellikleri sizinle paylaşmak istedim...’ Bekledim... O da ne! Cevap yok... Heybeliada açıklarında telefonumu denize falan atmak istedim. Neyse 10 dakika sonra şöyle bir cevap geldi: ‘Ben de çok güzel bir dost sohbetinden çıktım. Aynı duyguları seninle paylaşıyorum...’M.E: Kısacası bu yazdıklarım, ‘görüşsek’ manasında olan bir yanıttı. (Gülüşmeler)G.E: Tabii ben bu yanıt karşısında Bostancı’ya nasıl indiğimi, ne yaptığımı falan hatırlamıyorum. Sonra Demirciköy’deki Uzanya Restoran’da aldık soluğu. Şömine başında bir
yemek yedik. Çok keyifli bir sohbet yaptık. Onun hayatından, benim hayatımdan konuÅŸtuk. Sonra da görüşmeye baÅŸladık. Ä°liÅŸkimizi sekiz ay kadar hiç kimse bilmedi.Vallahi iyi saklanmışsınız?G.E: Mustafa’nın hayatında yaÅŸayınca bu gizliliÄŸi becerebiliyorsun. Yani ben onun hayatına ayak uydurdum. O kadar sakin, o kadar ÅŸehrin dışında bir yaÅŸamı vardı ki... M.E: Maslak’taki cep sinemasına giderdik. Sarıyer, Arnavutköy sırtlarındaki restoranlarda yemek yerdik. Taksim’e de gidiyorduk. AKM’de bir ÅŸey izliyorsak, hemen çıkıp evimize gidiyorduk...Bu kadar popüler, beÄŸenilen bir kadınla evlenmek hiç aklınızdan geçer miydi?M.E: Türkiye’de popüler bir insanla bir ÅŸey olabileceÄŸi hiç aklıma gelmezdi. G.E: Türkiye’de mi? MaÅŸallah Mustafa Bey... Eeee... Neler çıkacak bakalım?M.E: Kısacası hiç aklımdan geçmedi iÅŸte... (Gülüşmeler)G.E: Åžu röportaj, fotoÄŸraf çektirmek bile onun prensiplerine çok aykırı bir ÅŸey. Sanırım benim içtenliÄŸimle, samimiyetimle birbirimizi tanıdıkça yumuÅŸadı. Belki de benimle birlikte magazini sevdi. Bilmiyorum ki...MUSTAFA ERDOÄžANÇocuk mu bu yıl olur bu yıl olurÇocuk ne zaman düşünüyorsunuz?G.E: Åžu an bir ÅŸey yok. Ama hazırlık var. Devamlı doktor araÅŸtırıyoruz, hastane araÅŸtırıyoruz. Amerika’da mı olsun diye konuÅŸuyoruz... Bir ön hazırlık var. Sürekli konuÅŸuyoruz yani. Belki eli kulağında, bilmiyorum ki. Ama bu yıl düşünüyoruz.M.E: Bu yıl olur, olur.G.E: Ama ben çok telaÅŸlanıyorum. Canlı yayın yapıyorum. Haftanın beÅŸ günü bu iÅŸi nasıl yaparım diyorum. Bu kadar ortada mı yaÅŸamalıyım, çekilmeli miyim bilmiyorum. Aslında hamileliÄŸimde sporumu yapmak, kendime bakmak, kendimle baÅŸ baÅŸa olmak istiyorum. Åžu sıralar Demet AkbaÄŸ çok kanıma giriyor. ‘Çalışırken doÄŸur. Hem enerjik olacaksın, heyecanlı olacaksın. Hem de arada kaynayıp gidecek’ diyor. Mustafa da aynı ÅŸekilde düşünüyor. Ben de heyecanlanıyorum. Bilmiyorum nasıl olacak...KARISI HAKKINDA NE DEDÄ°:Çok zeki ve akıllıGülben’le birlikte kafamdaki birçok yerleÅŸik ÅŸey de deÄŸiÅŸti. Medyanın insanları sunuÅŸ biçimiyle ilgili olarak zaten bir problemim vardı. Gülben’i tanıyınca çok büyük haksızlıklar yapıldığını, onun doÄŸru dürüst tanıtılmadığını yaÅŸayarak öğrendim. Ben ve dansçı arkadaÅŸlarım dahil olmak üzere onu daha uzak algıladık. Ekrandaki iliÅŸkilerinden ve okuduklarımdan onun bu kadar sıcak, tatlı bir insan olduÄŸunu açıkçası hissetmemiÅŸtim. Duygusal boyutlardan önce de öğrenmeye olan sonsuz açıklığı, çok çalışkan olması, prensipli olması beni çok etkiledi. Verilen her ÅŸeyi tam istediÄŸimiz biçimde yerine getiriyordu. Ama bize de katkıda bulunuyordu. Yani ben ona bir ÅŸeyler öğrettiysem, aynı zamanda bir ÅŸeyler öğrenebildim. Bir geri dönüşüm vardı. Veriyorsunuz hemen geri alıyorsunuz. Çok zeki ve akıllı...KaÅŸlar kalktı tarih geldiPeki bir ara ayrıldınız... Ne oldu?G.E: Bizim iliÅŸkimiz bir yılı doldurmuÅŸtu. Mustafa’yla gözlerinin içine bakıp ilk sohbet ettiÄŸim gün, iç sesim onun eÅŸi olacağımı bana söylemiÅŸti. M.E: Benim içim söylememiÅŸti... (Gülüşmeler)G.E: Ama söylettim!..M.E Ben o dönemlerde çok ciddi bir iliÅŸki olacağını biliyordum. Kaliteli bir iliÅŸki yaÅŸayacağımızı ama önümüzde bir takım engeller olacağını ona anlatmıştım. Farklı kültürlerden gelmiÅŸ iki kiÅŸiyiz. Böyle bir mesafe de var aramızda. Uzun soluklu bir iliÅŸki olacağını da biliyorduk. Ama evlilik gibi bir tarifle baÅŸlamadık. Belki de benim bu tariflerim ‘evlilik’ olarak algılanmış olabilir. (Gülüşmeler)G.E: Ayrılık dönemimizi kısaca anlatayım ve kapatalım konuyu. Mustafa ve ben iÅŸimize çok düşkünüz, bu konuda çok hırslıyız. Ama iliÅŸki oturduktan sonra hafif bir, ‘nasıl olsa Gülben var’ durumu hissettim. Duygularından şüphe etmedim ama biraz ihmal edildiÄŸimi düşündüm. ‘Nasıl olsa Gülben var, iÅŸler daha önemli. Biraz bekler, geç gelirim’ durumu kırdı beni. Oysa biraz ilgi, şımartılmak gerekiyordu herhalde...M.E: Devamlı istiyor...G.E: Ben bu iliÅŸkinin, bu ÅŸekilde monotonluÄŸa gideceÄŸini hisseder gibi oldum. Birkaç kez kendisini uyardım. Hiç oralı olmadı. Yine söylüyorum çok yoÄŸundu. Bir gün bile birbirimizi kırmadık, birbirimize kötü söz söylemedik, birbirimize sesimizi yükseltmedik. Hep aramızda tatlı bir mesafe, saygı oldu. O yüzden üzerine titrediÄŸimiz bir iliÅŸki içinde benim birazcık ÅŸikayetlerim oldu. Karşılıklı oturup konuÅŸtuk. Yine hiçbir ÅŸey deÄŸiÅŸmedi. Ciddi bir ÅŸekilde diretti. Ama sonunda ne oldu, 5 Eylül’e tarih aldık! (Gülüşmeler)KaÅŸlar kalktı ve tarih geldi...G.E: Evet... (Gülüşmeler) KaÅŸ kalkınca da tarih verildi...M.E: Benim biraz ağırdan aldığım doÄŸru. Yapı olarak iÅŸ ile özel yaÅŸamı doÄŸru dürüst ayırt edemiyorum. Benim için yaptığım iÅŸ, bir meslek deÄŸil. Kendime ait özel bir alan açamadım. Gülben de bu iliÅŸkiler yumağında yıprandı. Çünkü hak ettiÄŸi ilgiyi gösterememiÅŸtim ona. Biraz mesafe almamız, olgunlaÅŸmamız gerektiÄŸini, zamana bırakmamız gerektiÄŸini düşündük. Çok kısa sürdü ama bu ayrılık... Belki de Gülben Ergen’in popülerliÄŸi sizi düşündürdü?M.E: Ona duyduÄŸum aÅŸk, ilk günden itibaren katlanarak arttığı için, hiç öyle bir kaygı hissetmedim. Aşık olma durumunun verdiÄŸi bir duyarsızlıktı belki de bu. Önümüzdeki üç, beÅŸ yıl içerisinde bu durum ne olacak, bilmiyorum. Bunu hiç gündemime almadım. Sanki bir aydır berabermiÅŸiz gibi algıladım hep. 1,5 yılı geçtik ama ruh halim hep böyle.Bu sizin ikinci evliliÄŸiniz deÄŸil mi?G.E: Oh iyi oldu! Bak bunu daha dün akÅŸam konuÅŸtuk. Ben bir yıldır soruyorum, hiçbir detay öğrenemedim. Bakalım burada öğrenebilecek miyiz? M.E: Evet ikinci evliliÄŸim. Ä°lk evliliÄŸim iki yıl sürdü. Evlenmek zor, boÅŸanmak ise tatsız bir ÅŸey. O yüzden boÅŸandıktan sonra, bir daha hayat boyu evlenmeyeceÄŸim diye düşünüyordum. Ta ki arkadaÅŸ gelinceye kadar.Evlilikten sonra bir ağırlaÅŸtınız. O deli kız Gülben’e ne oldu?G.E: Evlendi de hanım hanımcık oldu durumunu asla kabul etmiyorum. Ama biraz daha olgunlaÅŸtığım doÄŸru. Daha az konuÅŸup çok dinlemeyi Mustafa’dan öğrendim. Fakat olmadığım bir kimlik içinde de deÄŸilim. Yine bizim deli kızımız hálá mevcuttur. Zaten o içimdeki renk, Mustafa’nın sevdiÄŸi bir ÅŸey. M.E: Aman o deÄŸiÅŸmesin...Ä°LK DANSI DÜĞÜNÃœMÃœZDE YAPMIÅžTIK Ä°KÄ°NCÄ°YÄ° BÄ°R MÃœZÄ°KALDE YAPACAÄžIZM.E: Ben Gülben’le birlikte bir ÅŸey yapmak istiyorum. Kendisiyle benim hazırlayacağım bir projede ikinci kez dans etmek istiyorum. Ä°lk düğünümüzde etmiÅŸtik, ikincisinin olmasını istiyorum. G.E: Bunu ilk defa duydum. Çok heyecanlandım... M.E: Bir müzikal olacak bu proje. Bu ülkede müzikal anlamda hálá bir boÅŸluk var. Åžimdi yeniden bu alana yönelindi. Bu da çok sevindirici bir durum. Ben de Gülben’e uygun, hem fiziÄŸine hem de ses ve ÅŸov kapasitesine uyanbir Türkiye müzikali yapmak istiyorum.G.E: Sakın kıskançlık konusuna girmeyelim, çok ÅŸerefli bir adamdırM.E: Açıkçası giydiÄŸi her ÅŸeye karışıyorum, kreatif olarakG.E: Sakın bu konuya girmeyelim. Ben ona çok güveniyorum... Bazen kızlarımızın (Anadolu AteÅŸi dansçıları) saçlarına, kıyafetlerine bir ÅŸey söylüyor, duyuyorum. O zaman ben de, ‘Sana ne oluyor’ diyorum hafiften. O da, ‘Saçmalama onlar benim öğrencilerim’ diyor. Bütün çocuklar benim arkadaşım. Hepsi çok saÄŸlam... Ama en saÄŸlamı benim kocam. Mustafa çok ÅŸerefli ve namuslu bir adamdır.M.E: Evet ben çok dürüst bir insanım. Ben de eÅŸimi kıskanıyorum ama çok da güveniyorum. Kıskançlık konum da ÅŸu, giydiÄŸi her ÅŸeye karışıyorum açıkçası. Kreatif olarak karışıyorum.Bu evliliÄŸin temelinde ne var?M.E: AÅŸk, güven, sevgi, arkadaÅŸlık her ÅŸey var. Ama bütün bunların anahtarı aÅŸk..G.E: Evet çok büyük aÅŸk, sevgi, saygı var...Â
button