Güncelleme Tarihi:
Zaman zaman dükkanı kapatıp gidesim geldi
Yalın, dördüncü albümü “Ben Bugün”ü geçtiğimiz ay piyasaya sürdü. Daha yeni şarkılarının keyfini çıkaramadan, “Bit Pazarı” parçasının ‘çalıntı’ olduğu iddialarıyla karşı karşıya kaldı. Yaşadıklarını ‘saçmalık’ diye nitelendiren genç şarkıcı, içini Kelebek’e döktü.
3 Temmuz’da Kuruçeşme Arena’da konseriniz var. Siz konserlerinizde sürpriz yapmayı seviyorsunuz, bu konserinizde neler yapacaksınız?
- Konuk müzisyenler yer alacak, daha büyük bir orkestra ile enteresan bir sahnede seyirci karşısına çıkacağım. Biraz müzikal tadında olacak diyebilirim.
“Bit Pazarı”nın, Eurovision birincisi “Fairytale” ile benzerliği çok tartışıldı. Oysa iki yıl önceki röportajımızda siz bu parçayı bana seslendirmiştiniz...
- Evet... Hatta o dönem, bu şarkıyı yazın single olarak çıkarmayı planlıyordum. Aranjmanları bile bitmişti. Bilgisayar kayıtlarında da yapılış tarihi var. NTV kamerası da gelip bunu görüntüledi. Buna rağmen çok komik şeylerle muhatap olmak zorunda kaldık.
Sizce iki şarkı benziyor mu?
- İkisi için de “çalınmıştır” denmesi için gereken kriterlerin hiçbiri yok. Çalıntı olması için her şeyin aynı olması gerek. Bir keman melodisinin bir-iki notası benziyor diye bütün şarkıya “çalıntı” denmesi, o şarkıyı yapan besteciye atılabilecek en büyük çamurdur.
Esinlenme diyebilir miyiz peki?
- Vallahi esinlenme olabilmesi için benim o şarkıyı duymuş olmam gerek. Ama duymadım. Ayrıca o melodiyi bulan da ben değilim, Alper Erinç... Alper’in Eurovision’la uzaktan yakından alakası yok. Dinlemez bile! Rybak’ın da bizim parçayı dinleme şansı yok. Ben “Bit Pazarı”nı 1,5 yıl önce Amerika’ya gittiğimde yanımda götürmüştüm, orada birilerine verdim. Ama böyle bir şey olabileceğine ihtimal vermiyorum. Sanırım birileri ortalığı karıştırmak istedi. Meyve veren ağacı taşlamak gibi bir şey bu. Demek ki, meyve veriyorum. İlk gün üzülmüştüm ama sonra olay saçma boyutlara geldi, ben de çektim kendimi.
Demek ki “Bit Pazarı” Eurovision’a gitseydi, birinci olacaktı. Böyle de bakabiliriz olaya...
- Bilmem. Sonuçta ikisi de güzel şarkı. Güzel şarkı her zaman yönünü bulur.
Eurovision’a gitmek ister misiniz?
- Artık iş şuna döndü; “Ne olur beni Eurovision’a gönderin de yırtayım bu işten!” Ben bunu sezmeye başladım.
‘Yırtmak’ derken?
- Eurovision’a gidince herkes yükseleceğini falan düşünüyor. Her gün gazetede birinin Eurovision’a gideceğini okumaya başladım. Teklif gelirse, sadece düşünürüm. Belki de gitmek istemem. Çünkü burada inanmakla ilgili bir durum var. Bu ses yarışması ama amacını aşmaya başladı.
“Bit Pazarı”na ‘çalıntı’ söylentilerinden dolayı mı klip çekmediniz?
- En başından itibaren “Ah Be Kardeşim” şarkısına klip çekmeyi düşünüyorduk. Çıkış parçası olarak radyolara da bu şarkıyı göndermiştik. Daha bu söylentiler bile çıkmamıştı yani...
KİMSENİN KİMSEYE SAYGISI KALMADI
Şarkıların geneline baktığımda şu dikkatimi çekti; bu albümde Yalın daha bir cesur...
- Doğru... Bu albümde isyan eden bir adam var. Beş yıldır bu camianın içindeyim. Zaman zaman dükkanı kapatıp gidesim de geldi, canımın çok sıkıldığı da oldu. Bunları ilk defa cesurca şarkılarıma koydum. Üç albümdür bunları çok fazla yazamıyordum. “Nezaketten” şarkım da böyle. Artık kimsenin kimseye saygısı kalmadı. Bu ortamın içerisinde insanlar biraz da birbirlerinin kaprislerini nezaketen çekmeye başladılar. Kafamın karıştığı anlardan birinde de “Birileri bize hayatı göstersin” yazdım... Hayatı sorgulayan bir adamın fikirleri var albümde.
Ne çıktı bu sorgulamadan?
- Bükemediğin eli öpeceksin! (Gülüyor) Hayatın bileğini bükemediğin zaman elini öpeceksin ki, kazanasın. İyisiyle, kötüsüyle her şeyi sevmektir önemli olan. Sevginin kaybettiği görülmemiştir. Ben, içime kötülük koymamaya çalışıyorum. Çünkü kötülük, günün birinde geri döner. Bu, çiçek yetiştirmeye benziyor. Sularsan güzelleşir, sulamazsan solar, küser...
Kendinizi nasıl suluyorsunuz?
- Sevdiklerimle. Onlarla vakit geçirdiğim zaman kendimi ruhen beslenmiş hissediyorum. Bir de konserlerim beni çok besliyor.
AŞKI SAVAŞ GİBİ YAŞARIM
Hâlâ, “Şöhretli bir kadınla aşk yaşamam” diyor musunuz?
- Zamanında demiştim. İleride ne olacağını kimse bilemez. Ama iki şöhretli insanın ilişkisi çok basit olmaz. Ben şu anki halimden çok memnunum. Keyfim yerinde. Yabancı bir kız arkadaşım var ve onunla da çok mutluyum.
Aşkı yaşarken hırçınlaşır mısınız?
- Çok iyi huylu bir aşık olmayabilirim. Aşkı böyle savaş gibi, oyunlar içerisinde, biraz dengesiz yaşayan birisiyim. Böyle yaşamayı sevdiğim için maalesef hırçınlaşabiliyorum. Karşındaki insanla birebir uyuştuğun zaman, iki taraf da birbirinin hiçbir yerini dolduramıyor. Mesela siz, her dediğinize “he” diyecek bir adam ister misiniz? Bunu kimse istemez.
“Kadınım geyşa olmalı” diyenlerden değilsiniz siz...
- Hayır, asla... Benim ilişkiden anladığım, her iki tarafın birbirine eşit olduğu, bir şeyler verebildiği, karakterli bir durumdur. Geyşa konusuna çok hakim olmadığım için bir şey diyemeyeceğim. Her şeye “evet, he” demek, karaktersizce davranmaktır aslında.
Ama o kişi belki de karşısındakini kaybetmek istemediği için her şeye “he” diyordur...
- Buna kısa vadeli kaybetmeme planı diyelim. Uzun vadede geçmiş olsun. İleride mutlaka arıza çıkar. Kadın da erkek de karakterlerini tamamen ortaya koymalı ki, karakterli bir ilişki olsun.
BİR AMAÇ UĞRUNA ÇIPLAK POZ VERİRİM
Şarkı sözlerindeki cesurluk, fotoğraf karelerine de yansımış. Yani mahallenin bıçkın delikanlısı gibi bir tavrınız var fotoğraflarda...
- Olabilir... Aslında ben de böyle bir hava olsun istedim. “Ah Be Kardeşim” şarkısı, klibi, şarkının içindeki sözler cesur. “Git patlat bu kafayı şimdi” diyen laf da var, “Fişi çekip dükkanı kapatırsın” diyen bir adam da. Bu sözlerle biraz daha deli tarafımı gösterdiğim için, bunun fotoğraflara da yansıması gerekiyordu. Çok da güzel oldu. Benim de bin bir türlü ruh halim var. Cesaretlendikçe bunları göstermeye çalışacağım.
Bir gün çıplak poz verir misiniz?
- Bir amaç, bir yardım uğruna veririm. Yoksa durduk yere çıplak fotoğrafım olsun diye vermem.