Güncelleme Tarihi:
Bodrum’da DP’li Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’a kelepçe takılıp cuma namazı kılanların önünden geçirilmesi itibar kırma operasyonu. Bodrum, çok farklı düşüncede, çok farklı sosyal çevrelerden insanların beraber yaşadığı özel bir bölge. Orada ancak farklı bir anlayışa sahipseniz insanların müştereğini koruyabilirsiniz.
Mehmet Kocadon, üslubu itibarıyla o müştereği yakalamış bir başkan. Bölgenin yerlisi, hali vakti yerinde bir aileden. Kendisini cezaevinde ziyaret ettim. Moralli buldum, bir yandan gözlerinden o endişeyi de okudum açıkçası. Ama kendine güveniyor: “Ben eminim. Bu isnatların boşa çıkacağını biliyorum. ınsanlarımız bize güvensin” diyor. Bodrumlu zaten kendisine sahip çıkıyor. ‘ıkinci Halikarnas Balıkçısı’ tabirini kullanıyor esnaf. Poster yaptırmışlar.
160 BELEDİYE 70’E DÜŞTÜ
Yerel seçimden çıktığımızda 160 belediye başkanımız vardı. şimdi 70’e indi sayıları. Büyük ölçüde iktidar partisine geçtiler. şehir olarak Yalova vardı, o da istifa etti bağımsız olarak duruyor. Türkiye’de maalesef muhalefet partilerinin hizmetlerini yürütmek bakımından zorlukları oluyor. İktidarın muhalefet belediye başkanlarını idari ve adli kıskaç altına alma girişimleri oluyor.
Biz belediye başkanlarımıza güveniyoruz. Adalete de güvenmek istiyoruz. Ama seçilmiş insanların nasıl yargılanacağı ortada. ınsanların itibarlarını zedeleyici bir sürece dönüşmemesi temennimiz. Hem Bodrum’da hem de belediye başkanımız ısmail Tartar’ın gözaltına alınıp bırakıldığı Orhangazi’de gördüğümüz o. Bu tür soruşturmalar, “Ya bizimle beraber siyaset yaparsınız ya bu tür suçlamalara maruz kalırsınız” mantığının yansıması.
İçine kapanık bir gençtim
ÜNİVERSİTE
Afyon’un ıscehisar kasabası, 1980’li yılların ortalarında ilçe yapıldı. Orada amcam, ANAP’tan belediye başkanıydı. Dedem 1952-1960 yılları arasında ilk belediye başkanı. ılkokulu orada bitirdim, ortaokul ve liseyi ıstanbul’da okudum. 1960 İhtilali’nde dedemin belediye başkanlığı alınıyor, hapse girip çıkıyor. Babam da o karmaşada okuma imkanı bulamıyor, o nedenle okuma özlemlerini bizimle gideriyorlar. Özel Üsküdar Fazilet Erkek Lisesi’nde yedi yıl yatılı okudum. 1995’te liseyi bitirdiğimde abim Houston’da işletme okuyordu. Babam beni de gönderdi. Orada siyaset bilimi eğitimi aldım. ıki yıl sonra abim okulu bitirince orada kalmak istemedim. Biraz daha içine kapanık, mutedil bir gençtim. ABD’den döndükten sonra Bilkent’te de siyaset bilimi okudum. Üniversiteyi bitirince önce kamu sınavlarına girdim. Mülakatta elediler bizi. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde siyaset ve sosyal bilimler dalında yüksek lisansa başladım.
Dedem Anıtkabir’le işe başlamış
MERMERCİLİK
Bölgemiz Türkiye’de mermerin ana kaynağı. Dedemin mermerciliğe başlama hikâyesi enteresan. Anıtkabir yapılırken ıtalya’dan mermer isteniyor. Onlar söylüyor, Afyon ıscehisar’da dünyanın en kaliteli mermerleri var diye. Dedem de köy katibi. Tabii mermerciliğin ne olduğunu bile bilmiyor. Dedem işte öyle Anıtkabir için mermer üreterek başlıyor mermerciliğe. Yüksek lisansa devam ederken aile şirketinde çalıştım. şimdi işin başında babam, abim, küçük kardeşim var. Ben de 15-20 günde bir gidiyorum. Eşim Hatice’nin bürosu da Afyon’da. Mimarlık yapıyor. Afyon’da AKP belediye Meclis üyesiydi. Dedesi uzun yıllar baro başkanlığı yapmış. Biz nişanlanınca ayrıldı siyasetten. ıki kızımız var, Kayra ve Binnur.
Türkocağı’nda seminerlere katıldım
MİLLİYETÇİLİK
Dedem 1980 sonrası DYP’nin kurucularından ama iki amcamın siyasi geçmişinde Yeniden Milli Mücadelecilik var. Beni siyasette büyük amcam etkiledi biraz. Necip Fazıl, Peyami Safa, Cemil Meriç, Nurettin Topçu’yu daha çok şuurumuz olduğu dönemlerde okuduk. Türkocağı Afyon şubesi’nde de görev yaptım. Ben de okul döneminde örgütlü bir yapının içinde olmadım hiç. Üniversitede öğrenciyken Türkocağı Genel Merkezi’nde de seminerlere katıldım.
Kafa atmak hoş olmadı
DYP
1995’ten itibaren hep parti faaliyetimiz oldu. Mehmet Ağar, 2003’te beni Afyon il başkanı yaptı. 2007 seçiminde aday olabilmek için yaşımı büyütmüştüm. 1977 doğumluyum, 1976 yaptık. Çünkü milletvekili olmayı istiyordum. ANAP ile birleşme sürecinde hoş olmayan o olay oldu. O kongrede Prof. Dr. Timur Gürgan’a kafa attığım doğru. “Sizi tebrik ediyorum, partiyi bu hallere düşürdünüz” deyince “Bana mı söylüyorsunuz?” dedim. “Evet” deyince öyle bir şey oldu. Kavgacı biri değilim ben. Ama ne yapalım oldu ve kayıtlarda çıkıyor artık.
Susurluk iddialarına inanmıyorum
AĞAR
Mehmet Ağar’ı yakında ziyaret edeceğim cezaevinde. Siyasette bize ön açtı Ağar. Susurluk olayı ile ilgili iddialara pek katılmıyorum. Siyaset vefadır aynı zamanda. Geçen gün Demirel’i ziyaret ettik. Süleyman Bey bizim büyüğümüz, bu partinin 1960 sonrası belki ikinci büyük kurucusu. Süleyman Bey, sabırlı olmamızı, fikriyatımızı canlı tutmamızı, hizmetlere ve ‘Büyük Türkiye’ hayaline sahip çıkmamız gerektiğini söyledi.
Bugünkü tablonun sorumlusuyuz
BİRLEŞEMEME
Açık yüreklilikle söyleyebilirim, bugünkü siyasi tablonun sorumluluğu büyük ölçüde bizdedir. O bedeli sadece biz değil bütün Türkiye ödüyor. şimdi merkezin dolduğu kanaatinde değilim. Bu Türkiye’yi dar bir paranteze hapsediyor. ıktidar partisi, adeta siesta siyaseti yapıyor; insanları meşgul edecek, tarihsel meseleleri CHP referansıyla gündeme getirerek tüm meseleleri oraya hapsetmesi Türkiye’yi öncelikli meselelerini konuşamaz hale getiriyor.