İkon olmak için tipten tipe giriyorlar

Güncelleme Tarihi:

İkon olmak için tipten tipe giriyorlar
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 19, 2009 14:35

Gülbin Simitçioğlu, cemiyet hayatının tanınan isimlerinden... Dostları Dilek Ertek ve Ender Mermerci’nin baskılarıyla moda sektörüne girmiş, 10 yıldır da Marella’nın genel koordinatörlüğünü yapıyor. Simitçioğlu, Hello! dergisine verdiği röportajda, stil ikonu olmak uğruna tipten tipe girenleri eleştirdi.

Haberin Devamı

Uzun yıllardır Marella markasının genel koordinatörü olarak çalışıyorsunuz.İş hayatına nasıl atıldınız?
- Yakın dostlarım Dilek Ertek ve Ender Mermerci’nin zoruyla iş hayatının içinde buldum kendimi. Mondi markasıyla başladım ve zaman içinde yaptığım işi benimsedim. Mondi kapandıktan sonra Marella’dan teklif geldi, 10 yıldır o firma için çalışıyorum.

Markanızın, rekabetin çok yüksek olduğu bu piyasada gereken ilgiyi görmesini nasıl sağlıyorsunuz?
- Tabii ki bu çok kolay değil, fakat bizim markamızın kendine has bir müşteri portföyü var. Yaşadığımız ekonomik krize rağmen elbise satışlarımız çok iyi... Kışın paltolar, yazın ise elbiseler en çok tüketilen ürünlerimiz.

Kriz sizi etkilemedi mi yani?
- Herkesi etkilediği gibi bizi de etkilemiştir. Fakat bize gelen müşteriler belli. Kıyafetlerimizi her şeyi ile benimseyen müşteriler, gelip yalnız bizden alışveriş yaparlar. Ayrıca kıyafetlerimizin çok fonksiyonel olmasının bu konuda büyük avantaj sağladığını düşünüyorum.

Modadaki değişim süreçleri sizi de etkiliyor mu? şu anki moda kavramını nasıl buluyorsunuz?

- Tabii modadaki eski ihtişam, yerini daha gündelik ve spor kıyafetlere bıraktı. Artık pantolon, bot ve son derece spor kıyafetler ön planda... Bunları giymek için güzel bir fiziğe sahip olmak gerektiğini düşünüyorum. Her kıyafet her vücut yapısına uygun değildir. Moda diye her şeyi giymeye kalkarsan gülünç duruma düşebilirsin. Bu yüzden bence moda kendine yakışanı giymektir.

Giyimini beğenmediğiniz isimler var mı?
- O kadar çok ki... Tarzlarını ortaya koyacaklar diye çok komik duruma düşen isimler var. şimdi tek tek isim vermektense şöyle diyebilirim: Stil ikonu olmak için kendini yarışa sokanlara anlam veremiyorum. Fiziğin güzel diye yarı çıplak poz vermeye gerek yok!

Bir gününüz nasıl geçiyor?

- Günüm her zaman çok yoğun geçer. Beni yakından tanıyanlar bu koşturmama ve enerjime inanamıyorlar. Her sabah kalkar kalkmaz dua ederim. Annem ve babam yaşlandıkları için her gün mutlaka onları ziyarete giderim. Sonra önce Erenköy’deki Marella’ya, ardından Nişantaşı’ndaki mağazaya uğrarım. Evin alışverişini, çocukların isteklerini bu zaman dilimine bir şekilde sıkıştırırım. Yoğun iş gününden sonra eve geçer yemek yaparım. Benim en büyük hobim yemek yapmaktır. Akşamları davet varsa ona göre kendimi organize ederim. Geceleri bile evde asla boş oturmam.

Peki günün yorgunluğundan nasıl arınıyorsunuz?

- Başkalarının iç dünyalarını rahatlatmak için yaptığı yoga, pilates gibi şeylerin yerine ben dua ederim. Çok inançlıyımdır. Sabahları kalktıktan sonra, işe giderken, sahilde yürüyüş yaparken mutlaka dua ederim ve her zaman yanımda tespihim bulunur. Hem yürüyüşümü yaparım hem kısa kısa dualarımı ederim. Benim en huzurlu olduğum ve kafamı boşalttığım anlardır onlar...

BİR EVLENEN PİŞMAN BİR DE EVLENMEYEN

Küçük kızınız Tuğçe Peksayar hâlâ yurtdışında yaşıyor. Türkiye’ye gelmeyi düşünmüyor mu?

- Evet, Tuğçe uzun süredir San Francisco’da yaşıyor. Eğitimini tamamlamak için gitmişti ama sonra Amerika’da kalmayı tercih etti. Orada işletme ve halkla ilişkiler eğitimi aldı. Türkiye’ye dönmeyi düşünüyor fakat buradaki iş durumları da çok iç açıcı değil. O yüzden şu an için karar aşamasında. Biz ailesi olarak her kararına saygı duyarız.

Büyük kızınız Tuba Peksayar da iyi işlere imzasını atıyor. Çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?

- Tuba kendi işini buldu diyebilirim. Önünün çok açık olduğunu düşünüyorum. Tabii ki krizin getirdikleri şimdilik onları da etkiledi.

Tuba Hanım ile aranız nasıldır?

- Tuba tam bir Boğa burcu kadını. Hiç kolay biri değildir. Fakat kin de tutmaz. Anlık sinirleri vardır, hemen geçer. Birbirimizle anlaşamadığımız, zıt düştüğümüz çok konu olur, ama bir o kadar da benzer huylarımız vardır.

Tuba Hanım için ufukta evlilik görünüyor mu?

- Bir evlenen pişman, bir de evlenmeyen... Ama onun mutlu olmasını bir anne olarak çok arzu ediyorum. Özellikle Tuba üzerinde çok emeği olan anneannesi ve dedesi onu gelinlikle görmeyi çok istiyorlar.

Şimdiki evliliklere nasıl bakıyorsunuz?

- Tabii evlenmek bizim zamanımızdaki kadar kolay değil. şimdiki erkekler evlenmeye pek yanaşmıyor. ınsanlar ekonomik özgürlüğe ulaştıkça, evlilik düşüncesini ikinci plana atar oldu. Masum, evcimen ev kadını olmak yerine daha kavgacı; yapıcı olmak yerine yıkıcı olmaya başladılar. Küçücük şeyler boşanma sebebi olabiliyor. Sanırım insanların birbirine tahammülü kalmadı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!