İkna olursam sevişirim

Güncelleme Tarihi:

İkna olursam sevişirim
Oluşturulma Tarihi: Haziran 12, 2008 00:00

Bu pazar Babalar Günü ve Irmak Ünal çok üzgün.

IRMAK ÜNAL FOTOĞRAFLARI

O şimdi TRT’de yayımlanan bir programda babası Cihan Ünal’la ilgili konuşurken yaptığı "hamam böceği esprisi"nin yanlış anlaşılmasının acısını çekiyor. Ünal, bu konudaki duygularını ve meslekteki düşüncelerini Hafta Sonu Dergisi ile paylaştı

- Bu pazar "Babalar Günü". Irmak Ünal, babası Cihan Ünal’ın elini öpmeye gidecek mi?

İkna olursam sevişirim
Babamla ilgili konulara artık girmek istemiyorum. Babamla ne yapacağım kimseyi ilgilendirmez. Lütfen beni yanlış anlamayın, bu sözüm size karşı değil.
Haberin Devamı

- En son söylediğiniz "Ben babamın hamam böceğiyim" cümlesi başlıklara çıktı...
Elbette bu sözü söyledim, inkar etmiyorum. Koskocaman bir bütünün içinden cımbızlanıp ön plana çıkarılmış bir laf bu. Saçma sapan bir laf etmişim gibi gösteriliyor. Olsun, ben buna da alıştım artık.

- Bir televizyon programında konuştunuz galiba...
Evet, TRT’de pazar günleri yayımlanan psikolog bir hanımın programı var. Oraya katıldım. TRT seviyeli programlar hazırladığı için oraya güveniyorum ve bu nedenle katıldım. Program bütünü içinde yaptığım bir espri oldu hamam böceği lafı. Ertesi gün bir bakıyorum ki, gazetelerde o sohbetten sadece o laf başlık yapılmış. Bir gün de söylediğim iyi lafın, güzel sözün altı çizilsin, gazeteci arkadaşlara şampanya patlatacağım.

- Hamam böceği esprisi neydi peki?
Hamam böceği, nükleer saldırıda bile yok olmayan bir canlıdır. Çok dayanıklı bir böcektir. Ben bu olayı şöyle kullandım; aileler için çocuklar vazgeçilmezdir. Ne olursa olsun o ilişki dayanır, et tırnaktan ayrılmaz. Burada hamam böceğini kattım laflarıma. Ben orda, onlar bizden vazgeçemezler, biz de onlardan vazgeçemeyiz dedim. Evlat çocuk ilişkisi hamam böceği dayanıklılığındadır, asla yok edilemez demek istedim. Bunu da gülerek söyledim, esprili olarak söyledim. Normal konuşmalarımda da bu espriyi yaparım ben arkadaşlarıma. Doğrusu çok moralimi bozdu bu durum. Beni o hale getirecekler ki, sonunda hiçbir medya mensubuyla konuşmayacağım ve susacağım. Neyse, ben artık olumsuz yaklaşımlara alıştım. Bütün bunlara daha çok çalışarak, daha çok başarılı olarak cevap vereceğim.

Haberin Devamı

YÖNETMEN İSTERSE YATAĞA GİRERİM

- Bu yaz programın nedir?
Yoğun bir sezon yaşadım. Diziydi, tiyatroydu, turnelerdi, televizyon programıydı derken, çok yoruldum. Yazın dizi yapmayı düşünmüyorum. Tatil yapıp, enerji toplayacağım.

- Kamera önünde kurallarınız var mı?
Oyuncunun kuralı olmaz. Dayak yerken ne kadar inandırıcı olmam gerekirse, rol gereği sevişirken de aynı inandırıcılığı sergilemem gerekir. Ne var ki bu sevişme sahnelerinin senaryonun akışı içinde gerekliliği yoksa, tamamen gişe düşünülerek çekiliyorsa, oynamam. Ve yönetmene, “Bu sahnede yatağa girmem gerekli mi?” diye sorarım, itiraz ederim. Ama yönetmen o sahnenin çok gerekli olduğuna beni ikna ederse, oynarım.

- Hülya Avşar’ın ‘Berlin in Berlin’ filmindeki mastürbasyon sahnesi...
İnanılmaz güzel bir filmdi o. Hülya Avşar müthiş başarılıydı. Canlandırdığı o kadını çok iyi anlattı bize. Mastürbasyon sahnesi ise gerekliydi. Mesela "Duvara Karşı" filminde Sibel Kekilli’nin sevişme sahnesi gibi. O sahne de gerekliydi.

İLKER İNANOĞLU'YLA AŞK YAŞAMIYORUM

- Arka Sokaklar dizisinde Başkomiser Engin rolünü oynayan İlker İnanoğlu ile senaryo gereği bir aşk yaşıyorsunuz. Bu aşkın gerçek hayatta da devam ettiği söyleniyor, ne dersiniz?
Bu bir kez gündeme geldi, üzerinde durulması gerekmeyen bir konu. Ayrıca dikkat ettim bu soru İlker İnanoğlu’na hiç sorulmuyor, bana soruluyor. Bence bu konuyu geçelim. Bu arada ikimizin ekran enerjisi demek ki o kadar güçlü ki, insanlar bu aşkı gerçek sanıyorlar.

Haberin Devamı

- Bir aşk yaşıyor mu Irmak Ünal?
Aşk konusunda konuşmuyorum, tövbeliyim.

Babanız Cihan Ünal sizi oyunculuğa teşvik etti mi hiç?
- Babam beni tiyatroya teşvik etmedi. Bir keresinde, “Konservatuvara girmek ister misin?” diye sormuştu. “Yok” dedim, “Ben radyo televizyon okumak istiyorum, yönetmenlik yapacağım.” Ama babam zaten sormak için sormuştu. Yürekten bir soruş değildi o. Ben hayatım boyunca bunlardan hep etkilendim. Dolayısıyla benim oyunculuğu seçmem istenmedi.

Hangisi daha hoş? Tiyatro mu, ekran mı?
- Sinema... Ben kendimi izlemek istiyorum. Kamera hep yanımda olsun, beni izlesin isterim. Sonra da kendimi izlemek hoşuma gider. Sinemada kendimi izlemek hoşuma gidiyor. Değişik karakterler olursa daha da hoş olur. Geçmişe bir şeyler bırakmak isterim, bir film mesela. Ancak sinemada da klanlaşmalar var. Birileri, hep aynı birileriyle film yapıyorlar. Bu değişmeli bana göre. Ama değişmezse, ben kendi filmimi yapacağım.

- Özellikle oynamak istediğiniz bir karakter var mı?
Osmanlı döneminde saraydaki güçlü kadınlardan birini oynamak isterim. Böyle bir film beni çok heyecanlandırır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!