Güncelleme Tarihi:
Bir dönemin en çok konuşulan haber spikeriydiniz. Neden artık ekranlarda göremiyoruz sizi?
- Çünkü yurtdışına gittim. Benim zaman zaman böyle kopuşlarım olur. Sekiz sene gibi uzun bir süre Star’da çalıştım. Sözleşmem olmadığı halde en uzun süre çalışan kişiydim orada... Cem Uzan’ın atmadığı ama her sinirlendiğinde haşladığı kişi bendim! Torpilsizdim. Ben TRT kökenliyim. Kimsenin cesaret edip de TRT’deki güzel maaşı, imkanları bırakıp gidemediği dönemde ben özel televizyona geçtim. 1998’den sonra Kanal 6’da çalıştım, ardından Amerika’ya gittim. 1,5 sene de öyle bir kopuşum oldu.
Mesleğinizin zirvesindeyken Amerika’ya gitmişsiniz. şimdi Almanya’da yaşıyorsunuz. ışinizi pat diye bırakabilme cesaretini nereden buluyorsunuz?
- Doğru, kariyerin tam tepesi... Ama düşünmeden gidiyorsunuz. Benim oğluma da Almanya’da “özgür ruh” tanısı koydular. Ergoterapi diye bir yöntem var, düzenli olarak onu uyguluyorlar.
Yani tam anlamıyla annesinin oğlu...
- Evet, ben de öyleyim. Bir anda her şeyden vazgeçip gidebiliyorum. Hep kuyruğum dik. Kötü bir şey ama bu... Oğlumun benim gibi olmasını istemem.
Neden?
- Bir işin eğitimini almışsanız ve gerçekten o konuda en iyilerden biri olduğunuza inanıyorsanız, taviz vermeniz gereksiz. Ama Türkiye’deki sistem arz-talep usulü gitmiyor. TV’ciler piyasaya birilerini sürüyor, halka bunu zorla kabul ettirmeye çalışıyor. Gündüz kuşağı programlarındaki reyting ölçümlerini bir de haberlere uygulasınlar. “Kimi ne kadar çok ekranda görmek istersiniz?” diye sorulsun. Ama geçmişten bugüne bütün isimleri yazarak... Biz bir dönem kendimizden 8-10 yaş büyük insanlarla aynı anda en tepeye çıktık. O yüzden şöyle düşünülüyor; “Bunlar 20 senedir ekrandalar, artık 50-60 olmuşlardır!” Kaldı ki dünyanın neresine giderseniz gidin, 25-35 yaşındaki kadınların olgunu oynadığı haberlerle inandırıcılık olmuyor. Dudak şapırdatmayla anchorwoman da olunmaz!
TRT’DEN AYRILIRKEN SÖZLÜĞÜ ÇALDIM
ıyi hoş, özgür ruhsunuz, ama TRT’den, maaşlı işinizden ayrılmak hiç mi zorlamadı mı sizi?
- Öyle bir dönemdi o. ılk özel TV kanalı kurulmuş ve hiç garantisi yok. Yasal değil bir kere, yasa yok. Her an kapatılabilir, bize de “Haydi evinize dönün” denebilir. şunu da diyebilirlerdi: “Paramız yetmedi, karşılayamıyoruz.” TRT de “Madem gidiyorsunuz, bir daha sizi almayacağız. O kadar emek verdik size” demişti biz giderken. Hatta o zamanki baş spiker Mahmut Balçın, belki çok pişmandır şimdi bilmiyorum ama bana kan kusturdu. TRT’nin sözlüğünü dışarıda bulamazdınız o zaman. Onu bile benden geri istedi. “Spikerliği TRT’de yapmıyorsan başka yerde kullanamazsın, bırak onu” dedi bana ve ben de sözlüğü çaldım!
İşinizi bıraktınız ya da ara verdiniz. Tam olarak nedir son durum?
- Benim oğlum çifte vatandaş. Bana çifte vatandaşlık vermedikleri, “İstersen sadece Alman vatandaşı olabilirsin” dedikleri için Alman vatandaşı olmuyorum. Oğlum 6 yaşında ve eğitimi benim için çok önemli. Almanca’yı çok iyi öğrensin istedim. ıleride üniversiteyi de orada okuyabilir.
KEŞKE 20 YAŞINDA ANNE OLSAYDIM
Mesleğinize oğlunuz için uzun bir ara verdiniz. “Keşke”leriniz var mı?
- Kariyer bir yana; keşke 20 yaşında anne olsaydım. Bir değil iki çocuğum olsaydı. 20-25 yaşında iki çocuk yapsaydım. Boyum kadar çocuklarım olsaydı ve onlarla kahve içmeye, bowling oynamaya gitseydim. Akşamüstü bir yerde gidip onlarla yemek yeseydim. Anneliği çok seviyorum ben.
Bu saatten sonra ikinci olamaz mı?
- Özel hayatım yok şu an. Orada da olmadı, çünkü çocuğa bakacak insan lazım sosyal olmak için. Türkiye’de daha rahatsınız, yakınınızda anneniz var ne de olsa. Evde bir bakıcı bile olsa ben çocuğumu asla bakıcıyla yalnız bırakmam, bırakmadım da. Elalemin insanıyla evde yalnız kalamaz. Dolayısıyla özel hayatım olmadı. Bu saatten sonra özel hayatım olur da bir şey yapılır mı bilmiyorum. Çok geç artık. Bir çocuk çok emek istiyor. Sıfırdan başlayamam artık, gözüm kesmiyor. ıkiz olsaydı çok güzel olurdu ama...
SORULARIM YÜZÜNDEN BENİ APTAL SANDILAR
Mesleğinizle ilgili “keşke”leriniz var mı peki?
- Kalitesiz hiçbir şey yapmadım. Bana “Hatırlıyor musun, ne kadar aptalca bir şey yapmıştın” diyecek kimse yok. Dünyayı gezen bir insanım. Başkaları gibi 5-10 lisan biliyorum diye hava atmıyorum ama bildiğim lisanı iyi biliyorum. 7 aylık hamileydim, AB zirvesini Lütfi Kırdar’da sundum. Yanımda başbakan, Avrupalı parlamenterler... ıngilizce ve Türkçe sundum. Ferit şahenk geldi ve tebrik etti. Gazetelere çıkıp anlattım mı? Başak burcunun mütevazı halleri herhalde; kendiniz anlatmak zorunda kalmayın, başkaları takdir etsin istiyorsunuz.
Beklediğiniz oldu mu, takdir edildiniz mi bari?
- Ankara’dan İstanbul’a ilk geldiğimde “Bu kız aptal mı?” dediler. Oysa ben 4 yaşında okuma yazmayı sökmüşüm, 16 yaşında üniversite birinci sınıf öğrencisiydim. Zekâmdan şüphem yok, ama cinlik yapan biri olmadım hiçbir zaman. Ankara çocuğuyuz, hep iyi niyetle yaklaşıyoruz. ıyi niyetle sorular sorunca, aptal olduğumu düşündüler. Rahmetli Ufuk Güldemir bana “Ben dahil herkes senin aptal olduğunu düşünüyorduk. Ama şuna karar verdik, sen aslında aptal değilsin, çok kültürlü bir kızsın. Ama hiç göstermiyorsun” dedi. Yani uzun süreli çalıştığım insanların çoğu zamanla beni takdir etti.
YURTDIŞINDA YAŞAMANIN TEK ZOR YANI YALNIZLIK
Çok zor oldu mu Almanya’da yaşamak?
- Ben Avrupa ülkelerinde çok rahat yaşarım. Karşılaştığım tek zorluk yalnızlık oldu. Bu arada çalışmaya devam ettim ben... Orada yaşayan Türkler’e eğitim seminerleri veriyorum. Mutlaka Almanya’da olması gerekmiyor. Türkiye’de de bu seminerleri düzenliyorum. Sık sık gelip gidiyorum.
Neler öğretiyorsunuz o seminerlerde?
- “Nasıl konuşulur, toplum önünde insanlarla nasıl iletişim kurulur”... 40 sene önce Almanya’ya gittikleri halde pek değişmemiş bizim Türkler. Azınlık düşüncesiyle sanıyorum... Oysa Türkiye değişti 40 yılda. Daha ileriye bakan bir toplum olduk. Avrupa’da yaşayan Türkler ise maalesef değişmiyor. Bu konuda onlara biraz katkıda bulunmak gerekiyor. Çünkü bizi temsil ediyorlar.