İki Türk tasarımcısı Özlem Süer ve Ümit Ünal Düsseldorf'taki CPD Moda Fuarı'nda

Güncelleme Tarihi:

İki Türk tasarımcısı Özlem Süer ve Ümit Ünal Düsseldorftaki CPD Moda Fuarında
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 31, 2004 01:26

Almanya’nın Düsseldorf kentinde düzenlenen CPD Moda Fuarı, dünyanın en geniş katılımlı hazırgiyim fuarı. Her yıl Türkiye’den pek çok hazırgiyim firması ve tasarımcı bu fuara katılıyor. Bu yıl fuar 1-3 Ağustos tarihleri arasında düzenleniyor.

Özlem Süer, 1 Ağustos’ta fuarın açılış defilesini gerçekleştirecek ve Telepathy adlı 250 parçalık koleksiyonunu gösterecek. Ümit Ünal ise her gün bir defile yapacak ve Rus İmparatorluğu’ndan esinlenerek yarattığı koleksiyonu ‘La Russia’dan örnekler sergileyecek.

Özlem Süer
turkuvazla turuncu arasındaki telepatiyi anlatacak


Dünyanın önemli moda fuarlarından Düsseldorf CPD her yıl olduğu gibi bu yıl da Türk tasarımcıları ağırlıyor. Fuarın açılış defilesini Özlem Süer yapacak. İTKİB’in (İstanbul Tekstil Konfeksiyon İhracatçıları Birliği) desteğiyle fuara katılan Özlem Süer, Telepathy isimli 2005 yaz koleksiyonunu gösterecek. 1 Ağustos günü büyük salonda yapılacak defile, 2 Ağustos’ta aynı yerde tekrarlanacak. Koleksiyonu aralarında Sema Şimşek, Selma Elgeç, Tuğba Karaca, Nihan Akkuş ve Yasemin Ergene’nin de bulunduğu 16 Türk manken sunacak. Özlem Süer bu koleksiyonu şöyle anlatıyor:

‘Bugüne kadar yaptığım her koleksiyon benim kişisel duygularımı anlatıyordu. 2005 yaz koleksiyonum Telepathy ise modayı anlatıyor. Moda bir anda milyonları etkileyen bir kavram. Moda sayesinde New York’taki bir kadınla İstanbul’daki bir kadın birbirinden etkilenebiliyor. Giydiklerimiz, taktıklarımız ve sürdüklerimiz yüzünden aynı şeyleri hissediyoruz. Koleksiyonum bu durumun bir özeti gibi. İki sembol rengi var: Turkuvaz ve turuncu. Turuncu aktif olan, harekete geçiren, sinyali yollayan renk. Turkuvaz ise sinyali alan ve reaksiyon veren taraf. Bu iki rengi sergileyen mankenler aynı anda podyuma çıkacak. Aralarındaki telepatik iletişimi anlatacağız. Kalp atışı ritimleri ve turuncu, turkuvaz ışıklar kullanacağız. Kareografi mükemmel oldu. Uğurkan Erez harikalar yarattı.’

Özlem Süer’in koleksiyonu 250 parçadan oluşuyor. Ağırlıklı ipek ve pamuk viskon kullanmış. Bolca aksesuvar var. Turuncu ve turkuvazın dışında taş tonları, çimen rengi, kahverengi göze çarpıyor. Özlem Süer Telepathy’nin giyilebilir bir koleksiyon olduğunu vurguluyor. ‘Elbette şov da yapacağız. Ama fuardan yüklü siparişlerle dönmek daha önemli’ diyor.

Ümit Ünal

Rus Çarlığı’nın görkemini yansıtacak

Düsseldorf CPD Fuarı’na katılacak başka bir Türk tasarımcı da Ümit Ünal. Üç günlük fuar süresince her gün bir defile yapacak. 2005 yaz koleksiyonuna La Russia adını veren Ümit Ünal, Rus İmparatorluğu’nu inceleyerek Batı ile Doğu arasındaki bu kültürden çok etkilenmiş: ‘Rus İmparatorluğu’na çarpıldım. Eski dönem filmlerinde ve gravürlerde gördüğüm stil ve renkler beni inanılmaz etkiledi. Rus ressamlardan, baletlerden, yönetmenlerden, aktör ve aktristlerden ilham aldım. Rus tarihi de bana ilham verdi. Dördüncü, beşinci, altıncı İvan’ı (Korkunç İvan), Büyük (Deli) Petro, Büyük Katerina’yı, Elisabeth’i inceledim. Tasarımlarımda çar ve çariçelere ait portreleri baskı yaptırarak kullandım.’

Ümit Ünal’ın koleksiyonunun ana rengi cennet mavisi. Mavi-siyah, mavi-beyaz, mavi-bej renk kombinasyonlarını çokça kullanmış. Dönemleri ayırmak için sarı, beyaz, gri, kırmızı gibi renklerden yardım almış. ‘La Russia’ ismini verdiği koleksiyonda klasik Rus paltolarını yeniden yorumlayan tasarımcı, palto formlarını ceket ve elbiselere aktarmış. Koleksiyonda saten, kadife, pamuk, krep, düz dokuma, jakar gibi malzemeler kullanmış. Ümit Ünal bu koleksiyonla yeni romantizm, yeni militarizm, yeni aristokrasi gibi yeni tanımlar ortaya attığını iddia ediyor.

Kumaştan yaptığınız her şeyi deriden yapabilirim

Seçilay Yıldız DuPre (30) yedi yıl önce evlenip Milano’ya taşındığında ekonomi okumuş bir reklamcıydı. Üç yıl önce hayatındaki en büyük idealini gerçekleştirmek için kolları sıvadı. Bir yıl Amerikalı moda tasarımcısı Holly Krueger’dan özel dersler aldı. Deri tasarımları yaptı. DuPre markasıyla ürettiği ilk kıyafetleri Roberto Cavalli beğenince fuarlara katıldı. DuPre bugün İtalya’da 5, Paris’te 3 butikte satılıyor. Yakında İstanbul’da bir showroom açacak.

‘Küçük bir kızken bebeklerle değil arabalarla oynardım. Araba formu bana çok estetik gelirdi. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nü resim yapa yapa bitirdim. Okuldan daraldığım zaman kendimi tuvallere ve boyalara verirdim.’

Seçilay Yıldız DuPre içindeki tasarım tutkusunu bu sözlerle anlatıyor. Ortaokul yıllarından beri kendi giydiği elbiseleri kendisi yapan DuPre, ‘O zamanlar bana herkes giysi tasarlayabilir gibi geliyordu’ diyor. ‘Bir yeteneğim olduğunu çok sonra fark ettim. Fark ettiğimde de iş işten geçmiş oldu. Boğaziçi Ekonomi’ye girmiştim bile.’

ON PARMAĞINDA ON MARİFET

Seçilay Yıldız, okulu bitirdikten sonra Manajans/Tompson reklam ajansında çalışmaya başladı. Bu iş hayatı fazla uzun sürmedi. 1997’de evlenip Milano’ya yerleşti. ‘İtalyanca’ya hakim olduğumu hissettiğim anda Clarus Media adıyla kendi reklam-medya-pr ajansımı kurdum. Amerikan dergilerinin Avrupa temsilciliği yapıyordum. One, Yahoo Internet Life gibi dergilere İtalyan ve Fransız moda markalarından reklam alıyordum. Armani, Roberto Cavalli gibi modacılarla tanıştım. Dostluğumuz ilerleyince onlara amatör olarak yaptığım tasarımları göstermeye başladım.’

Seçilay Yıldız DuPre, reklamcılığı bırakıp tasarımcı olmaya üç yıl önce karar verdi. Bu kararı vermesinde Amerikalı tasarımcı Holly Krueger etkili oldu: ‘Bir gün Holly’nin ofisinde sohbet ediyorduk, bir yandan da o bir ceket tasarlıyordu. Kendimi tutamadım ve bir fikir verdim. Bana döndü ve ‘Sen bir tasarımcısın’ dedi. Bu sözden cesaret alarak ona çizimlerimi gösterdim. Sonraki bir yıl boyunca dip dibe yaşadık. Bir tür özel ders aldım.’

Dupre markası iki yıllık. Dört sezondur Paris ve Milano’da fuara katılıyor. Şu anda Milano’da 4, Paris’te 3, Bordeaux’da 1 butikte satılıyor. Yakında İstanbul Arnavutköy’de bir showroom açacak. Şu anda ürünler Arzu Kaprol’ün Teşvikiye’deki mağazasında satılıyor.

YAZIN DA DERİ GİYİLİR

Derilerin tamamını Türkiye’den alan ve üretimi İstanbul’da yaptıran Seçilay Yıldız DuPre’nin yaz koleksiyonları 30, kış koleksiyonları ise 60 parçadan oluşuyor. ‘Yazın deri giyilir mi?’ sorusunu şöyle yanıtlıyor: ‘Deri kışlık bir malzeme değil. Yazın da giyilebilir. Avrupa’da yazın deri giymek çok olağan. İstanbul’da da her daim boğaz esintisi olduğu için deri askılı elbiseler, askılı bluzlar rahatlıkla giyebilirsiniz.’

Dupre’nin 2004 yaz koleksiyonunda beyaz, lame, fıstık yeşili, pembe gibi renkler hakim. Seçilay Hanım sezonun moda renklerini deride rahatlıkla kullanabildiğini söylüyor: ‘Benim sloganım şu: Kumaştan yaptığınız her şeyi deriden yapabilirim. Hatırlarsanız geçen sene fırfırlı gömlekler çok modaydı. Ben o gömlekleri deriden ve süetten yaptım. Yine geçen yıl oğlak süetini ince ince tıraşlattırdım kadife bir görünüm elde ettim. Onunla pantolon-ceket takım yaptım. Elini alan herkes şaşırıyordu. Aaa bu deriymiş, aaa bu güderiymiş diye...’

Seçilay Yıldız Dupre’nin tasarımları maskülen ile feminen arasında bir çizgide. En feminen kıyafete bile spor bir detay ekliyor. Herkese de tavsiye ediyor: ‘Çok seksi bir kıyafet giyiyorsanız sakın ola kırmızı ruj sürmeyin. Parlatıcı ile yetinin.’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!