Güncelleme Tarihi:
Üç yılın sonunda “Benden bu kadar” deyip “Arka Sokaklar”dan ayrıldınız. İyi mi oldu, kötü mü?
- Bence iyi oldu. Oradaki misyonumu tamamladığıma inanıyorum. “Arka Sokaklar” oyunculara bağlı bir dizi değil. Gazetelerin üçüncü sayfa hikâyeleri canlandırılıyor orada. “Arka Sokaklar”dan bütün kadroyu çıkarın, yeni oyuncular getirin, o iş yine tutar. Türkiye gerçeklerini anlatan, sürekli hareket halinde bir dizi.
İyi mi ayrıldınız?
- İyi, hatta çok iyi ayrıldık. Açıkçası ben bir oyuncu olarak seneler boyu kendimi aynı rolle tekrar etmek istemedim. Bir oyuncunun kendini sürekli geliştirmesi gerektiğine inanıyorum. Üç yıl, benim yaş grubumdaki bir oyuncunun bir dizide çalışması için yeterli bir süre. Yapım şirketi ve yönetmenimiz de beni ileriye götürmesi açısından bunun doğru bir adım olacağını söyledi. Güzel sözler duyarak ayrıldım.
Yeni başlayan diziler her zaman risk taşır. “Alev Alev” için “Tutacak mı” endişesi taşıyor musunuz?
- Bizim işimiz kumar gibi. Risk almadan kazanma ihtimali yok. Her zaman çok garantici olmak da iyi değil. Hayatta biraz adrenalin lazım. Ayrıca birkaç senesini doldurmuş her oyuncu, çekimler başladıktan sonra işin tutup tutmayacağını hisseder. Ben de “Alev Alev”in ilk sahnesini çektiğimiz andan beri çok iyi enerji alıyorum, o yüzden hiç korkum yok.
BEN OLSAM, GEÇMİŞİMDEKİ KADINA İHANET ETMEZDİM
Ne cezbetti sizi bu dizide?
- Hikâye. Bana teklif edilen Murat Kaptan rolü, tam da oynamak istediğim gibi bir karakterdi. Türker İnanoğlu bana hikâyeyi anlatıp “Var mısın yok musun?” diye sorduğunda bir dakika bile düşünmeden “Varım” dedim. 1984 yılında yapılmış gişe rekortmeni “Alev Alev” filminin günümüze uyarlanmış dizi versiyonu bu. Filmi de çok severdim. Her açıdan mutluyum...
Neden tam da Murat Kaptan gibi bir karakteri oynamak istiyordunuz?
- Ben hep dram oynamak istiyordum. Murat’ın hikâyesi de tam bir dram. Gereğinden fazla vicdanlı olduğu için iki kadın arasında kalıyor ve işin içinden çıkamıyor. İzleyenlerin “Allah benim başıma böyle bir şey vermesin” diyeceği türden.
Siz Berk olarak, iki kadın arasında kalan Murat’a ne tavsiye ederdiniz?
- Kolay bir seçim değil. Zor olan sadece kadınlar arasında seçim yapmak da değil. Geride bıraktığınız kadını, onunla geçirdiğiniz yılları, planlarınızı terk etmek bu. Ben biraz daha mantıklı davranıp geçmişimdeki kadına ihanet etmezdim. Murat’a da “Hiç bulaşma” derdim. Ama işte bazen farklı heyecanlar farklı yönlere götürebiliyor...
O ÖPÜŞMELER HİSSİZ
Siz gerçek hayatınızda iki kişi arasında kaldınız mı?
- Herkes kalmıştır mutlaka. Ben de kaldım. Doğruyu seçtim.
Arada bir yakalandığınız bir kız arkadaşınız vardı. İlişkiniz devam ediyor mu?
- Kaçmadığım için ona ‘yakalanmak’ demiyorum. Arada bir görüntülendiğim kız arkadaşım var diyelim. Evet, hâlâ devam ediyor.
Yakın zamanda Google’ı açıp “Aaa Berk Oktay evlenmiş” deme ihtimalimiz var mı?
- Evlenirsem Google’ı açmaya gerek kalmaz herhalde! Şimdilik öyle bir plan yok. Bakalım.
Öpüşme sahneleriniz ilişkinizde tartışma konusu oluyor mu?
- Hayır, çünkü benim hayatımdaki insanın bu tür durumları anlayabiliyor olması bir mecburiyet. Ben dışarıdan bu durumu gözlemleyen, oyunculukla alakası olamayan biri olsam, çok rahatsız olurdum, kabul edemezdim. Kız arkadaşım kadar olgun davranamazdım. Ama oyuncu olduğum için o öpüşmenin ‘motor’ komutuyla başlayıp ‘kestik’ komutuyla biten hissiz bir şey olduğunu çok iyi biliyorum. O yüzden şu an oyuncu kız arkadaşım olsa rahatsız olmam.
ALIŞVERİŞ BENİ BUNALTIYOR
Bu aralar hayatınızda diziniz dışında neler var?
- Hemen hemen hiçbir şey yok. 2 yaşında bir köpeğim var. Onunla ilgileniyorum. Fırsat buldukça spora devam etmeye çalışıyorum ama bu hiç kolay olmuyor. Onun dışında sürekli evde ya da setteyim. Bugün burada röportaj yapıyor olmak, hayatımda büyük bir değişiklik sayılır!
Peki seyahat, alışveriş, sinema, gezme-tozma?
- Sinemaya gidecek vakit pek bulamadığım için evde DVD izliyorum. Çok nadir vakit buldukça Cadde’ye iniyorum. Alışveriş zaten beni çok bunaltan bir şey. Hele kısıtlı vakitte iyice zorlaşıyor.
Kendinize bugüne kadar aldığınız en cömert hediye neydi?
Epeydir almayı planladığım arabayı alışım geçen doğum günüme denk geldi. Böylece kendime büyük bir doğum günü hediyesi almış oldum.
10 NUMARA ADAMIM!
Kendinizi objektif bir gözle nasıl bir erkek olarak değerlendiriyorsunuz?
- Hayata mütevazı yaklaşmaya çalışan bir insanım. Zaaflarım var. Kendime “Böyle yapmamalısın” deyip yine aynısını yaparım. Fazla plancıyım. Anın tadını çıkaramayacak kadar plancı olabiliyorum bazen. Kafamda sürekli denklem çözüyorum. Bu konuda kendimi eleştiriyorum. 30 senedir değiştiremedim. Onun dışında 10 numara adamım! Bunu şaka yaptım, yazma sakın!