İki gelinin intikamı

Güncelleme Tarihi:

İki gelinin intikamı
Oluşturulma Tarihi: Nisan 20, 2008 00:00

Afyonkarahisar’ın Salar beldesinde, en yakın komşu evine birkaç yüz metre mesafede, geniş bir bahçeye açılan dört ev. Kalabalık Karaarslan ailesine ait bu evlerden birinde Mehmet (60) ve karısı Fadime (52) Karaarslan, diğerlerinde de üç oğulları yaşıyor. Ali bekar. Diğer ikisinin eşleri ve çocukları var. Gelinler Sultan (25) ve Güllüzar (16), burada olmadık eziyeti görüyorlar. Kaynanalarından, kayınpederlerinden, kocalarından dayak yiyor, hakaret işitiyor ve hemen hemen hiç dışarı çıkmıyorlar. Büyük olanı resmi nikahlı, diğeri değil. Birinin beş, diğerinin bir çocuğu var.

Kocaları sabıkalı. Bu iki gelin, ortak dertler karşısında arkadaş ve sırdaş. Geçtiğimiz 4 Mart günü aralarındaki bu bağ, müthiş bir suç ortaklığına dönüşüyor. İki kadın, akşamüstü dörtten akşam sekize kadar, dört saat içinde arka arkaya önce kaynanayı, sonra birinin kocasını, en son da kayınpederi öldürüyorlar. Bu, planlı bir cinayetten çok, aniden başlayan bir patlama, zincirleme işlenmiş bir kıyım. Şimdi iki elti Afyonkarahisar E Tipi Cezaevi’nde. İki kadını bu ortak cinayetlere iten nedenler, Savcılık, Emniyet ve Jandarma’nın verdiği ayrıntılarda ve kendi resmi ifadelerinde yer alıyor.

Mehmet Karaarslan, Karayolları’ndan emekli bir işçi. Borç içinde. Düzenli emekli maaşı koca aileyi geçindirmeye yetmiyor. Küçük oğlu Ali (23), sağlık memuru. Büyük kızı Cavidan, bir dolmuş şoförüyle evli. Ama diğer iki oğlunun başı hep dertte. Babaları, evlenirlerse adam olurlar diyor. İki kardeşin bilinen meslekleri, evlerden hırsızlık ve dolandırıcılık. İbrahim (33), hırsızlık, dolandırıcılık, adam yaralamadan sabıkalı. Mevlüt (27) de ağabeyinin yolunda, kadın ve ecstasy pazarlamaktan kayıtlara geçiyor.
/images/100/0x0/55ead915f018fbb8f89a92b5


Babası önce İbrahim’i yakın köyden Sultan adında bir kızla görücü usulü evlendiriyor. O sıralar Sultan 14’ünde. Resmi nikahsız da olsa telli duvaklı düğün yapılıyor. 17’sinde ilk çocuğu Fatmanur’u doğuruyor Sultan. Nikah daha sonra kıyılıyor ama beş çocuktan yalnız Fatmanur ve Mehmet resmen babalarının nüfusuna kayıtlı.

8 MİLYARA IĞDIR’DAN ALINAN GELİN

Ailenin öbür oğlu Mevlüt daha da sorunlu. Nişanlanıyor ama nişanlısı, ikide bir nezarethaneye veya cezaevine girdiği için onu terk ediyor. Babası da oğluna Doğubeyazıt’tan parayla nikahsız bir eş satın alıyor. Ama bu evlilik fazla sürmüyor. Üç yıl önce, Mevlüt’ün bir ara hapisten çıktığı bir zamanda, babası bu defa Iğdır’dan bir kız buluyor oğluna. Güllüzar için 8 milyar lira ödüyor. Güllüzar’ın babası Mehmet, vaktiyle birini öldürüp cesedi ormana gömmüş, uzun yıllar hapis yatmış. Güllüzar’ın bir ablası da Afyon Şuhut’ta para karşılığında nikahsız kocada...

İki elti aynı bahçeye bakan evleri paylaşıyor. Sultan’ın beş çocuğu var, gencecik Güllüzar da bir kız doğuruyor. Sultan, evliliği boyunca sık sık yediği dayaklara isyan edip babasının evine kaçıyor ama her yıl bir çocuk doğurması, baba evinde kalmasını güçleştiriyor. Kayınbiraderi Mevlüt’ün nikahsız eşi Güllüzar, yalnızlığına ilaç gibi geliyor. İki kadın birbirlerini seviyor, birbirlerine güveniyorlar. İkisi de kocaları, kaynana ve kayınpederlerinden aynı hakaretleri işitiyor, aynı şiddeti görüyorlar. Tek farkları, Güllüzar’ın baba evine gitmeyi aklından bile geçiremeyişi.

CİNAYETLER GERÇEKTEN PLANSIZ MI?

Afyon Barosu CMUK Komisyonu üyesi Avukat Mesut Kuyucu, olay günü tesadüfen nöbetçi avukattı. "Ortada vahşice işlenmiş üç cinayet var. Yasa gereği her iki kadın da akıl sağlıklarının yerinde olup olmadığının anlaşılması için muayeneye gönderildi" diyor. İfadeleri alınırken Sultan’la Güllüzar büyük bir panik ve endişe içindeymişler, çocukları için çok kaygılanıyorlarmış. "Bizi çocuklarımızdan ayırırlar mı?" diye ağlıyorlarmış. Ama cinayetlerden dolayı bir rahatsızlık duymuyorlarmış. Avukat, "Planlı cinayetler değil hiçbiri" diyor. "Cinnet geçirip kayınvalidelerini öldürmüşler ama diğerlerini öldürmeyi planlamamışlar. Öldürülmekten korktukları için öldürmüşler. Ok yaydan çıkmış bir kere, zincirleme cinayetler olmuş." Gerçekten öyle mi? Yoksa bütün bunlar, iki gelinin planlı bir cinayeti mi? Bu ancak mahkemede, delillerle birlikte anlaşılacak.

Kayınvalide tetikliyor, katliam peş peşe geliyor
/images/100/0x0/55ead915f018fbb8f89a92b7


4 Mart Salı öğleden sonra 14.30’da Sultan ve Güllüzar soba borularını temizleyip yeniden kurdular, çay demleyip içtiler. Akşamüstü dörde doğru Sultan, dışarıda oynayan çocuklarına bakmak için çıktı. Biraz sonra kaynanası Fadime Karaarslan, Güllüzar’ın evine geldi.

Ellerini arkasında kavuşturmuştu. Onun arkasından içeri giren Sultan, kaynanasının elindeki keserle, arkası dönük Güllüzar’a hamle yaptığını gördü. Dışarıdayken bir tartışma duymadığı için şaşırdı. Anında duvarın dibinde duran bir başka keseri kapıp kaynanasının başına vurdu. Güllüzar da döndü, bir İngiliz anahtarı kapıp o da vurdu kaynanasının başına. Sersemleyip sendeleyen kadın, elindeki keseri düşürdü. "Orospular, siz demin eve adam attınız... Sizi Mevlüt’e söyleyeceğim, öldürttüreceğim" diye bağırdı. İki gelin yerdeki keserleri alıp, nefesleri kesilinceye, güçleri tükeninceye kadar vurdular, vurdular.

Sonra cesedi bir halıya sarıp yan odaya götürdüler. Telaşla, bir başka şehre kaçmaya karar vererek kanlı giysilerini değiştirip ellerini yıkadılar. Tam o sırada Sultan’ın kocası İbrahim çıkageldi. Etrafın dağınıklığını görünce üstlerine yürüyüp birer tokat attı iki kadına.

Tabii yan odada annesinin cesedinin yattığından habersizdi. Ama attığı tokat bu defa karşılıksız kalmadı. Sultan, kayınpederi Mehmet’in komodinin arkasında duran otomatik "sekiz atar" tüfeğini kaptığı gibi, kocasına iki el ateş etti. Güllüzar bir yandan ağlıyor, bir yandan da eline geçirdiği satırla İbrahim’e vuruyordu. Öldüğünden emin olunca onu da bir odaya götürdüler.

Toplanıp evden bahçeye adım attıkları sırada, kayınpeder çıkageldi bu defa. Odadan içeri girer girmez oğlunun cesediyle karşılaştı. Gelinler toparlanmasına fırsat vermedi. Sultan ateş etti, kulağından yaraladı. Kayınpeder, yaralı halde "Sizi Mevlüt’e öldürteceğim" diye tehdit ederek dışarı kaçmaya çalışırken Sultan bir el daha ateş etti, adam yere düştü; Güllüzar satırla başına vurdu, Sultan bir kere daha bastı tetiğe.

İKİ KADIN, 6 ÇOCUK GECE BOLVADİN’E KAÇIYOR

Evde üç ceset vardı. İki gelin, bundan sonra ne yapacaklarını konuştu. Sultan, köydeki babası Halil Fidan’a telefon etti: "Güllüzar’la birlikte kayınvalidemi, kocamı ve kayınpederimi öldürdük. Bize yardım et!" Babası şaka zannetti, inanmadı. Sultan bir kere daha, yemin ederek anlattı. Babası, "Bir yere ayrılmayın, geliyorum" dedi. Yarım saat sonra kardeşi Yılmaz Fidan’la geldi. Sadece kayınvalidenin cesedini gördüler. "Korkmayın, Mevlüt’e haber vermem, jandarmayı alıp geleceğim" diyerek evden ayrıldılar.

Ama iki kadın, Mevlüt her an gelebilir diye korkudan ölüyordu. Sultan’ın babasıyla amcasını beklemeden, akşam 23.00 civarında çocukları uyandırıp Şuhut yoluna çıktılar, Afyon minibüsüne bindiler. Otobüs terminalinde İstanbul otobüsüne bilet kalmamıştı, Bolvadin’e yer buldular. Ama panikten yanlarına kimlik almayı unutmuşlardı. Bolvadin’de hiçbir otel gece yarısı altı çocukla iki kadını kimliksiz kabul etmiyordu. Sabahın ikisinde, karanlık ve boş sokaklarda şaşkın şaşkın yürürlerken birkaç adam takıldı peşlerine. Rastgele bir evin kapısını çalıp, içeri sığındılar. Polis çağırıldı. Emniyet’e gittiklerinde, herhangi bir şeyi saklayacak halleri yoktu. Üç cinayeti de ağlayarak, titreyerek anlattılar. Jandarmalar gelip aldı iki kadını.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!