Güncelleme Tarihi:
AHMET HAKAN YAZDI: BURJUVA ÜZERİNE TEZLERİM
1- AMERİKA’DAN DÖNÜŞ
Zen Diamond’ın sahibi Emil Güzeliş; üç kuşaktır kuyumcu, Mardin kökenli bir aileden, Şükran Güzeliş ise köklü bir Ankaralı aileden geliyor. Geçen perşembe günü öğlen yemeği için Şükran ve Emil Güzeliş çiftinin Kadıköy Göztepe’deki evlerine gittim. Bir gün önce 11 günlük Amerika tatilinden dönmüşlerdi.
Fotoğraflar: Selçuk Şamiloğlu |
2- GÜMÜŞ TAKIMLAR, BATILI SOFRA
Yemek masasında gümüş çatal bıçak seti, gösterişli denebilecek yemek takımı, her bir kişi için ikişer kristal kadeh, şık peçete bilezikleri, masanın ortasından hepimizin burnuna güzel kokular yayan bir çiçek aranjmanı yerini almış… Servisi Etiyopyalı iki yardımcı yapıyor. Ana yemek olarak levrek ızgara ve yanında garnitür olarak ıspanak servis ediliyor.
3- İÇKİ RAFI
Bir raf her zevke uygun içkilere ayrılmış. Aralarında yüksek alkollü içkiler kadar yabancı şaraplar da var. Bize de iyi serinletilmiş Chardonnay ikram ediyorlar.
4- CANLI, AÇIK BİR SİTE YAŞAMI
Yaşadıkları dubleks daire büyük ve canlıbir sitenin içinde yer alıyor.
5- DUVARLARDA FOTOĞRAFLAR
Salonda duvarları, çocuklar başta olmak üzere aile üyelerinin fotoğrafları süslüyor.
6- KLASİK VE OTURMUŞ
Kitaplıktaysa Büyük Osmanlı Tarihi’nden dünya klasiklerine, kişisel gelişimden biyografilere pek çok kitap var. Büyük bir televizyon ve DVD oynatıcının bulunduğu salondaki koltuklar da son derece rahat.
7- SADELİK ÇABASI
Salonun bir köşesinde tavandan sarkan ışıklandırma özellikle dikkat çekici. Dekorasyon, gümüş şamdanlara, havalı avizelere rağmen sade duruyor. Hatta dekorasyonu daha da sadeleştirecekler yakın zamanda.
8- İLYAS UNICEF TEMSİLCİSİ OLDU
Evin sempatik çocukları İlyas Ata (10) ve Emil Ata (4) adeta 30’lu yaşlar olgunluğuyla elimi sıkarak “Hoşgeldin” diyorlar. Bu öğle saatinde Emil Ata kolayla nasipleniyor, İlyas Ata koltukta uykuya teslim oluyor. İkisi de Bilfen Koleji’nde okuyor. İlyas, UNICEF’in okuldaki elçisi seçilmiş.
9- ÇOCUKLARA ENDEKSLİ TATİL
Asla ayrı tatil yapmıyorlar; çocukların da keyif alacağı tatiller seçiyorlar. Hem Türkiye’de hem de yurtdışında fırsat buldukça kültürel ve sanatsal etkinlikleri takip ediyorlar.
10- ÇEKİRDEK AİLE YETER
Emil Güzeliş, akşam 20.30’dan önce eve dönememekten şikayet ediyor. Şükran Güzeliş ise ikinci çocuktan sonra spikerliğe ara vermiş. Akşamları ailece evde geçirmeyi tercih ediyorlar. Ama haftada bir gün geniş katılımlı aile yemeği düzenliyorlar.
Şükran Güzeliş
“Türkiye’de aristokrasi yok ama burjuvazinin varlığını kabul etmek gerek. Kibir kötü bir huy ve bunu bir sınıfa toptan mal etmek doğru değil. Türbanlılar arasında da kibirliler var. Sarı saçlı, botokslu Nişantaşı kadını stereotipi yapılırken de bir aşağılama var. Botokslu kadın kibirli, botokssuz kadın kibirsiz gibi saçma bir çıkarım yapılabilir mi? Genelleme alışkanlığımızdan vazgeçmeliyiz.”
Emin Güzeliş
“Toplumdan hiç kopuk değiliz. Sırça köşklerde yaşamıyoruz. Türkiye’deki ve dünyadaki gelişmeleri çok yakından izleriz. Orhan Pamuk gibi burjuva dediği kesimin içinden çıkıp bulunduğu yere gelen, hatta bütün vizyonunu oradan almış birinin böyle genellemeler yapmasını yadırgadım.”
UMREDEN DÖNÜŞ
Perşembe akşamı bu kez bir akşam yemeği için Zehra ve Mehmet Büyükekşi çiftinin İstanbul’ün gözde semtlerinden Yeniköy’deki evindeyim. Mehmet Büyükekşi, Polaris, Flo gibi markaları bünyesinde bulunduran Ziylan Grubu’nun Genel Koordinatörü ama kamuoyu onu daha çok Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanlığı ve Türk Havayolları Yönetim Kurulu Üyeliği görevleriyle tanıyor. Onlar da perşembe sabahı 07.00’de umre ziyaretinden henüz dönmüşlerdi.
YÖRESEL MUTFAK
Evdeki yardımcılar kadar evin hanımının ve çocukların da koşuşturduğu bir akşam geçiriyoruz. Masada bir tek kuş sütü yok: Yuvalama, ev yapımı su böreği, içli köfte, dev bir salata, etli kuru fasulye, ızgara tavuk butları ve pilav, tatlı olarak da kabuğu kesilmiş bütün karpuz.
İÇKİ İKRAM EDİLMİYOR
Yemekte çocuklar gazoz ve limonata içiyor. Biz yetişkinler sadece su içmeyi tercih ediyoruz. Mehmet Büyükekşi, masasında içki içilmesinden rahatsızlık duymayacağını söylüyor ama ekliyor “Evimde içki bulundurmam ve ikram etmem.”
YÜKSEK DUVARLI, KAPALI
Yeniköy sırtlarındaki Boğaz manzaralı villa tam bir saray yavrusu. Dışarıdan görünmeyen bir bahçesi, geniş verandası ve bir yüzme havuzu var.
HİÇ FOTOĞRAF YOK
Büyükekşiler’in evlerinin duvarlarında hiç fotoğraf yok. Mehmet Büyükekşi, “Evime insan resmi, sureti asmam. Ama bunun kime ne zararı var?” diyor.
MUHTEŞEM YÜZYIL SETİ
Salon duvarlarında hat sanatından örnekler ve Arapça yazılar var. Ayrıca kocaman bir Osmanlı tuğrası duvarlardan birini kaplıyor.
BAŞ DÖNDÜREN IŞILTI
Evin ışıltılı, parıltılı aydınlatmasından başım dönüyor. Üç ayrı oturma grubunun yer aldığı, klasik döşenmiş salon belki 300 metrekare.
ALANUR İLK ORUCUNU TUTTU
Büyükekşi’nin çocukları 17 yaşındaki ikizler Elif ve Murat Bilfen’den Ufuk Koleji’ne geçti. 6 yaşındaki Alanur da Ufuk Koleji’nde. Ailenin en küçüğü Alanur’un umrede Kadir gecesi ilk kez oruç tuttuğunu öğreniyorum. Bütün aile güler yüzlü ve son derece misafirperver. Verandada otururken Mehmet Büyükekşi izin isteyip namaz kılmaya gidiyor.
İNANÇ ENDEKSLİ TATİL
Ya tatil? Yazın tekneyle denize açılıyor, kışın kayak yapıyorlar. Zehra Hanım anlatıyor: “İnancım gereği denize haşemayla girmeliyim. Fakat Antalya’daki lüks otellerde diğer müşteriler beni haşemayla görüp rahatsız olur. Ben de onların arasında haşemayla rahatsız olurum. Bu sebeple tekne daha iyi. Kadın-erkek ayrı oteller eleştiriliyor ama böyle bir ihtiyaç olduğunu neden düşünmek istemiyorlar...”
KİM OLURSAN GEL
Büyükekşiler misafir ağırlamayı seven insanlar. Bizim ziyaretlerine gittiğimiz akşam Mehmet ve Zerrin Ziylan çifti de konuklarıydı. Diğer misafirler gibi biz de ayakkabılarımızı çıkardık. Ayakkabılar özenle dolaba yerleştirildi ve bize terlikler verildi. İnançları gereği evde ayakkabıyla dolaşılmıyor.
Zehra Büyükekşi
“Geçen yıl Florya’dan Yeniköy’e taşınınca günlük yürüyüşlerimizi de Boğaz kenarına taşıdık. Bazı lokantalarda eskiden türbanlı olduğumuz için tepki gelirdi. Ya da lüks bir mağazaya girdiğinizde sizinle ilgilenmeyen satış elemanına ya da size ters bakışlar atan müşterilere rastlardınız. Beymen Cafe’de otururken laf atan masalar olurdu. Ama son yıllarda bu bitti. Mesela İstinye Park’ın sosyetik mekânı Masa’ya sık sık gidiyoruz ve hiçbir sıkıntı yaşamıyoruz.”
Mehmet Büyükekşi
“Türkiye’de sermaye el değiştirmiyor. Bakın en büyük 500 sanayi şirketine; yıllardır aynı. Biz 20 yıl önce de Türkiye’nin en büyük ayakkabı üreticisiydik; hâlâ öyleyiz. Muhafazakâr sermayenin daha fazla büyüdüğünü gösteren bir veri yok. Ama Anadolu’da tabana yayılan küçük sermayedarlar var. Bence Beyaz Türk burjuvazisi diye bir şey de yok. Eskiden kimsenin aralarına giremediği bir ‘elitler’ grubu vardı.”