Güncelleme Tarihi:
BEHZAT UYGUR VE OĞULLARI (FOTO-GALERİ)
Önce Babalar Günü’nden başlayalım sohbetimize. Behzat Uygur’un unutamadığı bir anısı var mı, baban Nejat Uygur’la yaşadığın, paylaştığın bir anı?
Behzat Uygur (Baba): O gün, yani 20 Haziran Pazar günü her yıl olduğu gibi yine oyunumuz var. Ve biz Babalar Günü’nü bugüne kadar ya turnelerde kutladık ya da tiyatro sahnesinde kutladık. Çocukluk yıllarımın Babalar Günleri’ni düşününce gözümün önüne gelen fotoğraflar hemen hemen aynıdır. Beş kardeş, oyun sırasında sahnede toplanır, babama çiçek verirdik, bazen de pasta keserdik. Seyirci de bizi alkışlardı... Babam seyirciye ‘akrabalarım’ derdi, onlarla paylaşırdı bu mutluluğunu. Oyun sonrasında tüm ekip yemek yer, bunu kutlardık. Evde yaşadığımız Babalar Günü hiç yoktur ya da aklıma gelmiyor. Bizim özel günlerimiz hep öyle kutlanmıştır. Anneler Günü, doğum günlerimiz, hep seyirciyle birlikte yaşanmıştır.
Peki çocukların Nejat ve Behzat’la yaşadığın özel bir Babalar Günü oldu mu?
(Nejat cevap vermek istiyor): En son Babalar Günü’nde babamla beraber fotoğraf çektirmiştik. O fotoğrafı büyüttük, onun odasında duruyor şimdi. O gün benim için çok özel bir gündü.
‘Baba’ denilince Nejat Baba geliyor aklımıza hemen... Sağlık durumu nasıl Nejat Uygur’un?
Behzat Uygur: Bunu sormakla iyi ettin. Çünkü, sürekli asılsız söylentiler çıkarılıyor ve bu bizi çok yıpratıyor. İnternet haberciliğinde farklı bir yarış var. Ne yazık ki, siteler daha çok tıklanmak için bu tarz asılsız haberler koyuyorlar. Bu bizi çok üzüyor. Dostlarımız arıyor “Başınız sağolsun” diye, herkese haberin yanlış olduğunu anlatmaya çalışıyoruz.
Durumu nasıl peki?
Behzat Uygur (Baba): Allah’a şükür acısı yok, ızdırabı yok, yemek yiyebiliyor, arada sırada olsa bile konuşabiliyoruz. Bunlar olumlu tarafları. Sonuç itibarıyla yatıyor, bakıcısı var ve annem sürekli yanında. Üç yıldır evde tedavisi sürüyor. Hasta yatağında olsa da tiyatro kalbinde tabii. Zaman zaman replikleri hatırlatıyoruz ona, hemen cevaplar veriyor. Babam bize hep bardağın dolu tarafını görmemiz gerektiğini öğrettiği için biz onun hastalığında bile olumlu yanlarına bakıyoruz. O gülümsetmeyi, neşelendirmeyi sevdi. Bu nedenle, hasta haliyle görünmek, insanları da üzmek istemiyor. Seyircilerinin gözünde eski sağlıklı haliyle kalmak, öyle hatırlanmak istiyor.
Gerçekte hep ana hakkı ödenmez derler ama babaların da hakkı önemlidir. Nejat Uygur’u bir baba olarak Behzat Uygur’dan dinlemek isteriz...
Behzat Uygur (Baba): Bizim ilişkimiz ilginç bir ilişki. Babamız olduğu kadar ustamız ve patronumuzdur o. Bizim sahneyle özel yaşamımız o kadar iç içe geçmişti ki, halen de öyle. Babam bize yaşayarak öğretti her şeyi. İyi ki benim babam Nejat Uygur’muş. Sanatçı veya duayen olarak değil, insan olarak... Hiçbir şeyin altını çizerek anlatmadı, hep yaşayarak gösterdi. Babamla çok harmanlanmış bir ilişkimiz var. Şu an onun nefesi bile bizim için mutluluk kaynağıdır. Dünyada pek eşi olan bir aile değiliz. Ailece tiyatro yapan sanırım Yugoslav kökenli bir aile daha var Almanya’da, o kadar. Bu da bir ayrıcalık bizim için. Çocukken tiyatro dekorlarıyla oynardık, minder ve gazoz satardık. Tiyatronun her alanında çalıştık.
Gelelim genç Uygurlar’a, torun Uygurlar’a... Behzat, önce neler yaptığını anlatsın, sonra da babası Behzat Uygur’la ilgili duygularını öğrenelim...
Behzat Uygur (Büyük oğul): 19 yaşındayım. Bilgi Üniversitesi Sinema Televizyon Bölümü ikinci sınıf öğrencisiyim. Aynı zamanda Show TV İç Yapımlar’da çalışıyorum. Üç yıldır oradayım. İşler yoğun olduğu için evdekilerle gönlümce birlikte olamıyorum. Babam Behzat Uygur’a gelince... Sevgisi de disiplini de ölçülüdür. Bize her zaman iyi örnek olmuştur, olmaya da devam ediyor zaten.
Tiyatro fark etmesen de genlerinde var senin. Hele bir de alkışlansan neler olur, neler!
Behzat Uygur (Baba): Şu da var, onlar benim kadar turnelerde bulunmadılar. Ailede babam ve annem tiyatronun içindeydi. Dolayısıyla hepimiz içindeydik. Bizde ise Çiğdem tiyatro yapmadığı için ayaklardan biri yok. Kısacası onlar benim kadar tiyatro içinde olamadı.
Behzat Uygur (büyük oğul): Genelde ben küçük yaşlardan beri babamla birlikte televizyon çalışmalarına gittiğim için ben de televizyona yönelmiş oldum. Bu nedenle de televizyon sinema okumaya başladım.
O zaman sen de babanı izlemiş oluyorsun diyebiliriz...
Behzat Uygur (Baba): Evet, gösterinin televizyon bölümünde beni izliyor. Ben onlara asla tiyatroya gelin demedim. Babam da bana gelin demedi zaten.
Sen neler yapıyorsun Nejat?
Nejat Uygur (Küçük oğul): TED İstanbul Koleji lise hazırlık okuyorum. Benim için futbol çok ön planda. Zaten babam da gençliğinde futbol oynamış, iyi de oynamış.
Babanla ilgili neler söylemek istersin?
Nejat Uygur (Küçük oğul): Babam oğullarına baskı uygulayan birisi olmadı hiç. Sevmesi gereken yerde sevdi, kızması gereken yerde kızdı. Babam, olması gerektiği gibi baba oldu. Babalığını hiç abartmadı...
Baban tıpkı tiyatro sahnesindeki gibi babalığını da abartmadı, doğal oldu demek ki... Peki, sen tiyatroya nasıl bakıyorsun?
Nejat Uygur (Küçük oğul): İlgim elbette var tiyatroya. Hele insanları güldürmek çok güzel bir şey. Okulda bile bir iki arkadaşımı güldürünce mutlu oluyorum. Tiyatro sahnesinde herkesi güldürmek inanılmaz bir keyif olmalı.
RÖPORTAJIN DEVAMI HAFTA SONU DERGİSİNDE....