Oluşturulma Tarihi: Haziran 20, 2008 00:00
Nişantaşı... Nişantaşı...
Süha Tuğtepe
Doğan Kitap
"Eski kitapçılar zaten biraz serçe kuşudur" diyen şair Süha Tuğtepe, 84 ya da 85’in o 20 günlük uzun kar istilasının dördüncü gününde, dayanamayıp Rüştü Uzel Kız Meslek Lisesi’nin cam kenarlarını raf gibi kullanıp karları temizleyerek açar seyyar kitap tezgahını. Gelip geçen biraz da meczup gibi bakar kendisine.
Yağan karın altında kitapları ve kendisi gerçekten serçe kuşu gibidir. Bir yandan üzerindeki karları silkeler bir yandan da şeffaf naylon serdiği kitapların üzerinde biriken karları süpürür.
İlk düşen ressam Mithat Şen olur: "Oğlum manyak mısın, bu havada tezgah açılır mı? Bu kar tipide hangi manyak bakar kitaplara?" deyip başlar tezgahta ne var ne yok diye incelemeye. Dört beş kitabı seçip satın alıp uzaklaşır İstanbul’un denizi de manyağı da tükenmez cevabını alarak.
Bir süre sonra ikinci müşteri belirir tezgahın önünde. O da tanıdık bir isim.
Sigarası bittiği için Alaaddin’in dükkanının yolunu tutan Orhan Pamuk zınk diye durur kar tipi demeden açılmış bu kitap tezgahının önünde.
O da sorar merakla bu havada gözü kitap gören var mı diye ve başlar tezgahtaki kitapları incelemeye. Dört beş tane İngilizce ve Türkçe kitap seçip; "Aman sıkı giyin’ diye tembih ederek devam eder kitaptan sonraki ikinci tutkusu olan tütünü almaya.
Süha Tuğtepe’nin Nişantaşı’nda kitap tezgahı açtığı günlerden sadece biri bu şekilde geçer. Başka kimler yok ki o tezgahın önünden geçenler arasında? 80’lerin edebiyat dünyasının genç yaşlı pek çok isminin yanı sıra tezgahtarından çaycısına, kapıcısından aristokratına, oyuncusuna kadar kimi ararsanız.
Tezgahın müdavimlerinden ve içten içe intikam aldığı isimlerden biri de ünlü yönetmen Osman F. Seden mesela.
Bugün beyaz Türklerin kalesi haline gelen Nişantaşı’nın botokslanmamış halini okuyacaksınız kısaca bu anılarda.