Oluşturulma Tarihi: Ekim 19, 2007 00:00
Harry Potter ve Ölüm Yadigarları
J.K. Rowling
Çev: Sevin Okyay-Kutlukhan Kutlu
YKY
J. K. Rowling’in çocuğunu büyütmeye çalışan yalnız bir anne olarak masanın başına oturup Harry Potter’ı yazmasının ve okurlarıyla buluşmasının üzerinden tam on yıl geçmiş. Türkçe’ye ilk kez çevrilmesinin üzerinden de altı yıl.
Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu’ndan içeriye adımını attığında 11 yaşındaydı Harry ve orada öğrendi henüz bir yaşındayken kaybettiği anne ve babasının da birer büyücü olduğunu.
Bir seçilmişti o ve okulda geliştireceği yetenekleri ile kötülükle savaşması gerekiyordu.
Her yıl farklı bir maceranın içinde buldu kendisini, düşmanlarını, dostlarını tanıdı. Bu savaşta arkadaşlarını kaybetti.
Bütün dünyadan milyonlarca okuru onunla yatıp onunla kalktı ve nihayet büyük maceranın sonu geldi.
Okulun yedinci yılında Harry büyücülükteki ustalığı kadar dalikanlılığın da verdiği güvenle çıkıyor düşmanlarının karşısına. Daha doğrusu onlar bırakmıyor peşini.
Ve sadece büyünün ve fiziksel gücünün değil zekasının da yardımıyla üstesinden geliyor hepsinin Harry.
Serinin son kitabı olmasının verdiği bir avantajı var Ölüm Yadigarları’nın. Gizemlerin açığa çıkması, savaşların sonuçlanması gerekiyor ya bu da inanılmaz bir ritim kazandırıyor kitaba.
Ve eksik gedik bırakmıyor insanın kafasında. Tamam budur, diyorsunuz ve aklınızda takılı kalan soru, tatmin edilmemiş duygu kalmıyor.
Kitabın mutlu sonla bittiğini sağır sultan bile duyduğuna göre çok fazla gizem yapmaya gerek yok.
Harry’nin maceraları sayesinde kendi çocuklarıyla birlikte milyonlarca okurunu da büyüttü J.K. Rowling. Hatta çocuklarını büyütmekle kalmadı geleceklerini de kat be kat garantiye aldı.
Okurlarının damağında da güzel bir maceranın tadı kaldı.
Tıpkı Harry Potter’da ve diğer tüm masallarda olduğu gibi iyilik kazansın diyerek kapatalım biz de bu defteri.
Kaybedenin Önde Gideni
Charles Bukowski
Çev. Avi Pardo
Parantez Yayınları
Hayattayken yayımlanmış 45 kitabı bulunan Charles Bukovski’nin evrak-ı metrukesi’nden (ölümünden sonra geride bıraktığı eşyası) çıkan şiirleri, yazıları, anıları yayına hazırlanmaya başladı. Bunların ilki şiirlerinden oluşan dosyası Kaybedenin Önde Gideni. Edebiyata şiirle başlamıştı Bukowski, hikayeleri daha sonra geldi.
Onda şiir ve düz yazı ayrımını yapmak mümkün değil pek. Her ikisinde de yaşadıklarından yola çıkıyor ve kaybedenlerin, ya da kazanmayı hiç istemeyen marjinallerin aşklarını, ilişkilerini anlatıyor.
Kaybedenlerin Önde Gideni, çocukluk döneminin ve ilk gençlik çağlarının şiirleriyle başlıyor, kankası, aşık olduğu ilk fahişeyi anlatıyor. ’Pis Moruk’u özleyen ve hayır duasıyla bir kez daha anmak isteyen sevenleri için...