Oluşturulma Tarihi: Eylül 29, 2006 00:00
Başın Öne Eğilmesin
Sabahattin Ali’nin Romanı
Hıfzı Topuz
Remzi Kitabevi
Yıl 1948. Yer, İstanbul’un her dönem moda olan eğlence merkezi Beyoğlu. İstiklal Caddesi daha o yıllarda Çin graniti ya da Türk taşıyla paketlenip trafiğe kapatılmamış. Ara Güler fotoğraflarındaki gibi. Ünlü Lebon pastanesinin önünde alışılmadık bir görüntü, lacivert koca bir Desoto kamyon park etmiş, gözlüklü zeki bakışlı bir adam karşı apartmandakilere el sallıyor. Adam, Türk edebiyatının büyük ismi Sabahattin Ali. Karşıdakiler de Mehmet Ali Cimcoz ve Adalet Cimcoz. Markopaşa’nın başyazarı Sabahatin Ali baskılar nedeniyle hiçbir yerde tutunamamış, sonunda geçinebilmek için bir kamyon alıp taşımacılığa başlamış, kamyonu kullanan da hapishaneden tanıdığı bir şoför arkadaşı. Cimcoz ailesi de ona kamyon konusunda aracılık yaptığı için teşekkür etmeye gelmişler Beyoğlu’na. Hayatta kalma umuduyla alınan o kamyon ne yazık ki son yolculuğuna da çıkartacaktır birkaç ay sonra ünlü yazarı. Kamyonun plakasında 13 rakamının bulunmamasına dikkat etmiştir Sabahattin Ali ama kurtulamaz yine de o uğursuz kabul edilen rakamdan. Çünkü 13 Ocak 1949 tarihli gazetelerde Bulgaristan’a kaçmaya çalışırken sınırdan geçmesine yardımcı olan Ali Ertekin tarafından Istrancalar’da Sabahattin Ali’nin öldürüldüğü yazılacaktır. Siyasi tarihimizin bu önemli cinayetinin üzerindeki sis perdesi hálá kalkmadı ne yazık ki. Hıfzı Topuz yeni romanı Başın Öne Eğilmesin’de Sabahattin Ali’nin yaşamını anlatırken cinayetle ilgili de çarpıcı iddiaları gündeme getiriyor. MİT’le bağlantısı olduğu iddia edilen Ali Ertekin gerçekten cinayeti işledi mi yoksa üstlenmek zorunda mı kaldı? Sabahattin Ali işkencede elimizde kaldı diyen emekli komiser kimdi? Taşıdığı iddialarla romandan çok öte bir kitap Başın Öne Eğilmesin.
Saraylılar
Nahid Sırrı Örik
Haz. Alpay Kabacalı
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Geçtiğimiz günlerde TRT tarafından yapılan bir belgeselin tanıtımı için Dolmabahçe Sarayı’nda biraraya geldi biliyorsunuz Osmanlı hanedanının hayatta kalan son bireyleri. En büyüğünden en küçüğüne kadar. Cumhuriyet’in ilanından sonra sürgüne gönderilenlerin torunları atalarının yaşadıkları saraya bu sefer konuk olarak dönmüşlerdi. ’Cihan kaynanası’ Nahid Sırrı Örik’in 1940’lı ve 50’li yılların gazete ve dergilerinde tefrika edilen yazılardan derlenen Saraylılar işte o hanedan üyelerinin dede ve ninelerinin gerçek hayat hikayelerini anlatıyor. Osmanlı Sarayı’nın son yüz yılından ilginç portreler ve entrikalar bulacaksınız.