İhanete uğradım

Güncelleme Tarihi:

İhanete uğradım
Oluşturulma Tarihi: Eylül 27, 2006 00:00

Yedi yıl aradan sonra "Ayrılmayalım" adlı albümüyle müzik dünyasına dönen Ferda Anıl Yarkın, bu ayrılığa ekibinden birinin ihanetinin sebep olduğunu itiraf etti.

Haberin Devamı

"Sonuna Kadar", "Üzülme", "Yaralıyım" gibi klasikleşmiş şarkıların yaratıcısı Ferda Anıl Yarkın, yedi yıl aradan sonra "Ayrılmayalım" adlı dördüncü albümüyle müzik dünyasına döndü. 90’ların en popüler isimlerinden olan Yarkın, yedi yıl ara vermesinin sebebini ilk kez Kelebek’e anlattı.

çüncü albümünüz, 17 Ağustos 1999 tarihinde yani Marmara Depremi’ni yaşadığımız gün piyasaya çıkmıştı. O günü anlatır mısınız?

- Albüm bitmiş, İbrahim Tatlıses’in, Mehmet Ali Erbil’in, Bülent Ersoy’un içinde bulunduğu bir tanıtım filmi çekmiştik. Klibim bile hazırdı. Hatta 17 Ağustos gecesi Emel Müftüoğlu ile birlikteydik. Heyecanımı paylaşıyordum. Gece yarısından sonra eve gittim. Sonrasında ise sallanmaya başladık. Herkes evin içinde kaçışıyordu, bense öylece kala kalmıştım. Sabah depremin büyüklüğünü görünce, "Tamam bu iş bitmiştir" dedim. Kim albümü düşünür! Fay hattı kırıldı dediler, adlarımın ve soyadımın baş harflerine bir baktım FAY... Onun üzerine ben de "Evet kırıldım" dedim... Üç yıl uğraştıktan sonra albümü çıkarmıştım ama üzülmedim! 30 bin can gitmiş, neye üzüleceğim? O sırada kısa dönem askerlik çıktı. Kısmet işte.

n Peki neden yedi yıl albüm yapmadınız?

- "Yaralıyım" albümünden sonra artık tek başıma çalışmak istedim. Kendi ekibimi kurdum. Bu arada bir sürü dağıtım firmalarından teklif alıyordum. İki tane firma ile anlaştım. Bir tanesi Türkiye’deki dağıtımı için anlaştığım firmaydı ve paramı peşin almıştım. Diğeri ise yurtdışı hakları için anlaştığım firmaydı. Ancak o firmadan parayı almamıştım. Meğer o arada birlikte çalıştığım birisi, benim adıma bu parayı gidip firmadan almış. Benim bundan iki yıl sonra haberim oldu. O para ile işimi dört dörtlük yapacaktım, ama yapamadım. Ve parasını peşin aldığım firmayla da albümü zamanında bitiremediğim için anlaşmayı feshetmek zorunda kaldım. Onlardan aldığım paranın iki katını verip, şirketle ilişkimi kestim. O zamanın parası ile 100 milyar ödedim. Ama bütün bunları halletmek, firmayla yollarımı ayırmak yaklaşık 4.5 yıl falan sürdü. Yani ekibimdeki birisinin ihanetine uğradım ve 100 milyar kaybettim. Çok üzüldüm. İçimden bir şey yapmak gelmedi. Bir de beni cezbeden bir şey de yoktu. "Bu ortama çıkmaya değmez" dedim ve çıkmadım. Nereye çıkayım ki? Ne doğru düzgün müzik yapılıyor, ne de doğru düzgün çıkabileceğiniz program var. Bir de ben takılırım ve çıkmam...

n Hiç böyle bir şeye takılıp da çıkmadığınız oldu mu?

- Olmaz olur mu? Mesela bir gün evimde oturmuş, "Hülya Avşar Show"u izliyorum... Tam hatırlamıyorum ama Hülya Hanım, programına katılmış bir popçuyu yanılmıyorsam Mustafa Sandal’dı, belki de yanlış hatırlıyor olabilirim. Her neyse Hülya Hanım sürekli o popçuyu, "Türkiye’nin en iyisi sensin, sen starsın, sen muhteşemsin" diye onore ediyor. Şimdi bu programa hiçbir sanatçının gitmemesi gerek. Bizim arkadaşlarımız paldır küldür gidiyorlar. Ben gitmem dedim. Hülya Hanım eğer özür dileseydi, o zaman giderdim. Hatta menajeriyle kendisine özür dilemesi için haber de gönderdim, dilemedi. Üç ay sonra yine çağırdılar, yine gitmedim. Hülya Avşar’ın şovuna hiç çıkmadım, çıkmayarak da bir şey kaybetmedim.

n Beyaz Show ve Zaga’ya da çıkmadınız mı?

- Çıkmadım, olmadı yani. Bu biraz da benim seçimimdi. Çıkmadım da ne oldu? Silindim mi, yok olup gittim mi? Hayır! Ben silinsem, şarkılarım silinmez ki. Bugün sokağa çıktım mı, herkes bir ’merhaba’ diyor. Bu da yetiyor bana.

n TV programlarında yeteri kadar ilgi ve değer görmemekten mi şikayetçisiniz?

- Kim bana değer verecekmiş ki? Ben zaten bir değerim ve de çok iyi bir yorumcuyum. Beni ne rahatsız ediyor biliyor musunuz, şarkıcı olmak artık çok basitleşti. O yüzden de kendimi müzisyen kimliğime çekmeye çalışıyorum.

n Yedi yıl nasıl geçindiniz?

- Öyle çok fazla sıkıntı yaşamadım yani. Uzun bir süre telifle yaşadım. Ben bereketli, uğurlu adamımdır. Çok büyük sıkıntı yaşamadım. Bir de bu albüm için Seyhan Müzik’ten para aldım. Bu da benim geçimimi sağladı.

n Ferda Bey, popülerlik, şöhret anlamında sıkıntınız, kompleksiniz var mı?

- Hayır, neden olsun ki? Benim şarkılarım seviliyor. Yolda yürürken, selamımı da alıyorum, ilgi de görüyorum, saygı da görüyorum. ’Neredesin abi’ diye merak da ediliyorum. Ben şöhreti ve popülerliği kendi istediğim doğrultuda yaşıyorum. İlişkileri mi de gizli yaşamayı seviyorum. Aslında bu yedi yıl içinde çok fena şeyler de yaptım bu arada. Konuşursam, gündem değişir. Ama konuşmam... Ve beni çok büyük gazeteciler de yakalayamadı. Ben böyle bir adamım işte.

ERBİL’İ GEÇERİM

n
Biliyor musunuz, sizin için, "Bir kadın yüzünden hayata küstü" dediler.

İnanmıyorum! (Gülüşmeler) Yok canım böyle bir şey. Hayata küsmedim, bilakis neşelendim, coştum. Mehmet Ali Erbil’le yarışabilirim bu konuda. Hatta onu bile geçmişimdir. Bu konuda kimse havaya girmesin yani. Ama size şunu söyleyebilirim ki, ben hayatıma giren her kadını çok sevdim.

n Peki yedi yıl hiç ara vermediğinizi düşünürsek...

Ben çok zengin, çok şaşaalı yaşamayı seven birisiyim. Ben tam bir Aslan burcuyum yani. Ben iyiyi severim. Ama kaderimde normal yaşamak varsa da onu yaşarım. Hem de mutlu bir şekilde yaşarım. Yedi yıl önce bu işi bırakmasaydım, şu an zengin bir adam olarak yaşar mıydım, onu bilmiyorum.

n Ferda Anıl Yarkın’ın genel tablosuna baktığınız zaman siz ne görüyorsunuz?

- Ferda Anıl Yarkın’ım işte. Bu uzun ismi insanlara ezberlettim. Bu da beni mutlu ediyor. Ben Türkiye’nin popstarıyım. (Gülüşmeler) Ne diyeyim! Size bir hikaye anlatayım; New York’a gittim. Havaalanında yanıma bir zenci polis geldi, sert bir şekilde bir şeyler söyledi. Ben de ona, "I am Turkish popstar. Singer, singer" dedim... Adam manasız bir şekilde suratıma bakıp sadece, "Ok" diyerek, yürüdü. İşte bu kadar yani. Starlık kendini iyi hissetmenle ilgili bir şeydir. Bunun değerini kimse sana veremez.

Hayranlarım kahvede oturuyor

Benim fanatiklerim kahvede oturuyor. Ben daha gerçeğim. Sokağa çıkıyorum, o sevgiyi, saygıyı, ilgiyi birebir görüyorum. Onlarla birebir yaşıyorum. Mesela benim bir internet sitem de yok, olmasın. Bir internet sitesi açmak ne ki, 3 saatlik iş! Yapması çok basit. Ama hayatın içinde değilsin ki. Ben sokağa çıktım mı, ’Ooo kral döndü’ falan diyorlar. Bu çok güzel bir şey. Ben romantik, slow şarkılarımla sevildim. Bu şarkılarla da belli bir yaş grubuna hitap ediyorum. O yaş gurubu da bana "kral" diyorsa, daha ne isteyeyim.

500 bin dolara herkesi ünlü yaparım

Benim derdim, akıllı, zekice, bilgimizin ışığında bir şeyler yapmak. Bazı insanlar bir şeyler için gelmiştir dünyaya, bazıları da öylesine. Ben öylesine gelmedim. 14 yıl konservatuvarda okudum. Boşuna mı okudum? Yoksa ben de yarım saat stüdyoya girerim, çocuklar da keserler, biçerler, birleştirirler bir albüm yaparlar, ben de gider 6 saat kuaföre takılırım. Bu yaptığın sanat olmuyor ki? Sadece görsel bir şölen hazırlamaya çalışıyorsun. Bunu parası olan herkes yapar. Biri bana 500 bin dolar versin. Ben o kişiyi bir ayda meşhur ederim. Albümü satar veya satmaz... Fakat emin olun ki o kişi meşhur olur. Ama bu müzik değildir ki. Müzikal olarak şu an piyasada hiçbir şey yok. Kimse kusura bakmasın ama yok.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!