"İhanet midemi bulandırıyor"

Güncelleme Tarihi:

İhanet midemi bulandırıyor
Oluşturulma Tarihi: Kasım 11, 2008 00:00

Türk Pop Müziği’nin yakışıklı ve sevilen ismi Gökhan Özen’le; yeni single’ı, müzik, aşk ve hayatla ilgili her konuda konuştuk.

Haberin Devamı

GÖKHAN ÖZEN FOTOĞRAFLARI

Yeni albüm öncesi maxi single ile karşımızdasınız. Adı ‘Bize Aşk Lazım’

Evet yeni albüm öncesi maxi single ile sevenlerime ulaşmak istedim. Single piyasaya çıkmadan önce Dj arkadaşların fikirlerini almak istedim. Ben de profesyonel sanat kariyerimden önce yıllarını radyo stüdyolarında ve koridorlarında geçirmiş birisi olarak, radyocu arkadaşların fikirlerine çok güveniyorum. O gün paylaştığımız o güzel ortam, albümün aldığı olumlu tepkiler ve müziğim adına arkadaşlarımla yaptığım o değerli sohbet, bundan sonra yapacağım işler için bana yeni fikirler verdi. Güzel de bir motivasyon oldu diyebilirim.

Motivasyonlar sizi doğru yönlendiriyor gibi. Fazla kapılmadan, başarıya giden…
 
Evet, aynen… Bugüne kadar yapmış olduğum bütün albümlerde iddia ve motivasyonla başarıyı yakaladığımı düşünüyorum. Ama burada önemli olan söz konusu iddiayı yıpratıcı bir hırs haline dönüştürmeden yaşamaktır.

Haberin Devamı

Neler yaşandı da, bu maxi single ortaya çıktı?

Repertuarına baktığımız zaman, içeriğinin yıllar öncesine dayandığını söyleyebilirim. 5 - 6 yıldır bilgisayarımda gün yüzüne çıkmaya bekleyen şarkıların yanı sıra yeni yaptığım besteler de bu maxi single’da yer alıyor. Bu maxi single’ı hazırlarken aşkı hiç olmadığı kadar gözler önüne serdik.

“Bu single’da gizli anılar var” diyorsunuz bir de.

Albümlerimde olduğu gibi bu single’da da son birkaç yıldır yaşadıklarım, benimle birlikte yaşayanlar da var, bensiz yaşayanlar da…

‘Bensiz yaşayanlar’ ı biraz açar mısınız?

Bensiz yaşayanlar demek bensiz yaşayanlar demek. Yani ilişki bitince bensiz kaldıkları için bensiz yaşayanlar.

Vah vah ilk klip şarkınız… Kliplerinizde yabancı mankenlerden vazgeçemiyorsunuz. Özellikle Brezilyalılar’dan… Kanınız kaynıyor onlara galiba! Ne dersiniz?

İnanın klipteki mekanı ve cast’ı ben seçmiyorum. Klibin yönetmeni ve prodüksiyon ekibi belirliyor. Demek ki daha uygunlar.

‘Bize Aşk Lazım’ diyorsunuz. Doğru diyorsunuz da… Gerçek aşkı bulamayanlar ne yapsın peki?

Aşksız da duruyor insan ama bunun sonucu olarak hayatındaki birçok şeyin içinin boşalmasıyla, biraz anlamsız ve boş duruyor. Buna sırasını beklemek de denebilir. Ne de olsa her güzel şey, hayatta her an bizimle olmuyor.

Haberin Devamı

Maxi single’ınızın adından yola çıkarak, “Bize ve size lazım olan aşk bu aralar kapınızı çaldı mı? Hayatınızda biri var mı” diye sorsam, yok dersiniz şimdi değil mi? (Gülmeler…)
 
Bugüne kadar özel hayatımı ne gözler önüne serdim ne de bununla ilgili bir açıklama yaptım. Bu hem kendime hem de sevenlerime karşı göstermiş olduğum bir saygıdır bana göre.

Niye saklamak gereği duyuyorsunuz sizler, böyle bir şeyi, heyecanla yaşamak yerine? Hayran kaybetmek endişesiyle mi, yoksa başka sebeplerden mi?

Saklamak değil dediğim gibi adı üstünde özel hayat. Kişiye özel.

Nasıl bir aşıktır Gökhan Özen?

Ben nasıl bir aşık olduğumu şarkılarımda anlatıyorum. Onları yaşanmışlıklarımla yapıyorum. Ben aşkı şarkılarımda yaşıyorum.

Haberin Devamı

Şarkılara dökmek dışında aşkı tanımlamanız gerekirse…

Bunun çok ve farklı belirtileri vardır. Onu aramadan önce telefonu elime aldığımda düşündüklerimi, söyleyeceklerimi hesaplıyorsam, planlıyorsam ‘aşığım’ demektir. Ama telefonu elime alıp da öylesine arıyorsam ‘aşık değilim’ demektir. Bu, verdiğiniz değerle alakalı.

“İLİŞKİMİ ARKADAŞ ORTAMINDA BİLE MEVZU YAPMAM!”

Değer deyince… Sizin için yıllardır özel olan ve değer verdiğiniz bir aşkınız varmış, zaman zaman içinizde yaşadığınız. Bununla ilgili olarak da “Değer verdiğim kişiyi paylaşmayı sevmiyorum” diyorsunuz. Hemen herkes yaşadığı ilişkiyi çevresindekilere anlatırken sizin böyle demeniz…

Ben yaşadığım, değer verdiğim benim için özel olan bir ilişkiyi ve kişiyi bırakın 70 milyonla paylaşmayı arkadaş ortamında bile mevzu yapmam. Arkadaşlarımla bile tartışmam. Yani erkek erkeğe konuştuğumuz bir ortamda o kız ya da o insan hakkında bir soru sorulduğunda ya da konuşulduğu zaman konuyu kapatırım. Ben bunu insanlarla paylaşmayı doğru bulmuyorum.

Haberin Devamı

Aşk neden çok acıtıyor insanı?

Aşk acıtır tabii. Aşk ayrılıklarla acıtır.

Aslında burada şöyle bir durum var. Acı çekeceğimizi bile bile aşık oluyoruz.

E öyle tabii. O acıdan zevk alınıyor aslında. Biraz öyle bir şey de var yani. O acıdan zevk alan çok insan var benim tanıdığım.

“AŞK ACISINDAN ZEVK ALIYORDUM!"

Peki ya siz?

Ben de eskiden o acıdan zevk alıyordum ama şu anda aşkı mutlulukla, keyifle yaşamaktan yanayım.

Evet aşk mutlulukla yaşanmalı tabii ama bittikten sonraki hal…

Bittikten sonra aynı mutlulukla karşılayamazsın, aynı mutlulukla yaşayamazsın tabii. Ne güzel ilişkim bitti diyen bir insan düşünülemez. O acı mutlaka yaşanacaktır. Güzellikleri yaşıyorsak ilerde onunla gelecek acıyı da kabullenmek gerekiyor. Bu acıyı atlatmanın tek yolu zamandır. Evde kalsınlar, bol bol ağlasınlar, yatsınlar, uyusunlar uyansınlar. Başka yolu yok. Geçer, güzel hatıraları kalır geriye.

Haberin Devamı

Aşkta sizi neler üzer?

Belki de benim gösterdiklerimin, verdiklerimin karşısındaki vefayı görememek olabilir. Ya da ne bileyim karşındaki insan da o anlamda çok vefalıdır, iyidir, seni seviyordur, sen de onu çok seviyorsundur ama zaman doğru zaman değildir. Ben doğru insanı bulmuş da olsam, doğru zaman olmadıktan sonra demek ki taşlar yerine oturmuyor. Bir çok şey olabilir.

Kıskanç mıdır Gökhan Özen ilişkilerinde?

E  tabii ki... Olması gerektiği kadar kıskancımdır ama…

Maçoluk boyutuna vardırmıyorsunuzdur umarım.

Yok. Öyle karşımdakini sıkıp, saçma sapan şeylerle zor durumda bırakan kıskançlıklarım yoktur. Ama seven insan kıskanıyor tabii.

Söylediğiniz bir cümle dikkatimi çekti. “Aşk, tövbelerle büyür ve devleşir.” Yani?

E devleşir tabii… Çünkü o tövbeyi edene kadar geçen bir süreç var. İnsan o süreçte acı yaşıyor. Ne kadar çok acı yaşarsan içindeki o aşk büyüyor. Seni tövbe etmeye kadar götüren o süreç, içindeki o aşkı büyütüyor. Bu çok doğal.

Yaşananlar, çekilen acılar büyütüyor insanı…

Tabii ki… Yaşadığımız iyi ve kötü şeyler bizi oluşturuyor sonuçta. Bu herkes için böyle. Senin için de, benim için de… Her insanın gelişiminde yaşadıklarının mutlaka bir payı, rolü var. İnsanı oluşturan yaşadıkları...

Nasıl biri sizi etkiler? Karşınızdakinin ne yapması lazım bu anlamda?

Özel olarak hiçbir şey yapmamak lazım. Özel olarak bir şey yapıldığı zaman çekici olmuyor benim için. Hayatın doğal akışında aşık olacaksam olurum zaten. Karşımdakinin bir şey yapmasına gerek yok.

Evliliğe sıcak bakıyor musunuz?

Evliliği şu an düşünmüyorum. İlişki yaşamak çok ayrı bir şey. Evlenip bütün hayatını bir insanla paylaşmak, aileyi kurmak, çocuk sahibi olmak, aile olarak bu şekilde hayata devam etmek… Bunlar başlayınca hayatına bir şeye nokta koymak ayrı bir şey. O yüzden şu an evliliğe konsantre olamam. Ne zaman ki iş hayatımdaki yoğunluk azalır (artık 30 - 35 imden 40’ımdan sonra mı bilmiyorum) Bunları hesaplamak da bize kalmış bir şey de değil ama ne zaman kendimi hazır hissedersem o zamanda hayatımda doğru insan varsa…

“İHANET MİDEMİ BULANDIRIYOR!”

İhanet neler düşündürür?

İhanet kelimesini duyduğum zaman bile midem bulanıyor!

İhanete uğradığınızı düşündüğünüzde bunu  nasıl ödetirsiniz?

Ödetmem. Kendimi çekerim, beni kaybetmiş olur. Bu kadar basit!
 
Şöhret boş bir yalan ve oyuncak mı?

Aynen... Kendini fazla kaptırmadığın sürece keyifli bir şey. Bir enerjisi var. Şöhrete kendini kaptırdığın zaman vay haline! Her zaman başını yastığa koyduğun zaman eski günlerini düşüneceksin hatırlayacaksın. ‘Ne oldum demeyeceksin, ne olacağım’ diyeceksin. Bunları düşünürken keyfini kaçırmadan şöhretin keyfini tadını yaşıyorum, bunun tadını çıkartıyorum. Çok sevdiğim bir işi yapıyorum. Ama onun dışında da bunun bomboş ve yalan bir şey olduğunu biliyorum.

 “Şöhreti bırakır giderim ama karakterimi asla bırakmam” diyorsunuz.

Tabii ki… Sahip olduğum her şeyi bırakır giderim ama karakterimi, kendime olan saygımı asla bırakmam.

Peki şöhrete alışmış, bunu yaşamış biri olarak bırakıp gitmek bu kadar kolay mı?

Valla benim için en değerli şey, kendime duyduğum saygı. Bir tercih yapmam gerekirse yaptığım her şeyi bırakabilirim ama kendime saygıyı bırakamam. Çünkü ben kendime saygı duymadan yaşayamam.

Son günlerde magazin polemikleri çok fazlalaştı. Bu tür polemikleri yaratmanın sebebi olarak neleri görüyorsunuz?

Yani bilmiyorum ki... Bu bir tercih meselesi. Demek ki öyle tercih ediyorlar. Demek ki tercih ettikleri yol bu doğrultuda ama bana yanlış geliyor. Bu, doğru bir politika olarak gelmiyor bana. İnsan konuşmak yerine yapacaklarına konsantre olup, işlerine baksa daha iyi, daha yaratıcı, daha huzurlu çalışacak, daha başarılı olacak diye düşünüyorum. Konuşa konuşa bir yere varılmıyor. Daha doğrusu boş laf konuşarak bir yere varılmıyor!

“MELANKOLİĞİM!”

Magazinin içinde olmanız gerekirken magazinin dışında kalmanız… Bilinçli bir tercih belli.

Bilinçli bir tercih tabii ki. Bu çok da zor bir şey değil. Benim keyif alarak yaşadığım hayat bana bunu getiriyor zaten. Evde biraz daha kendimle yaşamak, hatıralarımla… Biraz melankolik bir insanımdır. Çok fazla sağa sola bulaşmadan, çok fazla gereksiz tartışmalara girmeden yaşadığınız zaman zaten doğal olarak magazinin dışında bir hayat sürüyorsunuz.

Bir çok kişi şöhret olmak için her şeyi yapmaya her şeyi göze almaya hazır. Nedir insanların gözünde şöhreti cazip kılan?

Bilmiyorum. Şöhretin bana cazip gelen hiçbir yanı yoktu. Çünkü ben bu işi şöhret olmak için başlamadım. Ben içimdeki müzik aşkından dolayı bu işe başladım. Şöhret bundan sonra kendiliğinden gelen bir şey.
 
Birkaç yıldır dizilerle de ekranlardasınız. Oyunculuğa neden başladığınızı sormak istiyorum.

Oyunculuk yapmayı istiyordum. Ama doğru zamanda olmalı diye düşünüyordum. Doğru zamandı diye hissettiğimde de birçok senaryo içinden ilk rol aldığım dizi olan ‘Sevda Çiçeği’ni seçerek oyunculuğa ilk adımımı attım, bundan birkaç yıl önce. Devamı da geldi.

“BUNDAN SONRA BENİ SİNEMALARDA İZLEYECEKSİNİZ!”

Yaz döneminde birçok albüm çıktı. Rakiplerinizin bir çoğu albüm çıkardı.  “Albümler çıksın ki, zirvede tek olmayayım” diyorsunuz. İddialı bir laf değil mi bu?

Yani yaptığın işe güveniyorsan iddialı olacaksın! Ben böyle düşünüyorum.

Oyunculuk anlamında daha yolun başındasınız ama oyunculuk adına neler yapmak istiyorsunuz?

Bundan sonra beni sinemalarda izleyeceksiniz!

O kadar iddialısınız yani.

Daha doğrusu şöyle düzelteyim; beni bundan sonra sinemalarda izleyeceksiniz!

“RİSK ALMADAN OLMUYOR!”

Risk almaktan kaçınmayanlardansınız galiba.

Evet. Risk almaktan kaçmam ama mantıksız riskler de almam! Başarı ya da başarısızlığa giden bir yol risk. Risk almadan da bir yerlere gelinmiyor.

Birçok sanatçı müzik sektörünün bittiği görüşünde. Bundan yola çıkarak albüm yapmayacaklarını, şarkılarını dijital ortamlarda insanlarla paylaşmak taraftarı. Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz?

Bunun gerçekçi olduğunu düşünmüyorum. Sonuçta bir albümü elinize aldığınızda orda emeği olan sadece yorumcu değildir. Bu bencillik olur. Evet teknolojinin bu gelişimi bazı olumsuzluklar getiriyor. Ama ben yılmıyorum. Gökhan Özen albümleri devam edecek.

Korsan, internetten şarkı indirmek… Müzik sektörünün bu halinin önüne geçilebilecek mi sizce?

Bunun bir yolu olacaktır eminim. Avrupa’da bunun önüne geçilebiliyor yüzde yüz olmasa da. Sabretmek lazım biraz.


Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!