Oluşturulma Tarihi: Kasım 17, 2004 00:00
Yetkililer ekim ayı enflasyon sayılarındaki yükselişi Ramazan Ayı’na bağladılar. Enflasyon sayıları havanın ısınmasıyla yükselmez, tüketim mallarının toptan ve parakende satış fiyatlarının değişmesiyle yükselir.Demek ki bir kısım Müslüman tüccar ve dükkan sahibi, dindaşlarını kazıklamak için kutsal Ramazan Ayı’nı bekliyor. Ne var ki Ramazan Ayı’nın sona ermesiyle fiyat barometresi geri düşmüyor olduğu yerde kalıyor.Liberal ekonomi böyledir işte!Bir mal, bir nesne alıp satanlar için hiçbir sorun yoktur. Onlar da sattıkları mala zam yaparlar ve verdiklerini geri alırlar.Acıyan (varsa) sabit gelirli işçi ve memura acısın!Ben Türkiye’deki fiyat durumundan söz ediyorum. Avrupa’daki durumu bu yıl ve şu anda nedir, bilemiyorum.***Ramazan Ayı’nda lüks oteller de bir âlem. Özel Ramazan menüleri yayınlıyorlar. Kuş sütü eksik. Hesaplar dolar, Avrupa parası ve Tl. olarak ödeniyor.Dün gazetelerde yazıyordu. Bir tabak mantarlı makarnanın fiyatı 160 milyon Türk lirası. Tabii yemeğin adı benim yazdığım gibi değil: “Törflü spagetti.” Belki de böyle değildir.Mantarı domuzlar ve köpekler yerin altından çıkartıyorlarmış. Benim aklım ermiyor böyle işlere. En iyisi haberi bir gazeteden aktarmak:“Tatil fiyatına makarna. İstanbul’un en sosyetik restoranında trüf mantarlı bir tabak makarna 90 dolara satılıyor.”Lokantanın şefi, kilosunu 6 bin Euroya mal ettikleri trüfün 2 kilosunu 10 günde tükettiklerini söylemiş.***İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ildeki kamu yöneticilerine, belediye meclisi üyelerine, siyasi parti yöneticilerine ve dini cemaatlerin temsilcilerine aşağıdaki davetiyeyi gönderiyor:“Mübarek Ramazan ayında, dost sofralarının içimizi ısıtan sıcaklığını paylaşmak amacıyla Başbakanımız Sn.Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımlarıyla İstanbulumuzun değerli yöneticilerine ve il protokolüne vereceğimiz iftar yemeğini, saygı değer eşlerinizle birlikte onurlandırmanızı dilerim.”Kötü niyetli olmadığım için Türkçe yanlışının üzerinde durmayacağım. Ne demek “Saygı değer eşlerinizle birlikte”? Davetlilerin kaç eşleri var ki eşleriniz deniliyor? Doğrusu: “Eşinizle birlikte”.AKP’nin siyasal gösterisine dönüşen bu tür sosyetik iftar yemeklerinin parasını kim ödüyor? İftar yemeği verenler kuşkusuz kendi ceplerinden ödemiyorlar. Harcanan para kamunun parası. İktidar partisi kamu parasıyla dinsel fiyaka yapıyor.***Yoksulların kuyruğa girip birbirini ezdiği iftar çadırları da öyle. Para kimin cebinden çıkıyor? Kuşkusuz yoksulların karınlarının doymasına karşı olamam. Ama böyle sadece Ramazan ayında ve kamunun parasıyla değil, kendi kazandıkları para ile karınları doymalı. Bunun için de yoksulların iş sahibi yapılması, yeni iş alanlarının yaratılması gerek.Ama bunlar zor iş! Verirsin kamunun, devletin, belediyenin parasını, yaparsın parti propagandasını.Benim şaştığım şu: Din adamları bu türden yemeklere katılıp dua ediyorlar. Kamu parasının amacının dışında kullanılmasının ne anlama geldiğini bile düşünmüyorlar.***Bir de zenginlerin, türkücü ve şarkıcıların verdiği İftar yemekleri var ki bunları da başka bir bağlamda eleştirmek gerek. İftar yemeği veren, gazete ve televizyonlarda caka satan bu insanlar vergilerini eksiksiz ödüyorlar mı?Devletten vergi kaçıranların verdiği İftar yemeğini
yemek caiz mi hocam?
button