Güncelleme Tarihi:
Yarın ramazan ayının ilk günü. Oruç tutacaklar bu gece sahura kalkacaklar. Yaklaşık 12 saat oruç tutacak olanlar iftar ve sahur sofralarında ne tür yiyeceklere yer vermeli? Ramazan ayı boyunca sağlık sorunuyla karşılaşmamak için dikkat edilecek konular neler?
Ramazan ayı boyunca, sahurdan-iftara sofraya oturanlar için doğru beslenme biçimi nedir? Oruç tutmasında sakınca olan gruplar kimler? Hangi hastalıklar oruç tutmaya engel?
Geçen yılın Aralık ayında İstanbul'da Ramazan'la ilgili ilginç bir kongre yapıldı ve bu sorulara yanıt arandı. 1-3 Aralık 1997 tarihine yapılan 2. Uluslararası Sağlık ve Ramazan Kongresi, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile Fas Kralı 2. Hasan tarafından himaye edildi. Kral Hasan'ın kurduğu ‘‘Ramazan Üzerine Bilimsel ve Medikal Araştırma Vakfı’’ ile Türk Diabet Cemiyeti'nin desteklediği bu kongre, ilginç sonuçlarıyla uzun süre konuşuldu.
Kongrede Türk tarafını temsil eden Türk Diabet Cemiyeti Başkanı Prof. Dr. Nazif Bağrıaçık, oruç tutmanın sağlık boyutunu şöyle değerlendirdi:
‘‘Bu kongreden sonra ülkemizde, ramazan-oruç ve sağlık boyutuna ilişkin 100'e yakın çalışma yapıldı. Ağır işlerde çalışan işçilerin, oruç tutmaları halinde su kaybına bağlı olarak şoka girdikleri belirlendi. Bunun yanısıra, orucun detoksikan, yani toksinlerden temizleyici etkisi olduğu biliniyor. Oruç tutan insanlar, belirli bir şekilde beslendikleri için, organizma 1 ay boyunca dinleniyor. Bir anlamda sağlığına kavuşuyor. Ama bu tabii ki, sağlıklı insanlar için geçerli. Oruç tutan insanların dikkat edecekleri bir kaç nokta var. En önemlisi, iftarda ve sahurda birdenbire ve çok fazla yemekle mideyi doldurmamak. Ani mide gerginliği, hem tansiyon yükselmesine hem de nörolojik hormonların hızlı salgılanmasına yol açar. Az ve sık aralıklarla yemek en idealidir. Yemeklerin seçiminde ise, çok yağlı, çok tuzlu ve aşırı tatlı gıdalardan kaçınmak gerekir. Bunların yerine hazmı kolay, mide bağırsak sisteminde uzun süre kalacak lifli ve selülozlu yiyecek tercih edilmeli. İftarla sahur arasında yaklaşık 12 saat olduğu için, insanlar yatıncaya kadar az ve sık yemeye özen gösterirlerse, sahura kalkmalarına gerek kalmaz. Ama iftardan sonra hiç yemeyenler için, sahura kalkmamak ertesi günün tüm verimini alır götürür.’’
İFTAR SOFRASINA DİKKAT
Ramazan ayında, geleneksel iftar sofralarında neler olmalı? Oruç tutanlar, maddi olanakları el verdiğince iftar sofralarını zeytin, hurma, çorba, sebze yemeği, meyve ve tatlıyla donatır. ‘‘Ağır tatlılar, reçeller, pastırma, sucuk, zeytin gibi tuzlu gıdalar, 12 saat aç kalmış bir mideye ağır geliyor’’ diyen Prof.Dr. Bağrıaçık, ‘‘İftar sofrasında tadımlık türden yiyecekler olmalı’’ diye uyarıyor ve şöyle devam ediyor:
‘‘En iyisi hafif bir çorba, bir sebze yemeği, etli de olabilir ama fazla yağlı olmamalı. Mutlaka yoğurt ve meyve. Sahurda, daima kahvaltılık tavsiye ediyoruz. Pilav veya hoşaf değil. Bir diğer önemli konu ise, iftardan sonra ve dolu mideyle kılınan teravih namazı. 20 rekatlık bu namazı kılanlar için hayati tehlike söz konusu olabiliyor. Benim tavsiyem, oruç tutanların, yiyeceklerinin bir kısmını teravih namazından sonraya bırakmaları. 1997 yılında, 7 ilde bir çalışma yaptık. Acil servislere yapılan başvuruları inceledik. Acile gelen hastaların büyük çoğunluğu teravih namazından sonra rahatsızlık yaşayanlardı. Hastalara beyin kanaması, kalp krizi ve mide kanaması tanıları konulmuştu.’’
ŞEKER HASTALARINA UYARI
Türkiye'de sayıları 2.5 milyonu bulan şeker hastaları için, Ramazan ayının özellikle dikkat isteyen ayrı bir boyutu var. İnsülin bağımlısı olan şeker hastaları, sürekli diyet ve egzersiz isteyen bir yaşam sürdürüyorlar. Oruç tutmanın sağlıklı insanın metabolik dengesini değiştirmediğini, şeker hastaları için ise oruç tutmanın son derece sakıncalı olduğunu vurgulayan Türk Diabet Cemiyeti Diabet Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Ali İpbüker, hastalara şu tavsiyelerde bulunuyor:
‘‘İnsülin bağımlısı bir diabetik, enjeksiyondan 30 dakika sonra bir şeyler yemek zorundadır. Yapılan insülinin günlük dozuna göre, en az 5-6 öğün yemesi şart. Bunu yapmazlarsa, şeker düşüklüğü sonucu hayati tehlike sözkonusu olabilir, oruç zorunlu olarak bozulur. Bu İstanbul Müftülüğü'nce de kabul edildi. Şeker hastalarının diyetleri, 'çok öğünlü yemek' esasına dayanır. Özellikle şeker hastalarına oruç kesinlikle tavsiye edilmemeli. Benim tavsiyem, şeker hastalığı olup olmadığını bilmeyenlerin, Ramazan öncesinde tok karnına şeker tahlili yaptırmaları.’’
Kimler oruç tutmamalı?
Hamileler
9 yaşın altındaki çocuklar
Seyahatte olanlar
Doktoru tarafından uzun süre aç kalması yasaklananlar
Akli dengesi ve psikolojik durumu bozuk olanlar
Çok yaşlı insanlar
Ağır kalp ve böbrek hastaları
Şeker hastaları
Mide ülseri, safra kesesi iltihabı veya taşı olanlar
Emziren kadınlar
Karaciğer yetmezliği olanlar
Ağır enfeksiyon geçirenler.
Oruç, zayıflama yöntemi değil
Türkiye Diyetisyenler Derneği Üyesi ve Alman Hastanesi Beslenme Uzmanı Lale Özbek, kendisinden Ramazan ayında kilo vermek için, diyet listesi isteyenlerin olduğunu belirterek, bunun sakıncalarını şöyle anlatıyor:
‘‘Oruç tutmak, sağlıklı insanlar için farzdır. Kesinlikle kilo verme yöntemi değildir. Rejim yapan insan, rejimine Ramazan ayında da devam eder, o ayrı bir konu. Ama, kilo vermek için oruç tutan insanların kilo veremedikleri biliniyor. Hareket azaldığı için, kilo vermeleri de zorlaşıyor. Benim hastalarıma önerdiğim, oruç tutuyorlarsa, çok ağır beslenmemeleri. Bir iftar yemeği en az yarım saat sürmeli ve aşırı yükleme önlenmeli. Çünkü, mideyle beyin arasında, tokluk hissi veren bilgi alışverişi 20 dakikada gerçekleşiyor. Ağır yemenin faydası burada. Kesinlikle yiyeceklere saldırmayın. İftardan birkaç saat sonra meyve yenebilir. İftarda kahvaltılık aldıysanız, bu saatlerde ana yemek alınabilir.’’