Güncelleme Tarihi:
* İlk single’ınız “Bana Oynama” çok beğenildi. Bekliyor muydunuz bu ilgiyi?
- “No name” biri olarak bu kadar ilgi görmeyi beklemiyordum. Bir de bu şarkı için biraz risk aldık aslında. Beyonce’nin şarkılarında da imzası bulunan Richard Younglord ile çalışarak oluşturduk “Bana Oynama”yı... Dolayısıyla aşina olduğumuz türden bir şarkı değil.
* Piyasaya neden albümle değil de single’la giriş yapmayı tercih ettiniz?
- Albüm satışlarının durumu ortada. Günümüzde büyük sanatçılar bile single’larıyla ön plana çıkmaya başladı. Yurtdışında da sistem bu şekilde ilerliyor. Piyasaya “merhaba” diyen herkes önce bir single, ardından albüm çalışmasıyla yoluna devam ediyor. Deniz Erten, birlikte çalışmaya karar verdikten sonra “Bana Oynama” şarkısını dinletti, çok beğendim. Bir an önce bu şarkıyla kendimi tanıtmak istedim, bekleyemedim.
* Müziğe ilginiz nasıl başladı?
- Sürekli şarkı söyleyen bir çocuktum. Arkadaşlarım çizgi film izlerken ben klip izliyordum. Müzik sevgimin temelinde ise çok özel bir isim var.
* Kim?
- Ajda Pekkan. Altı yaşındaydım, bir gün televizyonda müzik kanallarında dolaşırken sarışın, çok etkileyici, harika sesi olan bir kadın gördüm ve ekrana yapışıp kaldım. Hemen anneme seslenip kim olduğunu sordum. O da bana Ajda Pekkan’ı anlattı. Hemen gidip kasedini aldık.
* Hangi albümüydü?
- 1996 yılındaki “Best of Ajda” albümü. O albümden sonra bütün Ajda şarkılarında kendimi buldum; sevincimi, üzüntümü hep Ajda’nın şarkılarıyla yaşadım.
* İdolünüz Ajda Pekkan yani...
- Evet, kesinlikle Ajda Pekkan.
SAHNEYE İLK OLARAK AMERİKA’DA ÇIKTIM
* Peki müzikle ciddi şekilde ilgilenmeye ne zaman başladınız?
- Lisedeyken değişim programıyla Amerika’ya gittim. Orada sanata çok önem veriyorlar. Öğrencilerin sanata olan yeteneklerini açığa çıkarmak için çok uğraşıyorlar. Ben de okuldaki müzik kulübüne üye oldum. Ardından festivallere katılıp sahne deneyimleri yaşamaya başladım. Yani sahneye ilk Amerika’da çıktım.
* Türkiye’ye döndükten sonra müzik yolculuğunuz nasıl ilerledi?
- Türkiye’de şan eğitimi almaya başladım. İstanbul Devlet Operası’nın önemli isimlerinden Gül Sabar’la çalışmaya başladık. İki senedir çalışmalarımız devam ediyor.
* Konservatuvara girdiniz mi?
- Hayır, şu an Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bölümü’nde okuyorum, son senemdeyim.
* Neden konservatuvarı tercih etmediniz?
- Ailem müzikle ilgili hayallerimin her zaman arkasında durdu. Ancak “elinde başka bir meslek de olsun” gibi bir düşünce vardır ya hani, onlar da bu şekilde düşünüyorlardı. Müzik her zaman hayatımda olacaktı zaten, bu kesindi. İngilizce ve edebiyatı çok sevdiğim için bana da uygun bir başka bölüm seçtim.
TARKAN OLMAK İSTEMİYORUM
* Müzik piyasasında tutunmak artık çok zor. Siz hangi özelliğinizle farklılık yaratacağınızı düşünüyorsunuz?
- Farkım, tarzım. Türk müzik piyasasında fazla renklilik yok. Piyasada tuttuğu kesin olan bir sound var, herkes o sound üzerine çalışmalar yapılıyor. Erkek şarkıcılarda da hep bir “Tarkan” olma arzusu var.
* Sizde yok mu bu arzu?
- Hem de hiç yok. Ben yabancı isimleri kendime örnek olarak aldım.
* Kim mesela?
- Justin Timberlake.
* Albüm ne zaman gelecek?
- Albümden önce bir single çalışması daha yapacağım. Yaza kıpır kıpır bir şarkıyla girmek istiyorum.
STİL İKONU OLMAK İSTİYORUM
* Avrupai bir stiliniz var. Bu hep mi böyleydi yoksa imaj çalışması mı?
- Hep böyleydi. Hep Avrupai’ydim ve bunu doğru şekilde yansıtmak istedim. Bu anlamda Deniz Erten’le çalışıyor olmaktan çok mutluyum.
* Yabancı şarkıcıların birçoğu aynı zamanda stil ikonu, sizin böyle bir hayaliniz var mı?
- Kesinlikle var. Zaten bu iş her şeyiyle bir bütün bence. Eğer bir pop starsanız, sahneye çıktığınızda stilinizle, şovunuzla ve sesinizle etkilemelisiniz.
* Kimlerin tarzını beğeniyorsunuz?
- Murat Boz ve Kenan Doğulu’yu beğeniyorum. Kadınlardan ise Ajda Pekkan ve Gülşen.