İcrada birbirimize yaslanmak yerine özgürlüğümüzü kullanmayı tercih ediyoruz

Güncelleme Tarihi:

İcrada birbirimize yaslanmak yerine özgürlüğümüzü kullanmayı tercih ediyoruz
Oluşturulma Tarihi: Ocak 06, 2013 00:00

Klasik müziğin en popüler piyano ikililerinden Labeque Kardeşler iki konser için İstanbul’a geliyor. 17 Ocak’ta Borusan Filarmoni eşliğinde Poulenc’in Re Minör Konçerto’sunu seslendirip, ertesi gün resital verecekler. Fırsatı değerlendirip küçük kardeş Marielle’e Pekineller’le rekabetlerini, geçmişte yıldırım gibi çaldıkları icraları sorduk.

Haberin Devamı

Kardeşler arasındaki zıtlık artıyor

Fransa’nın Bask bölgesinde doğan kardeşlerden Katia (62), duyguları doğrultusunda davranan, düşüncelerini özgürce dışa vuran, anlık kararlar veren, sürprizlerle dolu, hatta kimilerine göre çılgın bir kişilik. Caz ve rockla da ilgileniyor, müzikte doğaçlamaya açık. Uzun zamandır İngiliz caz gitarcısı John Mc Laughlin’le birlikteydi, pek çok konser verdiler. Bir süredir rock ikilisi Red Velvet’in gitaristi David Chalmin’le birlikte, konserlerin yanı sıra kendi plak firmalarından grubun bir de albümünü yayımladı. Marielle (60) ise sakin, soğukkanlı, içedönük bir kişilik. En büyük tutkusu doğa ve opera. “Katia şehirlerden gelir, ben kırlardan” diyor farklılıklarını anlatırken. Rus orkestra şefi Semyon Bikov’la evli. Zamanla birbirlerine benzemek yerine kişiliklerinin gittikçe ayrıştığını söylüyor: “Her gün yeni bir farklılık keşfediyoruz. Bu da çok güzel. Çocukluğumuzda birliktelik çok daha zordu. Bugün sorunları birlikte çözüp, başarıyı paylaşıyoruz. Birliktelik gücümüzü arttıyor. Deneyimler bizi birbirimize bağlıyor. Hep yeni bir şeyler keşfetmeye çalışıyoruz. Spontan yaşıyoruz. Hatta plak firmamız bile bunun sonucu. Hep aynı eserleri, aynı şekilde çalsaydık beraberliğimiz bu kadar uzun sürmezdi. Farklı müzikçilerle çalışıyoruz. Birbirimizden bıkmadık. Zaten bu noktaya gelince birlikteliği sürdürmenin anlamı yok. İkimiz de kişiliklerimizi, heyecanımızı koruyoruz. Bunun için de kimi zaman birbirimizden ayrılıp, kendi dünyalarımıza çekiliyoruz. Hatta bazen farklı şehirlerdeyiz, uzun zaman konuşmuyoruz.”

Haberin Devamı

Gençlere video klip yetişkinlere minimalizm

Klasik müzik hızla dinleyici kaybederken, Labeque kardeşler gençlere ulaşmak için yeni yollar deniyor. Marielle’e göre sihirli formül samimiyet ve doğru iletişim: “Büyük salonlardan çıkıp, alternatif mekânlarda da konser vermek gerekiyor. Daha da önemlisi video klip çağında, görsel desteksiz gençlere ulaşmak çok zor. Klip yoksa Beethoven’in bir senfonisini oturup baştan sona dinlemezler. 2007’de Stravinski - Debussy CD’miz için klipler hazırlattık. Katia, caz, rock yapıyor. Ben flamenkoyu seviyorum. Bunlar gençlere ulaşmak için birer köprü. Tabii çabanın içten gelmesi gerekir.”
Labeque kardeşler, 1969’da ünlü besteci Olivier Messiaen’in teşvikiyle ilk albümlerini kaydetmişti. O günden bu yana çağdaş müzik misyoneri gibi çalışıyorlar. Minimalizm akımının 50’nci yılını kutlamak üzere iki yıldır konserler veriyorlar. Kaydettikleri 3 CD gelecek ay yayımlanacak. Marielle “Zor eserlerdi, çok emek sarf etmemiz gerekti. Fakat çok güzel eserler keşfettik” diyor.
İkili Avrupa ve ABD’deki orkestralarla görüşüp ortak fon yaratıyor, çağdaş bestecilere eser siparişi veriyor. Marielle, Philip Glass’ın onlar için yazdığı eseri 2016’da tamamlayacağını müjdeliyor. “Piyano ikilisi repertuvarı çok kısıtlı, bu eserlerle genişliyor” diyor.

Haberin Devamı

Tek ses olmak istemiyoruz

Piyano ikilileri tek, ortak ses gibi algılanır. Marielle’in söylediğine bakılırsa, Labeque kardeşlerin
yorumları bu beklentiyle hiç örtüşmüyor. Tam tersine ton zenginliğini iki farklı ses olmalarından alıyorlar: “Tek piyano yeter, artar bile. İki piyano varsa, ortaya orkestral ses zenginliği çıkmalı. Biz piyanoya oturduğumuzda, hangimiz obua, bas, klarnet, çelloyu çalacağız diye konuşuruz. Çalarken hep diğer enstrümanların seslerini hayal ederim. Dört el için yazılan eserler çok nadirdir. Diğer eserleri uyarladığınızda, yorumda iki ayrı karakterin korunması önemlidir. Opera solistlerinin ses skalası gibi, piyanolarda da farklılık icraya boyut kazandırır. Bir piyanonun tonu parlakken, diğeri pastel kalır, ortaya güzel bir ton zenginliği çıkar. Katia’yla ellerimiz, tınılarımız, karakterimiz farklı. Hâlâ yorum üzerine saatlerce konuşuyoruz, tüm detayları tartışıyoruz. Bazen kavga ediyoruz. Sonra mikrofonun önüne çıktığımızda tüm sorunlar çözülüyor ve en iyi yorumu buluyoruz. İcrada birbirimize yaslanmak yerine özgürlüğümüzü kullanmayı tercih ediyoruz. Tüm hazırlık sürecini, provalardaki çalışmalarımızı bir kenara bırakıp sahnede anlık ilhamla, emprovizasyon yapar gibi çalıyoruz. Ortalama yorum yerine riske giriyoruz. Zaten bu sayede birlikteliğimiz sıkıcılıktan kurtuluyor. Mozart’ın konçertosunu çalarken, Katia’nın çaldığı bölümü aynen tekrar etsem icra sıradanlaşır. Onun gibi çalmak istemem.”

Haberin Devamı

1991’deki Poulenc CD’sini dinleyemiyoruz

İstanbul’da seslendirecekleri Poulenc’in Re Minör Konçertosu uzun zamandır repertuvarlarında. Hatta, 1995’te BBC proms’daki icraları iki yıl önce YouTube’a eklendi. 30 bin kişi izledi. “Rüzgâr gibi çalmanız tartışma yaratmış, yorumunuz zaman içinde değişti mi” sorusuna gülerek cevap veriyor Marielle: “1991’de yayımlanan Boston Filarmoni eşliğindeki yorumumuzu dinlemeye dayanamıyorum... Çok hızlı çalmışız, ifade gücü zayıf, yavaş bölümler de çok yavaş... Tanrım, dayanılır gibi değil! Geçenlerde BBC Radyosu’ndaki röportajda CD’den eserin ilk bölümü çalındı. Öncesinde yorum övüldü. Canlı yayındaydık. “Lütfen bu işkenceye bir son verin” dedim. (Kahkahalar...) Gerçekten felaketti. Eseri Stravinski ruhuyla, o zamanlar Seiji Ozawa’nın yaptığı gibi, koşturarak, haykırarak çalabilirsiniz... Ya da hakkıyla müzik yaparsınız. İçinde çok farklı ruh halleri, coşku, neşe var. Yıldırım gibi çalıp geçilecek bir konçerto değil. 2005’te Simon Rattle yönetiminde Waldbühne Berlin’deki konserimizde istediğimiz yoruma ulaşabildik. Şimdi 1980’lerde seslendirdiğimiz Mozart konçertosunu yenilemenin zamanı.”

Haberin Devamı

Pekineller bize rakip değil

Labeque kardeşlerin yolu son beş yılda Türkiye’ye sık düştü. İstanbul ve Antalya’da konserler verdiler. Buna karşın Türk besteci ve yorumculardan tek tanıdıkları isim ‘müthiş müzikçi, olağanüstü yetenek’ diye tanımladıkları Fazıl Say. “Belki günün birinde Fazıl Say iki piyano için bir eser yazar. Biz de seslendiririz” diyor Marielle. Aslında dünya sahnelerindeki en büyük rakipleri de Türkler. Marielle’den bir yaş küçük olan Pekinel Kardeşler, onlarla aynı dönemde Paris Konservatuvarı’nda okudu. Daha sonra Deutsche Gramophone gibi dev bir plak firmasının solistleri arasına katıldı. Özellikle ABD’de çok dikkat çektiler. Avrupa’da da önde gelen orkestralarla, şeflerle iddialı konserler verdiler. Son yıllarda Ferhan ve Ferzan Önder ikilisi Almanya başta olmak üzere Avrupa’da adından söz ettiriyor. “Türklerin kuşatması altında zorlanıyor musunuz” esprisine gülerek cevap veriyor Marielle: “Piyano ikililerinin artması müthiş bir şey, çok sevindirici. Yeni ikililer geliyor. Özellikle Amerika’da yeni, güçlü ikililer çıkıyor. Hepsine ihtiyacımız var. 1968’de, biz Paris Konservatuvarı’ndan mezun olduğumuzda sadece bir Rus ikili vardı. 30’lu yaşlarda piyano ikilisi olarak konserlere başladıktan bir süre sonra Pekinel Kardeşler’in isimlerini duyduk. Sanıyorum biz onlardan önce mezun olmuştuk, konservatuvarda hiç karşılaşmadık. Konser, albüm programımız çok yoğundu, hep meşguldük. Bu nedenle onları takip etmedik. Belki aynı plak firmasında çalışsaydık, repertuvarlarımız çakışsaydı, problem yaşayabilirdik. Fakat ayrı firmalarda çalıştık, repertuvarlarımız da farklıydı. Dolayısıyla onları rakip olarak görmedik hiç. İki genç Fransız ikilisini çocukluklarından bu yana izliyoruz. İki kız kardeşin birlikte olması zordur. Birlikte çalışmaya başladıklarında ise durum değişir. Onlarla benzer yollardan geçtiğimiz için, sorunlarını nasıl çözdüklerini merak ediyorum, çok sık haberleşiyoruz, Japonya’ya turneye gittiklerinde bile her detayı soruyorum.”

Haberin Devamı

Büyük plak firmalarına kızdık, kendi firmamızı kurduk

/images/100/0x0/55eaf03ff018fbb8f8a06022

Klasik müzikte şöhretler genellikle büyük plak firmalarınca yetenekler içinden seçilerek yaratılıyor. Festivallerde, konser salonlarının programlarında öne çıkmaları için destekleniyor. Diğer yetenekli müzikçilerin, bu şöhretlerin arasından sıyrılıp konser fırsatı yakalaması, ismini duyurması çok güç, hatta kimi zaman imkânsız. Labeque kardeşler gibi yıldızların çokuluslu firmaların desteğini reddedip, plak firması kurması ciddi bir risk, hatta intihar. Fakat onlar imkansızı başardı. KML’yi kurdular. Dünyanın en önemli orkestralarıyla ünlü konser salonlarında konser vermeyi sürdürüyorlar. Albümleri, geçmişteki gibi 500 binlik satışlara ulaşmasa da geniş ilgi görüyor. Marielle şöyle anlatıyor bu süreci: “Erato, EMI’yle başladık. Bir gün koşulları kabul edilemez noktaya geldi. Aslında bu dönemde bile istediğimizi yaptırmayı kısmen başardık. Philips, ‘Rapsody in Blue’yu kaydetmek istediğimizde, pek sıcak bakmamıştı. Bartok’un sonatlarını kaydetmek istediğimizde, Rahmaninov’ları önerdiler. Stravinsky’nin satmayacağını söylediler. Peki öyleyse, albüm kaydetmenin ne anlamı var? Albümler sahne repertuvarını desteklemeli. ‘Tea for Two’ gibi çılgın işler yapsaydık çok sevineceklerdi... Kapasitemizi göremediler. Bize çizdikleri yoldan yürüsek mutsuz olacaktık. Mozart’ın Re Majör Piyano Konçertosu ve birkaç sonatla yetinsek bugün çoktan unutulmuştuk. Sonunda Katia’nın girişimiyle firmamızı kurduk; ben korkuyordum, o cesaret etti. Stravinsky’yi kaydettik. Evet, Gershwin kaydımızdan daha az satıyor. Eee n’olmuş yani? Bu bizi etkilemiyor. İstediğimizi kaydetmenin onuru bize yetiyor. Philips’e kaydettiğimiz, çok sevdiğimiz CD tükendi, artık piyasada yok. Onun yerine daha çok satacağını düşündükleri CD’lerimizi basıyorlar. Biz kendi firmamızı kurup özgürlüğümüzü kazandık, özgün işler yapmak dikkat çekmemizi sağladı, bu sayede ayakta kaldık. Plak firmalarının yolundan yürümek başkalarına iyi gelebilir, bize göre değil. Sanatçı şu soruları sormalı kendine: Müzik nedir, nasıl yapılmalı, ne söylemek istiyorum?..”
(Labeque kardeşler, 17 Ocak’ta Lütfi Kırdar’da BİFO eşliğinde çalacak, ertesi gün Borusan Müzik Evi’nde resital verecek. Mülakatın tam metnini www.muziksoylesileri.net’te okuyabilirsiniz)

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!