Güncelleme Tarihi:
- Sergiyi hazırlama fikri nasıl ortaya çıktı?
- Londra’da yüksek lisansımı yeni bitirmiştim. İstanbul’a ziyaretimde Murat Pilevneli’yle görüştük ve işlerimin üzerinden geçtik. Zaten her fırsatta Murat’la işlerim hakkında konuşuyorduk. O da işlerimin oturduğuna inandığı noktada böyle bir proje teklif etti. Ben de tabii ki kabul ettim.
- İşlerinizde kendinizi kullanmayı niçin tercih ettiniz?
- ‘Hükmedemeyen Ben’, çok kişisel ve dürüst olduğuna inandığım bir parçam. Böyle bir videoda başkalarını kullanmak samimi olmazdı, maske takmak gibi olurdu.
- Aynı videoda ikiz kardeşinizle birlikte yer alıyorsunuz aslında. Bu video çalışması, yabancı olarak gördüğümüz ‘öteki’ne ne kadar da yakın olduğumuzu göstermiyor mu aslında?
- Çok güzel. Beni en çok heyecanlandıran işlerden biriydi ‘Hükmedemeyen Ben’. Şansıma da ikiz kardeşim var. Anlatmaya çalıştığımı onunla yapmak çok daha kolay oldu. Bu iş, diğerlerinin aksine, içimizde olana ne kadar uzak olduğumuzla ilgili. Kendini bilmezliğe dair yani... İçimdeki, kafamdaki iki ‘ben’in hangisinin ağır basacağı, hangisinin laf geçireceğiyle ilgili. Bir yandan kendini belli bir kalıba sokmak istiyorsun. Kafandaki ideal kadın olmak istiyorsun çünkü. Ama öte yandan içindeki bastırılmış hisler ve düşünceler, hür olmak isteyen diğer ‘ben’i tetikliyor ve beklenmedik davranışlarda bulunabiliyorsun. Zaten çoğunlukla, bazen pişmanlıklara bazen de kişinin kendisini bile hayrete düşüren hareketler de buradan çıkıyor.
BU ŞEHİR ANLATACAKLARIMIN ÇERÇEVESİ
- ‘Görünürün Ötesinde’ modern kent yaşantısına nasıl bir eleştiri getiriyor?
- Şehirlerin anlatılma ve yeniden anlamlandırılma biçimlerine, insanlar üzerindeki etkilerinin yanı sıra, biraz daha psikanalitik açıdan yaklaşmaya çalışıyorum. Aslında, esas çıkış noktam insanlar. Onları gözlemleyip anlamaya çalışmak beynimi ve hislerimi en çok kurcalayan şeyler. Bu konuda da bana en çok ilham veren şehir, İstanbul. Videolarımın hepsini burada çektim. Bir şekilde bütün gözlemlerimi İstanbul’da toplayabiliyorum. Sanki bu şehir anlatmak istedigim her şeyin çerçevesi. Aslında, şehri hikâyenin arka fonu olarak değil de, kendisi olarak kullanıyorum.
- Kaç senedir yurtdışında yaşıyorsunuz?
- Yaklaşık 12 yıl yurtdışında okudum. Bu nedenle yurda her dönüşte, şehrin değişimlerini, yeni oluşumlarını fark etmek, sürekli burada bulunan birine göre biraz daha kolay ve açık oldu. Hızla büyüyen, kalabalıklaşan şehrin içindeki görmezden gelinen veya hızdan dolayı farkedilmeyen değişimlere ve yarattığı hislerine tanık oldum. Belki de kendimce oldum aslında. İçimde bir tür sıkışıklık var, göğsümü düğümleyen cinsten. Göremeyenlerin, gözden kaçan güzelliklerin, iyiliklerin veya kötülüklerin, gösterilmek istenmeyenlerin, manipülasyonların, göz boyamaların yarattığı bir kıstırılmışlık hissi.
UMUTSUZLUĞA KAPILMAK ÇOK KOLAY OLURDU
- Serginin izleyiciye, izlenildiğini hissettiren bir kurgusu da var...
- Bunu bilmiyordum. Ama voyörizm, yani röntgencilik var tabii. Büyüteçler var, oda içinde hareket eden ve ister istemez izleyiciye ne oluyor orada, kim var, ne yapıyor sorularını sorduran ve izlemeye devam ettiren bir kadın var. Sonuna ulaşınca neyle karşılaşacağını bilemediğin bir tünel var. İzleyici meraka sürüklensin, beklenmedik şeyleri fark etmeye yönelsin istiyorum. Farkındasızlık içine voyörizm elementini katarak, onu kırmaya çalışıyorum.
- İçe dönüklük, iletişimsizlik ve yabancılaşma kavramları üzerine kurgulanan yapıtlardan oluşan sergi için ‘umutsuz’ diyebilir miyiz?
- Umutsuzluğa kapılmak çok kolay olurdu.
- Şu sıralar yine bir sergi hazırlığındasınız galiba...
- 28 Nisan Cumartesi günü Ankara’da Siyah&Beyaz Galeri’de bir sergim olacak. Ardından da Kore’de bir proje var.
Murat Pilevneli
İLKLER ÖNEMLİDİR
Beş sunum odasına ve üç buçuk metre tavan yüksekliğine sahip Pilevneli Project’in fikir ve yeni önermelerde bulunarak sanat profesyonellerine bir kaynak yaratma gayesi olacak. Genç sanatçıları keşfederek, ilk projelerine destek vererek profesyonel hayata adım atmaları sağlanacak. Ayrıca bir noktaya gelmiş sanatçıların da şimdiye kadar uygulanmamış fikirlerini hayata geçireceği bir mekân olacak. Bunu yaparken de sanatçıların çalıştıkları galerileri varsa onlarla birlikte, değilse de direkt sanatçılarla gerçekleştireceğiz sergileri. Şu an üzerine çalıştığımız yaklaşık 14 ayrı proje var. Elif’in sanatsal gelişimini ve aşamalarını üç senedir takip ediyorum. Bu bahsettiğim projeler arasından en hazır olanı onunkiydi. Bu nedenle başlangıcı Elif ile yapmaya karar verdik. Kuşkusuz başlangıçlar önemli. Sadece mekânlar için değil, aynı zamanda sanatçılar için de... Şimdiye kadar onlarca sanatçının ilk sergisini gerçekleştirdim ve çok azı Elif kadar hazırdı. Çok geçmeden, 4-5 sene sonra bunun ne anlam teşkil ettiğini hep birlikte göreceğiz.
‘Görünürün Ötesinde/Beyond the Visible’, 28 Nisan’a kadar Pilevneli Project’te görülebilir. (212) 259 03 94.