Hyundai daha ne istiyor?

Güncelleme Tarihi:

Hyundai daha ne istiyor
Oluşturulma Tarihi: Şubat 15, 2004 00:00

BİLİYORSUNUZ Hyundai, ‘‘Akbank reklamında risk alan sürücülerin arabası olarak gösteriliyorum, engelleyin’’ diye Reklam Özdenetim Kurulu'na başvurdu. Akbank da reklamdaki Hyundai logosunu görülmez hale getirdi. Birçok okurum bu konuda ne düşündüğümü soruyor. Haklılar. Bu reklamı iki hafta önce eleştirdim ve bu konudan söz etmemiştim. Hem de reklam yayınlanmaya başladığı gün fanatiklerim tarafından ‘‘Hyundai'a haksızlık yapıldığını söyleyen e-postalar’’ almama rağmen.Neden? Çünkü bu reklamın Hyundai'nin aleyhine değil lehine çalıştığını düşünüyorum. Bir kere konu reklamın yan mesajıyla ilgili ve bu yan mesajdan da ‘‘Hyundai’cılar kötü şofördür, Hyundai’lar kaza yapar’’ mesajı çıkarmak yanlış. Buradan çıksa çıksa ‘‘riskli araç kullanan kaza yapar’’ mesajı çıkar. Bir de ‘‘Vay bee Hyundai ne arabalar yapıyormuş’’ mesajı. Bence Akbank reklamı Hyundai'a müthiş bir sportif imaj kazandırıyor. Bu kadarını Hyundai'ın kendisi bile yapamazdı. Hyundai daha ne istiyor?Niye dört?MOLPED'in ‘‘Molpediniz var mı?’’ diyen reklamına ‘‘Uluorta kadın pedi de sorulmaz ki!’’ diye kızıyorsunuz ama bakın yılların Orkid'i reklamlarında Molped'i taklit etmeye başladı. Orkid'in promosyon duyurma amaçlı reklamında Molped reklamında olduğu gibi tam dört genç kız var. Genç Rozi reklamlarında da mı dört genç kız var? Yok ya? Bir bakayım. Hakikaten ha! Oradaki genç kız sayısı da dört. Kadın pedi reklamlarında dört genç kız oynayacak diye bir kural var da ben mi bilmiyorum?Genelev sektöründe rekabetEMNİYET Müdürü bir dostumla Türkiye'de gençleri hedef alan fuhuş ve uyuşturucu çetelerini konuşuyoruz. Bu konuşmadan öğrendiğime göre Türkiye'deki yerli genelev sektörü, ‘‘Nataşa sektörü’’ ile baş edebilmek için bir süredir ürün gamını değiştirmiş. Eskiden yerli sektör yaşça geçkin, kilolu bayanları tercih edip güzellik konusunu da ‘‘istemeyen yüzüne kese kağıdı geçirir’’ söylemiyle hallederken, şimdilerde 18 yaşın altına inilip, bebek yüzlü 60-90-60 genç kızlar tuzağa düşürülmeye başlanmış. İlk hedef de ailelerinden ayrı yaşayan üniversiteli yoksul kızlar! Diyeceksiniz ki ‘‘Türkiye'de yasal olarak 21 yaş altı genelevlerde çalışamaz. Ne iş?’’ Türk girişimci de çare tükenir mi? Mahkemeler ne güne duruyor? Alavere dalavere, başvuruyorlarmış mahkemeye, yükseltiyorlarmış kızların yaşlarını. Yerli genelev sektörünün aşamadığı tek sorunu ise boy sorunuymuş. Bizimkiler biraz kısa kalıyor ya. Niye şu mahkemeler boy da yükseltmez ki!Gördüğünüz gibi rekabetin ve haksız rekabetin kuralları her yerde işliyor. Nataşa sektörünün diğer sektörlerdeki merdiven altı (yasa dışı üretim yapıp faturasız satanlar) üreticilerden farkı ne ki? Yasadışı olanı engellemeyip haksız rekabet ortamı yaratırsan olacağı bu. Yasalara uyanlar enayi mi? Bıçak kemiğe dayanınca hayatta kalmak için onlar da buluyorlar bir yolunu ve olan geleceğe oluyor.Schweppes ince giyiyor kış günüZAMAN zaman Türkiye'nin gündemini dibine kadar etkileyen reklamcıların gündemden hatta hava durumundan etkilenmemeleri mümkün değil. İşte kar, kış beyazlık ilişkisi kuran Ozan Güven'li Rinso reklamı, işte ‘‘güvenli gülüş yoluyla kız tavlama sanatını’’ öğretmek için (bu reklamda diş hekiminin çöpçatanlık rolüne de dikiz yani) snowboard yapan gençlerden yararlanan İpana reklamı, işte kar nedeniyle yolda kalanlar için kaşkol atkı dağıtan Castrol GTX reklamı, işte kardan adamlı wadaaaaa... Ve de fırıldak kafalı kardan adamla farklılaşmaya çalışan Aygaz Özel LPG1 reklamı.Tabii ki halen Schweeps reklamı gibi gündemi iki mevsim önceden takip eden reklam kampanyaları da var. Bu tür yaz görüntülerinin kışın ayazında insanın içini ısıtıcı bir etki yarattığını savunanlar olacaktır tabii ki. Amaa... Bir ülkede insanlar kitleler halinde ‘‘Her yerde kar’’ şarkısını söylerken o ülkedeki reklamların tamamı ‘‘Ayva çiçek açmış yaz mı gelecek’’ şarkısını söylüyorsa o ülke reklamcılarının sağduyusundan da solduyusundan da şüphe etmek gerekir. Hazır söz yeni Aygaz LPG1'den söz açılmışken, bu reklamda kardan adamın ne işe yaradığını anladınız mı? Kışın donmayan yakıt üretmişsin, bunu böyle sıradan bir şekilde sunmanın alemi var mı? Yoksa Aygaz donmayan LPG'ye çok da fazla güvenmiyor mu?Televole ticaretiKURBAN Bayramı'nın üçüncü günü Manavgat'ta konuşlanmış Slience Beach isimli otele gittim. Aynı gece otelde bayrama özel bir program vardı. Gecenin sanatçıları Emel Müftüoğlu ve Davut Güloğlu. Salonda adım atacak yer yok. Kimsenin sahneyi gördüğü de... Çünkü Slience Beach, oteli pazarlamak için ‘‘Televolecilerle’’ anlaşma yapmış ve en az onbeş kamera sahne önünde, kameraman kafasından bir şey görmek mümkün değil.Slience Beach-Televole konsorsiyumu işi daha da sağlama bağlamak istemiş. Ebru Destan, Asuman Krause ve Nefise Karatay'ı geçerken tesadüf Slience Beach otele uğratmış. Kameralar mankenlere dikiz. Mankenler sahnede göbek atmada. Otel misafirleri de ‘‘Acaba bir şey görebilir miyim’’ diye köşe kapmaca oynarken, televolelere figüranlık yapmada. Anlayacağınız rezillik paçadan akmada.Geçen bir hafta boyunca Slience Beach'te çekilen görüntüleri ‘‘Televolelerde’’ takip edince de anladım ki, ‘‘Televoleler’’ televizyon programı olmaktan çıkmış perde arkasında para basan makineler haline gelmiş! RTÜK bu konuda görevini yapmadığına göre herhalde şikayet makamı artık mali polis.Slience Beach'e gelince... Kim yönlendiriyorsa otel sahiplerini yanlış yönlendiriyor. Slience Beach'in kendini çekici kılmak için böyle numaralara gereksinimi olduğunu sanmıyorum Slience Beach'teki kapalı ve açık havuz, sağlık merkezi, hamam, oyun salonları, deniz ve plaj, kapalı mekanlar kimsede yok! Kutlarım, gerçekten güzel bir otel yapmışlar. Üstelik otel sahiplerinde ‘‘müşteri odaklı bir zihniyet’’ olduğu da çok açık, çünkü yemekler, açık büfeler, atıştırma büfeleri bir harika. Eleman kalitesi ve elemanlar arası iletişim biraz daha iyi olsa Slience Beach'ten korkulur. Kendini daha iyi tanıtmak koşuluyla tabii ki.Çare televolelere yataklık yapmakta değil ama. Otelin güzelliğine yakışan saygın bir halkla ilişkiler şirketi bulmak lazım. Yoksa güzelim tesise yazık olur. Benden uyarması.Bahane çok ürün nerde?ÜLKER Albeni reklamı dikkat çekici, içindeki mizah hoş ama unuttuğu bir şey var: Ürünün kendisi. Biz bu reklamı bahane satmak için mi Albeni'yi satmak için mi yapıyoruz? Tamam, ‘‘Çikolata yemek için bahane bulma’’ esprisi hoş ama hedef kitle bir de alacağı şeyin nasıl bir çikolata hatta çikolata olduğunu anlasa! Topkek değil ki bu adından ne menem bir şey olduğunu anlayalım. Tribünlere oynayacağız derken reklamın temel kuralarını unutmaya mı başladık? (Reklam Ajansı: Manajans Thompson Rating: * *)Yeyin artık şu Rondo'yuÜLKER Rondo reklamında neredeyse iki yıldır iki genç bir Rondo'yu paylaşamadılar. Gençler! Yeyin artık şu Rondo'yu da bitsin şu reklam, emin olun sizin yüzünüzden ben bittim ya. Bir televizyon reklamının aşındığı bir nokta yok mudur? Eğer varsa bulmak için mutlaka Ülker Rondo'yu araştırmak lazım.Kader dedikleriÖNCEKİ kar fırtınasında kamu yöneticileri bilimsel tahminlere kulak verip önlem alsalardı İstanbul'da okuldan eve dönerken donarak ölen yavru şimdi hayatta olur muydu?ÇekirgelikTilki deri değiştirir ama alışkanlıklarını değiştirmez. Suetonius
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!