Güncelleme Tarihi:
- 14 Ağustos’ta Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda izlenebilecek "Rock on Broadway" müzikalinde siz de yer alıyorsnuz. Bu teklif size nasıl geldi?
Geçen sene bu projenin ilk ayağı olan Rock Müzikalleri'ni uzaktan da olsa izlemiştim ve "Keşke doğru insanları ben de tanısam ve doğru zamanda doğru yerde olup bu projenin içinde yer alabilseydim" diyordum kendi kendime. Bu sene beklemediğim bir anda basın danışmanım aracılığıyla teklif geldi. Ben de koşa koşa görüşmeye gittim.
- Oyunculuğunuzu biliyorduk ama müzikal sevginiz nereden geliyor?
Biraz müzikallerle büyümekle alakalı bir durum bu. "Damdaki Kemancı" ve "Don Kişot" müzikallerinin müzikleri babam tarafından bana mandolin ile çalınırdı. Onlar benim ninnilerimdi, özetle müzikallerin içinde büyüdüm. Diğer çocuklardan daha farklı yetiştirildim. Büyüme çağım boyunca Türkiye’de "Evita" müzikali sahnelenirken sahne arkasındaydım. Hep hayal ettim. Çok fazla müzikal dinledim. Yurtdışına gittiğimde Broadway’de ve Londra’da pek çok müzikal seyrettim. Hatta Londra’da Amerika’da seyrettiğimden daha çok müzikal seyrettim. Çünkü lise dönemimdeyken para biriktirip Londra’ya uçup üç günde 4-5 müzikal seyredip dönüyordum.
- Daha önce hep kamera ve sahne arkasında olmak istediğinizi söylüyordunuz...
Aslında bu istek öyle başladı zaten. Odamda hayalini kurduğum şeyi bir sürü insanın önünde yapma fırsatı geçti elime. Bunu en iyi şekilde değerlendirmeye çalışacağım.
- Bilkent’te okuduğunuz sırada Radio Mydonose’da yaptınız müzikal içerikli bir program da vardı...
Müzikallerin şarkılarından oluşan bir playlist ve proje ile Ankara’da birçok radyonun kapısını çalmıştım. Kimse kabul etmemişti sadece Radio Mydonose’dan Erhan Konuk bana güvenip, projeyi beğenip yapmamı istedi. Müzikallerle ilgili “Highlights” adında hazırlayıp sunduğum bir program yarattım. Başladığımın üçüncü ayında istek almaya başlamıştım. Hiçbir şeyin fazla ya da erken olduğuna inanmıyorum. Çünkü bu bilgiyi bu hizmeti de almak isteyen insanlar var. Bir yıl süreyle ben yaptım programı. Amerika’ya döndükten sonra 6 ay daha yapmaya çalıştılar ama olmadı. Bu sevgiyle yapılacak bir işti. Ben sabah akşam program hakkında çalışıyordum.
- İlk müzikalinizde böyle büyük bir prodüksiyonun içerisinde olmak korkutuyor mu sizi?
Tabii ki. Korku olmadan heyecan olmaz, heyecan olmazsa güzel bir iş ortaya çıkmaz. Benim koreografim herkesinkinden çok daha farklı. Havalarda uçuyorum. İlk kez hem dans edip, hem bu kadar efor sarf edeceğim için tabii ki büyük bir sorumluluk ve heyecan var.
HİPERAKTİFİM YORULMUYORUM
- Rock on Broadway’de Chicago Müzikali’ndeki Roxie olacaksınız...
Evet. Bir parçada da Pamela ile yine Chicago Müzikali’nden Nowadays’te düet yapacağım. Canlı olarak üç kez seyrettim ama fırsat bulduğunca filmini izlediğim bir müzikaldir. Roxie’yi filmde Renee Zelweger oynamıştı. Şan, şöhret ve başarılı olmak üzere yola çıkan ve bu yolda hiçbir şeyi gözü görmeyen bir karakter. Tabii ki onlardan bir esinlenme olacak ama birebir olarak değil. Müzikalin orjinalindeki performanstan daha komplike bir koreografi seyredecekler.
- Nasıl bir çalışma düzeni izliyorsunuz?
Yaklaşık on gündür çalışıyoruz. Toplam bir ay gibi az bir sürede roller çıkıyor ama her gün çalışıyorum. Dans konusunda Nur Sonbahar’dan inanılmaz şeyler öğreniyorum. Dans et stüdyosuna her gün 5 saat çalışsam da koşa koşa geliyorum. Onlar yorulup beni yolluyorlar. Çok sevdiğim bir şeyi yaparken sıkılmıyorum.
- Daha önce aldığınız müzik eğitiminiz var mıydı?
Birebir okulda bir eğitimim yok. "Şarkı Söylemek Lazım" yarışmasından sonra ses çalışmalarımı bırakmadım. Evime piyano alıp, kendi kendimi geliştirmek üzere dersler aldım.
- Oyunculuk, dans, şarkı söylemek...
Ve gerekirse kamera karşısına geçmek. İnsanlar "Ne yapacağına karar ver" diyor ama hepsi eğlence sektörünün içerisinde. Hepsini bir kolye olarak düşünürseniz tüm bu saydıklarınız eğlence dünyasının birer halkası. Birçok işi bir arada yapan başarılı insanlara bakarsanız, hepsini hakkıyla yaptıklarını görürsünüz. İnsanların ne yapmak istiyorsa yapmaları taraftarıyım. “Mankenden oyuncu olur mu” ya da “Oyuncudan şarkıcı olur mu” önyargılarına karşıyım. Siz bir şey yapıyorsunuz, insanlar da sizi seyredip seyretmeme özgürlüğüne sahip. Bu konuda herkesin rahatlaması taraftarıyım.
- Sizde biraz hiperaktiflik var sanırım...
Galiba. Dinlenmem gerektiği zaman da oturamıyorum. Kendimi kanalize edip, başladığım işi bitiriyorum.
- Oyunculuk yeni sezonda devam edecek mi?
Dizi teklifleri geliyor, değerlendirme aşamasındayım. Kabul ettiğim bir şeyler olursa ilk sizin haberiniz olur. Bu sefer daha dikkatli davranıp, daha farklı karakterlerle izleyicinin karşısına geçmek istiyorum. Dizi olacak, dizileri seviyorum.
- Daha önceki işlerinizde içinize sinmeyen bir şeyler mi vardı?
Hayır. Beş yıl içerisinde çok güzel projelerde yer aldım ve hepsinden de alnımın akıyla çıktım. Canlandırdığım tüm karakterlere sevgi ve saygı ile bağlıyım. Bugün herkes "Arka Sokaklar’daki Seyhan" diye sokakta bana sesleniyor. Daha önce "Su", "Fulya" diyorlardı. Gidişattan memnunum. Daha önce oynamadığım, saçımı değiştireceğim, kostümü farklı bir karakter üzerinde uzun uzun çalışacağım bir rol bekliyorum.
- "Ayakta Kal" filminin çekimleri bitti mi?
Yeni tamamladık. Onun nasıl olacağını görmek gerek. Yeni film teklifleri de var. Faruk Aksoy ile mutlaka tekrar çalışacağım.
- Kamera arkası çalışmalarınıza geri dönecek misiniz?
Cem Özer’le çalışırken tiyatro yönetmenliği de çok cazip geldi. Kamera arkasına geçmek beni heyecanlandırıyor. İki yeni kamera ısmarladım. Kısa film projelerimi ayağa kaldırabileceğim kadar yeterli makineler. Şimdiki konsantrasyonumu yönelttiğim nokta kısa filmler. Yarışmalara katılırsam da başka bir isimle katılacağım. Bunun özel bir nedeni yok ama farklı bir imza atmak istiyorum.
- S’nek Tv için gezi programı da yaptınız. Yeni sezon için bu koldaki gelişmeler nasıl olacak?
Amsterdam’ı bir haftada çektik. En keyifli işlerimden biriydi. Kesinlikle yeniden yapacağım. Gezi ve gerçekliği birleştirmek mükemmel bir şey. Bir kere omzunuzda bir kamera oluyor. Bundan daha mutlu olamam. Belki de kendi kameramla yapmaya devam ederim.
YIPRATICI HIRSLARIM YOK
- Ünlü bir babanın kızısınız. Türkiye’de yeri geldiğinde hayatınızın didik didik edilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hayatımı zorlaştırdı bu haberler. Kimsenin hoşuna gidecek bir durum değil. Artık bu konulara da girmek istemiyorum çünkü hem ben hem de okuyan insanlar çok sıkıldı. Beş yıldır bu sektörde ve güzel projelerin içerisinde yer aldıysam, bende de bir şeyler vardır. Zamanla insanlar görecektir. Ben yoluma devam ediyorum, önümde insanı heyecanlandıran projeler var. Keyfim yerinde, artık keyfimi kaçıracak hiçbir şeye de izin vermiyorum.
- Müzikalde canlandıracağınız Roxie karakteriyle benzer taraflarınız var mı?
Yıpratıcı hırsları olmayan, alçak gönüllü bir insanım. Bu açıdan müzikalde canlandıracağım Roxie ile bir benzerliğimiz yok. "Oyunculuk yapmasaydınız ne yapardınız" derseniz bakar kalırım. Çünkü şov yapmayı seviyorum. Showgirl’lükten ziyade showbussiness’ta (eğlence dünyasında) yer almayı seviyorum. Karşılığında da insanlardan takdir görmeyi tabii ki...”