OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 05, 2005 00:00
Madredeus’u dinlemek okyanus kıyısında dalgaları seyretmeye benzer, belki her dalga bir öncekinin aynıdır ama size huzur verir, diyor bir müzik eleÅŸtirmeni. 20 yıldır kendi besteledikleri Portekizce hasret ÅŸarkılarını (saudade) seslendiren beÅŸli, Amerika’dan Japonya’ya tüm dünyada sadık bir dinleyici kitlesi edindi. Yedi albümleri toplam 3 milyon adet satıldı. Birbiri ardına ‘Um Amor Infinito’ ve ‘Faluas de Tejo’ albümlerini yayımlayan topluluk, bu akÅŸam Ä°ÅŸ Sanat’ta konser verecek. Solistleri Teresa Salgueiro’yla Lizbon’dan konuÅŸtuk.Portekizli fadocu Misia, sahnede katarsis yaÅŸadığını, hüzünlü ÅŸarkılar söylerken acılardan arındığını anlatmıştı. Saudade söylerken benzer bir terapik süreç yaşıyor musunuz?- Åžarkı kötülükleri uzaklaÅŸtırır, der bir Portekiz atasözü. Saudade baÅŸlı başına teatral bir gösteri gibidir: Kadın solist ortada hareketsiz durur, etrafı hilal ÅŸeklinde dizilmiÅŸ müzisyenlerle çevrilidir. Kadın birini kararlı ÅŸekilde beklemekte, hasret çekmektedir. Kimi, neyi beklediÄŸini bilmeyiz. Åžarkılarda endiÅŸelerini, korkularını, hasretini, hayal kırıklıklarını, bazen sevincini, umudunu haykırır. Bu duyguları dinleyiciyle paylaşır. Saudade sayesinde, sevdiÄŸi uzakta da olsa aÅŸkını korumakta, dahası büyütmektedir. Åžarkı söylerken, ben bu kadını oynuyorum.17 yaşından beri, yaklaşık 18 yıldır Madredeus’la saudade söylüyorsunuz. Sahnedeki ‘rol’ kiÅŸiliÄŸinizi, hayata bakışınızı, iliÅŸkilerinizi hiç etkilemedi mi?- Åžarkılar grup üyelerince benim kiÅŸiliÄŸim, görünümüm, sesim düşünülerek yazılmıştır. Sahnede ÅŸarkı söylerken bu rolle tamamen özdeÅŸleÅŸirim. Åžarkı kahramanını içselleÅŸtiririm. Bazen ÅŸarkılar ruh halimle çeliÅŸir, söylemekte zorlanırım. Ama ÅŸarkı söylemek ruhumu hep olumlu etkilemiÅŸtir. Her sahneye çıkış benim için bir tür hayata meydan okumadır. Misia gibi ÅŸarkı söylemiyorum, dolayısıyla onunla benzer ÅŸeyleri yaÅŸadığım söylenemez. 1986 Ekimi’nde grupla çalışmaya baÅŸladığımda çok gençtim. Fadoya, geleneksel müziÄŸe benzemeyen yenilikçi bir yaklaşımı vardı Madredeus’un: Akustik çalgılar ve ses; içinde davul, perküsyon yok. Bununla birlikte kulaÄŸa tanıdık gelen bir müzikti. Gruba kolayca uyum saÄŸladım. Altı ay konser verdikten sonra ilk albümümüzü kaydettik. Portekiz’den yavaÅŸ yavaÅŸ dünyaya yayıldı sesimiz. Uzak ülkelerin dinleyicileri sözlerini anlamasalar da ÅŸarkılardan etkilendi. Åžunu özellikle vurgulamakta yarar var, bizim ÅŸarkılarımız hiç karamsar olmadı. Umudun, iletiÅŸime açık olmanın, diÄŸer insanların varlığını önemsemenin, sevginin ve inancın önemini vurgulayan ÅŸarkılar söyledik hep. Hayat öykümü, kiÅŸisel geliÅŸimimi bu ÅŸarkılardan ayırmam mümkün deÄŸil.Kimi zaman ruh halinizin ÅŸarkılarla uyuÅŸmadığını, bu nedenle zorlandığınızı söylediniz. Sıkıldım bu hüzünden, deyip bir gece kulübüne gitmek, sabaha kadar pop müziÄŸi dinleyip dans etmek istediÄŸiniz olur mu?-(Kahkahalar) Hep hüzünlü deÄŸil ki ÅŸarkılarımız... Evet, dans etmeyi çok severim. Kimi zaman ben de çok neÅŸeli olurum. Lizbon sokaklarında dolaÅŸmayı severim, seyrek de olsa gece kulübünde dans ederim. ArkadaÅŸlarımla buluÅŸurum, onları evimde yemeÄŸe davet ederim. Küçük bir kızım var, onunla zaman geçirmek çok güzel.YERÄ° DOLMAYANLARMadredeus’un gitarlar, çello ve akordeondan oluÅŸan özel bir enstrüman seçkisi vardı. Her biri güçlü kiÅŸilik taşıyan bu akustik çalgılar sahnedeki teatral atmosferi güçlendiriyor, çeÅŸitlendiriyordu. Birbirine çok benzeyen saudade’ler onlar sayesinde farklılaşıyordu. 1997’de akordeoncu Gomez ve çellist Ribeiro ayrıldı. Yerlerine baÅŸka bir akordeoncu ve çellist almamak vefa duygusunun sonucu muydu, yoksa ‘biz az imkanla çok iÅŸ yapabiliriz’ meydan okuması mı? - GeçmiÅŸi tekrarlamama, yeni ÅŸeyler söyleme konusunda meydan okumaydı. Ä°ki arkadaşımız ayrıldığında aynı sonoriteyi sürdürmek zorunda olmadığımıza karar verdik. Zaten istesek de Madredeus müziÄŸinin ruhunu onlar kadar anlayacak ve onlar kadar iyi çalabilecek bir akordeoncu ve çellist bulmak çok zor olacaktı. Gitar, klavye ve insan sesiyle aynı güçte müzik yaratılabileceÄŸini kanıtlamak istedik. Bu arada yenilikçiliÄŸimizi sürdürdüğümüzü gösterdik. Bu yaklaşım solist olarak sizi sahnede çok zorladı mı, monotonluÄŸa düşme tehlikesine karşı yeni teknikler geliÅŸtirmenizi saÄŸladı mı? 2001’de Olympia’daki konserinizi izleyen The Independent eleÅŸtirmeni ‘Plaklarını dinlemeye bayılıyorum, ama konserden kendimi dışarı zor attım’ diye yazmış.- SöylediÄŸim gibi, müziÄŸin dramatik yapısını güçlendiren rengarenk sonoriteyi geçmiÅŸte bırakıp yeni bir adım attık. O dönemde grubun bittiÄŸi, bir daha toparlanamayacağı söylenmiÅŸti. Ä°ki arkadaşımızın yerine 1980’lerde folk rock grubuyla Portekiz’de büyük yankı uyandıran bir müzikçi katıldı aramıza. Grubu, sesini, görünümünü yeniden yarattık. Bence müziÄŸimiz berraklaÅŸtı. Åžarkılar grubun yeni yapısına göre yazılmaya baÅŸlandı. Dolayısıyla, üzerime büyük yük düştüğünü söyleyemem. Aradan geçen sekiz yılda yayımladığımız albümler yeni sesimizin sevildiÄŸini gösterdi.ÅžAÅžIRTAN JESTKonserlerle dünyayı dolaşırken, Portekiz’den çok uzaklarda, sizi müziÄŸiniz hakkında bilgileri ve ilgileriyle ÅŸaşırtan dinleyiciler oldu mu?- Konserlerde ne kadar sevildiÄŸini görüyoruz müziÄŸimizin. Ancak her ülkede bu tepki farklı ifade ediliyor. Brezilya, Meksika dinleyicisi konser sırasında müthiÅŸ tepkiler veriyor. Japonlar sakince dinleyip konser sonunda sevgilerini çok etkileyici ÅŸekilde ifade ediyorlar. Sanki ailelerinden biriymiÅŸiz gibi bize her konserden sonra sahnede hediyeler sunuyorlar. Almanya’da bazı ÅŸehirlerde ateÅŸli, bazı ÅŸehirlerde çok soÄŸukkanlı dinleyiciler var. Lubliana, Zagrep, Paris’te hep sevgiyle karşılandık.Üç yıl önce klavyeciniz Carlos Trindade’yle konuÅŸtuÄŸumda ‘Teresa dünyanın dört bir yanındaki dinleyicilerinden sürekli hediye alır’ demiÅŸti. Zeka ve zarafet açısından bugüne kadar aldığınız en ilginç hediye neydi?- Çok uzak ülkelere gittiÄŸimizde dinleyicinin sevgisi bile baÅŸlı başına bir hediye benim için. Hediye sevginin simgesidir; büyük, küçük, önemli, önemsiz ayrımı yapmıyorum. Japonlar bu açıdan çok ilginç. Son konsere gittiÄŸimizde hamileydim. Konserden sonra sahnede büyüklü küçüklü yüzlerce paket verildi. İçinde bebek giysileri, patikler bile vardı. Hepsini piyanonun önüne koydum, önünde fotoÄŸraf çektirdim. FotoÄŸrafta piyano gözükmüyor...Bugünlerde piyasaya çıkacak ikinci yeni albüm sadece Lizbon aÅŸkı üzerine mi?- Faluas de Tejo, Lizbon’a ithaf edilmiÅŸ ÅŸarkılardan oluÅŸuyor. Lizbon nehirle okyanusun buluÅŸtuÄŸu, aynı zamanda dünyanın dört bir yanından farklı kültürün bir araya geldiÄŸi özel bir ÅŸehir. Albümde, yıllardır doÄŸal ve kültürel zenginliÄŸiyle ruhumuzu, ÅŸarkılarımızı beslediÄŸi için teÅŸekkürlerimizi sunuyoruz yaÅŸadığımız ÅŸehre.AÅŸkı yaÅŸatmak hayata her gün meydan okumaktırYeni albüm ‘Sonsuz AÅŸk’ bir manifesto gibi. ‘Tükenmeyen aÅŸkların, yüce aÅŸkların artık bulunmadığını söylüyorlar, doÄŸru deÄŸil bu’ diyorsunuz. Her ÅŸeyi ÅŸipÅŸak tüketen insanoÄŸlunun hálá sonsuz aÅŸklar yaÅŸayabileceÄŸine inanıyor musunuz? Yoksa albüm kabul etmek istemediÄŸiniz bir gerçeÄŸin ifadesi mi?- Elbette, hep aÅŸka inandık ve hep aÅŸkın ÅŸarkılarını söyledik. Sonsuz sevgilerin bittiÄŸine inanmıyorum, hiç bitmeyecek. Ä°nsanoÄŸlunu tek kurtaracak ÅŸeydir sevgi. O olmadan baÅŸkalarını, farklılıklarımızı, benzerliklerimizi hatta kendimizi keÅŸfedemeyiz. BirlikteliÄŸin mutluluÄŸunu yaÅŸayamayız. AÅŸkı yaÅŸatmak hayata her gün meydan okumaktır. Bunu kabul etmemiz, ayrıca aÅŸka rastladığımızda gözümüzü kapamamamız gerekir. Albüm bu duyguların ifadesi ve aynı zamanda bizi seven dinleyicilerimize sunduÄŸumuz bir teÅŸekkür.Â
button