Güncelleme Tarihi:
İşlerin bittiği bir gün, çantamı takıp tam yola çıkmışken birden biri çıkıverdi bastonumun önüne. Selamlaştık, ismimi söyleyip “Bu müzede rehberlik yapıyorum” dedim. Buraya çok kez gelmiş, çok seviyormuş, teşekkür ettim ve bir sessizlik oldu. “Size nasıl yardımcı olabilirim” dedim. “Ben size yardımcı olacağım” dedi... Metrobüse kadar eşlik edecek sandım. “Hayır” dedi, “Görmenizle ilgili size gönüllü olarak yardımcı olmak istiyorum, bilinçaltı uzmanıyım.” Bütün bunlar ayaküstü oluyor... Eğer birlikte zihinsel bir çalışma yaparsak ve buna inanırsak ben belki de görebilirmişim... Yorucu bir gün geçirdiğimi, konuşacak enerjim ve zamanımın olmadığını söyleyip izin istedim. İletişim numaralarımızı paylaştık ve almam gerekenleri düşünerek yola çıktım, önceliğim evime varmaktı.
Ara ara benden ne istediğini düşündüm. Birkaç gün yazıştık. Görüntülü görüşmeyle buluştuk. Bana birkaç hikâye anlattı ama hepsi efsane ve kanıt, tanık yok. Ona göre benim görmemi birlikte sağlayabilirmişiz bilinçaltı çalışmalarıyla. Kulağa çok hoş geliyor. Fakat benim tekrar görmem bilimsel olarak mümkün değil. Dünyanın hiçbir yerinde bu hastalıkla ilgili bir tedavi yok; birçok deneme var, hatta bazılarında biraz görme de olduğu söyleniyor. “Benim hastalığımdan kör olmuş ve sonra tekrar görmesine kavuşmuş kimseye rastlamadım, böyle bir şey olsa yer yerinden oynar. Yok böyle bir şey” dedim.
Umut taciri değilmiş, gönüllü olarak çalışabilirmişiz. Bilinçaltı uzmanlığını da sordum; eğitim aldığı yerlerden ve yine birtakım efsane hikâyelerden bahsedildi.
Tabii ki görmemenin belli başlı zorlukları da var ama hanginizin hayatında zorluk yok ki!
Bildiğim kadarıyla bilinçaltı uzmanlığı diye bir fakülte ya da bir bilim dalı yok sadece psikoloji var. Okuduğu bölümle psikolojinin bile ilgisi yok. Sonunda söz bana gelince ben de ona şunları anlattım: “Bir süre, az da olsa gördüm. Var olan görüşümle pek bir yere varamadım ve hastalığım sebebiyle yavaş yavaş tümünü kaybettim. Zor zamanlardan geçtim ve hayatımı yeniden kurdum. 20 yıldır böyle yaşıyorum. Kör olarak yaşamaktan yana bir şikâyetim yok ve ayrıca tekrar görmek gibi bir isteğim ve talebim de yok bu dünyadan...” Bu noktada sözümü keserek “Nasıl görmek istemezsiniz! Olamaz böyle bir şey, zihniniz size cehennemi yaşatıyor” dedi. “Hayır” dedim, “Benim zihnim tam tersine cenneti yaşıyor, görmezken bu kadar başarılı değildim” desem de onu buna inandıramadım. Yani ben görmek istiyormuşum ve zihnim buna izin vermiyormuş... Hiç öyle bir şey hissetmiyorum çünkü çok şey değişmedi hayatımda, bizim mahalle aynı duruyor, hâlâ kaldırımlara araba park ediliyor. Görüyorken de yoldan yürüyorduk hep birlikte, yine aynı.
Ben de genelleme tuzağına düşmeden kendi adıma söyleyeyim; tabii ki görmemenin belli başlı zorlukları var ama hanginizin hayatında zorluk yok ki!
Görüyor olmanız bütün sorunlarınızı çözüyor mu? Sorunlarımın kör olmamla ilgisi yok. Bunu binlerce defa düşündüm ama hiçbir kolaylığını bulamadım, sadece daha hızlı yürüyebilirim. Yaptığım yemeğin, yediğim tostun tadı değişmeyecek. Aslında ne siz bizim gibi olmaya çalışın ne biz sizin gibi olmayı isteyelim. Yani konu bize görüş yeteneği kazandırmak değil, dünyayı güzelleştirmek olmalı.
Hem fiziksel dünyam hem zihnimdeki dünyam çok güzel. Siz en iyisi hepimizin ortak dünyasını herkes tarafından kullanılabilecek hale getirmek için bilinçaltı çalışmaları yapın!