Güncelleme Tarihi:
İki açıdan mukayese edilebilirler: Birincisi; zıt kutuplarda olmaları. Uyuşturucu hem kullananın hem kullananın etrafındakilerin yaşamını karartıyor ve sonunda da öldürüyor. Zeytinyağı ise yaşam kaynağı; sağlıklı, leziz ve ‘kutsal’. Tüm dinler tarafından kutsanmış. Örneğin; Eski Yunan ve Roma uzmanı Prof. Nigel Kennell, Hazreti İsa’nın ‘Christ’ adının Eski Yunanca ‘Christos’ yani ‘kutsal zeytinyağıyla sıvanmış kimse’ anlamına geldiğini söylüyor. Madalyonun güzel yüzü bu.
Çirkin yüzü ise zeytinyağındaki hileler. Zeytinyağı kullanımı özellikle Batı’da yaygın, pazar büyük. Tom Mueller, ‘Extra Virginity, The Sublime and Scandalous World of Olive Oil’ (Doğal Sızma, Zeytinyağının Harika ve Skandal Dolu Dünyası) kitabının yazarı. Durumun hiç de iç açıcı olmadığını söylüyor kitapta ve söyleşilerinde. Avrupa Birliği’nin ‘Sahtecilikle Mücadele’ ofisinin bir görevlisi, işin içine hile girdiğinde zeytinyağı ticaretindeki kâr marjının narkotiklerle aynı düzeyde olduğunu söylüyor. Nedeni basit: Hile yaparsanız maliyet düşüyor ama yine iyi zeytinyağı fiyatına satıyorsunuz. Ayrıca Avrupa Birliği üyesiyseniz bir de üstüne teşvik primi alıyorsunuz. İki hafta önce Bill Whitaker’in ‘60 Minutes’ (60 Dakika) programında Mueller, zeytinyağı işinde hileli karıştırmalarla kokaine göre 3 misli fazla kâr edildiğini söyledi. İtalya’da satılan doğal sızma yağların yarısının, ABD’de ise yüzde 75-80’inin gerçek ‘doğal sızma’ olmadığını iddia ediyor.
KÜÇÜK BİR CEZAYLA PAÇAYI KURTARIYORLAR
Kar marjları aynı gibi ama risk çok daha az. Az çünkü Batılı ülkeler, Avrupa Birliği ve Amerika’da yasal düzenlemeler yetersiz. Devletler sorumluların üzerine gitmekte isteksiz, gitseler de yasal süreç çok ağır işliyor ve sonunda hilekârlar çok küçük bir cezayla paçayı kurtarıyor.
Mueller, ABD’ye girerken bavulunuzda pastırma getirseniz, ensenizde boza pişiren (başıma geldi) FDA’nın, yani gıda ve ilaç endüstrilerini denetleyen devlet kurumunun, zeytinyağı ticaretini denetlemediğini yazıyor.
EN ÇOK HİLENİN OLDUĞU ÜLKE İTALYA
Tarih tekerrürden ibarettir derler. Eskiler de zeytinyağının olağanüstü faydalarını bildikleri için sahtekârlıkları önlemeye çalışmışlar. Şu anda Suriye sınırları içindeki Ebla’da bulunan ve milattan önce 24’üncü yüzyıla ait tabletlerde kral tarafından yetkili kılınmış özel müfettişlerin zeytinyağı üreticilerini denetlediği yazılı.
Bırakın ABD’yi, Avrupa ülkeleri de denetimde eski kuşağın çok gerisinde. Hilenin en çok olduğu ülke de dünyadaki bir numaralı zeytinyağı ihracatçısı, ve kanımca İspanya’yla birlikte en kaliteli zeytinyağı üreticisi olan, İtalya.
Mueller’in kitabı dedektif romanı gibi. Ordu’dan gelen rafine edilmiş fındık ve Arjantin’den gelen ayçiçeği yağlarını zeytinyağına karıştırarak inanılmaz kârlar etmiş Riolio şirketinin sahibi Domenico Ribatti’nin hikâyesi ilginç. Keza Tunus’tan kaçak gelen düşük kalite yağları İtalyan gibi gösterip Avrupa Birliği’nin sübvansiyonlarından yararlanan ve bir yağ imparatorluğu kuran Leonardo Marseglia’nın hikâyesi de ibret verici. Bu tip çok açık ihlallerin üzerine gidilmemiş değil. Gidilmiş. Ama ne olmuş? Aşağı yukarı hiçbir şey.
Başka yağları zeytinyağına karıştıranlar daha sonra adını hepinizin duyduğu çokuluslu şirketlere satıyor. Bu büyük şirketler “Bunlar bizi aldattı, bizim suçumuz yok” diyor ve işin içinden çıkıyor. Ben bu şirketlerin doğru söylediğini sanıyorum çünkü zeytinyağı işini hilekârlar açısından bu kadar cazip yapan sadece görevlilerin denetim için isteksiz olması değil. Denetim başlı başına zor, riskli ve bazen imkânsız. Neden mi? Bunun nedenlerini, düzgün ve kaliteli zeytinyağının nasıl olması gerektiğini tartışmaya devam edeceğim.
ZEYTİNYAĞI HİLESİ NEDİR?
‘Zeytinyağında hile’ derken iki olgudan bahsediyorum: Birincisi, zeytinyağının içine daha ucuz ve rafine edilmiş tohum yağlarının karıştırılması. İkincisi ise doğal sızma diye satılan zeytinyağlarının aslında doğal sızma olmaması. Bunlara ek olarak; zeytinyağının rengini yeşile çevirmek için klorofil kullanılması ve daha çok yağ elde etmek için enzim eklenmesi de yaygın.