Güncelleme Tarihi:
Eskiden anne ve babalar, çocukları televizyonun önünde çok fazla zaman geçirince “Aptal olursun” derdi. Şimdilerde uzmanlar dışında kimse telefona bakarak geçen saatlerle ilgili karşısındakini uyarmıyor. Tüm dünya toplu bir histeriye kapılmış gibiyiz. Durmadan parmağımızla ekranı kaydırıyoruz. Oxford İngilizce Sözlüğü de 2024’ün kelimesi olarak ‘brain rot’u (beyin çürümesi) seçti. Anlamını ‘Önemsiz ve zorlayıcı olmayan, düşük kalite içeriklerin aşırı tüketimi (özellikle de çevrimiçi) sonucu kişinin zihinsel ve entelektüel durumunun bozulması’ diye açıkladı. Oxford Üniversitesi’nden psikolog Andrew Przybylski de BBC News’a kelimenin bu kadar popüler olmasını ‘zamanımızın semptomu’ olarak değerlendirdi. İstanbul Bilgi Üniversitesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkan Saka’ya göre de günümüzde sürekli enformasyon bombardımanı altında kaliteli düşünme ve öğrenme pratiklerini nasıl koruyacağımız her zamankinden daha önemli. Prof. Dr. Saka “Toplum olarak bu konuda farkındalık geliştirmemiz ve dijital medya tüketimimizi daha bilinçli hale getirmemiz gerekiyor” diyor.
FARKINDALIK DAHA FAZLA
‘Brain rot’ bu yıl popüler olsa da ilk kullanımına Henry David Thoreau’nun 1854 tarihli ‘Walden’ adlı kitabında rastlanıyor. Yazarın ABD, Massachusetts’te ücra bir kulübeye taşınıp yalnızlık içinde yaşaması ve toplumsal yükümlülüklerinden kaçmasını anlatan kitapta beyin çürümesi kelimesi şöyle geçiyor: “İngiltere patatesin çürümesine çare ararken çok daha yaygın ve ölümcül bir şekilde yayılan beynin çürümesini tedavi etmeye kimse çalışmayacak mı?” O zamanlar belki Thoreau bu konudan mustarip sayılı kişiden biriydi. Neyse ki günümüzde farkındalık daha fazla gibi. Sözlük yetkililerine göre ‘brain rot’ kullanımının geçen yıllara oranla yüzde 230 artması bunun göstergesi.
‘ELEŞTİREL DÜŞÜNME BECERİLERİMİZİ KÖRELTEBİLİR’
Prof. Dr. Erkan Saka, İstanbul Bilgi Üni. Yeni Medya ve İletişim Bölümü
- ‘Düşük kaliteli içerik’ten farklı şeyler anlaşılabilir. Genellikle hızlı tüketim için üretilen, derinlikten yoksun, bağlamından koparılmış ve sıklıkla yanıltıcı olabilen içerikler kastediliyor. Ancak bazen elitist bir bakış açısıyla popüler olana genel düşmanlığın sonucunda aslında faydalı olan içerik de kastedilebilir. Bazı yorumcuların böyle baktığına eminim, o kısma girmeyip gerçekten düşük kaliteli içeriği varsayalım: İnsanlar tarih boyunca hikâyeler, ritüeller ve sosyal etkileşimler yoluyla bilgi edinip kültürel değerlerini aktardılar. Dijital çağda bu süreç, çok daha hızlı ve parçalı bir hal aldı. Bu kadar hızlı ve parçalı içeriğe maruz kalmak; derin düşünme ve analiz yeteneğimizi zayıflatabilir, dikkat süremizi kısaltabilir, eleştirel düşünme becerilerimizi köreltebilir
ve toplumsal bağlarımızı zayıflatabilir.
- Oxford Üniversitesi psikoloğunun ‘zamanımızın semptomu’ yorumuna katılıyorum. Sürekli enformasyon bombardımanı altında kaliteli düşünme ve öğrenme pratiklerini nasıl koruyacağımız her zamankinden daha önemli. Ancak buna neden olanları da göz ardı etmeyelim. İçinde olduğumuz durum teknolojinin kaçınılmaz bir sonucu değil.
‘ODAKLANMA YETENEĞİMİZ ZAYIFLIYOR’
Prof. Dr. Kayıhan Uluç-Acıbadem Ataşehir Hastanesi nöroloji uzmanı
- Araştırmalar sosyal medyanın beynimize etkileri olduğunu gösteriyor. Dikkat süremiz belirgin şekilde azalıyor. Bildirimler, hızlı içerik akışı odaklanma yeteneğimizi zayıflatıyor.
- Bellek fonksiyonlarımız da risk altında. Çok fazla bilgiye maruz kalmak, önemli bilgileri uzun süreli belleğimize aktarmamızı zorlaştırıyor.
- Platform tasarımları dopamin sistemimizi sürekli uyararak tıpkı diğer bağımlılıklarda olduğu gibi kompulsif kullanıma yol açabiliyor.
- Bilimsel veriler sosyal medya kullanımının beyin yapısı ve fonksiyonlarına etkisi olduğunu gösterse de spesifik olarak ‘kalitesiz içeriğe maruz kalmanın beyin hücrelerini etkilemesi’ konusunda doğrudan bir kanıt yok.Alışkanlıklarımızı değiştirdiğimizde, bu etkilerin çoğu geri döndürülebiliyor. Sosyal medyayı tamamen hayatımızdan çıkarmak gerçekçi değil ama bilinçli kullanım şart.
SİZİN KELİMENİZ HANGİSİ?
Collins Sözlüğü 2024’ün kelimesi olarak ‘brat’i seçti. Kelimeyi ‘kendine güvenen, bağımsız ve hedonist bir tavırla karakterize edilen kişi’ diye tanımladı. Cambridge Sözlüğü’nün kelimesiyse ‘manifest’. Kelime ‘isteklerinizin olması için hayal kurmak ve süreci hızlandırmak için görselleştirme, olumlama gibi yöntemler uygulamak’ anlamına geliyor.