Güncelleme Tarihi:
Aysu Türkoğlu’nu, geçen yıl Manş Denizi’ni geçmesi ve yarış sonrası teknede babasının kucağında uyurken çekilen fotoğrafıyla hatırlayabilirsiniz. Genç yüzücü bu sene el arttırdı ve yedi etaplı ‘7 Oceans’
(7 Okyanus) parkurunda ikinci hedef olarak kendine Kuzey Kanalı’nı seçti. Bu etap aslında yedisi arasında en zorlarından biri, genelde yüzücüler Kuzey Kanalı’nı sonlara bırakırken Türkoğlu ikinci sıraya alma cesareti gösterdi. Bir yıldır bu yarışa nasıl hazırlandığını takipçileri olarak yakından izledik.
Aysu’yla beraber koştuk, yüzdük, hatta buz küvetine girdik... Sonunda büyük gün gelip çattığında onu teknedeki ekibinin yaptığı canlı yayınlardan ve videolardan takip ettik. Kuzey İrlanda ile İskoçya arasındaki kanalda 12 saate yakın yüzdü Türkoğlu. Yüzündeki gülümsemeyle puslu havayı dağıttı. Enerjisi ve mental gücü o kadar yerindeydi ki uzun süre beraber yüzmek zorunda kaldığı tehlikeli denizanalarının yerini bir yerden sonra yunuslar aldı. Bu mucizevi ana tanıklık eden sosyal medya takipçileri “Yunuslar Aysu’nun yolunu açmaya geldi”, “Yunuslar Aysu’ya rehberlik ediyor” şeklinde yorumlar yaptı. Kimi kızının yerine koydu onu, kimi “Annesi ne haldedir şimdi” diye dertlendi. Herkes tek yürek olup etabı tamamlaması için güzel dileklerini gönderdi. Karaya çıktığında dalgalandırdığı Türk bayrağı hem kendisini hem de birçoğumuzu ağlattı. Türkoğlu, Kuzey Kanalı’nı geçen ilk Türk kadını ve en genç sporcumuz oldu. “Cumhuriyet’in 100’üncü yılında bu başarıyı elde etmiş olmak benim için çok özel” diyen 22 yaşındaki yüzücü ‘7 Oceans’ parkurunun yedi etabını birden 27 yaşından önce tamamlarsa bunu yapan en genç yüzücü olarak adını Guinness Rekorlar Kitabı’na yazdıracak...
Yüzmeye nasıl başladınız? Ege’de yaşamanızın bunda katkısı var mı?
Ablam da yüzücü. Küçükken onu örnek aldım ve ben de yüzmeye başladım. İkimiz de havuz yüzücüsüydük ama sonra dediğiniz gibi Ege’de, Bodrum’da yaşamanın katkısıyla deniz beni kendine çekti ve deniz yarışlarına katılmaya başladım. Ve geçen yıl Manş Denizi’ni geçtim. Bu sene de Kuzey Kanalı’nı...
Bir defa kendi gücünüzü aştığınızda sonrasında daha zorunu başarmak gibi bir istek mi doğuyor?
Aslında biliyorsunuz bunlar yarış değil. Herkes bireysel olarak katılıyor ve kendi gücünü sınıyor. Herkesin kendine meydan okuması diyebiliriz. Ve evet, Manş’tan sonra kendime yeni bir hedef koymam gerekiyordu, Kuzey Kanalı’nı seçtim. Çünkü vücudumun belirli bir yağ oranı vardı, su soğukluğuna alışkındım ve uzun kilometreleri yüzebilecek seviyedeydim.
Fiziki güç ve kondisyonun yanı sıra mental güç bu tip geçişlerde çok daha önemli olsa gerek...
Kesinlikle öyle. Yüzdüğümüz su 13 derece, yani sizin kışın evinizde musluktan akan sudan daha soğuk. Uzun saatler yüzüyorsunuz ve denizde başka tehlikeler de oluyor. Mesela ben çok büyük ve zararlı denizanalarıyla yüzdüm çok uzun süre. Ne kadar kaçarsanız kaçın, size temas ediyor. Çünkü altlarında 7 metreye kadar uzanan püskülleri var. Vücudumda biraz yanıklara sebep oldu, zaman zaman iğne batması ve kaşıntı gibi reaksiyon gösteriyor. Bu denizanalarına temas edip üç gün yoğun bakımda kalan bile var. Çok tehlikeli hayvanlar ama bir o kadar da muazzamlar. Sonuç olarak onların evinde misafir olan biziz, yapabileceğimiz bir şey yok.
m Hemen sonrasında yunuslar size eşlik etti, sosyal medya o görüntülerle çalkalandı, harika bir anı olsa gerek...
Evet, tarifi yok. Tam meditasyon yapıyordum, bir baktım altımdan bir şey geçiyor. “Ah, yunus” dedim. Altımdan kaç kere geçtiler, sağımdan solumdan zıpladılar... Çok yakınımdalardı, enerjileri muhteşemdi... Dünyada bunu yaşayabilen kaç kişi vardır diye düşündüm.
Peki, mental gücünüzü nasıl korudunuz? Bir insan 12 saat yüzerken ne düşünür? Siz hep gülüyordunuz...
Evet, neden gülmesin ki yüzüm diyorum hep kendime. Bu hedefe ulaşmışım, keyif aldığım yerdeyim. Fakat mental güç neredeyse her şey demek. Yüzerken ailemle ve arkadaşlarımla yaşadığım güzel anılarımı tekrar zihnimde canlandırıyorum. Mesela Manş’ı bitiriş anım, okula giriş anım, arkadaşlarımla keyifli bir buluşmam, ailemle kutlama yemeği gibi... Ayrıca yüzerken daldan dala atlayarak farklı türde şarkılar söylemek çok iyi hissettiriyor. Mindfulness ve psikolojik olarak da destek alıyorum. Yarışta yaklaşık 2,5 saat meditasyonla beraber yüzdüm. Bana çok iyi geldi...
Hiç “Bitti artık devam edemeyeceğim” dediğiniz oldu mu?
Olmadı hiç, biliyor musunuz? Çünkü o moda hiç girmedim. İstediğim yerdeyim, bu kadar hazırlandım, şimdi başlıyorum, keyfini çıkaracağım ve bitireceğim diye baktım hep.
Bir takipçiniz “Aysu yarışacak diye dün gece beni uyku tutmadı, kim bilir annesi nasıl uyudu” diye yorum yapmıştı. Endişelenmeden süreci atlatabilmek için aileniz de mi meditasyon yapsa...
Ailem hep destekçimdi. Geçen sene zaten teknede babam vardı ama bu geçişe iki hafta kala trafik kazasında bileğini kırdı. Geçiş öncesi bütün ailem bizim eve geliyor. Anneannem babaannem, halam, dayım, yengem hepsi oturup benim haritama bakıyorlar, paylaşımları takip ediyorlar. Birbirlerine destek oldukları için büyük ihtimalle annem uyumuştur diye düşünüyorum (gülüyor). Yarış esnasında da teknedekileri görüntülü arayıp beni gördüler, seslerini duymak bana iyi geldi.
‘En büyük korkum...’
Yüzerken zaman mevhumunuz kayboluyor mu?
Evet tabii, merak edince teknedekilere sorabilirsiniz ama ben yarım saatte bir olan beslenmelerden hesaplıyordum. Bir ara kaçırdım ve tekneye sordum. Ne kadar gidebileceğinizi de az çok bildiğinizden bir şekilde anlıyorsunuz.
Saatlerce yüzdükten sonra karayı görmek ne hissettirdi?
Aslında en büyük korkum o zaman başladı. Geçen sene Manş’ı geçerken 500 metre kala bir akıntı çıktı ve üç saat daha yüzmek zorunda kaldım. Ve bu sefer de böyle bir şey olabilir diye çok korktum, her kulaçta teknedekilerin modunu kestirmeye çalışıyordum. Karaya çıkana kadar kafamda o vardı.
Karaya ayak bastığınızda ağladınız mı?
Sevinç gözyaşı döktüm tabii ki. Türk bayrağını açtığım an en gurur verici andı, bunu Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında yapabilmiş olmak benim için çok kıymetli.
‘Cumartesi ya da pazardan biri bana aittir’
Böyle bir başarının ardında nasıl bir disiplin var? Aslında bir yandan sosyal de görünüyorsunuz... İkisi bir arada olabiliyor mu?
Aslında olmuyor. Antrenmana gitmek için çok fazla arkadaş buluşması, çok fazla konser, çok festival ve aile yemeği kaçırdım. Fakat cumartesi ya da pazar günlerinden biri mutlaka bana aittir. O günlerde sosyalleşirim çünkü bu da önemli bir ihtiyaç. Ancak arkadaşlarımla buluştuğumda da eve 23.00’te döndüysem ertesi sabah yine 5’te kalkıp antrenmana gittim. Çok disiplin ve çok fedakârlık istiyor. Şimdi küçük bir tatilim var, sonra yeniden antrenmanlarım başlıyor.
Bundan sonraki hedefiniz nedir?
Artık hedefim ‘7 Oceans’ın geriye kalan beş parkurunu yüzmek...
Yine bir yıl gibi kısa bir sürede mi katılacaksınız yarışa?
Hiç belli olmaz, bir şey diyemiyorum şu an, ama her an hazırım.