Güncelleme Tarihi:
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen, aralarında Kayseri, Niğde ve Şanlıurfa’nın da olduğu 13 ilde hasar tespit çalışmalarını sürdürüyor. Yapılan açıklamada 236 bin 410 binadaki 1 milyon 279 bin 576 bağımsız birimin (daire, ofis vb.) incelendiği; 33 bin 143 binadaki 153 bin 506 bağımsız birimin acil yıkılması gereken, ağır hasarlı ve yıkık olduğu belirtiliyordu... Çalışmalar sürdükçe rakamların arttığını görmemiz kuvvetle muhtemel. Ancak durumu farklı olan binalar, mahalleler de var.
Deprem sonrası sapasağlam kalan Malatya Doğanşehir Hastanesi’nin sismik izolatörleri haberlere konu olmuştu. Doğanşehir gibi Gaziantep İslahiye Devlet Hastanesi de yıkılmadı ve ikisinin de mimarı aynı: Mithat Akman. Sismik izolatörün sadece Doğanşehir’deki hastanede kullanıldığını söyleyen Akman, binanın ayakta kalmasının ana nedeninin bu şekilde yapılması olduğunun altını çiziyor ve şunları söylüyor: “İzolatör sayesinde deprem esnasındaki zemin hareketleri üstyapıya çok azaltılarak aktarıldı. Ancak şu da bir gerçek; bir yapının bölgesel ve parsel bazındaki zemin etütleri doğru yapılmışsa, projeleri yönetmeliklere ve standartlara uygunsa, inşaatı projelerine, yönetmelik ve şartnamelere uygun yapılmışsa o yapı depremde yıkılmaz. Sağlık Bakanlığı 100 yatak ve üstü devlet hastanelerinde sismik izolatör kullanılmasını zorunlu tutuyordu.”
İZOLATÖR ETKİYİ HAFİFLETİYOR
Malatya Doğanşehir Hastanesi’ndeki sismik izolatörler (üstte) deprem esnasındaki zemin hareketlerini üstyapıya çok azaltarak aktardı. Ze-Daş İnşaat’ın Kahramanmaraş’ın Onikişubat ilçesindeki Altın Koza Sitesi’nde (solda) depremde kimse zarar görmedi.
‘Sebebi maliyet’
“Ben ilk sismik izolatörlü hastaneyi 2016’da yapmışım. Başka binalarda da kullanılabilir bu sistem. Deprem bölgelerindeki binalarda sismik izolatör kullanılmamasının sebebi sadece maliyeti. Bu sistemle yapılan binanın projeleri ve imalatı, yönetmelik, standart ve şartnamelere uygun yapıldıysa ayakta kalır. Zemin tabii ki önemli ama mecbur kalındığında, bugünkü teknolojilerle artık her tür zeminde yapı üretmek mümkün. Tabii maliyet artışını göze alarak... Bugün artık yapı öylesine bir bütündür ki, mimar yapıyı tasarlarken ve sistemini kurarken inşaat, makine ve elektrik mühendisleriyle birlikte çalışmak hatta onları koordine etmek zorunda. Mimar, binasının tüm sorumluluğunu duymalı, bu ortak çalışmayı ve koordinasyonu yapabilecek bilgi ve deneyime sahip olmalı. Bu da üniversitede alacağı eğitimden başlayarak, meslek hayatındaki araştırma, öğrenme ve tecrübelerinin sonucunda kazanılır.”
Ze-Daş İnşaat, 22 yıldır Kahramanmaraş ve çevresinde 5 binden fazla konut inşa etmiş bir müteahhitlik firması. İşinsanı Zekeriya Daşçı’nın asıl uzmanlığı asansör yapımı. 22 yıl önce inşaat işine de yatırım yapmaya başlamış. İki çocuğundan biri mimar, diğeri makine mühendisi; işleri birlikte yürütüyorlar.
“Projeciler depremin şiddetine göre seçiyorlar malzemeleri; 8-9 şiddetine dayanıklı malzeme koydurduk.”
‘Her gün kontrol ederim’
Konuşmamıza başlarken “Çok şükür burnu kanayan olmadı projelerimizde evi olanların” diyor Daşçı... Bunun nedenini de proje çizen, hazırlayan mimar ve mühendislerin en iyilerini seçmesine, depreme dayanıklı perde beton-tünel kalıp sistemi kullanmalarına, iyi beton seçimi ve betonun sulanmasına bağlıyor.
Daşçı projeleri yönetirken dikkat ettikleri hususları şöyle anlatıyor: “Projecilerimizi iyi seçtik. Kim daha iyi iş yapıyorsa onunla çalıştık. Yaptıkları projelere de kesinlikle itiraz etmedik. Bütün inşaatlarımızda depreme dayanıklı tünel kalıp sistemi kullandık. Başarılı olduk. Perde beton ve tünel kalıp; kibrit kutusu gibi, odanın her yanı perde diye düşünün. Bu tüm dünyada kabul gören sistem. Eskiden kullandığımız kara kalıpla bile perde beton yaptık. Betonun da en iyisini seçtik. Galip Çalık isimli bir işadamı var, baraj gibi büyük işler yapar, ondan aldık betonu. Üçüncü olarak da beton sulama işlemi çok önemli. Ben her sitemde, kuyu vurdum (açtırdım). Sulama işlemi yapılmazsa beton özelliğini kaybeder. En az 3 gün suluyoruz, yoksa yanıyor beton. Sulama çok önemli, her binaya bir görevli tutarım, her gün gider, sulandı mı diye kontrol ederim. Ne kadar kaliteli beton yaparsanız yapın sulamazsanız olmaz. İnşaatın görülmeyen kısımlarından kaçınmadık, neyse yapılacak. Binalarımızın dış kısımlarını da günün modasına göre dizayn ettik. Benim bir kalite hastalığım var, içi-dışı her şeyi kaliteli olmalı. Buranın deprem bölgesi olduğunu biliyorduk ve daha çok yukarı bölgeleri seçtik. Faya yakın binalarımız da var. Onlarda da her zaman zemin güçlendirme yaptık. Şimdi ‘fore kazık’ sistemi var, ondan önce de ‘jet grout’ (Bu yöntem daha çok zeminin ince çakıllı, kumlu, siltli ve az killi olduğu durumlarda uygulanabilir. Sıvılaşma ve oturma risklerine karşı hem taşıyıcı özellik hem de geçirimsizlik sağlar) denilen yöntemi kullanıyorduk. Evelallah projecilerimize itiraz etmedik. Depremin şiddetini hesaplayarak seçiyorlar malzemeleri; 7 değil,
8-9 şiddetine dayanıklı olacak malzemeyi koyduk. Demirin fazla kalitelisini seçtik. Şunu biliyorum ki inşaatta en ucuz şey demir; yani demirden çalsan ne olur!”
Sosyal medya hesabı teşekkür mesajlarıyla dolan Zekeriya Daşçı “Sapasağlam 5 bin dairem de... Beni reklam yapmakla suçluyorlar. Reklam yapmıyorum, benim reklama ihtiyacım yok. Biz işimizi dürüstçe yaptık sadece” diyor.
‘4 kattan yükseğe izin verilmedi’
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi yerleşkesine 5 dakika mesafedeki Zülüflühan Mahallesi, Hatay’da yıkım olmayan ender bölgelerden biri.
Hatay’ın girişinde Serinyol’a varmadan görülen bu mahalle aslında Hatay’ın arazi olarak en geniş köylerinden biriymiş ama nüfusu her zaman çok azmış.
Üniversitenin köye taşınmasıyla birlikte toprak sahibi aileler arsalarını ve köy evlerini öğrenciler için apart hizmeti veren binalara dönüştürmeye başlamış. Ama bölgeye hiçbir zaman çok katlı imar izni çıkmamış.
6-7 sokağını dolaştığımız mahallede herhangi bir enkazla karşılaşmadık. Bazı binaların içinde duvarlarda çatlaklar olsa da bazılarında sıva çatlağı bile yoktu. Görüştüğümüz mahallenin muhtarı Semir Taşkın “Zülüflühan Mahallesi’nde en az 100 sokak var. Mahallede sadece tek bir yerde yıkım var, o da üç katlı, derme çatma, çok eski bir bina olduğu için yıkıldı. Mahallemizde genelde öğrenciler, memurlar ve köylüler yaşıyor. Bölgede zemin sağlam, binalar yeni; bu yüzden çok şükür yıkımlar olmadı.
Zülüflühan’a hiçbir zaman 4’ten yüksek kat izni verilmedi ancak mahallenin karayolu tarafına doğru bir sokakta, 5-6 katlı binalar yapıldı. Bu binalar Antakya İlçe Belediyesi’ndeki ikili ilişkiler kullanılarak, gayri resmi yapıldı ve bunlar bölgedeki 3-4 katlı binalara göre daha fazla hasar aldı. Şu anda öğrenciler mahallede değil; köylülerin de bir bölümü gitti, kalanlar da çadırlarda kalıyor” diye özetledi yaşananları.
Mahallede birden çok binası olan Hülya Varuy’a da birkaç soru sorduk. “2007’den önce bu binaların hiçbiri yoktu. Üniversite buraya gelince herkes arsalarını, köy evlerini inşaata çevirmeye çalıştı. Çoğu 4 katlı buradaki binaların. İnci Bulgur Fabrikası’nın yanına İnci Sitesi yapıldı, bir tek onlar 8 kat izin alabildi. Biz kendi binalarımızı yaptırırken her işin başında durduk. Öğrencilere özel yurt gibi apart daireler yaptırdık. Zeminimiz de sağlammış demek ki bir tane bile yıkılan bina olmadı Zülüflühan’da. Askerler ve öğrenciler yaşıyor, hepsi çok şükür hayatta” sözleriyle anlattı köyün eski ve yeni halini...
Depremin simge binası ve simge dükkânı
İnşaat Mühendisleri Odası’nın (İMO) Kahramanmaraş İl Temsilciliği Binası’nın önce sosyal medyada paylaşılan ardından tüm medyanın gündemine giren fotoğrafı depremin simgelerinden biri oldu. Bir diğer simge de yine CNN TÜRK’ten Fulya Öztürk’ün ekrana getirdiği, Kahramanmaraş’ta dimdik ayakta duran iki blokla birinin altındaki tabakları ve bardakları dahi devrilmeyen zücaciye mağazasıydı. Bu blokları yapan genç müteahhit Mehmet Akın Öncül’ü aradık “Biz projelerimize ve mevzuata uygun olarak işimizi yapmaya çalışırız. Bizler ve teknik personelimiz daima işimizin başındayız. Ayrıca denetim ve kontrollere de inşaatlarımızın her aşamasında önem veririz” sözleriyle özetledi durumu. İnşaat Mühendisleri Odası binası da 2010-2012 arasında inşa edilmiş. O dönem Kahramanmaraş İl Temsilcisi Yaşar Balık’ın aktardıklarına göre temel kazılırken kanalizasyon, içme suyu ve doğalgaz şebekelerine rastlanmış,
en sonda da tatlı su kaynağı çıkmış. Balık “Doğru statik proje, doğru mimari proje, doğru malzeme ve doğru işçilikle bu sonuç alındı” diye anlatıyor durumu. İMO’nun şu anki Kahramanmaraş İl Temsilcisi Ökkeş Buğra Dalkıran ise gazetecilere binayla ilgili açıklamasında "Ekstrem beton, demir, proje uygulamadık, bölgeye ve projesine uygun şekilde yapıldı" dedi.