Güncelleme Tarihi:
Emin Yoğurtçuoğlu 32 yaşında. Türkiye’de şu anda en fazla kuş türünü gören, onları fotoğraflayan kişi… Ona ‘bird detective’ yani ‘kuş dedektifi’ diyorlar. Bunun nedeni bugüne kadar gerek Türkiye’de gerekse de dünyada görmeyi isteyip de göremediği kuş olmaması, onları nerede olursa olsun eliyle koymuş gibi bulması. Bu özelliği onun Türkiye’nin kuşları listesine 7 tür eklemesini sağlamış. Yani daha önce kimsenin göremediğini görerek Anadolu’nun canlılar listesine eklemiş. Bu nedenle Türkiye’deki kuşçuların da Türkiye’ye gelen yabancı kuşçuların da bir türü görmek istediklerinde ilk aradıkları isim olmuş zaman içinde.
Kuşların peşinde dünyaya açılmanın canını acıttığını söylüyor Emin: “Yurtdışına çıktığımda Türkiye coğrafyasının doğal güzellikler ve biyolojik çeşitlilik açısından nasıl zengin olduğunu ve bunun ne anlama geldiğini daha iyi anladım. Aynı zamanda bu coğrafyayı nasıl hoyratça kullandığımızı, durumun kötüye gittiğini fark ettim. Bu canımı yakıyor.” diye anlatan Yoğurtçuoğlu, “Kuş peşinde 50’den fazla ülkede gezdim. Şunu rahatlıkla diyebilirim ki dünyadaki en büyük habitat kayıplarından biri Türkiye’de yaşanıyor. Bizimle Endonezya gibi Uzakdoğu ülkeleri ve Afrika’nın bazı ülkeleri yarışır. Endonezya’da aradığınız kuşu bulamıyorsunuz çünkü ne varsa doğadan toplamışlar. Toplayıp satıyorlar. Bizde kuşlar olmasa da yaşadıkları alanlar şirketlere satılıyor. Yaklaşık 20 yıllık kuşçuluk hayatımda birçok alanın yok oluşuna tanık oldum” diyor.
Türkiye’de kuş türlerinde azalma olmasa da sayılarında olağanüstü düşüşler olduğunun altını çizen Yoğurtçuoğlu, kuş gözlemcileri de dahil bu durumu dert eden insan sayısının çok az olduğundan yakınıyor.
“Bu benim içimdeki büyük dert. Sayıların azaldığını her gördüğümde çocuğum ölüyormuş gibi hissediyorum. Kimse, biz kuşçular bile tam olarak bu durumu umursuyoruz denemez. Duyarlılıklarımız anlık ve çok seçici. Herkes kendi hayatının derdinde ama kuşlar giderse yaşayacak pek de sağlıklı bir hayat kalmayacağının farkında değil” diye anlatıyor hüzünlü bir ifadeyle.
Ancak yine de umutlu: “Doğa birleştirici. Bu gidişat döndürülebilir” derken yeniden gözlerine gülen bir ifade gelip oturuyor. “Hepimiz yaşadığımız yerde ‘ne oluyor, bizim dışımızdaki diğer canlıların durumu nedir’ diye baksak yeter. Bu başlangıç bizi doğaya ve onun bir parçası olan hayatımıza sahip çıkmaya yöneltecek” diyor.