Güncelleme Tarihi:
2000’li yılların başlarına denk geliyor Beyoğlu’ndaki Asmalımescit’in ufak ufak adını duyurması. Sanatçı atölyeleri, galeriler, çay-kahve içilebilecek birkaç mekândan fazlası yok... 2003-2004 gibi tarihi meyhaneleri müşteri yoğunluğu açısından Nevizade sokağıyla yarışmaya başlıyor. Kulaktan kulağa popülaritesi yayılırken 2006’da açılan bar ve eğlence mekânlarıyla mahalle sonraki yedi yıl boyunca tarihinin en kalabalık günlerini yaşıyor. Önce kapı önüne atılan masalarda, sonra bunun yasaklanmasıyla ara sokaklarda ayakta devam ediyor eğlence; yan yana, kol kola, omuz omuza, iç içe...
Asmalımescit’i böyle tek paragraflık bir özete, 13 yıllık bir maziye sıkıştırmak doğru olmaz elbette. Gazeteci-yazar Fikret Adil’in 1930’lar dönemini anlattığı ‘Asmalımescit 74: Bohem Hayatı’ kitabında, 70’lerin Atıf Yılmaz ve Ertem Eğilmez filmlerinde, Tomris Giritlioğlu’nun 1987’de çektiği ‘İşte Beyoğlu’ adlı belgeselde izi sürülünce görülüyor ki aslında Pera’ya dahil olan Asmalımescit hep ama hep eğlencenin yeri olmuş. Yıllar içinde defalarca sesler kısılmış, müdavimler küsmüş, mahalleli terk-i diyar etmiş ama mahalle her seferinde küllerinden doğmayı başarmış. Dokuz yıl sonra bugün olduğu gibi... Uzun zamandır görüşülmeyen arkadaşlarla Asmalı’da denk gelmek, bistro Parantez’in sokağındaki insan kalabalığını yararak geçmek, Şimdi’de kokteyl içip geceye salınmak, meyhaneleri Sofyalı’dan, Cavit’ten, Yakup’tan alınan ‘yolluk’ bardaklarıyla Novo barın kapısında sıra beklemek.
Ve tabii ki gecenin bir yarısı buram buram kokan patlamış mısıra yenik düşmek... Gözler meyhane Refik’i ve Ece Aksoy’un barını arasa da çoğu mekân geri gelmiş, hatta hiç gitmemiş gibi yeniden yerinde. Araya onca zaman girmemiş gibi devam ediyor sohbet mekân çalışanlarıyla... Sokak çalgıcıları bile aynı olur mu diyorsunuz ama işte öyle... O hepimizin tanıdığı darbukacı kardeşler dönüveriyor köşeden tüm neşeleriyle; “Waka waka ee ee!” diyerek. Bir dönem bulunduğu sokağa fahri olarak adını vermiş Parantez’in sahibi Emre Sarpkan’ın da dediği gibi “Bizler misafiriz ancak Beyoğlu ve Asmalı her zaman yaşamaya devam edecek”. İşte sokak sokak Asmalımescit; yeni mekânları ve müdavimleriyle...
‘On binlerin geldiği eski günlerine çok yakın’
Emre Sarpkan-Parantez bistronun sahibi
◊ Tam 16 sene önce Parantez’i özel bir bölge olan Pera’ya açmak istedik. Osmanlı döneminde padişahlar buraya avlanmaya, eğlenceye geliyormuş. Gide gele kalabalığın bir kısmı burada kalmaya başlamış. Dörtyol ağzında da yerleşim ve eğlence başlamış. Yani Pera’da çok uzun yıllardır eğlence var. Bütün sanatçıların, ressamların kaldığı bir yer. Bizi de sakinliği cezbetmişti açıkçası, kendimizi Güney’deymiş gibi hissediyorduk.
◊ Refik ve Yakup’tan sonra Babylon, Parantez, Otto derken çekim noktası oldu Asmalımescit bir anda. Çoğaldı, çoğaldı ve on binler gelmeye başladı. O zamanlar 29 yaşında bir mekân sahibi olarak tabii çok memnundum kalabalıktan. Kendi dükkânımıza giremediğimiz geceler oluyordu.
◊ Sonra 6-7 sene süren bir masa- sandalye yasağı başladı. Kapı önüne çıkardığımız masalar, sandalyeler kalktı. Ama insanlar ayakta eğlenmeye devam etti. Sonra Gezi olayları yaşandı ve peşinden gelen terör saldırıları, Türkiye genelinde ve Beyoğlu’nda patlayan bombalar bizim sonumuz oldu. Tam iki sene Asmalımescit karanlığa gömüldü. Biz gemiyi terk etmedik, sabırla bekledik. Önce masa, sandalye yasağı kalktı, sonra bahar geldi, Asmalı tekrar canlandı.
◊ En önemlisi, Narmanlı Han’ın yenilendikten sonra açılması oldu. Asmalı tarafına bir arka kapı açtılar. Sinerji verdi mahalleye. Yeni ve nitelikli mekânlar açıldı. Babylon’un yerine gece kulübü Blind, bir arkaya şarap evi geldi. Yeni nesil restoranlar var, şeflerin ilgi odağı.
◊ Müdavimler geri döndü ama artı bir ya da iki olarak, çocuklarıyla birlikte! Kimler tanışıp evlenmedi ki Asmalımescit’in her bir mekânında. Şimdi her şey güzel, yeni nesilden müdavimleri oluşuyor. Asmalı küllerinden doğuyor, Asmalı ve Beyoğlu her zaman kalacak. Burası baki, misafir olan biziz, o her zaman yaşamaya devam edecek.
‘Blind ve Narmanlı Han mahallede sinerji yarattı’
Mehmet Öktem-Kum Saati Kahvesi ve Kum Saati Blues Bar’ın sahibi
◊ Profesyonel olarak 20 yıldır Asmalı’da mekân sahibiyim ama öncesinde gençliğimde Refik Abi’nin meyhanesine gelir, Asmalı’nın sokaklarında salınırdım. En güzel günlerinde de buradaydım, en karanlık günlerinde de... Asmalımescit’in sekteye uğramasının bana göre en büyük sebeplerinden biri Babylon’un ve Babylon Lounge’ın buradan Bomonti’ye taşınması oldu. İnsanlar konser öncesi ve sonrası başka mekânlara gidiyordu.
◊ Bizim gibi direnen birçok müdavim mekânı hâlâ ayakta; Cavit, Yakup, Sofyalı, Parantez, Novo... Corridor zaten 5-6 yıldır sokakta güzel bir eğlence ortamı yaratıyor. Şimdilerde de restore edilen Narmanlı Han, yeni açılan Blind, Mabou, Glouton, Bordel, Ruz Hotel ve terasındaki Simone, Lokal ve daha başka birçok mekân yeniden Asmalı’yı çekim noktası haline getirdi.
◊ Asmalı, Beyoğlu’nun en farklı ve niş mahallelerinden biri. Hakkında gerçeğini, gerçeğine yakın halini anlatan romanlar dahil çok kitap okudum ve araştırma yaptım. Tarihte de Asmalı ebediyen karanlığa hiç gömülmüyor. Tarihinden aldığı güçle özüne dönüyor, eğlence ve sanatın özel bir bölgesi olarak hayatına devam ediyor.
‘Beyoğlu her zaman yaşar, bitmesi mümkün değil’
Didem Çolakoğlu Hoşgör-Sofyalı Meyhane’nin sahibi
◊ Asmalı, Beyoğlu’nun en küçük mahallesi olmasına rağmen masa- sandalyeden sigara yasağına, terör olaylarından pandemiye kadar yaşanan tüm olaylarda en çok mağdur olan yerdi. Ama yine de ayakta. Mikla’yı açan Mehmet Gürs’ü görüyorsunuz; yaptıklarını, verdiği emeği tartışamayız. Michelin’den bir yıldız aldı. Ben Michelin Rehberi’ne girdiğimizi öğrendiğimde mutfakta bulaşık yıkıyordum. Buranın daimi esnafı gemiyi terk etmedi ve bunun için çok emek verdi. Aynı şekilde müdavimlerinin de, buranın insanının da Asmalı’ya sahip çıkması gerektiğine inanıyorum.
◊ Aheste gibi, Beyoğlu Şaraphanesi gibi birçok yeni mekân açıldı. Mabou, Glouton ve daha başka bir sürü kaliteli mekân var. Hemen yanımızdaki Moretenders’ Cocktail&Sushi Crib’in sahipleri amekânı baştan yarattı. Çok güzel bir müşteri kitlesi var. Benim şu an baktığımda gördüğüm şu; çeşit çok ve buna ihtiyaç vardı. Kendi adıma da mahallem adına da şu an çok mutluyum. 20’li yaşlarımdan beri buradayım, burada eğlendim, burada evlendim, Asmalı’nın iki kez küllerinden doğduğuna şahit oldum. Yeniden doğar Asmalı ve Beyoğlu, hiç bitmez, burası her zaman yaşar.
YENİLER ANLATIYOR...
‘Herkes tekrar canlanmasını bekliyor’
Can Çakmakçı-Taproom kurucu ortağı
◊ Tamamen kendi ürettiğimiz biralarımız ve craft biralarımıza uygun olarak Asya sokak lezzetlerinin olduğu bir menümüz var. Müzik olarak dükkânın kendi arşivinden sadece plak çalacağız. Çok yakında açılacağız.
◊ Asmalı’yı seçmemizin nedeni tamamen buranın mirası. Çok yer baktık ve araştırdık, buranın kendine ait dokusu başka hiçbir yerde yok. Bir noktada belki romantize ediyoruz ya da gerçeği görebiliyoruz ama Asmalı’yı karanlık görmek kalbimizi kırıyor. Bence herkes buranın tekrar canlanmasını bekliyor ve yeniden gelmek için gönüllü. Hareket başladı, Asmalı eski günlerine çok yakın şu an.
‘Kendi kültürüne dönüyor’
Pınar Karasu-Mabou kurucu ortağı
Ben Asmalı’yı hep seviyordum. Mabou’yu Asmalı’ya açalım diye düşündüğümüzde bize birçok kişi Bomonti tavsiyesinde bulundu ve “Asmalı’ya kim gelecek, ne yapacaksınız orada, bomboş artık orası” gibi yorumlar yaptı. Ama biz yine de burada olmak istedik. Çünkü burası Pera, ne olursa olsun her zaman Cenevizlilerden, İtalyanlardan kalan kendi kültürüne dönüyor. Devamında Bordel ve Glouton için de yine mahalleyi tercih ettik. Eski günlerine de
çok yakın olduğunu görüyoruz.