“Yine aşırı eğlendik, yalınayak çıkmışım mekândan”

Bir anda ‘Ezel’ dizisinin müziği çalmaya başlıyor, fonda da Tuncel Kurtiz’in sesinden ‘Oysa herkes öldürür sevdiğini’ şiirinin mısraları. Ardından Madonna’nın ‘Hang Up’ı, Hakkı Bulut’un ‘Ayırmasın Tanrım Bizi’ şarkısına bağlanıyor. Arabesk parçalarla pop hitleri birbirine karışırken asıl coşku Can Toğrulca’nın yorumuyla ‘Boş Yere’ çaldığında yaşanıyor. Herkes bir anda “Lan ben sana nereden tutuldum” diye haykırmaya başlıyor. Saatler ilerledikçe mekânda elden ele dolaşan bir şişme deniz yatağı görmek bile kimseyi şaşırtmıyor.

Harbiye’deki gece kulübü Altın Saatler’de Kıvanç Kasar’ın cuma ve cumartesi geceleri sergilediği DJ performansı şu sıralar İstanbul gece hayatının en çok konuşulan konularından. Kıvanç Kasar’ın çalarkenki enerjisi DJ kabininden taşıyor, mekânın her santimetrekaresini ele geçiriyor. Hem kendi eğleniyor hem gelenleri eğlendiriyor. Şarkıları adeta yaşıyor.

Kendisiyle aslında her şeyin başladığı yer olarak gördüğü, sahibi olduğu Topağacı’ndaki ünlü mahalle barı Efendi’de buluşmak için sözleşiyoruz. Yolda Altın Saatler’e gidenlerin sosyal medyadaki yorumlarını okuyorum: “Kızım bu neee! Manyaklık!”, “Buradan sonra artık başka bir yerde eğlenemez ki insan”, “Saçmalığın kucaklandığı acayip bir yer, inanılmaz”...

Kıvanç Kasar eğlence dünyasındaki başarısının yanı sıra -Instagram hesabını takip edenler iyi bilir- stiliyle de dikkat çeken bir isim. Bizi de bu şekilde karşıladı. Kahvelerimiz gelince hikâyesini en başından itibaren dinlemek için artık hazırdık. 2013’te bankacıyken mesleğini bırakıp Aheste’nin kurucu şefi Sara Tabrizi’nin yanında, bulaşıkçılık yaparak sektöre adım atmış. Burada şef yardımcılığına kadar da yükselmiş. Sonra Sara’ya “Kendimi geliştirmek istiyorum. Bara geçmem lazım” demiş ve bir süre de barlarda çalışmış. Ve ardından aldığı küçük bir borçla Topağacı’nda, eskiden butik olan yerde Efendi’yi açmış.

2010’ların ortası... Henüz mahalle barı, sokak arası barı kavramının tam yerleşmediği zamanlar. Bu yüzden yurtdışına yaptığı seyahatlerde gördüğü bu konsepti oturtmak çok kolay olmamış. Başta sponsor bulmakta bile zorlanmış ama sonra gördükleri ilgi basının da dikkatini çekmiş, haber olmuş, müdavimlerin sayısı giderek artmış.

Tam bir başarı hikâyesi olan Efendi, Kıvanç Kasar’ın DJ’lik yaptığı da ilk yer. Efendi’nin sokağa taşan kalabalığı yüzünden mahalle sakinlerinden şikâyetler almaya başlayınca çareyi insanları içeri sokmak için müzik yapmakta bulmuş. Türkçe-yabancı karışık şarkılar çalıyormuş. “Çok geziyordum, çok iyi gözlemliyordum. İnsanların ne istediklerinin farkındaydım. Müzikte de bu yoldan ilerledim” diyerek anlatıyor o günleri. Kıvanç Kasar öyle DJ setinin başına geçerek yapmıyor bu işi, bir iPad ve mixer ona yetiyor. Nedenini de “Kimi DJ’ler önündeki setle uğraşırken ortamı, ambiyansı unutuyor. İki şarkının temposunu ayarlarken ortamın temposunu kaçırıyorsun” diye açıklıyor.

Sürekli düşünen, ‘çılgın’ fikirler üreten biri Kıvanç Kasar. Cadılar Bayramı’nı hiç sevmediği için o güne özel, alternatif Canolar Bayramı kutlaması yapıyor örneğin. Bu sene Altın Saatler’e çiğköfteci getirmiş. Tanıtım partisini de çiğköftecide yapmış, üstelik Keinemusik’in hiti ‘Move’u ‘Var Ya’ ile miksleyerek...

Cumhuriyet Bayramı’nda da Efendi’nin önüne bando, jonglörler geliyor, kuleler yapılıyor, bayraklar açılıyor. Hatta askeri okul mezunu olduğu için bir keresinde gece 2.30’da komando kıyafeti giyip halatla binaya tırmandığı da olmuş. Ayak serçeparmağını kırmasıysa ‘Off Nazar’ gecesi için ilham vermiş Kasar’a. Doğum gününde Topağacı’nda deveyle gezmesi de kimi haber sitelerinde “Arap olduğu iddia edilen bir grup, sokağı kapatarak deve geçidi yaptı” haberlerinin çıkmasına neden olmuş. “Peki, bugüne kadar sizi hiç durduran olmadı mı” diye sorduğumuzda “Kimse durduramadı” yanıtını veriyor.

Şu sıralar herkesin dilindeki Altın Saatler, Klein Harbiye’nin giriş katında. Gelenler arasında Kıvanç Kasar’ın yıllar içinde oluşan kitlesi ağırlıkta. Yeni keşfedenler de oluyor. 18 yaşında olan da var, 60 yaşında olan da... Hatta geçenlerde “Biz çok gezen, yaşı yüksek bir grubuz. Aradığımız şeyi bulduk. Çok teşekkür ederiz” diye mesaj aldığını anlatıyor.

Altın Saatler’e olan ilgi aslında onu çok da şaşırtmamış. “Biz Efendi’de hafta sonu 200-300 kişiyi kapıdan geri çevirmek zorunda kalıyoruz. Müdavimlerimiz zaten bizden daha büyük bir yer bekliyordu” diyor. Altın Saatler’de gece 23.30 gibi başlıyor. İster şık şıkıdım ister pijamanızla gidin, tek bir giyim kodu var, o da zevkli olmak, giydiğini kendine yakıştırmak.

Kıvanç Kasar 00.30 gibi setin başına geçiyor. 4.00’e kadar çalıyor. Pop hitleri, dizi müzikleri ve arabesk, setinin olmazsa olmazları... “Herkes arabesk çalamaz. Ben çalarken bir yandan da söylüyorum. Tiyatro var işin içinde. Bunu iş olsun diye yapmıyorum. İnsanlar bunu seviyor” diyor.

Kasar’ın bir cumartesi gecesi set sonrası Instagram’dan paylaştığı hikâyedeki şu sözleri Altın Saatler gecelerinin de özeti gibi: “Yine aşırı eğlendik, yalınayak çıkmışım mekândan.”

‘Heyecanımı işime saklıyorum’

Kıvanç Kasar geceleri ne kadar hareketliyse gündüzlerini o kadar sakin geçiriyor. Yalnız takılmayı seviyor. Hep aynı yerlere gidiyor, kahvesini aynı yerde içiyor, yemeğini aynı yerde yiyor, aynı 2-3 kişiyle takılıyor. Neden bunu tercih ettiğini “Asosyal değilim ama heyecanımı işime saklıyorum. Bir yerde durmalısın ki bir yerde patlayabil” sözleriyle açıklıyor. Özel hayatındaysa en çok caz dinliyor. “Bana ilham veren müzik cazdır” diyor.