Güncelleme Tarihi:
40708779* Bir yıldır Londra’da yaşıyorsunuz. Orada nasıl bir hayat kurdunuz kendinize?
- Taşındıktan sonra günlerim Rodin’e yeni hayata adaptasyonunda destek olmaya çalışmakla geçti. Onun için kendini ifade ettiği dilden evdeki yaşantıya kadar her şey çok yeniydi. İstanbul’da bana yardımcı olacak kişiler vardı ama Londra’da tek başımayım. Zor ama çok keyifli, hayata dair bir sürü şey öğreniyorum. Sürekli evle ilgili koşturacak işler oluyor. Her gün Rodin’le okula yürüyerek gidip geliyoruz. Kendime ayıracak daha fazla vaktim oluyor...
* Neden gittiniz?
- ‘Kördüğüm’ dizisinde oynarken karakterimin hikâyesi başta kurduğumuz noktadan uzaklaşınca yabancılaştım ve yapımcılardan izin istedim. Rodin’le tatil yaptığımız sırada yapımcımız aradı, “Tamam, çözdük. İkinci sezonda rolün sonlanıyor” dedi. Telefonu kapattıktan sonra Yılmaz’ı (Erdoğan) aradım ve “Var mısın, yeni bir şey yapalım” dedim. Kabul etti. Ertesi gün Londra’ya gidip Rodin için okullarla görüşmeye başladım...
* Sebep bu kadar basit mi?
- Kendimden ve hep aynı güne uyanma fikrinden sıkılmıştım. Başka bir şehirde, oğlum yeni şeyler keşfederken ona eşlik etmek bana daha anlamlı geldi.
* Boşanacağınıza dair haberler çıktı. Nedir işin aslı?
- Arada güçlü bir bağ olduktan sonra ilişki biçiminin ve isminin ne olduğu önemli değil. Biz yol arkadaşlığını, dostluğu, saygıyı, sevgiyi önümüze koyduk. O yolda hep yan yana ilerleyeceğiz. Bir gün öyle bir karar alsak bile bunun değişeceğini sanmam.
* Peki aşk?
- Başka bir hal alıyor elbette; sevgi, dostluk, vefa, hayat arkadaşlığına bürünüyor. Özellikle de çocuk sahibi olduktan sonra bambaşka bir temposu ve enerjisi oluveriyor.
Nereye gidersen git, ülkeni ve sevdiklerini kalbinde taşıyorsun
* Londra’dan Türkiye nasıl görünüyordu?
- Yurtdışındayken bile ülkene dışardan bakamıyorsun ki... Hep buradaymış gibi hissedip her şeyi öyle görüyor, öyle okuyorsun. Çünkü nereye gidersen git, ülkeni de sevdiklerini de hep yanında, kalbinde taşıyorsun.
* Siyaset?
- Kaotik ve karmakarışık bir dönemden geçiyoruz. Üstelik sadece biz değil, bütün dünya zor bir süreçle sınanıyor. Dileğim şu; en kötü günler geride kalmış olsun. Bundan sonrası için de; bütün kutuplaşmaların, kinin geride bırakıldığı ve sevginin, saygının, birlik duygusunun ön planda olduğu bir dünyanın hayalini kuruyorum. Belki biraz romantik ama başka türlü düşünemem...
Önyargıların bedelini ödedim
* Erken yaşta çok ünlü bir adamla evlendiniz ve anne oldunuz. Dönüp bakınca ne hissediyorsunuz?
- Her insan hayatı biricik. Benim hikâyem de böyle... Hissim; şükür...
* Yıllarca “Yılmaz Erdoğan’ın eşi olduğu için bu filmde oynadı” lafını duydunuz. Önyargılarla mücadele zor muydu?
- Bu önyargıların bedelini ödeyip acısını çektim.
Bu film Rodin’e hediyem
* İlk kez bir çocuk filminde oynuyorsunuz...
- Bu duruma anne yanım mutluluktan delirdi. Hep Rodin’e bir film hediye etmek istiyordum. Bu film ona hediyemdir.
* Hollywood’a açıldığınız doğru mu?
- ‘Backstabbing for Beginners’ Hollywood’lu oyuncularla çekilen bağımsız bir film.
19 Ocak’ta galamız var.
* Birçok oyuncu yabancı filmlerde oynadığını söylüyor ama sonra bakıyoruz, iki dakika görünüyorlar. Sizin rolünüz ne kadar?
- İzleyince siz karar verirsiniz, sonuçta titrim başrol! (Gülüyor)
Ataberk Mutlu (13): Gözlerin çok siyahmış
* Ataberk biraz kendini anlatsana...
Ataberk Mutlu: Çorlu’da okuyorum. Hem ‘Şevkat Yerimdar’ dizisindeyim hem de ‘İş Sanat’ta bir oyunum var. Bu da dördüncü filmim. Psikoloji kitapları ve manga okumayı seviyorum.
* Filmde seni en zorlayan neydi?
Ataberk Mutlu: Gözlerim beş numara ama filmde gözlüksüz oynamam gerekiyordu. Belçim Abla’yı hep bulanık gördüm.
Belçim Bilgin: Net görünce ne oldu?
Ataberk Mutlu: Gözlerin çok siyahmış.
Yüzüne Su Püskürtme Challange | Yersen