Güncelleme Tarihi:
Bir denek tavşanının yaşadıklarını anlatan stop-motion film ‘Save Ralph - Ralph’i Kurtar’ dünyada olduğu kadar Türkiye’de de gündem oldu. Humane Society International tarafından yayımlanan, Spencer Susser’ın yönettiği film, kozmetik ürünlerin üzerinde denenmesi sonucu zarar gören ve yaşamını yitiren yüzbinlerce hayvanın sesi oldu.
Film dünyaya kozmetik deneylerinin yasaklanması için çağrıda bulunuyor. Video sosyal medyayı salladı. Deney hayvanlarıyla ilgili bilgilendirici paylaşımlar yapılırken diğer yandan konuyla ilgili bilgi kirliliği de oluştu. Peki, deney hayvanları sadece kozmetik sektöründe mi kullanılıyor? İlaç ve tıbbi cihaz sektöründe durum ne? Alternatif çözümler yok mu? Konunun uzmanlarıyla Türkiye’deki deney hayvanlarının durumunu, ürün satın alırken nelere dikkat etmemiz gerektiğini ve başlarından geçen deneyimleri konuştuk. İşte Deneye Hayır Derneği Başkan Yardımcısı ve iç hastalıkları uzmanı Dr. Oğuzcan Kınıkoğlu’nun anlattıkları:
Gerçekte olanı görseniz 10 saniye izleyemezsiniz
İzleyiciyi korkutup kaçırmayacak şekilde Ralph’in acı dolu hayatını yansıtmışlar. Gerçekleri gösterselerdi 10 saniye izlemeden herkes kapatırdı videoyu. Herkes deneylerde kullanılan hayvanların çektiği ıstıraptan haberdar oldu. Aslında kozmetik alanında kullanılan hayvanlar, deneylerde kullanılan hayvanların yüzde 1’inden azı... Türkiye’de de Avrupa’da olduğu gibi kozmetik alanında hayvan deneyi yapmak zaten yasak. Ama yine de Ralph, insanların laboratuvarlara hapsedilen hayvanların yaşadıklarının bir kısmını görmeleri açısından çok iyi oldu.
Silah ve uzay sanayisi de hayvanları kullanıyor
Her yıl dünyada en az 100 milyon hayvan deneylerde kullanılıyor. “En az” diyorum, çünkü sıçanlar çok fazla kullanılan bir tür olmasına rağmen ABD’de deneylerle ilgili kayıtlara bir sayı olarak girmeye bile değer görülmüyorlar. Bu hiç adil değil. Sıçanları hissedebilen, yaşamaya değer canlılar olarak dahi görmüyorlar. Halbuki bu kanıtlanmış; sıçanlar umutları bile olan hayvanlardır. Hayvanların esas kullanıldığı alan biyomedikal araştırmalar; ayrıca silah ve uzay sanayisinde de kullanılıyorlar. Araştırma sonunda da çoğunlukla öldürülüyorlar. Aslında Ralph her ne kadar kozmetik deneylerinde kullanılan biri olsa da toplumun dikkatini genel olarak hayvan deneylerine çekmeyi başardı. Artık bundan sonrasını da biz getirmeliyiz.
Etik kurullar var diye içiniz rahat etmesin!
Türkiye’de güncel verilere göre hayvan deneyleri yapan 119 merkez var. Bu merkezlerin de hayvan deneyleri yapmasına onay veren yerel etik kurulları var. CİMER başvurusu yaparak bu etik kurullardaki STK temsilcilerinin kim olduğunu öğrenmek istedik. 119 başvurudan 39 yanıt geldi. 3 yerel etik kurul hariç birçok kurulda, hayvan haklarıyla alakası olmayan STK temsilcileri var! Müteahhitler Birliği, Muhasebe Uzmanları Birliği, Sinema Amatörleri Birliği gibi... O yüzden “Ama etik kurullar var” düşüncesiyle vicdanları rahatlatmamalı.
Hepsi hastalıklara çare mi arıyor?
Hayvanlar üzerinde yapılan deneyler, bilimin ve tıbbın ilerleyişine katkıda bulunuyormuş gibi bir algı var. İki yıl önce, ülkemizde hayvan deneyleri bilime katkı sunuyor mu diye araştırdık. 2006-2015 arasında Türkiye’de 17 binden fazla sıçan öldürülmüş. Çalışmaların üçte ikisi dünyadaki bilimsel medikal araştırmalara ulaştığımız PubMed veritabanında yok! Yani yapılan hayvan deneylerinden çıkan sonucu yalnızca araştırmayı yapan kişiler biliyor. Araştırmaları akademik dergilerde yayımlatmadıktan sonra bu çalışmaların bilimsel hiçbir değeri olmuyor. Ülkemizde yayımlanan bir başka araştırmaya göre hayvanlar üzerinde yapılan genel cerrahi çalışmalarının yüzde 60’ına yakını uzmanlık tezi bitirmek veya doçentlik sıfatı için yapılıyor. Yani halk, hayvan deneyleriyle hastalıklara çare bulunduğunu düşünürken arkada farklı şeyler dönüyor.
Korona aşısı için hayvan deneyi yapmayan da var
Sorsanız teknoloji, bilim çok ilerledi; ancak örneğin buna rağmen, kafa travması yaratmak için fareleri sabitleyip yüksekten kafalarına ağırlık bırakmak gibi ilkel yollarla bilim yapıyoruz. Evet, bugüne kadar tıbbın gelişiminde hayvan deneylerinin katkısı oldu. Ancak günümüzde daha iyi sonuçlar veren metotlar var ve hızla yenileri geliştiriliyor. Artık hayvan deneylerinin yüzde 96’sının işe yaramadığı biliniyor. Ülkemizde algı öyle yerleştirilmiş ki “Hayvan deneyleri olmasaydı COVID-19 aşısı da olmazdı” diye düşünüyorlar. Ancak Moderna ve Pfizer hayvan çalışmalarının sonuçlarını beklemeden insan çalışmalarına başladı ve başarılı oldular. Hayvan deneyleri yerine bugün kök hücreden üretilmiş doku örnekleri, doku organ banyoları, mikro akışkan çip testleri gibi metotlar kullanılabiliyor.
Bilimsel veriler, hayvanlar üzerinde yapılan ilaç ve aşı denemeleri sonuçlarının insanlara uyarlanabilirliğinin yazı tura atmaktan farksız olduğunu gösteriyor. Onbinlerce insanın ölümüne yol açan rofecoxib etken maddeli romatizma ilacı hayvanlar üzerinde başarılı sonuçlar vermişti... İnsanlar üzerinde yan etki yapmayacak ve faydalı olabilecek yüzlerce ilaç da sırf hayvan deneyleri olumsuz sonuçlandığı için insan yararına sunulmadı. Mesela tamoxifen etken maddeli ilaç, sıçanlarda karaciğer kanserine yol açarken insanlarda meme kanserinde kullanılır. Organ naklinde kullandığımız siklosporin de hayvan deneylerine güvenildiği takdirde insan yararına sunulamayacaktı. Yakın tarihte aşı ve ilaç geliştirmeleri için hayvanların kullanılmayacağı bir gelecek bizi bekliyor. Ülkece bizim de bu sürece ayak uydurmamız hem bilimsel hem de etik olarak şart.
Öğrenciyken o hayvanı iyi ki kesmemişim
Tıp fakültesinde henüz 1. sınıftayken fizyoloji laboratuvarında bir sıçanın kafasını, ardından iç organlarını görmemiz için kaburgalarını kesmemiz istenmişti. Yapmamıştım o gün. İyi ki de yapmamışım! Meclis görüşmelerinde bu konunun üzerinde de durduk ve hayvanların kullanılmadığı bilimsel alternatif eğitim metotlarının eğitimde yaygınlaştırılmasını istedik.
Deney hayvanları evde uyum içinde yaşayabiliyor
Dünyada deneylerde kullanılan hayvanlar, sorumlu veteriner hekim uygun gördüğü takdirde yuvalandırılabiliyor. İngiltere’de geçen sene 3 bin hayvan deneylerden sonra yuvalandırıldı. 8 ay önce ülkemizde bir çalışma yaptık. 119 tane HADYEK’e (Hayvan Deneyleri Yerel Etik Kurulu) ‘deney sonrası yuvalandırma’ kapsamında kaç hayvanın yuvalandırıldığını sorduk. Maalesef hiç! En büyük gerekçe deneylerde kullanılan hayvanların ev ortamında yaşama ayak uyduramayacakları önyargısıydı. Kendi imkânlarımızla laboratuvardan çıkarıp yuvalandırdığımız 20’den fazla hayvan evlerde gayet uyum içerisinde yaşıyor. Merak eden varsa @lattevedostlari Instagram hesabından bu dostlarımızın yaşamlarını takip edebilirler. Gönüllüler, deneylerden kurtarılan hayvanların koruyucu ailesi olmak için derneğimize başvurabilirler.
BU İŞARETLERE BAKIN!
- Cruelty Free International’ın ‘leaping bunny’ yani zıplayan tavşan logosu, PeTA’nın ‘beauty without bunnies’ logosu, Choose Cruelty Free’nin CCF logosu, Vegan Society’nin ‘sunflower’ logosu ve Vegetarian Society’nin ‘vegetarian trademark’ logosu en güvenilir logolar.
- V-Label’ın ‘vegetarien’ ve ‘vegan’ logoları da bize ürünün hayvanlar üzerinde test edilmediğinin güvencesini veriyor.
- Hayvanlar üzerinde deney yapılmamış ürünleri deneysiz.org sitesinde ya da android telefonlara indirilebilecek ‘deneysiz’ adlı uygulamada bulabilirsiniz.
- Leaping Bunny ve PeTA’nın geliştirdiği Bunny Free gibi uygulamaları da kullanabilirsiniz.
EN ESKİ UYGULAMALARDAN
Hayvan deneyleri bilim tarihinin en eski uygulamalarından biri. “Teknoloji hücresel bazda araştırmalar yapmaya izin veriyor” diyen Dr. Kınıkoğlu hayvanlı deneyleri çağdışı buluyor.
SIRF İNSANLAR GÜZEL KOKSUN DİYE BU İŞKENCE
Angels Farm Sanctuary Hayvan Çiftliği kurucusu Sibel Çakır
Ankara’da kurulan çiftliğimiz Angels Farm Sanctuary Turkey (Ferdinand’ın Çiftliği diye biliniyor) 30 yıla yakın sürede Türkiye’nin ilk ve en büyük çiftlik hayvanları, egzotik ve yaban hayvanları, deney ve sokak hayvanlarının koruma, barındırma ve rehabilitasyon merkezine dönüştü. Şu an 107 ayrı tür ve 1.600 nüfusu olan 100 bin metrekarelik bir çiftliğimiz var. İlk kurtardığımız deney hayvanı Ankara’da bir üniversite laboratuvarından üzerinde mide ülseri deneyleri yapılan rat cinsi fareler olmuştu. Defalarca ilaçlar enjekte edilmiş, anestezi verilmiş, her yeri delik deşik dört tane ‘ucube’ haline getirilmiş rat. İki yıl yaşatabildik onları ama en azından tüm insanların onlara kötülük yapmayacaklarını anlayarak, sevilerek öldüler. Sonrasında Aydın’da bir fakülteden protez bacak deneyleri yapılan, arka bacakları kesilmiş tavşanlar kurtardık. Bir tanesi hâlâ bizimle yaşıyor ama diğer ikisini kaybettik. Sonra Antalya’da kozmetik sanayisi için üzerlerinde deney yapılan iki minicik domuzcuktan haberimiz oldu. Domuzların derileri çok hassastır; bir sürü kozmetik ürünü onların derilerine defalarca enjekte edip inanılmaz yangı, acı ve korkulara neden olmuşlar. Yani sırf insanlar parfüm kullansın, güzel koksun diye bu işkence…. Kurtardık, bizimle yaşamaya devam ediyorlar.
ÇOCUKLARA DENEYSİZ ÜRÜNLERİ ANLATIYORUZ
Yazar Tolga Öztorun
Geçen sene, bir yıl boyunca laboratuvardan kurtarılmış bir gerbil (bir tür fare) ile birlikte yaşadık. Anadolu’da bir devlet üniversitesinin laboratuvarından kurtarılmıştı. Maalesef sadece bir sene yaşayabildi. Ömrünün son bir senesinde sevildi ve ev ortamında yaşadı. 20 senedir hayvan özgürlüğü için çabalıyorum. Deneylerde kullanılan hayvanlar için iki tane çocuk kitabı yazdım. ‘Latte Eve Gidiyor’ kitabını Serkan Altuniğne çizdi ve tüm Anadolu’da 5 bin çocuğa ücretsiz dağıtıldı. Diğer kitabım Lider Hepgenç ile birlikte Sabancı Vakfı için yazdığımız ‘Papuduk ile Doğru Alışveriş’ kitabı. Bu kitapla çocuklara deneysiz ürünleri anlatıyoruz.
O HAYVANLARIN ACILARINI GÖZÜMLE GÖRMESEYDİM BUGÜNKÜ KARARLILIĞIM MUHTEMELEN OLMAZDI
Deneye Hayır Derneği üyesi, Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Türker Yücesoy
Kariyerimin başında yaptığım hayvan çalışmalarının büyük kısmını keşke yapmasaydım diyorum ama bu çalışmaları ben yapmasam muhtemelen daha az vicdanlı ve bilgisiz insanlar yapacaktı. Bunu bahane sunmuyorum. Asla yapmam bir daha bu çalışmaları ama o hayvanların acılarını gözümle görmeseydim, bugünkü kararlılığım muhtemelen olmazdı. Artık evcil hayvanlarımla deney hayvanları arasında hiçbir fark görmüyorum. Bir şekilde hastalıkları tedavi edebiliyoruz. Ya pişmanlığı? Bir canlıya zarar verme ihtimali bile uykularımı kaçırıyor!
Hayvanlar deneylerde kullanılmasaydı tıp ve bilim çok daha hızlı ilerlerdi. Çünkü bu çalışmalar çoğu zaman bir zorunluluk olarak çıkıyor önümüze. Hayvan çalışmalarını, insan klinik çalışmalarından önce bir ‘aşama’ olarak görenler çoğunluk... Bu da tamamen bilinçle alakalı. Önce bilim insanları bilinçlenecek ki bu hayvan çalışmalarına gereksinim azalacak veya alternatifleri tercih etme oranı daha artacak. Üstelik bir sürü alternatif yöntem mevcut. Hücre kültürü uygulamaları aklıma ilk gelenlerden. Hedef hücreyi izole olarak kullanabiliyorsunuz bu çalışmalarda ya da yapay doku/organlar mesela. Çalışmayı düşündüğünüz ne varsa bu alternatiflerle kolaylıkla uygulayabiliyorsunuz. Yine öğrenci veya asistan eğitiminde de gerekli görülen laboratuvar çalışmalarını da artık teknoloji yardımıyla yapay modeller veya sanal gerçeklik sistemleri kullanarak eğlenceli ve zulümsüz olarak yapabiliyoruz.
NE YAZIK Kİ BARINAKLARDAN KÖPEK, KEDİ ALIP DENEY YAPILABİLİYOR!
269 Vegan Tasarım Atölyesi ailesi
Biz vegan bireylerden oluşan bir seramik tasarım atölyesiyiz. Ortak hedefimiz tür ayırt etmeksizin yardıma ihtiyacı olan canlılara destek olabilmek. Bizi bir araya getiren de bu amaç oldu. Bu amacımız doğrultusunda gelirimizin büyük çoğunluğunu kurtarılan hayvanlarla paylaşıyoruz. ‘269atölye’ ailesi olarak hayata geçirmek istediğimiz bir hayalimiz var; kurtarılmış çiftlik hayvanları barınağı kurmak. Atölyemize de bu yüzden “269atölye” ismini verdik. 269; mezbahaya gitmekten kurtarılan ilk buzağının küpe numarasıdır.
Birlikte yaşadığımız, deneylerden kurtarılmış tek kişi Zulu. Zulu’ya dört sene önce bir tanıdığımız aracılığıyla ulaştık. Tıp ve veterinerlik fakültelerinde kullanılmış, kulakları bir tez çalışmasında bu hale gelmiş. Rehabilitasyonu iki yıl sürdü. Bacakları güçlenene kadar yürüteç kullandık. Şimdi farklı bir şekilde de olsa yürüyüp koşabiliyor. Onun dışında atölyemizde ağırladığımız kesimden kurtarılmış tavuklar ve barınaktan çıkardığımız engelli kediler var.
Çoğu üniversite bünyesinde olan 119 hayvan deneyi merkezinde hayvanlar çeşitli çalışmalar için üretilip kullanılıyor. Hatta belediye barınakları ve sokaklardan kedi ve köpeklerin alınıp deneylerde kullanılması 2014’te çıkan yönetmeliğin 18. maddesine göre maalesef mümkün. Üniversitelerde bu deney merkezleri yerine alternatif metotların kullanımı için bütçe ayrılması çok daha etik bir yaklaşım olacaktır.