Güncelleme Tarihi:
Doğa Derneği’nin ‘Yaşamak bizim de hakkımız’ başlıklı duyurusu sayesinde yayılmalarını önlemek için yeşil papağanların yuvalarına müdahale edilerek yumurtalarının bozulmasının istendiğini öğrendik. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın gerekçesi ‘istilacı’ bir tür olmaları. Yani, olmamaları gereken bir yerde olup çevreye, tarım ürünlerine, başka yerli türlere zarar vermeleri. Neyse ki bu yıl yuvalardaki yumurtalar zarar görmedi. Projenin kuş bilimcisi Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ornotoloji Araştırma Merkezi’nden Doç. Dr. Kiraz Erciyas, yuvaları yavrular çıktıktan sonra kontrol ettiklerini ve yumurtalara herhangi bir zarar verilmediğini söylüyor. Amaçlarının yeşil papağanların nüfuslarını kontrol altına almak olduğunu belirten Erciyas “Çalışmalar Türkiye’de yeşil papağan sayısının son 3 yılda en az 6 bin dolaylarında olduğunu ve en kalabalık nüfusun İstanbul ve İzmir’de olduğunu gösteriyor” diyor. Peki papağanların nüfusu neden kontrol altına alınmalı? Erciyas bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “İstilacı türler ekolojik, ekonomik ve sağlık açısından farklı etkiler gösteriyor. Yeşil papağan nedeniyle ekolojik olarak kovuklarda yuva yapan sıvacı, ibibik, serçe, sığırcık ve sincap tehdit altında; ekonomik olarak da birçok ülkede tarım zararlısı olarak kabul ediliyor. Türkiye’de elimizde çok veri olmamasına karşın sığırcık, sıvacı ve sincaplarla rekabet halinde ve bu türlerin yuva alanlarını işgal ediyor. Popülasyon düzeyinde bu türleri etkileyecek boyutta mı, söylemek için henüz çok erken ancak yeşil papağanların hızla arttığı göz ardı edilmemeli. Nüfus ve yayılım arttıkça tarımsal ürünlere de zaman içinde etkileri olacaktır.”
‘Yeşil papağanların ekonomik ve ekolojik zararına dair Türkiye’de tek bir bilimsel veri ya da araştırma yok!’
Erciyas, projenin şartnamesinde yazan ‘yuvalardaki yumurtaların sallanarak ve balmumuyla kaplanarak deforme edilmesi’ uygulamasının hayata geçirilmediğini, en uygun etik yöntemi aradıklarını belirterek “Birçok ülke, sorunu papağanları öldürerek çözmeye çalışıyor. Biz öldürmek istemiyoruz. Yakalanıp hayvanat bahçelerine verilmelerinin uygun olduğunu düşünüyoruz” diyor.
Hem mağdur hem de suçlanıyor
Yeşil papağanları kamuoyuna taşıyan Doğa Derneği’nin Başkanı Dicle Tuba Kılıç ise papağanların bir soykırımla karşı karşıya olduklarına dikkati çekiyor.
“Her şeyden önce yeşil papağanlar neden istilacı” diye soran Kılıç “Avrupa Birliği’nin istilacı listesinde değil. Bir türün istilacı olması için her şeyden önce zarar vermesi lazım. Herhangi bir türe zararı olduğuna dair veri yok, araştırma yok. Hele Türkiye’de bu türün ekonomik ya da ekolojik zararına dair tek bir bilimsel veri bulunmuyor. Biz bu hayvanı neyle ve neden suçluyoruz” diyor.
İngiltere’deki Kraliyet Kuşları Koruma Derneği’nin (RSPB) “Ne Avrupa’da ne de İngiltere’de yeşil papağanların yaban hayatına zarar verdiğine dair hiçbir veri yok. Bu nedenle biz İngiltere’de papağanlarla yaşamaktan mutluyuz” diye açıklama yaptığının altını çizen Dicle Tuba Kılıç “Bu durum zaten iki yüzlü bir yaklaşım. Anadolu’da birçok türün sayısı hızla azalıyor. Bu gerçek önümüzde duruyorken hiçbir veriye dayanmadan papağanların yaşam hakkı konusunda hüküm vermek, bir canlının soyunu kurutmayı düşünmek tam bir kibir ve ikiyüzlülük örneği. Yöntemi ne olursa olsun! Yuvasından alınıp, yaşam alanından koparılıp Afrika’dan buralara kadar getirilen ve geldiği yerde de özgürce yaşamanın bir yolunu bulan bir canlı suçlu olamaz. Onları öldürmek yerine, yaşam haklarına saygı duymak zorundayız” diyor.