Güncelleme Tarihi:
* Bu Türkiye’de ilk proje ve röportajınız. Kendinizi kısaca nasıl anlatırsınız?
- Güçlü, iyi niyetli ve zeki...
* Biraz torpil geçmediniz mi?
- (Gülüyor) Fazla mükemmeliyetçi ve fazla talepkârım. Türkiye’de bu kusurlarımın daha farkına vardım. Kendimi törpülemeyi öğrendim. Bunların dışında 1993’te Kırım’da doğdum. Sonra Ukrayna’ya gittik. Ailem Rus, babam zaten bir Rus askeri. Annem eski anaokulu öğretmeni. Tek çocuğum.
* Oyunculuğa nasıl başladınız?
- Teyzem tiyatro oyuncusuydu. Onun hayranı olarak büyüdüm. Kendimi de hep oyuncu olmak için doğmuş gibi hissediyordum. 14 yaşında tiyatro eğitimine başladım, ardından lisans eğitimi aldım. Rusya’da bir dönem işinde rol aldıktan sonra da Türkiye’ye geldim.
* Güzelliğiniz bu rolü almanızda etkili oldu mu sizce?
- Bizde bir söz var; “Beni görüntümle karşılayıp zekâmla uğurlayın”. Ben de buna inanıyorum. Güzel olup olmadığıma hiç kafayı takmadım. Umarım bu işte olmamın sebebi sadece güzellik değildir. Gerçekten de arkadaşlarımın sevgilileri olduğu zamanlarda ben tiyatroya giderdim. Hiç aşk falan düşünmezdim.
* Ama erken yaşta evlenip çocuk sahibi olduğunuzu duydum...
- Büyükannem de, annem de, ben de doğurduğumuzda 22 yaşındaydık. Rusya’da evlilikler genelde o yaşlarda yapılır. Çok erken olduğunu düşünmüyorum. Bu kendini hazır hissetmekle alakalı. Kızım şimdi üç yaşında, adı ‘Anna’. Şu an uzağız ve bu benim için gerçekten en zoru.
* Evli misiniz?
- Özgürlüğümün tadını çıkarıyorum diyelim.
* Boşandınız yani...
- Evet. Hep “Kadın ve erkek eşit” deriz, ben de çocuğuma tek başıma bakabiliyorum. Ama bunun yanı sıra yanımda saygı duyabileceğim bir erkek olsun da isterdim. Şu ana kadar böyle birine denk gelemedim.
* Bir ayrılık ve anneliğin ardından insan kendini aşka kapatıyor mu?
- Para, güzellik, şöhret... Hepsi gider ama tecrübe kalır. Yaşadıklarım da benim için tecrübeydi.
* Türkiye’de aldatılma mevzuları sık sık gündeme geliyor. Siz de öyle bir şey mi yaşadınız?
- Her insan kendi dramını yaşamıştır.
* Rusya’da tanınırken neden Türkiye’ye geldiniz?
- Köklerim Kırımlı, Türk kültürüne yakınım. Hep merak ediyordum. ‘Kalbimin Sultanı’, Türk-Rus ortak yapımı bir dizi. Hem Rusya, hem Türkiye’de gösterilecek.
* Rusya’daki hayat ve kadın olmak nasıl?
- Rusya’da kadın olmak, insan olmak her gün fedakârlıklarda bulunmak demek. Bu da bizim için özel ve ekstra kıymetli değil. Varsayılan bir şey. Edebiyatımıza da bu yansımıştır. Kadınlarımız çok güçlü. Bu belki de kadınlar için çok doğru bir şey değil. Daha yumuşak karakterli olmalılar.
* Türk ve Rus erkeklerini kıyaslamanızı istesem...
- Türk erkeklerine saygı duyuyorum. Çünkü Rus erkeklerinden farklı olarak çocuklarına daha fazla vakit ayırıyorlar ve düşünceliler.
Aşk sınır tanımaz
* Sizin için “Yeni Meryem Uzerli” yorumları yapıldı...
- İsim olarak kendisini tanıyorum. Ama bizim dizilerimizdeki karakterlerimiz çok farklı. İkimizin de genç olmamız, yurtdışından gelmemiz benziyor olabilir. Ama her insanın kendi kaderi var.
* Çok politik oldu. Peki ‘Kalbimin Sultanı’nda nasıl bir karakterde izleyeceğiz sizi?
- Sırtında birçok sorumluluğu taşıyabilen gerçek bir Rus kadını. II. Mahmud döneminde saraya hünkârın çocuklarına Fransızca öğretmek için geliyor. Kendisini entrikaların içinde buluyor. Hünkâra âşık olmak kolay değil. Farklı kültürlerden iki kişi ve aşk...
* Aşkın dili, dini, ırkı olur mu?
- Olmaz. Aşk sınır tanımaz.
* Bundan sonra kendinize burada mı bir kariyer planı çizeceksiniz?
- Amacım alabildiğine çok insana ulaşabilmek. Rusya’da, Türkiye’de ya da farklı bir yerde, fark etmez.
* Peki, “Öpüşmem, sevişmem” gibi kurallarınız var mı?
- Amatörlük en sevmediğim şey. Bunlar mesleğin bir getirisi, yapacak bir şey yok.
* Bir yıl önce ülkemize geldiğinizde Türkçe biliyor muydunuz?
- Hayır, genel olarak kültürü, yemekleri hakkında fikrim vardı ama dilini bilmiyordum.
* Dizide kendiniz mi konuşuyorsunuz?
- Evet. İki buçuk ay ders aldım. Türkçe başlarda dil olarak kulağıma kaba geliyordu. Zamanla çözdükçe kulağa hoş gelen bir melodisi olduğunu anladım.
* Söylemesi en zor olan kelime neydi?
- Dizide söylediğim, “Siz beni cezalandırmayacak mısınız?”
* Argo biliyor musunuz?
- Eşşek (Gülüyor).
İkonum Aydan Şener
‘Muhteşem Yüzyıl’da Kanuni Sultan Süleyman’ı oynayan Halit Ergenç ve ‘Issız Adam’ın başrol oyuncusu Cemal Hünal’ı çok etkileyici buluyorum. Reşat Nuri Güntekin’in ‘Çalıkuşu’ romanını küçükken okumuştum, en sevdiğim eser. Filmini izledikten sonra da Aydan Şener’e ve güzelliğine hayran kaldım, ikonum Aydan Şener’di.