Güncelleme Tarihi:
Hanım, onun yaptığı yemekleri beğenmeyince “Bir şefle evlenmeliydin” der. Katılmıyorum. Şişman olurdum o zaman. Profesörle evlendiğin zamansa konferanslarda ona eşlik edebiliyorsun. Bu satırları Los Angeles’tan yazıyorum. Hanım, karnıyarık ya da içi kaz ciğerli bıldırcın böreği yapamaz ama başka alanda becerikli; katılacağı konferans öncesi için Berkeley Üniversitesi’nde bir konuşma ayarladı. Böylece Kaliforniya’ya gelmişken ikimizin de favorisi olan Berkeley’de birkaç gün geçirdik.
KUZUYLA BİLEŞİMİ ORGAZMİK...
Evinde kaldığımız Müzcet Yasa, dünyanın en misafirperver insanlarından. Ne yazık ki eşi, yaşamda en değer verdiğim arkadaşlarımdan Zafer iş için
Hindistan’da.
Üç saat lafladıktan sonra Chez Panisse’e gidiyoruz. Önce senenin ilk kuşkonmazı ve kuzugöbeği salatası... Sonra yörenin tatlımsı pavuryası ve inanılmaz tazelikte deniztarağı... Benimki istediğim gibi pişmiş, Linda’nınki bir tık fazla.
Arkadansa Amerika’da yediğim en iyi kuzu... Yanımda getirdiğim 1996 Margaux, lokantanın sorumlusu arkadaşım Noel’in dediği gibi zarif, kadınsı. Kuzuyla bileşimi orgazmik.
***
Cumartesi sabahı Berkeley Bartavelle’de erken öğle yemeği. Her şey taptaze, kalite takdire şayan. Pers usulü salatayla bu kadar iyisini hiç görmediğim labne... Kızarmış, ekşi maya ekmekle yapılan, olgun avokado, deniz tuzu, kırmızı toz biber ve zeytinyağlı sandviç... Yanlarında yarımşar bardak Savoy’un taze ve dipdiri Chignin şarabı...
***
Hafif yiyoruz çünkü akşam San Francisco La Ciccia’ya gidilecek. Gastromondiale.com sitem vesilesiyle tanıştığımız Ben ve Johanna Hunting, sadece gastronomide değil, edebiyat ve sanatta da kendilerini eğitmiş, keskin zekâlı bir çift. Şarap zevklerimiz de örtüşüyor. Beyaz şarapla nefis taze kalamar ve acılı ahtapot yahni... Kuskus benzeri fregola, sübye mürekkepli ve bu mineralitesi zengin ve diri şarapla çok iyi gidiyor. Arkasından Massimo’nun üç başyapıtı geliyor; balık yumurtalı sarmısaklı spagetti, tunabalığı ve denizkestanesiyle hazırlanmış fettuçine ile domates sos, soğan ve pecorino peynirli dana işkembe.
ŞARKÜTERİSİNİ KENDİ YAPIYOR
Pazar sabahı Müzcet’le Oliveto Café’nin alt katına gidiyoruz. Yeşil salata ve balık-ekmek... Ama ne balık ekmek!
İçki içmiyorum çünkü akşam San Francisco’da en iyi kokteylleri yapan Trou Normand’a gideceğiz. David Kinch’le birlikteyiz. David, bence Amerika’nın en iyi Michelin üç yıldızlı restoranı Manresa’nın şefi ve sahibi. Sağ olsun, benim bulamadığım bir şarap getirmiş; Clos Rougeard, Les Poyeaux. Burası şarküterisini kendi yapıyor. Sadece domuz değil, sığır, kuzu, ördek ve tavşan... Bunlarla benim getirdiğim Jean Louis Chave Saint Joseph’i içiyoruz. Arkasından da nefis bir sakatat, gerçek spagetti bolognese ve sultaniye bezelyesiyle taze enginar... Ama akşamı Clos Rougeard çalıyor. 2.5 saat sonunda David çalışmak üzere bir saat mesafedeki lokantasına dönüyor.
Profesyonel etik bu işte!