Güncelleme Tarihi:
Son bir haftadır yeni görevi dolayısıyla yoğun tempoda çalışıyor. Yine de çok dakik. Sözleştiğimiz saatte arıyor. Farklı bir havası var: Hem cool hem güleryüzlü. Ciddiyken bile bir yandan neşeli. Ekranın büyüsü olduğunu kabul ediyor. Bugüne kadar kapılmamaya gayret ettiğini ekleyerek “Umut ediyorum şirazem kaymamıştır” diyor. Konu gündem dışına çıkınca bağlama çaldığından, Pink Floyd sevgisinden keyifle bahsediyor. Deniz Bayramoğlu’yla yeni görevi ve inşa etmek istediği habercilik vizyonuna doğru bir sohbete dalıyoruz.
◊ Bir haberciye anchorman sıfatını veren özellikler neler?
Güvenilirlik, samimiyet, muhabirlik... Doğrunun yanında durmak. Bir de bunlara ek olarak sihir! Bu sihre de kişi kendi değil, izleyici karar
verir.
◊ Sizin sihriniz neydi, bu iş için neden seçildiniz?
Bunu ben de düşündüm. Kanal D Haber Merkezi, Türkiye’nin en iyi, en yetkin, en titiz ve alanında uzman haber merkezi. Peki benim artım ne? Hızlı bir değişim süreci yaşadık. 20 sene CNN Türk’te görev aldım. Hem Kanal D Haber Merkezi’ndeki hem de Türkiye’nin farklı yerlerindeki birçok isimle çalışma imkânım oldu. Haber merkezine çok daha çabuk nüfuz edip onlarla o uyumu sağlayacağımı ve bu görevin altından kalkacağımı düşündükleri için böyle bir tercih yapmış olabilirler.
◊ Sizinle başlayan yeni dönemde izleyiciyi neler bekliyor?
Sakin ama iddialı, haber merkezinin ön planda olduğu, sunucunun kendisini değil haberi anlattığı bir yapı inşa etmeye çalışacağız. Gerçek haberi, doğru şekilde almak için adresin Kanal D Ana Haber olduğunu görecekler.
◊ Sıcak gündemin yoğun olduğu bir süreçten geçiyoruz. Anchorman olmak için nasıl bir dönem?
Türkiye’de ana haber sunmak her dönem zordur.
◊ Neden?
80 küsur milyonluk, çokkültürlü ve her anlamda zengin bir ülkeyiz. Ana haber herkese ulaşmaya çalışır. Bu kadar farklı dinamiğin olduğu bir ülkede herkese aynı rahatlık ve mesafede ulaşmanız mümkün olmuyor. Dolayısıyla Türkiye’de her zaman habercilik, hele ki ana haber sunuculuğu zordur.
◊ Haberin ne kadar içinde olacaksınız?
Muhabirim, haberin içinde aktif şekilde olacağım. Yoksa kendime ihanet etmiş olurum.
◊ Karizma ne kadar önemli?
Çok önemli. Çünkü ne kadar deneyimli olursanız olun, iş seyircinin sizi sevip kabul etmesine bağlı.
◊ Siz karizmatik misiniz?
‘Kendimi karizmatik buluyorum’ dersem karizmatik değilimdir.
◊ İnsan anchorman olunca kendini daha seksi hissediyor mu?
Yok vallahi. Bende hiç öyle bir şey olmadı. Öyle hissetmiyorum.
◊ Haftanın beş günü süren bir maraton. Bu kadar stresli bir işi kabul ederken hiç durup düşündünüz mü? Yoksa hayaliniz miydi?
Üniversitede bir öğretmenimin oğluna yıllar önce ‘Kanal D Ana Haber’ hedefimi söylemişim. Gençlik hayalimdi. Gazeteci, sunucu ve ekran yüzü olarak bir kariyer yolu takip ediyorsan gidilebilecek en üst nokta Kanal D Ana Haber. Böyle bir teklifi kabul etmemek insanın kariyerine ihanet olur.
◊ Eski haber spikerlerinin düzgün Türkçe kullanımı dikkat çekerdi. Sizin de buna benzer öncelikleriniz var mı?
Türkçenin doğru kullanılması gerektiğine, diksiyonun önemli olduğuna inanıyorum. Ancak Cem Yılmaz’ın esprisini yaptığı, ‘tiyatrocu konuşması’ gibi konuşmayı planlamıyorum. Gündelik hayat başka türlü işliyor. O hayatın samimiyetini doğru Türkçe ve doğru telaffuzla kurmaya çalışacağım.
◊ Kendi yorumlarınızı haberin ne kadarına katacaksınız?
Kendimi değil haberi ön plana çıkaracağım. Yani kameranın kadrajından çıkıp haberi göstermeye çalışacağım. Zamanı geldiğinde içime, içinize dokunan, sevindiren ya da üzen, insana dair haberlerde benim de söyleyecek sözlerim olacaktır.
◊Örnek aldığınız isimler kimler?
Mehmet Ali Birand.
EŞİMLE RAKİP OLMAK HİÇ ZOR DEĞİL
◊ Eşiniz Ece Üner’le farklı kanallarda ana haber sunuyorsunuz. Rakip olmak zor mu?
Hiç zor değil. Elbette ikimiz de hem kendi işlerimizin hem de birbirimizin işlerinin iyi olmasını isteriz. Fakat aynı anda her iki kişi reyting sıralamasında en üst sırada olamaz. Ama emin ol, biz bunları özel hayatımızın içine almayacak noktadayız.
◊ Yani kapı kapanınca iş dışarıda mı kalır?
Evet. Eşim dünyevi hırslarını terbiye etmiş biri. Kanal D Ana Haber’i sunacağımın haberini alınca benden çok sevindi.
◊ Evde medya dedikodusu yapar mısınız?
‘Yapmayız’ desek bize kim inanır! Minik iş dedikoduları yapar, çoğunlukla da ‘Aman’ deyip geçeriz.
◊ İtiraf edin, kendi reytinginizin ardından eşiniz Ece Üner’in sunduğu haberlerin reytinglerine baktınız mı?
Tabii. Aramızda yaptığımız esprilerden biriydi. Ama o zaten çok daha tecrübeli, bu alanda kendisini ispat etmiş biri.
◊ Sizinki için ilk görüşte aşk diyebilir miyiz?
Benim için öyleydi. Hâlâ onun CNN Türk binasında asansörden inip yürüyüşünü hatırlıyorum.
◊ Eşinizin babası Dinç Üner o dönem, CNN Türk’te patronunuzmuş. Patronun kızına âşık olmak yürek gerektiren bir hareket değil mi? İşinizi bile kaybedebilirdiniz...
Kayınpederimle o zamanlar sohbetimiz de vardı. Uzun süre kendimi kötü hissettim. Endişelendim. Ama her şeyi göze almıştım. Aşk hayatta her şeye karşı baskın geliyor. Ben de gözü karayımdır.
REYTİNGİ DÜŞÜNÜRKEN KARNIMDAN YUKARIYA ADETA BİR FİL OTURDU
◊ İlk günün ardından reyting listesini aldığınızda ne hissettiniz?
Kanala yaklaşırken saati farkettim: 9.55! ‘Reytinglere beş dakika kaldı’ diye düşündüm. Karnımdan yukarıya adeta bir fil oturdu. Saat 10.00 olunca rakamlara baktım. İlk gün için gayet güzeldi.
◊ Haberin reytingi olmalı mı böyle?
Haberin nasıl yapıldığını, içeriğini ve sunumunu reyting değil temel gazetecilik ilkeleri belirliyorsa sıkıntı yok. Reytingi kral olarak görürsek bu ilkelerin dışına çıkarız.
◊ Önceliğiniz reyting mi?
Gerçekliğe karşı durmanın bir manası yok. Kanal D Haber Merkezi bu işi gayet güzel kurmuş. Ben de denge bulmaya çalışacağım.
YEMEK YAPMAYI SEVİYORUM, MUTFAKTA İDDİALIYIM
◊ İyi bir tarih ve bilimkurgu okuyucusuyum. Türk edebiyatında özellikle erken Cumhuriyet dönemine, sosyolojiye, siyaset bilimine ilgiliyim.
◊ Caddebostan’da oturuyoruz. Eşimle evimize yürüme mesafesindeki restoranlara gidiyoruz. Yemek yapmayı çok seviyorum. Mutfakta iddialıyım.
◊ Tatilleri sakin yerlerde geçiriyoruz. Geçen yaz ıssız bir çiftlik evinde kaldık.
◊ Kızımız 3.5 yaşında. Bizi TV’de üç dakikadan fazla görmemiştir. İçinde bulunduğumuz durum kaderi olmasın, kendi yolunu kendi seçsin istiyoruz.
HALK MÜZİĞİ ALBÜMÜ TEKLİF EDİLİRSE MEMNUNİYETLE YAPARIM
◊ Müzikle de ilgileniyormuşsunuz...
Evet. Gençlik yıllarımda çok çalıp söyledim. Şu an halk müziğiyle ilgileniyorum. Saz ve gitar çalıyorum. Gençken rock-punk yapıyordum ama. Pink Floyd, Led Zeppelin, Metallica... Hâlâ da dinlerim.
◊ Punk’tan halk müziğine nasıl geçtiniz?
Müzik koskoca bir nehir, türler de onun kolları. Ben o kollardan birinin yanında büyümüş ve ağırlıklı olarak onun suyundan içmiş olabilirim ama o su ana nehirden geliyor. TRT’nin tüm sanatçılarına hayranım. Kazancı Bedih, Mahzuni Şerif, Neşet Ertaş... Yeni kuşaktan Seval Eroğlu, Cem Doğan...
◊ Albüm teklifi alsanız kabul eder misiniz?
Halk müziğiyse memnuniyetle...
TÜM DÜNYA BU HABERDE ARKAMIZA TAKILMIŞTI
◊ Çevre mühendisliği mezunusunuz. Nasıl gazeteci oldunuz?
Gazeteci olmayı hep istiyordum. Fırsatını bulunca değerlendirdim.
◊ İşler ekonomi gazeteciliğinden bu noktaya nasıl geldi?
Ekonomi servisinde başladıktan sonra bir iktisat öğrencisinden bile çok çalışıp kurslara gittim. Ama bir noktada ekonomi gazeteciliği beni tatmin etmemeye başladı. İleri doğru bir adım daha atabilmek için haber merkezinin içinde olmam gerektiğine inandım.
◊ Bu yolda ilerlemek isteyen gençlere ne söylersiniz?
Çok çalışmak, sınırsız meraka sahip olmak... Keşke onunla kalsa. Gün gelip haftalarca deprem bölgesinde kalmak, oradan çatışmanın ortasına gitmek... Dolayısıyla bu, yarın nerede olacağını asla bilemeyeceğin bir iş. Aşkla yapmaları şart.
◊ En özel haberiniz hangisiydi?
Suriye İç Savaşı’nda kuşatma altındayken kameraman Serkan Emekçi’yle kente giren ilk gazeteciler olmuştuk. Tüm dünya bu haberde arkamıza takılmıştı. Ama en içime sineni sorarsan ‘Gündem Özel’ derim. O kadar keyifle geçirdiğim çok az dönem var.
ÖFKEM KARADENİZ’İN DALGALARI GİBİ AMA ÇABUK GEÇER
◊ TV’de sakin görünüyorsunuz ama bir röportajınızda “Deliliklerim var” demişsiniz.
Deli taraflarım var. Bazen korku duygusunu hissetmeyi unutuyorum. Sıcak haberin ortasındayken kafamdaki şalteri kapatıp sahaya dalıveriyorum. İş bitene kadar da o şalter inik kalıyor.
◊ Rizeli olmanın sizdeki etkisi ne?
Rize’nin sert iklimi ve kültürü beni etkiledi. Sevmediğim huylarımdan biri çabuk öfkelenmem. Karadeniz’in dalgaları gibi… Saman alevi gibi de çabuk geçer ama.
◊ Nedir sizi öfkelendiren?
Haksızlık, adaletsizlik, bir şeyi net anlattıktan sonra karşımdakinin anlamamaktaki ısrarı.
◊ Yüzük merakınız varmış...
Üzeri taşlı, yazılı, eski yüzükleri toplamaya çalışıyorum. Onlardan birinin kendimi kötü hissettiğim zamanlarda bana uğur getirdiğine inanıyorum.
Kanal D Ana Haber, Deniz Bayramoğlu’nun sunumuyla hafta içi her akşam saat 19.00’da.