Güncelleme Tarihi:
‘Yardım istemekte tereddüt etmeyin’
“50’li yaşlar hayatımızda yeni bir evreye geçtiğimiz dönemdir. İnsanlar her yeni aşamada uyum problemleri yaşamışlardır ama her zaman da hızlı bir şekilde uyum sağlamayı başarabilmişlerdir. Kaygı ve korkularımız genelde kendiliğinden sönümlenme eğilimindedir. Eğer bu sürecin çok yorucu olduğunu düşünüyorsanız yardım alma konusunda tereddüt etmemenizi öneririm.” (Psikiyatri uzmanı Dr. Refik Cihnioğlu)
‘Kronolojik yaşa değil biyolojik yaşa odaklanın’
“Yaşla beraber hipertansiyon, diyabet, kalp ve beynin damarsal hastalıkları gibi kronik rahatsızlıkların ortaya çıkma riski artmakta olup bu kronik hastalıklar biyolojik yaşlanmayı da hızlandırır. Ancak bu hastalıkların ortaya çıkmasında yaşam tarzının etkisinin çok büyük olduğu da unutulmamalı. Bir insanın 50’nci yaş gününde sigara ve alkol alışkanlığı varsa bırakarak yeni bir egzersiz programını yaşamına dahil etmesi kendisine vereceği en güzel ve paha biçilmez hediye olacaktır.” (İç hastalıkları ve geriatri uzmanı Doç. Dr. Birkan İlhan)
Akdeniz usulü diyet
“Kırmızı etin zararlı etkisi, yağından değil, içindeki L-karnitin adlı maddenin bağırsaklardaki zararlı bakteriler tarafından toksik hale getirilmesinden kaynaklanır. Bu durum damarlara zarar verir. Ancak düzenli sebze tüketimi, bağırsaklardaki faydalı bakterileri destekleyerek bu riski azaltır. Türkiye’de en az kalp hastalığı Ayvalık’tadır. Kolesterolleri daha düşüktür. Bu da bize yine Akdeniz usulü bir diyetin kardiyologların en çok tavsiye ettiği diyet olduğunu hatırlatır.” (Kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Alp Burak Çatakoğlu)
‘Düzenli cinsel ilişki kalp hastalığı riskini azaltır’
“Kalp ameliyatı olan hastalar, cinsel aktivite konusunda endişe edebiliyor. Oysa düzenli cinsel hayat, kalp sağlığı için faydalıdır. Kan basıncını düzenler, damarları korur ve genel sağlığı iyileştirir. Yapılan araştırmalar, düzenli cinsel ilişkinin kalp hastalığı riskini azalttığını gösteriyor. Doktorunuzun size verdiği egzersiz önerileri, cinsel aktivite için bir ölçüt olabilir. Yürüyüş temponuz neyse, cinsel aktivitede de benzer bir tempoyu düşünebilirsiniz.” (Kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Alp Burak Çatakoğlu)
‘Aşırı spor eklemlere zarar verir’
“Artık günümüzün 50 yaşlarındaki erkekleri fiziksel olarak yıllar öncesindeki 50 yaş dış görünümünde olmasa da elbette ki 30’lardaki enerjimizi yaşayamıyoruz. Bunun için de çareyi sporda buluyoruz ancak aşırı antrenman eklemlere zarar verebilir. Yüzme, bisiklet ve yürüyüş gibi düşük yoğunluklu sporlar hem kasları güçlendirir, hem eklemleri korur hem de genel sağlık için oldukça faydalıdır.” (Ortopedi ve travmatoloji uzmanı Prof. Dr. R. Erden Ertürer)
Efendim! Duyamadım, bir daha söyler misin?
“Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, 65 yaş üzeri kişilerin üçte biri işitme problemi yaşıyor. 2025’te dünyada yaklaşık 500 milyon insanın işitme problemi yaşayacağı öngörülüyor. Yani yalnız değilsiniz! Erkeklerde, iç kulaktaki duyma fonksiyonunu sağlayan tüylü hücrelerin dejenerasyonu (azalması) 30’lu yaşlarda başlıyor. Öncelikle dış kulak yolunuzu tıkayan kulak salgısı artığı var mı saptanmalı ve varsa temizlenmeli. Takibinde mutlaka bir işitme testi yapılmalı. Sinirsel işitme kaybı saptanması halinde, uygun işitme cihazlarıyla işitme iyileştirilebilir. Son teknolojiyle işitme cihazlarının kullanımı tahmin ettiğinizden çok daha kolay.”
(Kulak burun boğaz hastalıkları uzmanı
Op. Dr. Ece Gürol Kars)
‘Asansörü değil merdiveni kullanın’
“Kaslarımız zamanla biraz ‘emekli olma’ eğilimine girer ama baştan uyarayım, teslim olmayın çünkü önüne geçmek mümkün. Kas kütlesini korumanın anahtarı egzersiz ve günlük aktivitelerde saklı. Asansör kullanmak yerine merdivenleri tercih etmek bazen göz korkutabilir ama şunu unutmayın; merdiven çıkarken sadece bacaklarınızı değil, bir yandan da kalbinizi çalıştırırsınız. Alışveriş yaparken arabayı mümkün olduğunca uzağa park etmek de güzel bir yürüyüş için fırsat olabilir. Tabii bir de doğa yürüyüşleri var ki
bu sadece kaslarınızı değil, ruhunuzu da dinlendirir.” (Fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanı Dr. Muhsin Doran)
‘Her saat başı birkaç dakika esneme’
“Farkında olmasanız da gün içinde sergilediğiniz duruş alışkanlıkları, omurga sağlığını büyük ölçüde etkiliyor. Öncelikle, otururken veya ayakta dururken omurganızı dik tutmaya özen gösterin. Ayaklarınızı yere düz bir şekilde yerleştirip sırtınızı dik tutun, omuzlarınızı geriye doğru çekin. Bilgisayar başında uzun süre çalışıyorsanız, ergonomik bir koltuk ve masa kullanmak gerçekten önemli. Bu küçük değişiklikler, omurganızın sağlığını korumada büyük fark yaratabilir. Tüm bunları unutmamak için şöyle bir önerim var: Telefonunuza alarm kurun ya da masanıza küçük bir hatırlatma notu bırakın. Her saat başı birkaç dakika esneme hareketi ya da kısa bir yürüyüş yapmak omurgayı rahatlatacaktır.” (Ortopedi ve travmatoloji uzmanı Prof. Dr. Çağatay Öztürk)
‘Prostat yiyecek, içecek ve bitkilerle küçülmez’
“Prostatın bir görevi de idrarı tutmak ve yapmak konusundaki işlevidir. Prostat içeriye doğru büyüyerek ölçümlerde çok büyük olmadığı halde idrar yolunu tıkayabilir. Aslında prostatın büyümesi hastalık sayılmaz, ne zaman idrar yolunu tıkamaya başlarsa o zaman bu durum hastalık olarak kabul edilir ve tedavi gerekir. Ayrıca prostatın yiyecek, içecek veya bitkilerle küçüleceğini ve normal boyuta döneceğini ummak da yanlıştır. Aslında bunu yapan az sayıda ilaç var, ancak onların da etkileri çok sınırlı. Burnumuzun küçülüp çok güzel bir şekle bürünmesi nasıl bir cerrahi girişim gerektiriyorsa, prostat da ancak cerrahi girişimlerle küçülür, normal fonksiyonlarını yapar hale gelir ve bir hastamın deyimiyle ‘fabrika ayarlarına döndürülür.” (Üroloji uzmanı Prof. Dr. Y. Oğuz Acar)
Teknoloji çare mi?
“Son zamanlarda ‘eksozom’ adı verilen ve kök hücreler tarafından salgılanan nanopartiküllerin yani içerisinde birçok büyüme hormonu ve yararlı molekül barındıran çok küçük nano topçukların yaşlanmaya karşı olumlu etkileri üzerine bilimsel çalışmalar yayımlandı. Eksozom teknolojisi, tıbbın geleceği olarak birçok biliminsanı tarafından büyük bir umutla takip ediliyor. Kök hücrelerle birlikte ya da tek başına kullanıldığında yaşlanmaya karşı olumlu etkiler sunduğuna dair bilimsel çalışmalar hız kesmeden devam ediyor.” (Rejeneratif Tıp ve Kök Hücre
Merkezi direktörü Prof. Dr. Erdal Karaöz)
YAŞ ALAN ÜNLÜLER NE DİYOR?
beyinden başlıyor; gamdan ve kederden uzak kalmak. Gerçek reçete bana göre akıl ve ruh sağlığının yerinde ve birbiriyle dengede olması. Benim için 80’e 4 kaldı. Sağlıklı kalmaya çalışmak için sabah kahvaltımı hep çok önemsedim. Sonrasında fazla yemek yemeseniz de olur. Yıllarca spor yaptım, yelken yarışlarına katıldım, voleybol oynadım.
Mehmet Aslantuğ (63): İnsan eğer bir enerjiyse beden sağlığımızı ritmi, ileri yaşlardaki mukavemeti de duygularımız belirliyor olsa gerek. Son üç yıldır bisikletle yeniden buluştum, her yere bisikletle gidiyorum. Çocukluğumu yeniden tutma duygusu çok da iyi geldi. Şehirlerimiz ve yerel yöneticilerimiz de bizi daha çok harekete geçirecek şehir planlamaları yapmalılar. Bisikletin elini tutmak da iyi geliyor, yalnızlığını alıyor insanın. Dolayısıyla biraz hareket etmenin çok kıymetli olduğunu düşünüyorum.
Haluk Levent (56): Şimdiki gençler sağlık yönünden bizim jenerasyona göre daha avantajlı. Neyi yapıp neyi yapmamaları gerektiğini görüyorlar. Mesela ben karpuzun şeker yaptığını dört yıl önce öğrendim. Konserlerden sonra gecenin bir yarısı karpuz yerdim dolu dolu. Çünkü çocukluğumuzda onun sadece bir meyve olduğunu ve kan yaptığını öğrenmiştik. Bu nedenle şimdiki genç kuşak için söylüyorum, öğrensinler, bilsinler, 50’lerine geldiklerinde bizden daha iyi görünsünler.
Oktay Kaynarca (59): Yaşımı söylerken bazen şaşırıyorum, ‘O kadar oldum mu ben’ diye geçiriyorum aklımdan. Eskilerin bir lafı vardır; “Kendini kaç yaşında hissediyorsan o yaştasındır” diye. İyi hissetmek bu yüzden çok önemli. Ne değişti derseniz; benim yolculuğuma dair yaptığım planlardan, heyecanımdan, enerjimden bir şey eksilmedi. Çok da ciddiye almamak, hayatın tadını çıkarmak ve anda kalmak lazım. Dünya bir gün, o da bugün…