Yalnızlık, endişe ve yorgunluk vardı...

Güncelleme Tarihi:

Yalnızlık, endişe ve yorgunluk vardı...
Oluşturulma Tarihi: Mart 13, 2022 07:00

Sokağa çıkma yasağı nedeniyle dört duvar arasında bunalan 65 yaş ve üstü kişiler, 20 yaş altı gençler... Evden çalışırken bir yandan çocuklarının bakımına, bir yandan da evi çekip çevirmeye koşturan kadınlar... Çocuklarının çevrimiçi eğitimle dersleri öğrenemediğini düşünen veliler... O dönem bu sayfalarda bizlere neler anlattılar, hatırlayalım...

Haberin Devamı

Ani bir haberdi... Bir gece yarısı öğrendiler ertesi sabah itibariyle sokağa çıkamayacaklarını... Ne çıkıp para çekecek vakitleri oldu ne de belki bir ekmek alacak... Evinde çoluğu çocuğu veya yakınlarda tanıdığı olanlar şanslıydı; gıda alışverişi ve fatura ödeme gibi gündelik işler bu şekilde halloldu. Ama birçoğu evde yapayalnız kaldı. Üstelik hiçbiri 22 Mart 2020’de başlayan bu yasağın ne zaman biteceğini bilemiyordu. Onlarla, yasak birinci haftasını doldurduğunda konuşmuş ve nasıl hissettiklerini sormuştuk. Kendilerini tecrit edilmiş gibi hissettiklerini anlatmışlardı.
65 yaş ve üstüyle birlikte pandeminin başından beri sokağa çıkma kısıtlamasına en uzun süre maruz kalan bir kesim daha vardı: 20 yaş altı gençler. 4 Nisan 2020’de onlar da eve kapandı; arkadaşlarını, sevgililerini göremediler, konuştuğumuz gençlerden biri “Aşk bu koşullar altında pek mümkün görünmüyor” dedi. Onların çevrimiçi eğitim almaya başlaması, anne-babalarını da endişelendirmişti. Üstelik kimi çok çocuklu evlerde tablet, bilgisayar veya internet yetersizliği gibi nedenlerle eğitimi aksayanlar da oldu. Kadınlarsa bildiğimiz gibi... Evden çalışırken bir yandan da çocuk bakımı, ev işleri daha da çok üzerlerine geldi, sıkışıp kalmış hisseden kadın çoğaldı.

Haberin Devamı

Sokağa çıkmaları yasak olan 65 yaş üstündekiler

‘Virüsü sanki biz yaygınlaştırmışız gibi bir öfke doğdu’
Mücella Yapıcı, 69

Yalnızlık, endişe ve yorgunluk vardı...

Ne yazık ki toplumlar, farklılıklar üzerinden bir araya gelip dayanışacakları halde öfkelerini, dezavantajlı grupların üzerine kusuyor. “Emekli olanlar çalışmasa, gençler daha rahat iş bulur” diyorlar ama yüzbinlerce 65 yaş üstü insanın emekli maaşıyla geçinmesi mümkün değil. Salgından sonra o kadar çok “Yaşlılar, yaşlılar” dediler ki, virüsü biz yaygınlaştırmışız gibi bir öfke doğdu. 90 yaşında bir kadın bu virüsü yenmiş, altına “Keşke bir genç yenseydi” yazdılar. Ben de “İlk defa bu kadar yaşamış olduğum için özür dileyesim var. Sanırım bizim ülkemizde 65’i geçmemek gerek” diye tweet attım. Çünkü bana böyle hissettirildi.

Haberin Devamı

‘Beyimi alın, beni eve bırakın’ dedim
Aynur Altuniğne, 81

Yalnızlık, endişe ve yorgunluk vardı...

Ben ve eşim, kimseye “Şunu getir, bunu götür” diyecek insanlar değiliz. Geçen pazartesi bankaya gitmemiz gerekti. Bankanın önündeyken jandarmalar geldi. Yorulmuştum, merdivenlerde bekliyordum. Çok efendi çocuklardı, beni içeri aldılar. İşimizi hallettik ama ben telaşlandım. ‘Acaba karakola mı götürecekler’ diye düşündüm. Akyarlar Köyü’nde oturuyoruz, burada çok fazla kediye bakıyorum, onlara mama ve ilaç alıyorum. “Oğlum, karakola götürüyorsanız beyimi alın. Beni eve bırakın, kedilerim yemek bekler” dedim (gülüyor). Bize bir numara bıraktılar, “İhtiyaç halinde arayın” dediler. Duygulandım. Ağlayacağım geldi.

Haberin Devamı

‘Yasak bir kalksın, deniz kıyısına koşacağım’
M.K, 67

Sokağa çıkma yasağını duyunca aklıma ekmekten önce deniz geldi. Uzun zamandır anksiyete tedavisi görüyorum, her gün deniz kıyısına gitmedikçe boğazıma bir el yapışıyor gibi oluyor. İlk vakadan beri evdeyim. Zabıta gün içinde dağıtım yapacakmış. Ama kim, neyi, nereden, nasıl alacak? Bizler her peyniri yiyemeyiz, perhizlerimiz var. Kapıdan nakit ödeme yapmalıymışız. Karar gece çıktı, para çekmeye vakit olmadı ki... Bu kararla bizi korumak mı istediler, tecrit mi ettiler anlamadım. Plan program yapmadan böyle bir karar alınmamalıydı. Muhtaç olma hali, bizi daha kötü hissettiriyor. Yasak bir kalksın, ilk işim deniz kıyısına koşup çakıllara oturmak olacak. Uzun uzun denize bakacağım.

Haberin Devamı

‘Aklım hep dışarı çıkmakta’
Meral Kara, 70

Yalnızlık, endişe ve yorgunluk vardı...

Salgından önce sokağa pek çıkmayan bir insandım ama şimdi ‘Kızıma mı gitsek ne yapsak’ diye düşünüyorum, aklım hep dışarı çıkmakta. Torunlarımı çok özlüyorum ama bizler daha dirençsiziz, evde kalmak, kimseyle görüşmemek zorundayız. İpek İzci (29 Mart 2020, Hürriyet Pazar)

‘En azından haftada bir gün izin versinler’
Süleyman Sile, 72

Yalnızlık, endişe ve yorgunluk vardı...

Bizim ihtiyaçlarımız sadece tuvalet kâğıdı veya yiyecek değil. Bankaya gitmemiz, fatura yatırmamız lazım. Çandarlı’da kışın hayat hepten duruyor. Kime güveneyim de “Al bu kartı, maaşımı çek” diyeyim? Hanıma ilaç almam gerekiyor, aile hekimini mi arayacağım, söyler misiniz? Kömürüm bitti, nasıl gidip alacağım?

Uzaktan eğitim gören çocuklar

Haberin Devamı

Yalnızlık, endişe ve yorgunluk vardı...

‘Sürekli evde olunca disiplin sağlamak zor’
Hakan Selçuk, baba

Dersler sabah saat 8.30’da başlıyor. Üçüncü sınıfa giden oğlumuz Çınar 8 gibi uyanıyor. Daha erken kalkmasını sağlayamıyoruz çünkü sürekli evde olduğu bir süreçte birçok konuda disiplin sağlamak zor. Annesi işe gidiyor, çoğunlukla evde ben oluyorum. İlk dersten sonra teneffüste kahvaltısını ediyor ve tekrar ikinci derse giriyor. 10 dakika olan ders araları çok yetersiz. Çocuklar 10 dakika içinde yeni derse konsantre olamıyor. Ayrıca ev ortamında derse ilgisini dağıtacak birçok uyaran var. Bu süreçte ana dersler çok önemli. Rehberlik, beden eğitimi ve resim gibi derslerin yerine diğer derslere ağırlık verilip teneffüs süreleri uzatılabilir.

‘Evde her gün televizyon kavgası var’
Özcan Karabağlar, anne

Apartman görevlisiyim. İki odalı bir evde eşim ve 4 çocuğumla yaşıyoruz. Biri lisede, biri 6’ncı sınıfa başladı, diğerleri ilkokul 1 ve 3’e gidiyor. Evimizde küçük bir televizyon var. EBA’dan dersi hangi biri takip etsin? Allah’tan lisedeki ve birinci sınıfa başlayan okula gidiyor. Diğerleri de her gün evde televizyon kavgası yapıyor. İnternetten ders filan dediler ama bilgisayarımız yok. Benim telefonumdaki internet yetmiyor o işler için. Çocukların bu sene hiçbir şey öğrendiği yok, boşa geçiyor vakitleri.
Gizem Coşkunarda (25 Ekim 2020, Hürriyet Pazar)

Evde kalmaları gereken gençler

Yalnızlık, endişe ve yorgunluk vardı...

‘Hayalini kurduğum kep atma törenim olmadı’
Batuhan Ozansak, 24

İçinde bulunduğumuz durum, özellikle biz gençleri olumsuz etkiledi ve bazı şeylerin değerini anlamamızı sağladı. Benim için korku dolu bir yıldı. Bu yılın en üzücü taraflarından biriyse eğitim hayatımdı, son dönemini çevrimiçi eğitimle tamamladım ve bu kötü bir deneyimdi. Arkadaşlarımızla ve hocalarımızla
o gün son kez görüşmüşüz... Nerden bilebilirdik ki? O hayalini kurduğum kep atma törenini yaşayamadan mezun oldum.

‘Aşk, bu koşullar altında pek mümkün görünmüyor’
Aras Kurtuldu, 20

Pandemi sürecine uyum sağlamak başta zordu ama alışmaya başladım. Arkadaşlarımla konuşuyorum, oyun oynuyorum; vakit bir şekilde geçiyor. Eğitim hayatım sıkıntılı. İnternet üzerinden eğitimle zorlanabileceğim dersleri daha rahat geçiyorum ama üniversite hayatını, arkadaş ortamını, kampüs havasını yaşayamıyorum. Sosyal medya kullanımım da maalesef arttı. Evde dizi, film izliyorum. Kısacası vakit harcayacak birçok şey buluyorum ama artık yasakların kalkmasını ve bir an önce gezmek istiyorum. Aşk hayatıma gelecek olursam...
Şu anki koşullar altında pek mümkün görünmüyor. Bir kahve içip sinemaya gidemeden, sürekli evde olup sanaldan, sosyal medyadan konuşmakla bunu yaşamak pek mümkün değil.

‘Tamamen içe kapanık bir dönem geçirdim’
A.G, 17

Normal şartlarda çok sosyal biri olduğum için arkadaşlarımla yüz yüze görüşememek bende çok depresif sonuçlar doğurdu.
Bir süre tamamen içekapanık bir dönem geçirdim. Derslerden de yüz yüze eğitimde olduğu kadar verim alamadım. Takip ettiğim diziler, filmler de olmasa çok daha sıkıcı olurdu. Pandemide tüm alışverişimi internet üzerinden yaptım. Umarım en kısa sürede aşılarımızı olur ve okulumuza döneriz.

‘Herkes mecburen eski sevgilisine dönüyor’
Gökçe Duru, 22

İstanbul Aydın Üniversitesi’nde iki yıllık çocuk gelişimi okudum. 2019’un haziran ayında iş aramaya başladım. Mesleğimle alakalı iş bulmaya çalışırken bir yandan da boş kalmamak için bir mağazada işe girmiştim. Ama pandemide ücretsiz izne çıkardılar. Tecrübesizken iş bulmak zor. Arkadaşlarımın da durumu kötü. Kiminle konuşsam “Bunalımdayım” diyor. ‘Aşk sektörü’ de kötü (gülüyor). Herkes eski sevgilisine dönüyor. Eskileri düşünüyorsun, yeni tanıştığın kimse yok. İnternetten biriyle yazışsan hırlı mı hırsız mı bilemediğin için yine dönüp dolaşıp eskilerle konuşuyorsun.
Melis Yılmaz - İpek İzci
(15 Mayıs 2021, Hürriyet Cumartesi)

‘Sevgilimi görmeyi çok istiyorum’
“Erkek arkadaşımı özlediğim için çok duygulanıp ağladığım bile oluyor ama sonra sevdiklerini korona yüzünden kaybeden insanlar aklıma geliyor, kendime kızıyorum.” (Duru Engin, 17)
“Ailemle iletişim gün geçtikçe zorlaşıyor çünkü evin içinde kimse birbirini görmeye bu kadar alışık değildi. Her günüm hafta sonuymuş gibi. Artık yeter.” (Ege Güven, 16)
“Dışarı çıksam yeter, nereye gittiğimin pek önemi yok. Sevgilimi görmeyi çok istiyorum” (Baran Ulusoy, 18)
İpek İzci
(12 Nisan 2020, Hürriyet Pazar)

Evden çalışan anneler

Yalnızlık, endişe ve yorgunluk vardı...

‘Olanlar benim suçum değil’
Esra Ateş

Yıllardır zararlarından itinayla
korumaya çalıştığım bilgisayar ekranı karşısına çocuklarımı saatlerce oturtmak zorunda kalmak ve en enerjik çağlarında vazodaki çiçek gibi solmalarını izlemek bir anne olarak beni çok üzüyor. Evet, olanlar benim suçum değil. Ancak çocuklarımın gelişimi konusunda kontrolü kaybetmek kaygı veriyor.

‘Her şeyde sorumlu hep benim’
Duygu Turkuyan

Çok yorgunum, bitkinim. Beynim uyuşmuş gibi. Çocuk yetiştirmenin yüzde 90’ı bendeydi, şimdi yüzde 100’ü bile geçti gibi hissediyorum. Bir kahve içimlik vakte neler sığdırmaya çalışıyorum. Her şeyde sorumlu hep benim, kötü olan her şeyde suç benimmiş gibi hissediyorum. Ofisteki kaotik ortamı bile özledim. Pandemi en çok biz anneleri yıprattı.
Gizem Coşkunarda
(7 Mart 2021, Hürriyet Pazar)

‘Pandemide eşim evde yok gibiydi’
İdil Arslan

5 ve 8 yaşında iki çocuğum var. Pandemide eşim evde yok gibiydi. Çocuklarla aktivite, dersler, yemek, çamaşır, temizlik gibi ev işleri bana kaldı. Bir yandan bitmek bilmeyen toplantı ve e-posta trafiği... Eminim kadınların büyük çoğunluğu bu yükün altına girdi. Birbirinden farklı işleri aynı anda yapmaya çalışmak stresimi her geçen gün daha da arttırdı. Bu durumun içinden eşimi işbölümü yapmaya ikna ederek çıktım. Yapamayan, bunu eşine kabul ettiremeyen kadınların varlığından da haberdarım...
Gizem Coşkunarda (11 Ekim 2020, Hürriyet Pazar)

Yalnızlık, endişe ve yorgunluk vardı...

BAKMADAN GEÇME!