Yabancı influencer’ların gözünden İstanbul
Güncelleme Tarihi:
Lübnanlı, İngiliz, Alman, Çinli... Bir grup yabancı, Sultanahmet’teki bir restoranda Türk yemeklerini tadıyor. Dünyanın dört köşesinden, bu yıl ikincisi düzenlenen INFLOW Global Summit ‘18 için geldiler. Bu, bir influencer konferansı. Kapalıçarşı’ya gittiler, Boğaz turu yaptılar, Galata Mevlevihanesi’nde sema gösterisi izlediler, Hürrem Sultan Hamamı ve Şerefiye Sarnıcı’nı ziyaret ettiler. Onlarla kısa bir sohbete oturduk, İstanbul izlenimlerini öğrendik.
İstanbul hakkında duyduğum en kötü şey, iki yıl önce yaşanan Reina saldırısıydı
33 yaşındaki Alman fotoğrafçı Thomas Kakareko, kendine influencer denmesini istemiyor: “Ben sadece bol takipçili Instagram hesabı olan bir fotoğrafçıyım.” Kakareko, arkadaşlarından çok duyduğu İstanbul’a ilk kez geldi. Dediğine göre, iyi ki de geldi: “İstanbul hakkında duyduğum en kötü şey, iki yıl önce yaşanan Reina saldırısıydı. Bir arkadaşım oraya çok yakındı ve konuştuğumuzda çok ağlıyordu. Herkesin yeni yılı kutladığı o gece, ben çok üzgündüm, sarsılmıştım. Güzel şeylerden bahsedersek; çok fazla kültürün buluşma noktası olması şehri güzelleştiren bir şey. Buraya geldiğim için mutluyum. Sürekli etrafa baktım, kokladım. Tarif edemediğim bir şey var, güzel bir his aldım. Belki de önceki hayatımda sultandım.” Kakareko’nun İstanbul’da en sevdiği şey oldu, iki kıtayı ayıran deniz. Martıların süzülüşü, Türk kahvesi kokusu ve Ortaköy’de güneşin doğuşunu izlemek de tabii...
Bu kadar büyük olduğunu bilmiyordum
Anna Maria Damm, 22 yaşında bir Alman influencer. Takipçi sayısı 1.4 milyon. Kendisi de beş aylık bir anne olan Damm’ın paylaşımları, moda, yemek, güzellik, hamilelik ve çocuklar üzerine: “Almanya’daki Türk arkadaşlarım bana hep İstanbul ve Bodrum’u anlatıyordu ama fırsat bulamamıştım. İstanbul’un bu kadar büyük olduğunu bilmiyordum. 20 milyon kişi varmış. Sabah Boğaz’a gittik, Avrupa ve Asya’nın ayrıldığı yerde olmak ilginçti.”
En çok sokak köpeklerine şaşırdım
29 yaşındaki Sadaf, İranlı bir makyaj sanatçısı. ABD’de yaşıyor. Orada ünlü bir Fransız kozmetik markası için çalışırken, iki buçuk yıl önce güzellik ipuçlarını paylaştığı bir blog açtı ve “Dünyanın ilk İranlı güzellik blogger’ı” oldu. Instagram’da 1.6 milyon takipçisi var. Sadaf’ın İstanbul’a ilk gelişi. İzlenimlerini sorduğumuzda yediği tavuk kanatları çok beğendiğini söyledi. Bir de masaya gelen envai çeşit mezeyi... İstanbul’da onu çok şaşırtan bir şey, sokak köpekleri. “Bu köpeklere göz kulak olmanız beni çok duygulandırdı. Başka ülkelerde barınaklara koyuyorlar, öldürüyorlar” derken konu, Türk dizilerine geldi: “Dizilerde gördüklerim beni İstanbul’a gelmeye daha çok teşvik etti.”
Bol bol takı aldım
Moldovalı Diana Curmei, İngiltere’de taşıyor. Sosyal medyaya 2010’da YouTube’da video yayımlayarak başladı, bir sene sonra da diğer meslektaşları gibi Instagram’da da paylaşım yapmaya... Paylaştığı videolar yaklaşık 50 milyon kez görüntülenen Curmei, İstanbul’a daha önce gelmiş, Türk markalarının ürünlerini tanıtmıştı. Şehirdeki kontrastı çok seviyor: “Tarihi binalarla modern binalar yan yana. Kalabalık ve kozmopolit; güzelliğini buradan da alıyor bence. Bol bol takı alıyorum. Lokum çok lezzetli, çerezlerin tatlılarda kullanılması da çok hoşuma gidiyor.”
Dünyanın en misafirperver toplumu
Zaklina Berrido Pisano’nun fotoğrafına bakan, 50 yaşındaki blogger’ın bir anneanne olduğuna zor inanır. Sırbistan doğumlu olan Pisano, tam bir moda tutkunu. İstanbul’la ilgili en sevdiği şey, kendi deyişiyle ‘yemek, yemek, yemek’... Bol bol baklava yemiş. Türkleri ‘dünyanın en misafirperver’ toplumu olarak tarif eden Pisano, şehri ‘tarihseverlerin ziyaret etmesi için mükemmel bir yer’ olarak tarif ediyor ve ekliyor: “Daha görecek çok şey var.”
Cihangir ve Nişantaşı çok güzel
Seyahat blogger’ı Çinli Wen Zhiyong da İstanbul’u ‘büyüleyici’ bulduğunu anlatıyor ve tarihi mekânlardan söz etmesini beklerken “Cihangir ve Nişantaşı çok güzel” diyerek şaşırtıyor. Bir sene İstanbul’da yaşayan Zhiyong’un Çince yayımlanmış bir İstanbul kitabı bulunuyor.