Oluşturulma Tarihi: Aralık 31, 2015 10:42
Dün Hürriyet Cumartesi’de yayımlanan yazımda 2015’in beni en çok etkileyen yerli yemeklerinden söz etmiştim. Şimdi sınırları biraz genişletiyorum. İşte yılın beni çok etkileyen yabancı yemekleri...
1) YEMEYE DOYAMIYORSUNUZ: MANRESA’DA ÇORBA
Şef David Kinch dünyanın en iyilerinden. Lokantası Kaliforniya-Los Gatos’da. Şef, uzun süre Japonya’da yaşadı. Kurutulmuş tuna balığından aynı Japon ustaları gibi bir ‘dashi’ sos hazırlıyor. Bir nevi jelatin kıvamına getirilmiş çorba... Bakmaya kıyamıyorsunuz, yemeye doyamıyorsunuz.
2) HEM ÇİĞ HEM PİŞMİŞ: ETXEBARRI’DE KARİDES
Burası dünyanın en iyi üç lokantasından biri. İspanya’nın Bask bölgesindeki bu restoranda yemekler odun ateşinde pişiyor ama farklı odun bileşimleriyle... Palamos kırmızı karides, dünyanın en leziz karides cinsi. Arkadaşım Besim Hatipoğlu, buradakini şöyle tarif ediyor: “Mantık kurallarıyla dalga geçiyor gibi: hem çiğ hem pişmiş...”
3) BU KADAR İYİSİNİ BULAMADIM: LE MOULIN DU ROC’TA YABANTAVŞANI
Fransa’daki Brantôme kasabası kartpostallarda gördüğünüz masal diyarı gibi. Buradaki Le Moulin du ROC, romantik bir otel. Harika bir mutfağı var. Büyük Fransız klasiği olan yabantavşanını çok yerde denedim ama bu kadar iyisini bulamadım.
4) OLMAZ BÖYLE LEZZET: ELKANO’DA ÇİĞ BEZELYE
Bask bölgesinde, Getaria kasabasındaki bu lokanta, dünyanın en iyi üç
balık lokantasından biri. Kalkan olağanüstü ama mayıstaki gidişimde unutamadığım; şef Aitor’un yemeğin sonunda bir kaşık içinde sunduğu, denize yakın bir tarladan o sabah toplanan, filizleri üzerinde kalmış çiğ bezelyeler... Olmaz böyle lezzet! O bezelyeyi yiyen, konserve bezelyeye bezelye demez.
5) VERİN, BEN YERİM: OLIVETO’DA GÜVERCİN
Oakland’taki bu restoran, güvercini Amerika’nın en iyi güvercinini satan çiftliğinden alıp odun ateşinde ağır ağır pişiriyor. Bütün olarak ve tırnaklarıyla sunuluyor güvercin. “Ay, ben yemem, ne iğrenç şey” diyorsanız verin, ben yerim.
6) ‘BENİ O ŞEFE VERİN’ DİYEN BALIK: IBAİ’DA DİLBALIĞI
‘Lenguado’ denilen dilbalığı fırında pişiyor. Sosunun sırrını sadece Bask’taki bu restoranın şefi Alicio biliyor. Eminim balığa fikri sorulsa o da “Beni avladıktan sonra Alicio’ya verin” der.
7) İLAN-I AŞK EDİLECEK LOKANTA IL LUOGO Dİ AİMO E NADİA’DA SEBZE ÇORBASI
Kim demiş sebze çorbasından başyapıt olmaz diye? Şey, affedersiniz ben söylemişim. Milano’daki bu harika lokantada ‘etruscan’ denen sebze çorbasını tadana kadar böyle düşünüyordum. 10 küsur sebze ayrı ayrı pişiyor ve son anda çok yoğun çorbayla mutlu bir evliliğe kavuşturuluyor. Burası da tam ilan-ı aşk edilecek lokanta.
8) ŞEFİ FORMUNUN ZİRVESİNDE: L’AMBROISIE’DE YABANÖRDEKLİ BÖREK
Fransız Cumhurbaşkanı Hollande, Amerikan Başkanı Obama’yı ve eşini boş yere buraya getirmedi. Paris’te klasik Fransız mutfağı için gidilecek ilk yer. Pacaud’nun tüm yemekleri bana bir kuyumcu ustasının elinden çıkmış mücevherleri anımsatıyor. Nasıl olur da farklı pişme süreleri ve teknikleri gerektiren ördeğin farklı bölümleri bu mükemmellikte bir araya gelir? Şef Bernard Pacaud 60’larında ama formunun zirvesinde.
9) BÜTÜN YAZIYI BUNA AYIRMAM LAZIM: LE CINQ’TE DANA UYKULUK
Paris’teki restoranın tüm yemekleri müthiş ama sakatat severseniz bizde olmayan bazı kök sebzelerin sosuyla dana uykuluğu kaçırmayın.
Yemek o
kadar çokboyutlu ki tüm yazıyı buna ayırmalıyım.
10) BU YEMEK BİR BAŞYAPIT: RATAFİA’DA MİLAN USULÜ RİZOTTO
Milano’da bir villa içindeki bu fiyatların son derece makul olduğu lokantada safranlı ve kemik ilikli
rizotto bir başyapıttı.
(Sıralama önemine göre değildir.)